• Sonuç bulunamadı

2. Timar Defterleri

1.1. Karamanoğullarının Siyasi Tarihi

Selçukluların yıkılış sürecinde kurdukları beylikle tarih sahnesine çıkan ve güçlü bir beylik olarak uzun yıllar varlığını devam ettiren Karaman aşiretinin, Oğuzların Salur boyuna mı yoksa Afşar boyuna mı mensup oldukları tartışmalı bir konudur. Ağırlıklı görüş Afşar boyuna mensup oldukları yönündedir.144

Karaman aşiretinin Anadoluya ne zaman geldiği de tam olarak bilinmemektedir. Muhtemelen diğer Türk boyları ile birlikte 13. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkan Moğol istilası sırasında Azerbeycan taraflarına gelmişler, bir kısmı buralarda kalmış büyük çoğunluğu da Anadoluya geçmiştir.145 Nitekim Selçuklu sultanı Alâüddin Kuykubad 1228

yılında Kilikya Ermenilerinden aldığı Ermenek bölgesine Karman aşiretini yerleştirmiştir. Bu tarihte Karaman aşiretinin beyi Sadeddin oğlu Nure Sofi'dir.146 Sultan Alâüddin tarafından

Herakl Kalesinin fethi ve bölgedeki bazı başarılı fetih hareketleri karşılığında kendisine tabl ve alem verilen Nure Sofi, Ermenek bölgesinde yaşayan kafirlerin Müslümanlara zulmettikleri yönünde gelen şikayetler üzerine Ermenek bölgesine gönderilmiştir. Nure Sofi bölgede yaklaşık bir yıl boyunca fetih hareketlerinde bulunarak Ermenek bölgesini, Mut, Gülnar ve Mare kalesini fethedip, Bulgar Bey'ini de kontrolü altına aldıktan sonra Ermenek'e yerleşmiştir.147 Nure Sofi bir taraftan arazisini genişletirken diğer taraftan da bölgedeki karışık

durumda bulunan boyları ve kabileleri kendi nüfuzu altında toplayarak Karamanoğulları Devletinin şekillenmeye başlamasını sağlamıştır.148 Bir müddet sonra da yerine oğlu

Kerimüddin'i Bey olarak bırakıp Sivas'a dönmüş ve orda Babaî tarikatı şeyhi Baba İlyas'a biat ederek sofi olmuştur.149

Ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen Nure Sofinin mezarı Mut ilçesine bağlı Sinanlı nahiyesinin Değirmenlik yaylasındadır.150

144

Şehabettin Tekindağ, “Karamanlılar”, İA, VI, Eskişehir 1997, s. 317; Erdoğan Merçil, Müslüman Türk

Devletleri Tarihi, Ankara 1997, s. 301; İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, s. 43; Aynı yazar, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1988, s. 1.

145

Alaaddin Aköz, “Türk Devri”, Karaman Tarih Kültür Sanat, Karaman 2000, s. 55.

146

İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, s. 43.

147

Şikari, Karamanoğulları Tarihi, (Yay. Haz. M. Mesud Koman), Konya 1946, s. 9-15.

148 A. Aköz, “Türk Devri”, s. 55. 149 Şikari, Karamanoğulları, s. 15. 150 A. Aköz, “Türk Devri”, s. 55.

Tarihçi Şikari'nin ifadesine göre Karamanoğullarının yerleştiği ve Konya, Larende, Aksaray ve Tarsus'u içine alan ve adına Yunan denilen151 bu bölgenin coğrafi özelliklerinin

sağladığı avantajların yanında Selçukluların Aksaray civarında Moğollara ikinci kez yenilmesiyle iyice zayıf durama düşmesi ve IV. Kılıçarslan ile kardeşi II. İzzeddin Keykavus arasında taht mücadelesinin başlaması, özellikle sınır bölgelerinde yaşayan Türkmenlere önemli ölçüde serbestlik kazandırmış, Kerimüddin Karamanda bu durumdan yararlanarak beyliğin temelini atmıştır.152

IV. Rukneddin Kılıçarslan iktidarı tek başına ele geçirince hem bir hadise çıkarmasını önlemek ve kontrol altında tutmak hem de Selçuklu devleti adına ondan istifade etmek maksadıyla Karaman aşiretinin yaşadığı bu bölgeyi Kerimüddin Karaman Bey'e dirlik olarak vermiş kardeşi Bunsuz'a da Konyada İmrahorluk veya Candarlık görevi vermiştir.153 Ermenek bölgesinin Karaman Bey'e dirlik olarak verilmesi (H.654)-

