• Sonuç bulunamadı

2.2. Letif Seferov

2.9.3. Dede Korkut

Yönetmenin 1975‟te çektiği iki bölümlü “Dede Korkut” filmi de 1970‟li yılların başarılı filmlerinden biri oldu. Film senaryosu yazar ve yönetmen Anar tarafından kaleme alınmış, kameramanı Rasim İsmailov, sanat yönetmeni Nadir Zeynalov, bestecisi Emin Sabitoğlu idi. “Dede Korkut” filmi Azerbaycan‟ın, aynı zamanda tüm Türk dünyasının tarihini kendisinde yaşatan, dünya edebiyatı incileri arasında yer alan “Kitab-i Dede Korkut” destanı motiflerine dayanır. Film senaryosunda her birinin kendine özgü konusu, fikri olan çeşitli boylarda anlatılan olaylar bir araya getirilmiştir.

Birbirine bağımsız çeşitli konularda olan, çağına ait hikâyeleri bir araya getiren “Kitab-i Dede Korkut” bir kahramanlık destanıdır. “En çılgın tutkuların ve ince hislerin, en hafif duyguların, çelişkili insan ilişkilerinin ve zarif tabiat tasvirlerinin, yiğitliğin ve cömertliğin, ihanetin ve satkınlığın, muhabbetin ve ölümün, kazebin ve gülüşün, şadlığın ve elemin kaynayıp karıştığı bir dünyadır Dede Korkut dünyası” (Anar: 1999: 5).

“Kitab-i Dede Korkut” boyları ilginç, derin anlam içeren monolog ve diyaloglarla zengindir. Destanda her sözün, ifadenin, adın derin anlamı vardır. Yaşamın birçok gerekli ayrıntılarını teferruatıyla vasıflandıran bu hikâyelerde iyiyle kötünün mücadelesi açık bir şekilde belirtilmiştir. Kahramanlık ruhunun en ulvi insani özellik olarak işlendiği her bir boya yiğitlik, yüreklilik, sevgi eşlik ediyor. Boylarda büyüklere, kadına, anneye saygı, sevgi ve sadakat, hayırseverlik, sağlam, güçlü dostluk, dayanışma, birlik ve beraberlik, barış gibi kavramlar belirtilmiş, Türk ellerinin birliği, vatan sevgisi, vatanı korumak ana fikir olarak sunulmuştur. Bu hikâyelerin yaratıcısı ve icracısı Dede Korkut‟tur ve öyküler Dede Korkut'un dilinden halk diliyle söylenilir. Sayısız insan felaketine, eşi benzeri görülmemiş savaşlara tanıklık eden ihtiyar Dede Korkut insanları emeğe, birliğe, dostluğa sesleyen bir müdriktir, halkın yol göstericisidir.

115 “Destanda oğuzların hayatına, istiklaliyet uğruna çarpışmalarına adanan, bazı durumlarda gerçekten de çok gergin makamları yansıtan sayfalarda en çeşitli yaklaşımlarla sunulan diyalog ve monologlar ahlak ve güzellik mevzusunda derin anlamlı, müdrik kanaatlerle çok zengindir. Destanda aforizma seviyesinde cilalanıp billurlaşmış bu tür müdrik kelamların olmadığı bir sayfayı bulmak neredeyse imkânsızdır” (Nebiyev ve Karayev, 1999: 25).

Hani dediyim bey erenler Dünya benim diyenler Ecel aldı yer gizledi, Fani dünya kime kaldı? Gelimli gedimli dünya Son ucu ölümlü dünya...

“Bu kısa ve aydın metin aslında büyük felsefi anlam taşır. Ve filmin ana motifini de sürekli kullanılan bu metin oluşturur. Gelişen olayların mahiyeti, kahramanların talihi bu metne yaklaşımda ortaya çıkar. Dünya fani, geçiciyken yapılan mücadelelerin anlamsızlığı ön plana çıkar” (İsmailov, 2008: 60-61).

