• Sonuç bulunamadı

D. GÜVENLİK KONSEYİ’NİN 1441 SAYILI KARARI

2. Kararın Uygulama Takvimi

15 Kasım 2002 tarihine kadar Irak'a 1441 sayılı kararı gözden geçirip kabul etmesi ve Güvenlik Konseyi’ne kararın gereklerini yerine getireceğine dair bilgi vermesi için süre tanınmış ve en son kararı kabul etmiştir. 15–18 Kasım 2002 tarih- leri arasında UNMOVIC'in Başkanı Hans Blix ve IAEA’nın Müdürü Muhammed El-Baradai en az 20 kişilik bir uzman heyetiyle Bağdat'a giderek bağlantıları kura- cak, çalışma ofislerini, silah denetçilerinin çalışacağı laboratuarları ve kullanacak- ları yolları belirleyecekti. 25 Kasım 2002'den itibaren yaklaşık 12 kişiden oluşan

234

Irak Dışişleri Bakanı tarafından Genel Sekreter’e gönderilen 16 Eylül 2002 tarihli mektubun Irak’ın Konsey kararlarına uyması konusunda devam eden ihmalini tamir etmeye yönelik bir ilk adım olarak dikkate alarak, UNMOVIC Başkanı ve IAEA Başkanı tarafından Viyana’daki toplantılarını takiben Irak Hükümeti’nden General El Sadi’ye 8 Ekim 2002 tarihinde gönderi- len ve Irak’ta UNMOVIC ve IAEA tarafından denetimlerin yeniden başlaması için önceden olması zorunlu düzenlemeleri içeren mektubu dikkate alarak ve mektupta belirtilen düzenleme- leri doğrulamayı sağlamak için Irak Hükümeti’nin devam eden hatasına yönelik ciddi kaygıla- rımızı vurgulayaraktır. Johan Yoo, International Law and War in Iraq, AJIL, Vol. 97, lssue 3, 2003, s. 565 567.

235

VAROL Ahmet, “ABD'nin Dayattığı BM Kararı’’,

http://www.vahdet.com.tr/isdunya/dosya1/0131.html, (e.t. 12.11.2008.)

236

1441 sayılı karar uyarınca silah denetçilerinin görevlerini tamamlamasını beklemeden, ABD bu sureci ihlal eden ve yok sayan bir yaklaşımla BM Güvenlik Konseyine bir muhtıra vermiş ve saldırıyı başlatmıştır. Irak ile ilgili Silah Denetim Komisyonu (UNMOVIC) Başkanı Hans Blix basına verdiği 26.3.2003 günlü demeçte; “İlla ki savaş isteyen ABD, kapıyı suratımıza çarptı. ...8 Kasım 2002 tarihli B.M. Güvenlik Konseyi kararı ABD’nin giriştiği savaş için asla meşru zemin oluşturmaz.” demiştir. Hans Blix, UNMOVIC Şefi, KİS ilgili açıklama, http://tr.wikipedia.org/wiki/Irak_Sava%C5%9F%C4%B1. 10 Ocak 2003.

92

bir ilk çalışma heyeti Irak'a giderek ön hazırlık ve acil teftişler yapacaklardı. Yani 8 Aralık 2002'de Irak'a tanınmış ilk 30 günlük süre dolmuş olacaktı. Süre kısıtlığı nedeniyle araştırmayı hızlandırmak zorundaydılar ondan dolayı 23 Aralık 2002'den itibaren Irak'a, arama operasyonu için 80 – 100 arası müfettiş gönderilmiş ardından geniş çaplı bir teftiş çalışması başlatılmıştır. UNMOVIC ile IAEA’nın aramayı başlatmaları için tanınan 45 günlük süre dolmuş olacaktı. 21 Şubat 2003 tarihine kadar UNMOVIC ile IAEA'nın yaptıkları araştırmalarla ilgili raporlarını hazırlayıp BM Güvenlik Konseyi’ne sunmaları gerekmekteydi237.