M.1256 yılına denk geldiğinden bu tarih birçok tarihçi tarafından Karamanoğulları Beyliğinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.154

Lider kişiliği sayesinde etrafına toplanan boy ve oymaklar tarafından sultan ilan edilen Karaman Bey, bölgedeki birçok kaleyi muhasara etmiş bunlardan bazılarını da almıştır.155

Karamanlıların bölgedeki etkinliğinin artması üzerine bunlardan çekinen IV. Rukneddin Kılıçarslan'ın kendileriyle akrabalık tesis edip Larende kalesini verdiyse de bazı isyancı uç beylerini cezalandırması üzerine sıranın kendilerine de geleceğini anlayan Karaman Bey Konya üzerine yürümüştür. Ancak Muineddin Süleyman Pervane komutasındaki Selçuklu ordusu karşısında bozguna uğramış, kendisi kaçmayı başardıysa da kardeşi Zeynel Hac ile Bunsuz yakalanarak idam edilmişlerdir.156 Ayrıca bunları mektupla Konya'ya davet eden

Selçuklu Maliye Nazırı Necibüddin ile Konya ileri gelenlerinden Kıvamüddin Eşher ve kazasker de idam edilmişlerdir.157

1263 yılında vefat eden Karaman Bey'in kabri Ermenek'e 18 km. uzaklıkta bulunan Balgasun (Bağbölen) köyündedir.158

Ondan sonra yerine Karaman aşiretinin kararıyla büyük oğlu Şemseddin Mehmet Bey geçmiştir. Mehmet Bey, Moğol ve Selçuklu kuvvetlerine karşı kazandığı zaferlerle Karamanoğullarının şöhretini arttırmış, bütün başarılarını da Memlüklu

151

Şikari, Karamanoğulları, s. 4.

152

Faruk Sümer, “Karamanoğulları”, DİA, XXIV, İstanbul 2001, s. 455.

153

Nuri Yavuz, Anadoluda Beylikler Dönemi - Siyasi Tarih ve Kültür, Ankara 2002, s. 2.

154

İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Ankara 1998, s. 60.

155

F. Sümer, “Karamanoğulları”, s. 455.

156

E. Merçil, Müslüman Türk Devletleri, s. 302.

157

İ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 3.

158

sultanı Baybars'a bildirmiştir. Memlüklu sultanının Anadoluya gelip Selçuklu ve Moğol kuvvetlerini bozguna uğrattığını haber alınca kendiside önce Aksaray ardından da Konya üzerine yürüdüyse de başarılı olamamış ancak muhasaraya devam ederek 1277 yılında Konya'ya girmeyi başarmıştır.159 Konya'yı alan Mehmet Bey yanında getirdiği ve II.

İzzeddin'in oğlu olduğunu söylediği Gıyasseddin Siyavuş'u hükümdar, kendisini de vezir ilan etmiştir. Siyavuş adına hutbe okutturup sikke kestirmiş, Farsça olan resmi haberleşme ve yazışmaları kaldırarak yerine Türkçeyi koydurmuştur. Mehmet Bey 1278 yılında Moğol askerleri tarafından öldürülmüştür. Yerine geçen oğlu Güneri Beyde Selçuklularla ve onları nüfuzları altında tutan Moğollarla mücadelelere devam etmiş ve 1300 yılında vefat etmiştir. Onun yerine geçen Mahmut bey'in vefatından sonrada aile arasında birlik bozulmuş ve Karaman Beyliği üzerinde Memluklu tesiri görülmeye başlamıştır.160

Mahmud Bey'den sonra yerine geçen büyük oğlu Burhaneddin Musa Bey, Beylik merkezi olan Larende de bir medrese ile imaret yaptırmıştır. Ancak Memluk sultanı Melik Nasır'ın desteğini alarak Musa Bey'e karşı mücadeleye başlayan kardeşi Bedrüddin İbrahim Bey Beyliğin başına getirilmiş, Musa Bey'e de Ermenek Beyliği verilmiştir. Bedrüddin İbrahim Bey Memluk sultanı adına hutbe okutturup sikke kestirmiştir. Musa Bey Memlukluların desteğini kendi lehine çevirmeye çalışsa da muvaffak olamamıştır. Fakat H. 753 (M.1352) tarihinde Lârende'lilerin daveti üzerine yeniden Karaman Beyi olmuş bir müddet sonrada Halil Beyin oğulları olan Seyfüddin Süleyman Beyle Konya Beyi olan Alâüddin Ali Beyi Larende'ye davet ederek Karaman Beyliğini bu iki kardeşe devredip, kendisi çekilmiş ve 1355 yılında da vefat etmiştir. Musa Beyden sonra yaşça büyük olduğu için Karaman Beyi olan Seyfüddin Süleyman Beyin Sivas Emiri Eretna oğlu Mehmed Bey yandaşı bazı Karaman ümerası tarafından hileyle öldürülmesinden sonra yerine kardeşi Alâüddin Ali Bey1361 yılında Karaman Beyi olmuştur.161

