• Sonuç bulunamadı

Karl Haushofer ve Alman Jeopolitik Aygıtı

1.6. Jeopolitik

1.6.2. Jeopolitiğin Tarihçesi

1.6.2.1. Friedrich Ratzel

1.6.2.3.2. Karl Haushofer ve Alman Jeopolitik Aygıtı

Eski devletler (Fransa ya da Britanya gibi) ya da milliyetçi akımlarla doğan devletler (Almanya, İtalya ya da özel bir olgu olan ABD) 19. yüzyıl boyunca tarihsel farklılıklarını ön plana çıkararak ulus devletler yönünde gelişmişlerdir. 20. yüzyılın şafağında kimliksel unsurları açık seçik biçimde inşa edilmiştir. Avrupa uluslarının çoğu için atalarının kimlikleri, ulusal dil saptanmış, ulusal tarih yazılmış ve süslenmiş, ulusal manzara betimlenmiş ve resmedilmiştir. Bu yüzyıl sonuna özgü ekonomik, sosyal ve politik değişikliklerle birleşen bu olgu, ulusal duyguların kabarması sonucunu doğurmuştur.

Savunulacak ya da sahiplenilecek bir bölgeyle sınırlı olmayan, savunulması, genişletilmesi ya da kurulması zorunluluklarıyla sömürge imparatorlukları olarak bütün dünyaya yayılan bir ulusçuluk. Kutsallaştırılmış vatanın yöneticilerine hem toprak iştahlarını meşrulaştıracak, hem de bunları doyurma olanakları sağlayacak olan bilimsel

170

76 araçlar neden verilmesin?171

Dolayısıyla Almanya, Avrupa‟da ve dünyada üstünde kilitlenmesi gereken hedefleri ve Şansölye Balow‟un ifadesiyle “güneşteki yeri”ni almak amacıyla sahip olması gereken araçları tespit etmek zorundadır. 1894‟te yeniden kurulan Germen Birliği‟nin desteklemeyi sürdürdüğü Avrupa‟daki toprak taleplerine, gene bu birliğin desteklediği ve özellikle 19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın ilk yıllarında kaçınılmaz bir biçimde oluşan ve Birinci Dünya Savaşı arefesinde genişlik açısından Britanya ve Fransa‟dan sonra üçüncü gelen bir sömürge imparatorluğu düşüncesine dayanan bir Weltpolitik (dünya politikası) eklenir172

.

19. yüzyılın sonuna gelindiğinde, Alman siyasi düşüncesi Kant ve Hegel‟in fikirleri çerçevesinde gelişmektedir. Kant‟ın Avrupa‟nın tüm güçlerinin bir çatı altında toplanmasını savunan birlik anlayışı, zamanla tüm Alman kaynaklarının Alman devletinin elinde toplanmasının geliştirilmesini öngören Prusya realizmine evrimleşti. Hegel idealizminin takipçileriyse Almanya‟nın ebedî misyonunun fetih ve tahakküm olduğu görüşü etrafında toplanmışlardı. Almanya‟nın Birinci Dünya Savaşı‟ndan yenik ayrılması ve Versailles (Versay) Antlaşması‟nın altından kalkılması güç koşullarının etkisi, Avrupa güçler dengesine inancı nedeniyle Bismark‟ın rafa kaldırdığı fetih siyasetinin tekrar etkin bir şekilde savunulmaya başlamasına neden olmuştur. Bu anlayışa siyasi coğrafya alanında en büyük katkıyı ise Alman jeopolitik okulunu kuran Karl Haushofer yapmıştır173

.