14 Şubat 2003’te 1441 sayılı karar doğrultusunda UNMOVIC ve IAEA’nın ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar sonunda Blix ve Baradai ikinci raporlarını BM’ye sunmuşlardır. Blix, Irak’ın işbirliği konusunda daha istekli olduğunu ve 60 ülkeden 225 görevliden oluşan denetim heyetiyle 300’den fazla tesiste önceden haber ver- meden 400’den fazla denetim gerçekleştirdiklerini ve henüz ABD’nin olası Irak işgalini haklı çıkartacak bir kanıta ulaşılamadığını, son olarak da Powell’ın sundu- ğu bilgilerin güvenirliğine yönelik de kuşkularını belirtmiştir. El-Baradai ise; Irak’ta yasaklanmış nükleer faaliyetler olduğu yönünde hiçbir kanıt bulunamadığı- nı, bununla beraber halen bazı konuların araştırıldığını, Irak’taki denetimlerin ge- nişletilmesi ve daha fazla denetçi gönderilmesi gerektiğini ayrıca Irak yönetiminin kitle imha silahlarının üretiminin ve ticaretinin yasaklanmasını öngören kararının (14 Şubat’ta Irak bu yönde bir yasanın kabul edildiğini duyurmuştu) da önemli bir adım olduğunu ifade etmiştir. Asıl bu gelişmeler dünya kamuoyunda Amerikan karşıtı duyguları ateşlemiştir. Bu gelişmelerin ardından 15 Şubat’ta dünyanın he- men her yerinde geniş çaplı Amerikan karşıtı gösteriler yapılmıştır238.

Kararı kısaca özetleyecek olursak: Irak’a bir haftalık kararın kabul edilmesi için süre tanınmaktadır. KİS’ları ve nükleer silah programı hakkında BM’e tam doğru ve eksiksiz bilgi sunması için bir ay süre tanınmaktadır. Irak’ın bu kararı şartlarını kabul etmesi halinde denetçiler derhal çalışmaya başlayacaktır. Çalışma-

237

UN Doc S/RES/1441 (2002), Paragraf. 11–12.

238

93

lardan elde ettikleri sonuçları 60 gün içerisinde en geç 21 Şubat 2003 tarihine kadar ilk raporlarını sunacaklardır. Denetimler başkanlık saraylarını da kapsayacaktır239.

3 - 2003 Irak-Amerika Savaşı ve Uluslararası Hukuk Açısından Değerlendi- rilmesi

11 Eylül İkiz Kuleler ve Pentagon saldırısından sonra, ABD ve İngiltere'nin zorlaması ile BM Güvenlik Konseyi, ittifakla 8.11.2002 gün ve 1441 sayılı kara- rında, ''Irak'ın kitle imha silahlarından arındırılması, aksi durumda ciddi sonuçlarla karşılaşabileceği'' belirtilmiştir240.

Bu da özelikle 1990 sonrası başlayan uluslararası terörizm ve Kitle İmha Si- lahları (KİS) gibi yeni tehdit algılamalarının artmasına ve birtakım devletlerin, ön- leyici meşru müdafaanın yönüne atıf yaparak silahlı kuvvet kullanımlarına yol açılmıştı ve çabalarının artmasına neden olmuştur. ABD’ye 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleştirilen terör saldırıları sonucunda Bush Doktrini, uluslararası terörizmi yok etmek ve radikal unsurlar karşı kazanmak için ilk olarak önleyici eylemde bu- lunma hakkına dayalı bir strateji geliştirmiştir241

.

Bildiğimiz gibi 1991 yılında 661 sayılı kararla Irak ambargo kuruldu yani ihraç ve ithal sadece BM üyeleri değil aynı zamanda bütün devletler Irak’la ticaret ve siyasi ilişkiye girmeleri yasaklandı. Dolayısıyla Irak’a insani ihtiyaçlarda BM’in sıkı bir kontrolünden geçtikten sonra ithal ediliyor ve bunun haricinde her şey ya- sak konmuştur. ABD Orta doğu büyük hayalini gerçekleştirmesi zamanı gelmiş ve ilk işi 2001 yılı içinde Irak’ın birkaç yıl içinde atom bombası ve nükleer silâh üre- tebilme kapasitesine erişeceğine dair haberler ortaya koymuştur. Hatta İngiliz ve ABD basını daha da ileri giderek Irak’ın kuzeydoğusundaki (Hemrin) bölgesinde

239

BOZKUT, 2007, s. 179.