Karamanlıların Osmanlılarla ilk münasebeti de 1361 yılında Alâüddin Ali Bey zamanında olmuştur. Alâüddin Ali Bey, Murat Hüdavendigar'ın kızı Melek Hatunla evlenerek Osmanlılarla akrabalık kurmasına rağmen Osmanlıların Anadolu'da sürekli genişlemesi üzerine kendi hudutlarına dayanmalarından endişe ederek fırsat buldukça bunu önlemeye çalışmış, bu yüzden iki devlet arasında muharebeler olmuştur. İlk muharebe Alâüddin Ali

159

İ.H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 4.

160

N. Yavuz, Beylikler Dönemi, s. 4-5.

161

Bey'in Osmanlıların Hamid oğullarından satın aldığı Karaman hududunda bulunan yerlerden birisi olan Beyşehri'ne saldırması üzerine yaşanmıştır. Bu savaşta Osmanlılar Karamanlıları mağlup ederek Konya'yı muhasara etmiş ancak Melek hatun'un ricasıyla alınan yerler geri verilerek sulh yapılmıştır. Murat Hüdavendigar'dan sonra yerine geçen oğlu Yıldırım Bayezit'le de birkaç kez savaş yapılmış sonunda Yıldırım Bayezit Akçay muharebesinde Karaman ordusunu bozguna uğratmıştır. Konya'ya kapanan Alâüddin Ali Beyi orada yakalayarak öldürtmüş, Karaman Beyliğinin Toros'un kuzeyinde bulunan yerlerini ilhak ederek bu beyliğe son vermiş ve Alâüddin Ali Beyi'in iki oğluyla eşi Melek hatun'uda Bursaya göndermiştir.162

Ankara savaşından sonra Timur Alâüddin Ali Bey'in büyük oğlu Mehmet Beyi Bursa'dan getirterek Karaman Beyi yapmıştır. Mehmet Bey beyliği döneminde Timur adına para bastırmıştır. 1423 yılında vefatı üzerine oğulları İbrahim ve İsa Beyler arasında çıkan saltanat mücadelesini kazanan II. İbrahim Bey'in zamanı Karaman Beyliğinin en parlak dönemidir.163 51 yıl süren beyliği döneminde tekke, camii, hanikah, imaret, köprü ve

hanlardan oluşan altmış dört adet imar faaliyeti gerçekleştirmiştir.164 II. İbrahim Bey

Osmanlıların yardımıyla amcası Ali Beyi Niğdeye çekilmeye mecbur etmiş, kendini güçlü hissedince de hem beyliği üzerindeki Memluklu nüfuzuna son vermiş hem de Osmanlılarla dostluğu bozarak onların aleyhinde Sırp despotu aracılığıyla Macarlarla ittifak yapmıştır.165

Karamanlıların, Rumelide Haçlılarla savaşan Osmanlıların arkasından Osmanlı topraklarına saldırılarına devam etmesi ve Akşehir ve Beyşehiri işgal ederek Ankara, Beypazarı, Kütahya, Karahisar, Bolvadin ve Hamidili gibi yerleri yağma ve tahrip etmeleri İslam dünyasında aleyhinde bir havanın oluşmasına neden olmuş, bunun üzerine II. Murat Haçlılarla Edirne- Segedin anlaşmasını yaparak İbn Hacer Askalani, Sadedin Deyri, Abdüsselâm Bağdadi, Bedrüddin Tunusi ve Bedrüddin Bağdadi gibi dört mezhep alimlerinden aldığı fetvayla Karamanlılar üzerine intikam seferi düzenlemiştir. Zor duruma düşen ve İçel'e çekilen İbrahim Bey, hanımı ve veziri Server Ağayı göndererek barış istemiş sonuçta ağır şartları haiz bir antlaşmayı (Sevgend-name) kabul etmek zorunda kalmıştır. (1444)166 İbrahim Bey, bu antlaşmada; ister Müslüman ister kafir olsun Osmanlıların düşmanlarıyla gizli veya açık hiçbir şekilde işbirliği yapmayacağına ve onlardan gelecek haberleri derhal Osmanlılara haber

162

İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, s. 45-46.