Neticede, 1924‟ten itibaren Almanya‟da jeopolitik ekolü, coğrafi donelerle politik amaçlar arasında kolayca bir bağ kurarak gürültülü ve adeta bir nümayiş halinde çalışmalara başlamıştır. Münih Üniversitesi‟nde Karl Haushofer‟in idaresinde çalışan Jeopolitik Enstitüsü‟nün kanaatine göre, Almanya‟nın 1918‟de mağlup olması, tabiata karşı bir hadisedir, bir kazadır. Çünkü Alman halkı, jeopolitiği kâfi derecede bilmiyordu. Ancak onu bu hususta yetiştirmek lazımdır.Haushofer‟in en büyük muvaffakiyetlerinden

171 Defay 2005, 15. 172 Defay 2005, 17. 173

77

biri de fikirlerinin pratik faydaları konusunda Nasyonel Sosyalist Parti‟nin idarecilerini ikna etmek olmuştur174

.

1.6.2.3.2.2. Jeopolitiğin Yöntemi

Jeopolitiği pozitif bir bilim dalı olarak gören Haushofer, elde edeceği jeopolitik veriler ışığında dünyayı değiştirmeye çalışmıştır. Hayatı boyunca kaleme aldığı 500‟den fazla makale, bu amaca yöneliktir. Kjellen‟in jeopolitik düşüncesinden yararlanmış ve onu dönüştürerek coğrafya ile dünya politikasının iç içe geçtiği bir bilimsel disiplin haline getirmiştir. Yayımlarında jeopolitiği sadece siyaset biliminin bir nesnesi olarak ele almamış, Almanya‟nın geniş mekân anlayışına anlamdaş bir kavram, Versailles Antlaşması‟nı yırtacak bir araç olarak kullanmış ve tekrar dünya gücü konumuna yükselmesine yarayacak fikirler manzumesi olarak değerlendirmiştir. Haushofer için jeopolitik, dolaysız olarak siyasi pratikle ilişkiliydi, devlet siyasetinin gerçekleşmesinde bir araçtı. Ona göre jeopolitik, tabiî gözlemlere ve tabiî kanunlara dayanan objektif bir bilim dalıdır. Biyolojik evrim teorisinin ve tabiî bilimlerin metotları burada da geçerlidir. Jeopolitik, organizma olarak devleti ve devlet organizması ile hayat alanı arasındaki kaçınılmaz rekabeti inceler, araştırır. Jeopolitiğin farklı tanımları vardır; ancak Haushofer‟e göre Alman jeopolitiğinin tanımı şöyledir: “Dünya politikasının coğrafi temellere bağlılığından ve bu coğrafi esaslardan dış politikada pratik uygulama doktrini yaratmak jeopolitik ilmidir ki amacı, Alman “Hayat alanı”nın yerleşime liyakatlı olması (adil paylaşım) yararına genişletilmesi ve korunması için gerekli manevi donanımın sağlanmasıdır. Bunun için gerekli araçlar jeopolitik insiyaklara güven uyandırma, kendini yetiştirme, bilimsel temelde bir dünya tasviri ve öngörüler için siyasi eğitimdir. Burada değişmez kalan, Almanya‟nın iyilikle veya şiddet yoluyla yeniden dünya gücü olmasını teşvik etmek ve meşrulaştırmaktır.” Jeopolitik Dergisi, Alman devlet adamlarının öğreticisi, aynı zamanda da halkın geniş kesimlerine jeopolitik düşünme şeklini yayan pedagojik bir araç olmalıydı175

.

174http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/379/4298.pdf

175

78

Haushofer‟e göre, siyasi coğrafya statik ve tasviri bir ilimdir. Halbuki jeopolitik dinamik bir disiplindir. Jeopolitik kavramı, doğal ve beşeri bütün bilimleri kapsamak iddiasındadır. Buna göre, jeopolitik adeta ilim değil, bütün bilgileri içine alma iddiasında olan bir ansiklopedi niteliğindedir176

.