240

NOYAN, Özkan, ABD'nin Irak'a askeri saldırısı sürecinde saldırgan ve müttefiklerinin

hukuki durumu, İzmir - BİA Haber Merkezi, http://bianet.org/bianet/siyaset/17797- (e.t.

01.04..2015). ss. 1-5, s. 4.

241

ABD yıllardır Körfez bölgesel güvenliğinden daha kalıcı bir rol edinmenin yollarını aramakta- dır. Mevcut gerekçeler Irak ile olan anlaşmazlıktan kaynaklansa da, Körfez’de güçlü bir Ame- rikan kuvveti bulundurma ihtiyacı Saddam Hüseyin rejimi sorununa üstün gelmektedir. Açıkça görülüyor ki, Amerika’nın Irak’ı işgal planının Saddam Hüseyin ile ya da kitlesel yıkım silah- larıyla hiçbir ilgisi yoktur. Irak’ın işgali zaten olması beklenen bir şeydi, Saddam Hüseyin ba- hane oldu. Raporda şöyle deniyor: Saddam sahneden çekilse bile, Irak gibi İran da ABD’nin çıkarlarını tehdit ettiği için Suudi Arabistan ve Kuveyt’teki üsler varlığını sürdürecektir. Rupe,

Irak İşgalinin Perde Arkası, 1 Baskı, yayın Ayhan matbaası, İstanbul 2007, Çev, DABAN-

94

iki adet atom bombasının kullanıma hazır hale getirildiğini ileri sürmüştür. Aynı zamanda çeşitli kaynaklarda çıkan haberlere göre Irak yönetimi, BM silâh denetim- cilerinin çıkmasından sonra, kitle imha silâhları üretme çabalarını sürdürmüştür. Dahası, başta ABD olmak üzere birçok çevre, Irak’ın kitle imha silâhları programı sorumlusu Hıdır Hamza’nın verdiği bilgilere dayanarak Irak’ın iki üç yıl içerisinde nükleer silâh üretebileceğini iddia etmiştir242. Yine aynı konuda benzer açıklamalar 2001 yılı içinde de yapılmıştır. Alman istihbarat servisi BND’ye dayanarak yapılan açıklamalarda Irak’ın üç yıl içinde atom silâhı, 2005’e kadar ise 3000 km menzilli füzeler üretebilecek duruma gelebileceği iddia edilmiştir. Ancak bütün bu iddiala- rın ne derecede doğru olduğu anlaşılamamaktadır. Çünkü daha önce de belirttiği- miz gibi Irak’a 1998 yılındaki Çöl Tilkisi Operasyonu’ndan beri silâh denetimi uygulanmamaktadır. Dolayısıyla denetimi 2007 yılına kadar surmuş ancak KİS ilgili hiçbir şeyi bulamamışlardı243.

1441 sayılı karar ile Konsey, Irak’ı koşulsuz işbirliğine çağırmış ve 30 gün içinde elindeki silah sistemlerinin tam listesini BM’ye sunması için son bir şans vermiştir244. Aksi takdirde ciddi sonuçlara katlanacağını belirtmiştir. Irak’ın 687 sayılı karar ile kendisine istinat ettirilen yükümlülükleri ihlal ettiğinin 1441 sayılı kararda, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerektiği tekrar hatırlatılmış ve 687 sayılı kararın uygulanabilmesi için UNMOVIC ve IAEA yetkililerinin görevlerine devam etmelerinin önemi vurgulanmıştır245.