163

N. Yavuz, Beylikler Dönemi, s. 6-7.

164

Şikari, Karamanoğulları, s. 191.

165

E. Merçil, Müslüman Türk Devletleri, s. 305; Doğan Yörük, “Karaman Eyaletinde Osmanlı Tımar Düzeninin Tesisi (1483)”, TAD, XXV/40, Ankara 2006, s.178.

166

vereceğine, Osmanlıların dostlarına dost düşmanlarına düşman olacağına ve her yıl bir oğlunu askeriyle birlikte Osmanlıların emrine vereceğine, Osmanlı halkından olup, ihanet eden birisi kendilerine Osmanlı kale veya şehirlerini verirse almayacağına, Osmanlı halkından birisinin kölesi veya hayvanı kaçarak ya da hırsızlık yoluyla Karaman iline gelirse iade edeceğine ve ahdini asla bozmayacağına Kuran-ı Kerim üzerine yemin ederek söz vermiştir.167 İbrahim

Bey, Varna ve II. Kosova savaşlarında Osmanlılara yardımcı kuvvet göndererek antlaşmaya sadık kaldığını göstermiş, ayrıca İslam dünyasında aleyhlerinde oluşan havayı değiştirmek amacıyla da Hıristiyanların elinde bulunan Gorigos'u zabdetmiştir.168

Fatih Sultan Mehmet'in tahta geçtiği zamanda karşısına ilk olarak İbrahim Bey çıkmış ancak Karaman beyliği artık iyice yıpranmış ve zayıflamış olduğundan üzerine gönderilen bir harekât neticesinde barış istemiştir. Bu tarihten itibaren de Anadolu Beyleri ve Haçlılarla yaptıkları ittifaklardan bir fayda ele edemediğinden Doğu Anadolu'da kurulan ve gelişmekte olan Akkoyunlu devletiyle ittifak girişimlerine başlamıştır.169 Bu arada Osmanlılarla bir

anlaşmazlığa düşmekten çekinerek onlara karşı herhangi bir eylemde bulunmadığı gibi Fatih'in Trabzon ve Kastamonu seferlerine de oğlu kumandasında asker göndermiştir. Son günleri ızdırap içinde geçen İbrahim Bey daha hayattayken oğulları arasında beylik mücadelesi başlayınca veliaht tayin ettiği büyük oğlu İshak Bey ile Kavala kalesine sığınmış ve 1464 yılında orada vefat etmiştir.170

İbrahim Beyin vefatından sonra kardeşler arasındaki beylik mücadelesine Akkoyunlular, Memluklular ve Osmanlılarda müdahil olmuşlar ve Osmanlıların desteklediği Çelebi Mehmet'inde torunu olan Pir Ahmet, Karaman beyi olmuştur. Kısa bir süre sonrada Pir Ahmet'in Osmanlı aleyhine Akkoyunlularla ve Venediklilerle ittifak kurması üzerine Fatih Sultan Mehmet 1467 yılında düzenlediği bir seferle Konya ve Gevele kalesini zapt etmiştir. Bu dönemde Karaman beyleriyle mücadele için sırasıyla Mahmut Paşa, Rum Mehmet Paşa, İshak Paşa ve Gedik Ahmet Paşa görevlendirilmiştir.171

Larende de yapılan ve Karamanoğullarının yenilmesiyle sonuçlanan bu savaş sonrasında Larende ve Konya'dan pek çok ilim adamı ve sanatkar İstanbula sürülmüştür. Çünkü İstanbul'un o dönemde buradan gelecek ilim ve sanat adamlarına ihtiyacı vardı. Söz konusu sürgün politikasında pasif

167

A. Aköz, “Karamanoğlu II. İbrahim Beyin Osmanlı Sultanı II. Murad'a Vermiş Olduğu Ahidname”, AÜDTCFD, XXIV/38, Ankara 2005, s. 80-81.

168

Ş. Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 325.

169

İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II, s. 87.

170

Ş. Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 326.