Hasan Memmedov, Rasim Balayev, Şefike Memmedova, Heşim Gadoyev, Hamlet Kurbanov, Leyla Şıhlinskaya, İnare Kuliyeva, Elçin Memmedov, Dilare Yusifova, Ferhad Yusifov, Gündüz Abbasov gibi isimlerin yer aldığı zengin oyuncu kadrosu ve Azerbaycan sinemasının önemli filmlerinde besteleri bulunan Emin Sabitoğlu müziği ile “Dede Korkut” filmi dönemin öne çıkan yapımları arasında yer aldı.

2.10. Hebib Ġsmailov

1931 yılında Moskova Tiyatro Sanatı Enstitüsü‟nde yönetmenlik ve oyunculuk eğitimi alan Hebib İsmailov 1943 yılına kadar çeşitli tiyatrolarda yönetmen olarak çalışmıştır. Bakü Film Stüdyosu‟nda “Üvey Anne” (1958) ve “Büyük Dayak” (1962) konulu filmlerin yanı sıra birkaç belgeselin yönetmenliğini üstlenmiştir. 1958‟de yönetmenliğini yaptığı, çekimleri genellikle Azerbaycan‟da, İsmayıllı‟nın Kalacık köyünde gerçekleşen “Üvey Anne” melodramı Hebib İsmailov‟un sinemada ilk film çalışması olmasıyla dikkat çekmeyi başarmıştır.

116 Film, ilk kez 1959 yılı Mayıs ayında Moskova‟da düzenlenen “Azerbaycan Edebiyatı ve İnce Sanatı Ongünlüyü”nde izlenime girmiş ve aynı yıl içinde Kiev‟de düzenlenen Sovyet Film Festivali'nde Üçüncülük Ödülü kazanmıştır (Kazımzade, 2003a: 45; Kazımzade, 2012: 105; Kazımzade, 2016: 10).

2.10.1. Üvey Anne

Üvey anne ve çocuk, aile kavramı üzerine yoğunlaşan “Üvey Anne” filmi köye gelmiş bir üvey annenin onu kabul etmeyen İsmail isimli çocuğa (Ceyhun Mirzeyev) karşı gösterdiği duyarlı yaklaşımını, onun kalbini sevgiyle, iyilikle nasıl kazanmaya uğraşmasını, zorluklarla başa çıkmasını konu alıyor. Erken yaşta annesini kaybeden İsmail köyde büyükannesi ile yaşıyor. Büyükanne (Hegiget Rızayeva) torununa çok düşkün. İsmail sadece onun bakımına, dikkatine, sevgisine alışmış, ama yine de bazen kendisini yalnız hisseder. İsmail uzun süredir heyecanla babasının şehirden gelişini bekler. Ama babası bu kez yalnız değildir, onun Dilare (Necibe Melikova) isimli bir kadın ve bir çocukla köye gelişiyle ailede gerginlik artar. Bu durum en çok İsmail‟i ve kızını kaybetmiş büyükanneyi etkiler.

Herkesin sadece onun nazını çekmesine alışmış olan İsmail resmi karşısında gözyaşları akıttığı, en çok sevdiği annesinin yerinde üvey anneyi görmeye hiç alışamaz ve bunun üzüntüsünü yaşar. Babasının üvey annenin kızı Cemile'ye (Sevinc Ahundova) olan özel yaklaşımıyla, dikkatiyle de barışamaz. Babasının, artık onu sevmediğini, ona eskisi kadar önem vermediğini düşünür, içinde hep bir eksiklik, yalnızlık hisseder. Bu yüzden çevreden, arkadaşlarından, komşulardan duyduklarının da etkisiyle İsmail‟in bu duruma alışması daha da zor bir hale gelir. Kendi içinde yaşadığı bu sıkıntılar, gerginlik zamanla arkadaşlarıyla kavgalarında, üvey annenin söylediklerine karşı çıkmakla, Cemile‟ye karşı sergilediği öfkeli davranışlarında kendini göstermeye başlar. Onunla dalga geçen arkadaşlarıyla sürekli kavga eder, Cemile‟yi korkutmak için arkadaşıyla çeşitli planlar kurar.