ABD BMGK’yı etkilemeye ve girişeceği savaşın hukuki dayanağı konu- sundaki eleştirileri hafifletmek için GK’dan kararı çıkartmaya çalıştırmıştır. Bir

242

Scott Ritter, 1998’de BM denetleme programı sona erip Irak’tan ayrıldığımda, altyapı ve tesis- ler yüzde 100 oranında yok edilmişti. Buna şüphe yok. Ellerindeki bütün araçlar ve tesisler yok edilmiştir. Silah tasarım yıkılmıştı. Üretim donanımı bulunup yok edilmiştir. Uranyum ve plü- tonyumun zenginleştirilmesi sırasında yayılan gama ışınlarını yerinde izleyebileceğimiz hem taşıtlardan hem de havadan araçlarımız vardı. Hiçbir şey bulamadık. Irak’ın nükleer silah üret- mek için ihtiyaç duyduğu endüstriyel altyapının yok edildiğini kesin olarak söyleyebiliriz. Öyle de olsa Irak’ın bu imkânı da, malzemeyi de elinde bulundurduğuna dair bir kanıtımız yok. As- lına bakılırsa, eldeki kanıtların büyük bir kısmı Irak’ın gerekli malzemeye sahip olmadığını gösteriyor. RİTTER, s. 29-30.

243

ERKMEN, s. 329.

244

1441 sayılı kararın Irak tarafından kabul edilip denetçilerin göreve başlamasına rağmen, ABD ve İngiliz uçaklarını bombalama eylemleri devam etmiştir. Bu bombalama eylemlerinin daya- nağı tespit etmek çok güçtür. Uluslararası hukukta ortaya çıkan boşlukluların güçlü devletler lehine işletildiği iddiası bu olayda gerçeklik kazanmaktadır. BOZKUT, 2007, s. 181.

245

95

yandan da Irak’a karşı uluslararası alanda bir siyasal kampanaya yürütmekteydi. Rusya, Fransa ve Çin gibi daimi üyelerin de savaşa karşı olan ve bunu engellemek için Irak’ın KİS’in denetimi konusunda GK 2002’de 1441 sayılı kararı BM ile iş- birliği içinde hareket etmesini istenmiştir246. Yani bu karlara, Irak’ın KİS’den arın- dırılması süreci GK’nin kontrolü altında devam etmektedir. Dolayısıyla Irak’ın yükümlülüklerini ihlal etmesine rağmen bunun henüz kuvvete başvurmayı gerek- tirmediği, alınmış olan GK kararlarının yerine getirilmesi için kuvvet kullanma değil, denetim faaliyetlerinin devam etmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle de 1441 sayılı karar Irak’a karşı kuvvet kullanmasına müsaade etmemektedir247.

UNMOVIC ve IAEA KİS denetim ve araştırma sonucunda 1441 sayılı ka- rar gereğince 8 Aralık 2002’de BM’ye yaklaşık 12.000 sayfalık bir silah raporu sunmuş, ancak bu rapor ABD’yi tatmin etmemiştir248. Bush’un açıklaması, sunulan raporun doğru bilgiler içermemesi halinde BM kararlarının maddi ihlalinin söz ko- nusunu olduğunu ve bunun da askeri müdahaleye zemin yaratacağını ifade etmesi, ABD’nin Irak’a müdahalede bulunmaya karar vermiş olduğunu ve bunun için ge- rekli hukuki zemini yaratmaya çalıştığını göstermektedir249. Ancak Irak’ın silah denetçilerini ülkesine kabul ederek denetim faaliyetlerine tekrar başlanmasına mü- saade etmesi ve gerçekleştirilen denetim faaliyetleri sonucunda IAEA Başkanı Mu- hammed El-Baradai ve UNMOVIC Şefi Hans Blix’in 2003 Ocağında sundukları raporlarda KİS’e rastlamadıkları ve denetimler için daha fazla zamana ihtiyaç duy- duklarını açıklamışlardır. Aynı raporda Hans Blix’in açıklaması ̏ silah denetimleri- nin oldukça olumlu gittiğini, Irak’ın bazı füzeleri imha ettiğini, bu nedenle de kuv- vet kullanma yöntemine başvurmak için şu anda erken olduğunu açıklaması, GK