171

davrandığı gerekçesiyle Rum Mehmet Paşa tarafından padişaha şikayet edilen vezir Mahmut paşa öldürülmüş yerine de kendisi geçmiştir.172

Osmanlı kuvvetleri karşısında tutunamayan ve Tarsus taraflarına kaçmayı başaran Pir Ahmed ve Kasım Bey son olarak Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın himayesine sığınmışlar Uzun Hasan'ın 1473'te Otlukbeli savaşında Fatih'e yenilmesi ve Gedik Ahmet Paşanın Niğde, Develi ve İçel taraflarına düzenlediği seferin başarıyla sonuçlanması üzerine Karaman beyliği kontrol altına alınmıştır. Pir Ahmet'in 1474 yılında Menan kalesinden aşağı atılarak öldürülmesiyle yalnız kalan Kasım Bey önce II. Bayezit'e karşı Cem Sultan'ın yanında yer almış, Cem'in Rodos'a iltica etmesinin ardından II. Bazyezit'le yaptığı antlaşmayla Osmanlıların egemenliğini kabul etmiş ve Osmanlıların himayesinde ölünceye kadar İçel taraflarında hüküm sürmüştür. 1483 yılında ölmesiyle de Karaman Beyliği sona ermiştir.173Karamanoğullarının Osmanlıya ilhak tarihi konusunda tarihçiler arasında ortak bir

görüş yoktur. Bu bağlamda 1465, 1466, 1467 ve 1468 yılları zikredilmektedir. Konya ve Larende'nin 1467 yılında Osmanlı egemenliğine girdiği en çok kabul gören tarihtir.174Ancak

bilgede Osmanlının kesin hakimiyeti ancak 1517 yılında Yavuz Sultan Selimin Çaldıranda Memluk hakimiyetine son vermesinden sonra sağlanabilmiştir.175

Karaman Beyliği sahip olduğu coğrafi özelliği sayesinde siyasi ve ticari açıdan önemli bir bölgeydi. Savaş durumlarında yenilmek üzere olduklarında sarp yerlere çekilerek korunurlar ve tehlike geçince İçel ve Lârende taraflarına gelirlerdi. Toros geçitleri vasıtasıyla da tüccarlardan almış oldukları resimlerden önemli miktarda gelir temin ediyorlardı. Silifke Anamur, Manavgat ve Lamos limanları gelirlerinin büyük miktarını oluşturan yerlerdi. Kıbrıs ve Ceneviz tüccarları da önemli ticari muhatapları idi. Karamanoğullarının önemli kentleri olan Lârende, Konya ve Ermenek gibi yerlerde yaptıkları eserler Selçukluların takipçisi olduklarını göstermektedir. Karaman Beyliğinin ilk hükümet merkezi Ermenek olup sonra Lârende daha sonra da Konya olmuştur. Karışıklık ve taht mücadelelerin olduğu dönemlerde Silifke ve Niğde' de bir müddet hükümet merkezi olarak kullanılmıştır. Karamanoğulları kuruluşundan 1417 senesine kadar bağımsız olarak hareket etmiş bu tarihten sonra da Osmanlı egemenliğine girinceye kadar Memlukluların, Timur'un ve Osmanlıların nüfuzu altında kalmışlardır.176

172

İ.H. Konyalı, Konya Tarihi, s. 111.

173

Ş. Tekindağ, “Karamanlılar”, s. 327.

174

İ.H. Konyalı, Konya Tarihi, s. 107-110.

175

Mehmet Akif Erdoğru, Osmanlı Yönetiminde Beyşehir Sancağı (1522-1584), İzmir 1998, s. 19.

176

Karaman Beyliği Karaman ailesine mensup bir bey tarafından yönetilirken devletin içindeki bazı önemli bölgelerin başında ailenin diğer fertleri idareci olarak bulunuyorlardı. Kullandıkları resmi ve genel bir unvan yoktu. Toprak; ikta, vakıf, mülk ve yurt olarak ayrılıyordu. Sadreddin Konevi ve Mevlana ailesinden vergi alınmıyordu.177 Osmanlıların

siyasi hakimiyetine girerek varlıkları son bulan Karamanoğlu ailesinin hayatta kalan fertleri de asıllarına yani göçebeliğe dönmüşler ve Ankara havalisine, bilhassa Hasanoğlan köyüne ve civarına yerleşmişlerdir.178 Osmanlı egemenliğine girdikten sonra beylik, eyalet şeklinde

teşkilatlandırılmış ve bölgede tahrirler yapılarak yeni eyalet için Osmanlı hukukuna uygun yeni kanunnâme hazırlanmıştır.