Alman Jeopolitik Okulu‟nun araştırmalarındaki yöntemler incelendiğinde coğrafya çalışmalarının, istatistiksel verilerin ve dil bilimin üzerinde yoğun bir şekilde durulduğu görülür. Jeopolitiği coğrafya biliminin çocuğu kabul eden Haushofer, ancak sağlam bir coğrafya altyapısı ve geniş bilgi birikimine sahip olan bir coğrafyacının iyi bir jeopolitikçi olacağını iddia eder. Ne var ki jeopolitik, salt coğrafyadan ibaret değildir. Haushofer, istatistiksel verilerle takıntı derecesinde ilgilenir. Jeopolitik, çeşitli istatistiksel veriler arasında önceliği nüfus istatistiklerine verir ve Ratzel‟in istatistiksel yöntemlerini temel alır. Ratzel, nüfus istatistiklerini, coğrafi açıdan belli bir bölgede yaşayan insan sayısı olarak tanımlamıştır. Haushofer‟in jeopolitiğiyse bu tanımın bir adım ötesine geçerek istatistiksel bilgiyi dinamik algılar, nüfus yoğunluğunun yarattığı baskıları ciddi bir toplumbilimsel sorun olarak değerlendirir ve bu konuya odaklanır. Jeopolitik yalnızca nüfus istatistiklerini kullanmakla kalmaz, coğrafi ve meteorolojik nitelikler, doğal kaynaklar, ithalat ve ihracat, endüstriyel üretim, ulaşım imkânları ve trafik hareketleri hakkındaki istatistiklerle de ilgilenir ve bunları kullanır.

Coğrafya bilimini temel alan ve istatistiklerle beslenen jeopolitik için dil bilimi de farklı kültürleri tanımanın en önemli araçlarındandır. Jeopolitikte dil, yalnız bir iletişim aracı olarak değerlendirilmez. Dil, aynı zamanda kültürel özgünlüğü temsil eder. Konuşulan herhangi bir dil, o dili konuşan insanların zihnindeki simge ve sembolleri kendinde barındırır. Jeopolitikçinin bu simge ve sembolleri anlaması, onları toplumsal ve siyasi kontrole yönelik kullanabilmesi açısından çok önemlidir.

Jeopolitik biliminin yöntemsel açıdan belki de en özgün tarafı, haritalardan ve görsel propagandadan yararlanma şeklidir. Jeopolitikte haritalar, sözlü betimlemeleri destekleyen görsel araçlardır. Haushofer nüfus farklılıklarını, ırksal ve kültürel ayrımları gösteren dinamik antropolojik haritaların jeopolitiğe katkısının yalnızca yeryüzündeki

176

79

siyasi ayrımları gösteren statik haritalardan çok daha fazla olduğu kanısındadır177

. Haushofer‟e göre, antropolojik haritalar, sanatsal bir sürecin sonunda ortaya çıkar ve sanatçının öznelliği bu haritaların içine işlemiştir. Haushofer, öznelliğe verdiği önemle jeopolitik bilimine normatif bir karakter kazandırmıştır.

Haushofer‟e göre, matematiksel ya da korelatif (correlative) bilimlerde deney yapmanın yerini, jeopolitik gibi tanımsal ve tarihsel bilimlerde “karşılaştırma” doldurmuştur. İyi karşılaştırma yapabilmenin yolu da esneklikten (flexibility) geçer. Karşılaştırmayı yapacak olan sosyal bilimci esnek olmalıdır. Esneklik de öznelliği beraberinde getirir. “Bilimsel öngörü” jeopolitiğin yöntemleri arasında öznelliğin altını çizen bir diğer özelliktir. Jeopolitiğe göre bilinmeyenin tahmini gerçekliğe dayanmadığı taktirde, uygun öngörülerde bulunulamaz ve yerinde değerlendirmeler yapılamaz. Uygun bir öngörüde bulunabilmek için bilgi birikimi ve deneyime ihtiyaç duyulur. Ne var ki bu birikim ve deneyim, vasıflı “içsel anlama yetisi”ne sahip birinin elinde olmadığı sürece doğru sonuçlara varılamaz. Elbette, Haushofer bilimsel gerçeklerin ve verilerin önemini göz ardı etmemektedir. Tam tersine, verilerle olan takıntılı ilişkisi, onu en iyi bilgilendirilmiş olanın savaştan zaferle çıkacağına inandırmıştır. Yine de belirsizliğin hâkim olduğu koşullarda anlamlı ve uygun yargılara varabilmek için coğrafi verilere dayanan, geniş kapsamlı ve sistematik bilginin etnolojik ve psikolojik perspektiften yorumlanması gerekir. Haushofer‟e göre, devlet yönetme sanatının iyi bir uygulayıcısı, bir sanatçının yaratıcı gücüyle bir bilginin mükemmel eğitimini harmanlayabilmelidir.