246 ÖRNEK, s. 216. 247 BOZKUT, 2007, s. 188. 248

2002’nin Aralık ayında Irak, BM’in kendisine (Güvenlik Konseyi’nin Şart’ın BM Şartı’nın) 7. Bölümü kapsamında emredici nitelikte önlemler alabileceği hükmü gereğince) bölgedeki nük- leer, kimyasal ve biyolojik silahları yok etmesi emrini içeren kararına cevabında 12,000 yakın sayfalık bir rapor yayınladı. Bu rapor 1991 savaşı öncesi Irak’la uluslararası silah ticareti içeri- sinde bulunan ABD şirketlerinin de içinde bulunduğu şirketlerin varlığını doğruluyor ve bu ti- caretin bu derece yayılmadan önce ABD tarafından düzenlendiğini de ortaya koyuyor. Rapora göre, sonradan bu işe başlayan firmalar, tasfiye edilmiş olanların sadece bir kısmını oluşturu- yor. GENDZIER, s. 1.

249

Bu noktada başlıca problemin hesapla ilgili olduğuna inanıyorum. Irak kitle imha silahlarının yüzde 90 – 95’ini yok etti. Tamam, şunu unutmayalım ki, geriye kalan yüzde 5-10’luk kısım ile de bir tehdit oluşturmaz. Hatta bir silah programı bile oluşturamaz; RİTTER, s. 30.

96

687 sayılı kararı gereğince yürütülen silahların denetimi sürecinin devam ettiği ve Bağdat yönetiminin söz konusu kararları ihlal etmesinin henüz söz konusu olmadı- ğı anlamına gelmektedir ̋. Dolayısıyla da Irak’a karşı gerçekleştirilmek istenen as- keri müdahalenin hukuki zeminden yoksun olduğunu ortaya koymaktadır250.

2002 - 2003 yıları arasında Irak’ın krizin evresinde, hukuken vurgulanması gereken ilk konu açısından değerlendirirsek, ABD’nin Irak’a karşı kuvvet kullanma niteliğinde tedbirlere başvurma önerisinin öncelikle Konsey’de, üye devletlerce bir karar almayı sağlayacak çoğunluktan yoksun kalmasıdır. Bu devletlere, Birleşmiş Milletler sistemi içinde uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında, diğer dev- letlerden daha büyük bir sorumluluğun verildiği, Çin, Fransa ve Rusya gibi daimi üyeler de dâhildir251. Uzun zamandır Irak'ı vurmak için bahane arayan Washington yönetimi sonunda "bölge istikrarı" ve "Irak'ın kitle imha silâhlarından temizlenme- si" gibi hiçte ikna edici olmayan gerekçelerin arkasına sığınarak hepsinden öte uluslararası hukuku hiçe sayarak gerçekleştirdiği harekâtla Irak'a yine bomba yağ- dırdı252. Elde etiğimiz sonuca göre, BM Güvenlik Konseyi’nin uluslararası devlet şiddetini engelleme konusunda başarısızlığı ve ABD’nin düşmanlık beslediği ülke- lere karşı ya da politika gereği ayrımcılık yapması, hem BM örgütünün saygınlığı- na bir kara leke olarak düşmüş, hem de uluslararası hukukun dünyadaki etkinliğine büyük bir darbe indirmiştir253.

1991' den sonra ikinci kez 20 Mart 2003 Perşembe günü sabaha karşı ABD uçakları Irak'ı bombalamaya başladı ve ABD Başkanı George W. Bush yaklaşık altı hafta sonra, 2 Mayıs 2003'te, savaşın sona erdiğini ilan etti254. Irak işgali konu- sunda BM Antlaşması Sistemi dışında olduğunu ve bu sistemin yapısına karşı söy- lem ve eylemlerine rağmen, ABD ve İngiltere BM Güvenlik Konseyi kararlarını da

250

Bağdat'ın sunduğu 12 bin sayfalık silah bildirimi belgesiyle ilgili görüşlerini Güvenlik Konse- yi'ne sunmak için New York'taki BM merkezine bulunan Blix, açıklamasında, ‘‘Irak‘ta yakla- şık 2 aydır bulunuyoruz, ülkede bugüne kadarki en geniş alanda inceleme yapıyoruz ve dumanı tüten hiçbir silah bulmadık'' dedi. Irak'ın silah bildiriminin yanıtsız birçok büyük soruyu barın- dırdığını ifade eden Blix, denetçilerin bir hafta içinde daha fazla Iraklı uzmanla görüşme yapa- cağını söyledi. Hans Blix, UNMOVIC Şefi, KİS ilgili açıklama,

http://tr.wikipedia.org/wiki/Irak_Sava%C5%9F%C4%B1. 10 Ocak 2003.