Köye geldiği ilk günden ailenin sorumluluğunu ve anne rolünü üstlenmeye çalışan Dilare, İsmail'in dersleri ile ilgilenir. Onun okuldaki düşük notlarını görünce bunu görmezden gelemez. Durumu eşi Arif'e (Fateh Fetullayev) söylemekle İsmail'in uzun zamandır sabırsızlıkla beklediği,

117 babasıyla inşaata gitme isteğine engel olur. Tüm bu olaylarda torununun üzülmesine, gözyaşlarına dayanamayan büyükanne, İsmail'i savunarak üvey anneyi suçlar. Olumsuz tepkiler karşısında kalan Dilare sabır ve anlayış gösterir. İsmail‟in duygularını, neler hissettiğini anlamaya çalışan Dilare, bu üveyliği hissettirmemek için kendi kızı Cemile‟ye de aynı şekilde davranarak doğal yaklaşımlarla İsmail‟in güvenini kazanmaya çaba gösterir.

Bu üveyliğin yakınlığa dönüşmesine, bağlar yaratarak aile kurmaya çaba sarf eden Dilare‟nin tek isteği İsmail‟in onu sevmesi, ona anne demesidir. O, böyle bir durumda karşılaştığı koşullarla, sorunlarla baş etmenin, annesinin yokluğuyla barışamayan çocuğun kalbini, sevgisini kazanmanın zor olduğunu anlar. Ailede ve çevresinde yaşanan gerginliğe rağmen bu durumun yalnız fedakârlıkla, sevgi, şefkat dolu yaklaşımla, anlayış ve sabırla zaman içerisinde çözülebileceğini inanır ve sonunda bunu başarır.

Fateh Fetullayev, Elesger Elekberov, Hegiget Rızayeva, Azize Memmedova, Nesibe Zeynalova gibi usta oyuncuların da rol aldığı filmin sanat yönetmenleri Memmed Hüseyinov ve Elbey Rızakuliyev idi. Çekim teknikleri ve açılarıyla ilgi uyandıran filmin kameramanlığını “Aziz Halkımıza”, “Kara Taşlar”, “Büyük Dayak”, “Yenilmez Batalyon” (Rasim İsmailov‟la) filmlerini çalışmış Han Babayev üstlenmiştir. Film, Han Babayev görselliği ile farklı bir boyut kazanmıştır. (Kazımzade, 2005b: 30; Kazımzade, 2015: 91).

“Üvey Anne” filminin akılda kalan diğer öğelerinden biri ise seslendirilen unutulmaz Tofik Kuliyev besteleridir. Filmin ilginç konusu ve görüntüleri üzerine derin etkiler bırakan, üvey anneye alışamayan İsmail karakterini ifade etmek için seçilen bestelerle Tofik Kuliyev, olay örgüsünün psikolojik tutumunu müzik ahengine ustalıkla dönüştürerek, karmaşık insan ilişkilerine, çelişkili olayların gelişimine ve çözümüne müzik diliyle yön vermeye, biçimlendirmeye muvaffak olmuştur (Abdullayeva, 2007: 63).