Ne yazık ki Haushofer‟in öznelliğe atfettiği bu önem, Nasyonel Sosyalizmin ırkçı ve seçkinci ideolojisinin büyük etkisiyle anlamını kaybetmiştir. Sanatçının dehasının ırkın dehasında aranmaya başlanması, Alman jeopolitiğini son dönemlerinde bilimsellikten uzaklaştırıp, batıl inançlara dayanan bir dogmaya dönüştürmüştür178

.

177 Karaca 2009, 121-122. 178

80

1.6.2.3.2.3. Jeopolitik Öğretileri

Haushofer ve öğrencileri, Kjellen‟i takip ettiler ve jeopolitiğe siyasi güç ile mekân arasındaki ilişkinin araştırılması anlamını yüklediler. Bu jeopolitikçilerin görüşlerine göre, Kjellen‟in amacı harmonik bir hayat şekline ulaşmaktır179

. Karl Haushofer‟in başkanlığındaki bir coğrafyacı ve siyasal bilimler uzmanları grubu, jeopolitik üzerine çalışmaya başlamışlardır.

Ratzel‟in “Alan (der raum, space)” ve “Konum (der lage, position)”, Mackinder‟in “heartland” ve Kjellen‟in “organizmal devlet” teorisine dayanarak doktrinini kuran Karl Haushofer, kısa sürede Jeopolitik Ekolü‟nün dünyada başlıca temsilcisi durumuna geçmiştir. Tarihten ve coğrafyadan topladığı kanıtlar, doktrinine halk kitlelerini çeken bir ilginçlik kazandırmıştır. Almanya‟yı büyüyen, Doğu‟ya yürümesi gereken, heartland (kalpgah)‟ı ele geçirmeye namzet olan ve dünyayı egemenliği altına alması kaderinde yazılı bulunan bir devlet imajı ile tanımlamıştır. Karl Haushofer‟in dünya görüşü, alan teorisine dayanmış ve coğrafi unsurların genişletilmesini önermiştir. Jeopolitik Ekolü, Alman nasyonalistlerinin özlemlerine uygun düşmüştür. Karl Haushofer‟in Alman generalleriyle temaslarından Wehrgeopolitik stratejisi doğmuştur. Wehrgeopolitik, ilk kez hava kuvvetlerinin oynamaya namzet bulunduğu rolü tespit etmiş bir stratejidir. Lebensraum yani Hayat Sahası teorisi, Almanya‟nın yayılma politikalarına gösterdiği gerekçedir. “Blut ve Boden” yahut “Kan ve Toprak” sloganı kamuoyuna yayılmıştır. Kaynakların yüksek kullanım ve entansitesine (yoğunluğuna) ve ırk üstünlüğüne güvenilmiştir. Kjellen‟in otarşi yahut kendine yeterlik tezine uyulmuştur. Karl Haushofer‟in jeopolitik propagandası, Alman emperyalizmine iktisadi menfaatler ötesinde ırk üstünlüğüne, doğal haklara, millî ideallere ve yayılma alanı özlemine dayanan renkli, ihtirası körükleyici ve halk zihniyetiyle bütünleşen bir nitelik eklemiştir180

.