251

TARHANLI, s. 19. 252

DEMİRCİOĞLU Beytullah, Dünya Gündeminde Geçen Ay, Altınoluk İnternet arşivi, 1999 - Ocak, Sayı: 155, dergi.altinoluk.com, (e.t. 11.01.2015), s. 50.

253

MESÇİOĞLU, s. 2.

254

97

müdahalenin meşrulaştırma araçları olarak kullanma yolunu da izlemiştir. Bu du- rum Duncan’a göre, ABD’nin kendi doktrinine olan güvensizliğinin ifadesidir255. Bu çerçevede 20 Mart 2003’te ABD ve İngiltere, BM Güvenlik Konseyi’ne gön- derdikleri mektupta, 1991’deki ateşkesin temelinin ortadan kalktığı ve 678 sayılı kararla verilen yetkilendirmeye dayanıldığı açıklanmaktadır. Diğer taraftan ise, ABD’nin ve uluslararası toplumun meşru müdafaa hakkı çerçevesinde hareket etti- ği ileri sürülmektedir256. Ayrıca, GK 1441 sayılı kararının sondan bir önceki parag- rafında, Irak’ın, süregelen bir biçimde yükümlülüklerinin ihlali nedeniyle ciddi sonuçlarla karşılaşacağı konusunda, Irak’a karşı kuvvet kullanma niteliğinde zorla- yıcı tedbirlerin de uygulanabilmesi olanağını Konsey tarafından defalarca uyarıldı- ğına dikkat çekilmiştir. Bu paragraf, ABD ve İngiltere tarafından, Irak’a karşı kuv- vet kullanma yolunu açan bir diğer yetki dayanağı olarak yorumlanmıştır257.

ABD Irak’a saldırının meşruiyet gerekçeleri konumuz çerçevesinde değer- lendirdiğimizde, Irak’ı silahtan arındırmak üzere BM Güvenlik Konseyi’nin verdiği 687 sayılı karar çerçevesinde düzenlendiği” iddia edilen harekâtın arka planındaki karar, BM Güvenlik Konseyi’nin 678sayılı karar gerçekleşen Körfez Harekâtı son- rasında Irak için almış olduğu 687. 8 Nisan 1991 tarihli karardır. Bu kararla, Irak ve Kuveyt sınırları arasında silahtan arındırılmış bir bölge tesis edilerek BM göz- lemcilerinin bu bölgeyi teftiş etmek üzere gönderilmelerine, Irak’ın bütün kimyasal ve biyolojik silahları ile uzun menzilli balistik mermilerini imha etmesine, nükleer silah geliştirmemesine ve Irak’ın silahlarını incelemek üzere özel bir komisyonun kurulmasına karar verilmiştir. Güvenlik Konseyinin 1441 sayılı kararının Irak’a karşı bir kuvvet kullanma hakkı doğurup doğurmadığı konusuna gelirsek; devletler arası ilişkiler düzeyinde kuvvet kullanma yasağının tek istisnası olan meşru müda- faa hakkı ifade eder ki, Güvenlik Konseyi’nin 1441 sayılı kararını ABD ve İngilte- re’nin iddia ettiği gibi Irak’a karşı zorlayıcı tedbir niteliğinde kuvvet kullanımını haklılaştırıcı bir gerekçe saymak hukuken mümkün değildir258.

255

E.J. Duncan, Preventive War and International Law after Iraq, 22 Mayıs 2003, <http://www.globelaw.com /Iraq/Preventive _war _after_iraq.htm>, (e.t. 07.11.2014).