Filmin senaryosu, Dilare karakterini canlandıran oyuncu Necibe Melikova'nın gerçek hayatından esinlenmiştir. Böyle ki, oyuncu ve yönetmen Adil İsgenderov'un tavsiyesi ile Hebib İsmailov bu filmle bir gerçek üvey annenin perde hayatını oluşturmuştur. Azerbaycan tiyatrosu ve sinemasının ünlü kadın oyuncularından olan Necibe Melikova, 1940-1943 yıllarında Bakü Tiyatro Okulu‟nda ilk kadın tiyatro oyuncularından olmuş Fatma Gedri‟nin sınıfında oyunculuk dersleri

118 alarak Gence Devlet Dram Tiyatrosu‟nda sahne hayatına başladı. 1951‟de Azerbaycan Devlet Tiyatro Enstitüsü‟nde eğitimini tamamlayarak çalışmalarına Milli Dram Tiyatrosu‟nda devam etti. “Şeyh Senan”, “Çeyizsiz Kız”, “Vakıf”, “Billur Sarayda”, “Hayat”, “Aydın”, “Seyavuş”, “Peri Cadu”, “Lenkeran Hanının Veziri”, “Mösyö Jordan ve Derviş Mesteli Şah”, “Namus”, “Orlean Kızı” gibi birçok tiyatro eserinde rol aldı. İlk kez 1947 yılında “Feteli Han” filminde Hatice rolü ile sinemaya adım attı. Bu filmin ardından, sinema kariyerine yön veren Rıza Tehmasib, Tofik Tağızade, Hüseyin Seyidzade, Adil İsgenderov, Kamil Rüstembeyov gibi ünlü yönetmenlerle çalışarak, başrollerini paylaştığı “Bakü‟nün Işıkları”, “Aziz Halkımıza”, “Aygün”, “Leyla ile Mecnun”, “Ahmet Nerede?”, “Arşın Mal Alan”, “Kanun Namına”, “Üzeyir Ömrü” gibi birkaç başarılı filmde yer alan ünlü oyuncu, bilhassa “anne” rolleriyle beyaz perdede göründü. Tiyatro oyunları, sinema filmleri ile beraber yıllarca çeşitli televizyon ve radyo programlarında seslendirme yaparak dublaj çalışmalarında bulundu.

2.10.2. Büyük Dayak

Senaryosunu yazar Mirze İbrahimov'un kaleme aldığı ve Hebib İsmailov'un yönetmenliği ile 1962'de çekilen “Büyük Dayak” filmi, köylerden birinde kolhozda baş veren olayları, köylülerin mücadelesini yansıtıyor. Kolhoz başkanı Rüstem Kişi için (Elesger Elekberov) hatalarını itiraf etmek kolay değildir. O, çelişkiler, endişeler içinde kendi vicdanıyla hesaplaşmaktadır. Çevresindeki, varlığından habersiz olduğu düşmanlar imzasız mektuplar yazarak onu gözden düşürmeye çalışırken, Rüstem Kişi en zor anlarında ona yardım edenlerin bir zamanlar yüz çevirdiği insanlar olduğunu görür. Zor zamanında gerçek desteğin aslında köy halkından olduğunu anlar.

Filmde Hasan Memmedov, Tamilla Rüstemova, Zemfira Aliyeva, Leyla Rzayeva, Memmedrıza Şeyhzamanov, Ağa Memmedov, Firudun Mehdiyev, İbrahim İsfahanlı, Elmira Yedigarova, Gedirağa Azimov vb. oyuncular yer almıştır. Filmin müzik yazarı Fikret Emirov, kameramanı “Kara Taşlar”, “Yenilmez Batalyon” (ve Rasim İsmailov), “Üvey Anne” filmlerinde çalışmış Han Babayev idi (Kazımzade, 2015: 82). “Büyük Dayak” Han Babayev ve yönetmen Hebib İsmailov‟un “Üvey Anne” filminden sonra ikinci film çalışması oldu.