Siyasi olgu ile coğrafya arasındaki korelasyona dikkat çeken Karl Haushofer, jeopolitiğin, Alman liderlerin belli siyasal kararları almalarına ve ulusal amaçları

179http://www.mmurat-tasar.net/Kjellen-devlet-sisteminde-jeopolitik.htm

180

81

gerçekleştirmelerine yardım ettiğine inanmaktadır. Coğrafya ile ulusal gücün özdeşleştirildiği Alman jeopolitik düşüncesi, ulusların yeterli hammadde, sanayi ve pazarlara ulaşabilmek, büyük bir nüfusa ve özellikle “lebensraum (hayat sahası, yeterli toprak parçası)”a sahip olmak amacıyla sınırlarını genişletmelerini normal karşılamaktadır181

.

Alman jeopolitiği, Haushofer‟e göre, 1919 sonrasında oluşan koşullardan doğan bir gereksinmedir. Bu gereksinimin nedeni ise aşırı sanayileşmiş ve kentleşmiş Avrupa‟daki yaşam alanının jeopolitik açıdan hiçbir meşruiyet olmaksızın Almanya‟nın aleyhine dağılmış olmasıdır. Alman ulusu Birinci Dünya Savaşı sonrası kendine dayatılan dar yaşam alanından kurtulmalıdır. Haushofer, bir ulusun kendi yaşam alanı olduğu kadar, diğer ulusların yaşam alanlarını da bir o kadar iyi bilmesinin ve yakından takip etmesinin önemini ve gerekliliğini vurgulayıp kaybedilen toprakların ancak bu şekilde alınabileceği sonucuna varmıştır182

. Haushofer, geniş sahanın bir devletin büyüklüğü için gerekli olduğu kanısındadır. Bir devletin çöküşünü, sahasının daralması anlamında düşünmektedir. Ratzel gibi, bir devletin devam edebilmesinde saha kazanmasının gerekli olduğu, aksi halde ortadan silineceği düşüncesindedir. Organik devlet fikrini kabul eden Haushofer‟in bu fikirleri sonradan Alman jeopolitikçilerince onanmıştır. Haushofer‟e bir devletin sahası, gelişmesine yetmeyecek kadar küçük ise devlet genişlemelidir. Haushofer, bir millet için yeterli sayılabilecek sahanın ölçüsünü vermediği gibi, nüfus ile saha arasında da sayısal bir oran belirtmemiştir. Ancak özellikle Almanya ve Japonya‟nın saha gereksiniminden söz etmektedir. Almanya‟nın sahasını genişletebileceği ve gerektiğinde yaşam sahası (lebensraum) için savaşa başvurabileceği fikri, Nazi Almanyası tarafından daha da abartılmış bir düzeye ulaştırılmıştır183

.

Haushofer, jeopolitik büyük mekân düşüncesini, bir Avrasya kontinental bloğunun gerçekleşmesinde görmek istemiştir. Daha ilk eseri Dai Nihon‟da (1913)