256 KESKİN, 2004, s. 13. 257 TARHANLI, s. 47. 258 HEKİMOĞLU, s. 88.

98

Oxford, Cambridge ve London School of Economics mensubu 16 Devletler Hukuku hocasının Guardian Gazetesinin 7 Mart 2003 günlü sayısında yayınlanan ortak bildirişimine göre; '' Bizler, Devletler Hukuku hocalarıyız. Kamuya açıklanan bilgiler temel alındığında, Irak'a karşı askeri güç kullanımının Devletler Hukukuna göre hiç bir haklılığı yoktur. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, yalnızca iki istisnai durumda kuvvet kullanmaya izin verir, ''silahlı bir saldırıya cevap veren bireysel ve kollektif meşru savunma hali'' ve ''barışa tehdit', barışın ihlali ve fiili tehdit durum- larında BM Güvenlik Konseyi tarafından kollektif bir cevap biçiminde güç kullan- ması etkisinin verilmesi''. Şu anda, meşru savunma için güç kullanma iddiasına hiç bir dayanak yoktur. Gelecekte yapılacağı öngörülen saldırıya karşı ''önleyici meşru savunma doktrininin devletler Hukukunda hiç bir dayanağı yoktur259. Mevcut ko- şullarda, ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1441 sayılı kararı, ne de, ev- velce alınmış bir karar, güç kullanımına izin vermektedir260.

Söz konusu yasağın açıkça ifade edildiği BM Antlaşması’nın 2. Maddesinin 4. fıkrasında bir devletin diğerine karşı güç kullanması bir yana, güç kullanma teh- didinde bulunması bile yasaklanmıştır. Yine üye devletler bakımından pozitif bir yükümlülük olarak aralarındaki uluslararası uyuşmazlıkları uluslararası barışı ve güvenliği tehlikeye düşürmeyecek şekilde çözmelerini emreden 3. fıkra hükmünü de bu yasakla birlikte düşünmek gerekir. Dolayısıyla ABD’nin Irak’a müdahalesine yönelik olarak verilmiş bulunan bir Güvenlik Konseyi kararı mevcut olmadığına ve Irak’ın da ABD’ye fiili bir saldırısı söz konusu olmadığına göre, ABD’nin Irak’ı işgali uluslararası hukuk bakımından tartışmasız bir aykırılık örneği ortaya çıkar- maktadır261. Bu durumda BM Sözleşmesinin temel ilkesi olan ''Kuvvet Kullanma ve Tehdidi Önleme Yasağı’nın yukarıda 51.maddede belirtilen ''meşru savunma'' ve

259

2002 yılında ilan edilen bu doktrin çerçevesinde, ABD’nin, rakipsiz gücünü ileride tehdit ede- bilecek potansiyel rakiplere karşılık askeri müdahale hakkına sahip olacağı öngörülmüştür. Saldırganlığa yer açan bu yeni doktrinin uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanımını yasaklayan BM Adlaşmasına aykırı olduğu açık bir şekilde ortadır. Önleyici kuvvet kullanılmasına izin ve- ren bu strateji küresel bir hiper gücün Uluslararası Hukuk ve BM Antlaşması tarafından kabul edilen normların kendi çıkarları doğrultusunda çarpıtmasından başka bir şey değildir. AYDIN, s. 67.

260

NOYAN, s. 4.

261

99

42.maddede belirtilen ''açıkça askeri güç kullanımına izin verme'' istisnalarının bu olayda uygulanması hukuken mümkün değildir262.

ABD ve İngiltere, Irak'a planladıkları ve fiilen uygulamaya koydukları as- keri saldırı ile BM Sözleşmesinin 2.maddesini ve BM Güvenlik Konseyinin Irak ile ilgili kararlarını açıkça ihlal etmişler ve uluslararası barış, adalet ve güvenliği tehli- keye düşürmüşlerdir. Bu askeri saldırıya, karadan, havadan, denizden fiili destek veren veya mali olarak destekleyen ABD ve müttefiki olan ülkeler BM hukukunu açıkça ihlal etmektedirler263. Amerikan Anayasasına göre Başkan, görevini yasala-