Tiyatro ve sinema oyuncusu Elesger Elekberov (1910-1963), sanata Bakü İşçi Tiyatrosu'nda adım atmış; Fatma Gedri, Kazım Ziya, Ağahüseyin Cavadov, Ağasadık Geraybeyli gibi sanatçılarla

119 birlikte çalışmıştır. Kendisinin sanat hayatında Bakü İşçi Tiyatrosu sahnesinin her zaman çok önemli bir yeri olduğunu söyleyen Elesger Elekberov, bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getirmiştir: “İşçi Tiyatrosu benim yaratıcılık gelişimimde en iyi bir okuldu. Burada deneyimli, usta tiyatro oyuncularının sanatıyla tanışma fırsatım oldu. Bu bana sahnede karakterleri daha mükemmel bir biçimde canlandırmak için yorulmadan çalışmama yardım etti” (Memmedov, 1960:15).

1934'te Cafer Cabbarlı'nın “Od Gelini” oyunuyla Akademik Dram Tiyatrosu'nda sahne alan ünlü oyuncu, “Hanlar”, “Ferhat ile Şirin”, “İnsan”, “Cavanşir”, “Vefa”, “Muhabbet”, “Hayat”, “Aydın”, “Ölüler”, “Alov”, “Kral Lir” gibi çok popüler oyunlarda birbirinden farklı karakterler canlandırdı. Elesger Elekberov'un tiyatro sanhesinde en uzun süreli sergilenen eserlerde oynadığı rollerden özellikle Vakıf'ı ve Othello'su, Azerbaycan tiyatrosunun bir efsanesi olmuştur. Sinemada ise ilk oyunculuk deneyimini, çekimleri 1928 yılında tamamlanıp 1929 yılı Ocak ayında gösterime giren, 1907-1908 yıllarında Bakü'de petrol madenlerinden birinde meydana gelen gerçek olayları konu alan altı bölümlü “Volkan Üzerinde Ev” filminde canlandırdığı Ahmet rolüyle üstlendi (Allahverdiyev, 1968: 66; Sadıkov, 1970: 52). “Letif”, “Yeni Horizon”, “Feteli Han”, “Kara Taşlar”, “Gölgeler Sürünüyor”, “Üvey Anne”, “Seher”, “Uzak Sahillerde”, “Leyla ile Mecnun” filmleri, usta oyuncunun farklı karakterler canlandırdığı filmlerdendir. “Büyük Dayak” filminde canlandırdığı Rüstem rolü, oyuncunun sinemada son film çalışması oldu.

Mahmud Allahverdiyev‟in 1972 yılında yayımlanan “Elesger Elekberov‟un Hayat ve Yaratıcılığı” kitabında, oyuncunun ister tiyatro sahnesinde ister sinema filmlerinde canlandırdığı başarılı karakterlerin ayırıcı özellikleri bu şekilde özgünleştiriliyor: “Elesger Elekberov, rolün büyüğüne küçüğüne fark koymadan onun karakteristik özelliklerini ustalıkla bir araya getirir, anlamlı bir biçimde oynar, dramatik bir yaklaşımla belirtirdi. Elekberov‟un bu konumu onun ustalığının en güzel özelliklerinden biriydi. O, mizah ve dramayı aynı ölçüde anlamlandırır, açık bir fikir, derin bir mantık ifade ederdi. Elesger Elekberov, roller arasında fark koymadan aynı sanat coşkusu ve heyecanla arayışlar içinde, karakterlerin mizaç hususiyetlerini etkili ve anlamlı bir biçimde canlandırmayı başarırdı” (Allahverdiyev, 1972: 206-207).

120 2.11. Kamil Rüstembeyov

Azerbaycan sinemasının usta yönetmenlerinden Kamil Rüstembeyov 1953 yılında Azerbaycan Devlet Tiyatro Enstitüsü‟nde eğitimini tamamladıktan sonra, 1956‟da Azerbaycan Devlet Radyo ve Televizyon Kurumu‟nda mesul editör olarak çalışmaya başladı. İlk yönetmenlik tecrübelerini gerçekleştirerek çalışmalarını yönetmen olarak sürdürdü. 1960 yılında Bakü Televizyon Stüdyosu‟nda senaryosunu da kendisinin kaleme aldığı “Aygün” isimli ilk bedii televizyon filminini yönetti. Samed Vurgun‟un aynı adlı eserinden beyaz perdeye aktardığı, Necibe Melikova ve Hasanağa Salayev‟in başrollerini paylaştığı film, 1961 yılının Ocak ayında izleyiciyle buluştu ve büyük ilgi gördü. “Zincirlenmiş Adam” bedii ve çeşitli belgesel televizyon filmlerinin yönetmenliğini yaptı.