181 Arı 2002, 226.

182 Karaca 2009, 115-116.

82

Anglo-Sakson ittifakına karşı Japonya, Rusya ve Almanya arasında bir ittifak oluşturulmasını yazıyordu. Bu düşüncenin merkezinde Avrasyalı iki büyük kara gücü Rusya ve Almanya‟nın bir araya getirilerek “gerçek dünya gücü” yaratılması yatmaktadır. Avrasya mekânının bir büyük mekân olarak ortaya çıkması gerektiği düşüncesinin birçok sebebi vardır: “Avrasya Kontinental Bloğu” içinde yer alacak Rusya, Çin ve Japonya hakkında engin bilgiye sahip olmasının yanında, Japonya‟yı Almanya için bir örnek görmesi bir sebeptir. Çin‟in Rusya ve Japonya‟yla olan coğrafi bağı diğer önemli bir sebeptir. Ratzel‟in bakış açısından Almanya ve Rusya‟yı “bozkır halkları (step halkları)” olarak değerlendirmesi de önemlidir. Ayrıca kontinental blok içinde Rusya ile ikili ilişkiler de gündeme gelecek, bu bağlamda kurulacak ekonomik ilişkiler sayesinde Rus tabiî kaynakları ile Almanya‟yı besleyebilmek mümkün olacaktır. Dönemin Alman jeopolitik düşüncesi içinde temsil edilen, Almanya‟nın “metafizik temel istidatlar” itibariyle aslında Doğulu bir halk olduğu tezi de önemli bir rol oynamıştır. Ancak “Avrasya Kontinental Bloğu” düşüncesinin gerçek esin kaynağı Machinder‟in “Geographical Pivot of History (Tarihin Coğrafi Mihveri)”nde ileri sürdüğü tezdir. Machinder, Doğu Avrupa ve Batı Asya bölgelerini elinde bulunduran gücün, dünyanın geri kalanını kontrol edebileceğini söylemişti (Haushofer‟e göre bu güç Almanya‟dır.). Kontinental bloklar Asya ile Afrika arasında bir bağ anlamında “Rus kalpgâhının ele geçirilmesi” dünya adası Avrasya-Afrika‟ya hükmetmektir. Bu dünya adasına hükmetmek de dünyaya askerî ve siyasi olarak hükmetmek manasına gelir. Machinder‟in bu düşüncesinin asker-jeopolitikçi Haushofer‟i etkilemesi kaçınılmazdı184. Haushofer, bu bağlamda iki amacın gerçekleşmesini istemektedir:

1. Almanya-Rusya-İtalya-Japonya-Çin ittifakının temellerinin atılması ile Avrasya ve Afrika kara parçalarının yeniden düzenlenmesi,

2. Versailles Antlaşması sonucu Almanya‟nın elinden alınan Afrika‟daki sömürgelerine yeniden sahip olmasının sağlanması.

Afrika‟da kötü İngiliz idaresi, kapitalizmi yerleştirerek yerleşik kültürleri yok etme yoluna gitmiş, Afrikalı yığınların tarımı terk ederek şehirleşmelerine sebep olmuş,

184

83

çölleşme ve açlıklara yol açmıştır. Öte yandan Japonlar, eski Alman Mikronezyasını oldukça iyi idare etmişlerdir. Prof. Haushofer, daha çok kontinental bloğu “hakları ellerinden alınmış ve ezilen” halkların zorunlu bir araya gelmeleri şeklinde kavramaktadır. Zorla kabul ettirilmiş bir düzen olarak nitelediği Versailles düzeninden sürekli rahatsızlığını bildirmekte ve bunu reddetmektedir185

.

Karl Haushofer (1869-1946)‟in öğretilerini ve onun jeopolitik kuramını temelden etkileyen Friedrich Ratzel (1844-1904), Rudolf Kjellen (1864-1922) ve Halford Machinder (1861-1947) ile bağlarını ana hatlarıyla izah ettikten sonra, jeopolitik kuramların anlatımına geçebiliriz. Bu kuramlar, Kara Hâkimiyet Kuramı, Deniz Hâkimiyet Kuramı, Hava Hâkimiyet Kuramı, Kenar Kuşak Kuramı, Tarihin Sonu Kuramı, Medeniyetler Çatışması Kuramı, Medeniyetler Buluşması Kuramı, Büyük Satranç Tahtası Kuramı, Kuşatma Kuramı, Yeni Domino Taşları Kuramı, Uzay Hâkimiyet Kuramı, Avrasyacılık Kuramı, Merkezî Türk Hâkimiyet Kuramı, Eksen Ülkeler Hâkimiyet Kuramı, Suat İlhan‟ın Güç Merkezleri Görüşü, Büyük Orta Doğu Projesi, Topraksızlaşma Kuramı, Barış Bölgeleri/ Karmaşa Bölgeleri Modeli‟nden ibarettir.

Benzer Belgeler