Cafer Cabbarlı‟nın adını taşıyan “Azerbaycanfilm” Sinema Stüdyosu‟nda ilk filmi “Dağlarda Savaş” oldu. Yazar Ahmedağa Muğanlı‟nın “Dikenli Meftiller” eserinden sinemaya uyarladığı film 1967 yılında gösterime sunuldu. 1971 yılında Ferman Kerimzade'nin “Karlı Uçurum” romanından uyarlanan “Ahırıncı Aşırım”la daha bir büyük çıkışını yakaladı. Daha sonra usta yönetmen “Derviş Paris‟i Patlatıyor” (ve Şamil Mahmudbeyov), “Bekle Beni” filmlerini çekerek, çeşitli TV filmleri ve belgesellere de imza attı. Farklı türlerde filmler yöneterek kendi üslubunu ve özgün tavrını filmlerine hep başarıyla yansıttı.

2.11.1. Aygün

Kamil Rüstembeyov‟un 1960‟ta hem senaryosunu kaleme aldığı, hem yönetmenliğini yaptığı “Aygün” filmi, şair Samed Vurgun‟un aileye, güvene, sevgiye odaklanan aynı adlı manzum romanından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Filmin ana fikri sevgi ve fadakarlık kavramları üzerine yoğunlaşmıştır. Başrollerini Necibe Melikova ve Hasanağa Salayev‟in paylaştığı film ilişkileri dağılmak üzere olan evli bir çiftin hikayesi üzerine. Ailede yaşanan sorunlar, insan kaderi ve ilişkileri gibi ciddi konuları ele alan, temel aile değerlerini destekleyen “Aygün” filminde sadakat, çevredeki insanlara karşı sorumluluk duygusu, aile içi bağların önemi gibi nitelikler vardır.

Eşi Emirhan‟ın yaptığı hatalardan dolayı azap çeken Aygün, yenice doğmuş kızı Ülker‟le evden ayrılmaya mecbur kalır. Konservatuvarın bestecilik bölümünde yarım bıraktığı eğitimine

121 devam eder, bir süre sonra ünlü bir besteci olur. Film, sonda hatalarını anlayan Emirhan'ın kendi ailesine geri dönmesi, sevdiği işine yeniden başlamasıyla biter. “Zayıf iradeli, ailesine saygı göstermeyen, neticede ise hayatın acılarını tadan, günahlarını itiraf eden ve ruhi sarsıntılar geçiren Emirhan karakterinin tüm bu belirtilerini oyuncu Hasanağa Salayev filmde ince çizgilerle canlandırmayı başarmıştır” (Atayev, 1974: 56).

Oyunculardan Gündüz Abbasov, Fateh Fetullayev, Beşir Seferoğlu, Rıza Efkanlı, Sofa Besirzade, Hacımurad Yegizarov‟un da rol aldığı filmin kameramanı “Hayat Öğretir”, “Zirve”, “Asansörcü Kız”, “İstintak Devam Ediyor”, “Kanun Namına” filmlerini çalışmış Alihüseyin Hüseyinov, sanat yönetmeni Fikret Ahmedov, bestecisi Zakir Bağırov idi.

Bakü Tiyatro Okulu‟nda eğitimini tamamlayarak 1938 yılından Azerbaycan Devlet Dram Tiyatrosu‟nda sanat hayatına başlayan, Samed Vurgun‟un “Hanlar” eserindeki oyunuyla yönetmenlerin dikkatini çeken ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Hasanağa Salayev (1921-1981) tiyatro sahnesinde “İkinci Ses” (Reşat), “Alov” (Emin), “Solgun Çiçekler” (Behram), “Almaz” (İbad), “Bağlı Kapılar” (Toğrul) “Vakıf” (Eldar, Kacar, Vakıf), “Oktay Eloğlu” (Oktay), “Sensiz” (Ferhat), “Dumanlı Tebriz” (Kudret), “Ferhat ile Şirin” (Ferhat), “Hayat” (Abbas) gibi çeşitli oyunlarda rol alarak Azerbaycan tiyatrosunda kendine özgü bir yer edinmiştir. Sanat yaşamı boyunca tiyatro oyunculuğunun yanı sıra “Feteli Han” (Süleyman), “Aziz Halkımıza”, “Görüş” (Musa), “Onu Bağışlamak Olur mu?” (Kudret), “İstintak Devam Ediyor” (Rüstemov), “Köroğlu”, “O Olmasın, Bu Olsun” gibi sinema filmlerinde farklı karakterler canlandırmıştır.

Seslendirme sanatıyla da adından söz ettiren usta oyuncu, kendine özgü sesi ile “Seher” filminde Bayram, “Onun Büyük Kalbi” filminde Oktay, “Deli Kür” filminde Cahandar Ağa gibi karakterleri seslendirmiş, Azerbaycan televizyonu ve radyosu üzerinde sayısız seslendirme yapmıştır. Çeşitli radyo oyunlarında ve yabancı filmlerin dublajındaki seslendirme çalışmalarıyla unutulmaz karakterler çizmiş, uzun yıllar Azerbaycan Güzel Sanatlar Enstitüsü‟nün Sanat ve Sahne Konuşması alanında öğretmen olarak görev almıştır.

122 2.11.2. Ahırıncı AĢırım

Yazar Ferman Kerimzade'nin “Karlı Uçurum” romanından sinemaya uyarlanan, başrollerini Adil İsgenderov ve Hasan Memmedov‟un paylaştığı film, Azerbaycan‟da Sovyet hükümetinin kurulduğu ilk yıllarda dağlık bir köyde meydana gelen olayları anlatmaktadır. Kolhoz kurulmasına karşı olan toprak sahipleri ile hükümet arasındaki çatışmaları, silahlı direnişi ele alan filmle yönetmen Kamil Rüstembeyov büyük sanat başarısı kazandı.

Abbaskulu Bey (Hasan Memmedov) haksız kan dökülmemesi için hayatını tehlikeye atmaktan korkmaz. O, bu işe bir çözüm bulmaya kararlıdır. “Biz dost kapısına gelmişiz” deyip Kerbelayi İsmail'la konuşmalara gider, ama Gemlo'nun sert tepkisiyle karşılaşır. Bu zaman her iki tarafın - barış taraftarı olan Abbaskulu Bey'le onu büyük saygıyla, el âdetince karşılayan Kerbelayi İsmail'in (Adil İsgenderov) tuttuğu konum gerçek olduğundan durum trajik şekil alır. Ve dramaturji çelişkilerin daha keskin duruma gelmesinde filmde Gemlo karakteri çözümleyici rol oynar (Dadaşov, 1999a: 98). Ama bu konuşmaların bir faydası olmuyor. Kerbelayi İsmail bir kenara çekilirken onun çevresindeki insanlar nelerin yapılması gerektiğini iyi biliyor (Karayev, 1988: 130). Gemlo rolünü “Deli Kür”, “Feryat”, “Yenilmez Batalyon”, “Leyla ile Mecnun”, “Dağlarda Savaş” filmlerinde hayat verdiği çeşitli karakterlerle sinema oyunculuğundaki ustalığını gözler özüne seren tiyatro ve sinema oyuncusu Melik Dadaşov canlandırıyor.

“Ahırıncı Aşırım” filminde Abbaskulu Bey karakteri, oyuncu Hasan Memmedov sanatının tam olgunlaşma aşamasının bir ürünüdür. Bu rol ile oyuncu kendi yeteneğinin en önemli özelliklerini - teknik ve oyun araçlarını ali maksata yönlendirmek istidadını tüm parlaklığı ile sergileyebilmiş, Abbaskulu Bey‟in kururlu, katı, eğilmez karakterini ustalıkla ifade etmeyi başarmıştır. Yönetmen Kamil Rüstembeyov: “Doğrusu, Hasan Memmedov‟u Abbaskulu Bey rolune davet ederken önce tereddüt ettik. Onun “Yedi Oğul İsterim” (1970) filminde canlandırdığı Bahtiyar rolündeki oyun tarzının, çizgilerinin de bu karaktere yansıması tehlikesi bekleniliyordu. Onların arasında mensubiyet ve yaş bakımından büyük fark olsa da, onlar itikat ve dünya görüşü bakımından yakınlardır. Neyse ki, ilk deneme çekimlerinden itibaren Hasan Memmedov, Abbaskulu Bey karakterini canlandırmak için tamamen yeni bir üslup arayışında olduğunu ispat etti” (Hüseynov, 1990: 25-77).

123 Yönetmen Kamil Rüstembeyov‟un hikâyeyi ele alış tarzı, kişisel sunum şekli ve ustaca yorumu Arif Melikov‟un mükemmel besteleriyle değerli bir noktaya ulaşır. Seslendirilen müzik parçaları doğurduğu etkileyici yansımaları ile filmin dramatik içeriğine tam anlamıyla ahenk ve uyum sağlamaktadır. Gerilim duygusunu, dramatik tesiri daha da yükselten müzik parçaları film boyu eşlik ettiği gelişen olayların ve kahramanların karakterize edilmesinde, tanımlanmasında etkin ve önemli bir araç rolünü başarıyla üstlenir.

Filmin görüntü çekimlerini Rasim İsmailov üstlenmiştir. Filmde daha fazla ayrıntıyı göre bilmek için kameranı olaylara göre yönetmek, durumları, tepkileri daha belirgin ve detaylı bir şekilde hissettirmek bakımından daha anlamlı ve etkili açılar bulmak, çeşitli çekim ölçeklerini perde dilinin elementlerine dönüştürmek konusunda filmde başarılı kadrajların sayısı fazladır. Bu görüntülerin her biri ayrılıkta zengin, anlamlı çözümüyle dikkat çekir. Gereken etkiyi seyirciye ileten bu görüntüler aracılığıyla karakterlerin perdeye başarılı bir şekilde yansıması özellikle kameraman Rasim İsmailov‟un yoğun ve verimli çalışmasının tezahürüdür (Hüseyinov, 1990: 22).

Sanat yönetmenliği Nadir Zeynalov‟a ait filmde Hasan Memmedov, Adil İsgenderov, Hamlet Hanızade, Hasanağa Turabov, Melik Dadaşov, Şahmar Elekberov, Şemsi Bedelbeyli, Tamilla Rüstemova, Sadık Hüseyinov, Ebdül Mahmudov, Elhan Kasımov gibi oyuncular rol almışlardır. Filmin başrol oyuncuları Adil İsgenderov ve Hasan Memmedov, 1972‟de Tbilisi‟de düzenlenen 5. Umumittifak Film Festivali‟nin En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü kazanmışlardır (Kazımzade, 2004: 213).

2.12. Hasan Seyidbeyli

Filmlerinin senaryolarını çoğunlukla kendisinin kaleme almış olduğu yönetmen Hasan Seyidbeyli 1940‟ların sonlarından 1980‟lere kadar uzanan yönetmenlik yaşamı boyunca çektiği “Telefoncu Kız”, “Mucizeler Adası”, “Cazibe Kuvveti”, “Sen Neden Susuyorsun?”, “O Kızı

Benzer Belgeler