• Sonuç bulunamadı

H.984 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Yansıyan Seferler

2. Timar Defterleri

2.4. H.984 Tarihli Timar Ruznamçe Defterine Yansıyan Seferler

2.4.1. Sigetvar Seferi

Osmanlı devleti ile Avusturya arasında 1562 yılında 8 yıllığına yapılan antlaşmadan kısa bir süre sonra iki devlet arasında bazı anlaşmazlıkların ortaya çıkması üzerine Avusturya devleti antlaşma gereği her yıl ödemesi gereken 30 bin duka vergiyi iki yıldır göndermiyordu. 1564 yılında İmparator Ferdinand ölünce Osmanlı devleti yeni İmparator II. Maximilien'den vergilerin ödemesini ve anlaşmanın geri kalan 6 yıllık süresinin yenilenmesini istemiş, II. Maximilien ise verginin ödenmesini iki devlet arasındaki problemlerin halledilmesi şartına bağlamıştı. Müzakerelerin devam ettiği bu sırada Osmanlı himayesindeki Erdel Beyi Sigismund, Avusturya ile aralarında anlaşmazlık konusu olan Zatmar şehrini zabtetmişti. İstenen vergileri gönderen imparator bir yandan buranın geri verilmesini talep etmiş bir yandan da Erdel'e girerek Tokaj ve Serenç taraflarını işgal etmişti. Bu arada 1565 yılında Vezir-i âzam Semiz Ali Paşa ölmüş yerine Sokullu Mehmed Paşa getirilmişti. Sigetvar kalesindeki düşman kuvvetlerin hudutlarda yağma hareketlerinde bulunarak reayayı huzursuz etmeleri ve iki devlet arasında yapılan müzakerelerden bir sonuç çıkmaması üzerine Avusturya savaş ilan edildi. Ayrıca padişah, kızı Mihrimah sultan ve yeni vezir Sokullu Mehmet Paşa'nın tesiriyle 10 yıldan fazla bir zamandır ordunun başında sefere çıkmamasını eleştirenleri tatmin etmek ve bir sene önceki Malta başarısızlığının oluşturduğu olumsuz havayı değiştirmek düşüncesiyle bizzat ordunun başında sefere çıkma kararı aldı.367

365

M.T. Gökbilgin, “Kanûni Sultan Süleyman'ın Timar ve …..”, s. 41.

366

N.Gültepe, “Osmanlılarda Bürokrasi”, s. 244.

367

İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, II, İstanbul 1971, s. 330, 341; Hammer (Baron Joseph Von Hammer), Büyük Osmanlı Tarihi, V, İstanbul 1998, s. 481-485; İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II, s. 409; M.T. Gökbilgin, “Kanunî Sultan Süleyman'ın 1566 Szigetvar Seferi, Sebepleri ve Hazırlıkları”,

Sigetvar seferi Kanunî Sultan Süleyman'ın ordusunun başında bizzat katıldığı 13. ve son seferidir. Sultan bu sefere çıkmadan iki ay önce ikinci vezir Pertev Paşa'yı Erdel hududunda bulunan Gyula (Göle) kalesini fethetmek üzere gönderdi. Bununla Tuna bölgesinin zaptedilerek, Komarom üzerine yürünmek suretiyle Avusturyalıları Viyana'ya doğru çekilmeye zorlamak ve aynı zamanda ordunun sağ kanadını emniyete almak hedeflenmişti. 1 Mayıs 1566'da İstanbul'dan hareket eden ordu, 5 Ağustos 1566 yılında Sigetvar'a ulaşmıştı. Sigetvar, Almas nehri ve bir takım göller ve bataklıklarla çevrili olan yeni ve eski iki şehir ve ortasında bir kale bulunan üç ada şeklindedir. Bunlar birbirine köprülerle bağlanıyordu. Ordu Sigertvar'a ulaşır ulaşmaz kuşatma başlatıldı. 13 Ağustos'ta eski şehir 19 Ağustos'ta da yeni şehir alındı. Bundan sonra kalenin alınması için üç büyük hücum düzenlenmiş bu hücumlarda birçok kayıplar verilmiş, toplam 34 gün süren kuşatmanın ardından nihayet 7 Eylül 1566 tarihinde kale teslim alınmıştır. Kalenin düşmesine bir gün kala 6 Eylül'ü 7 Eylül'e bağlayan gece Kanunî vefat etmiş fakat ordunun üzerinde olumsuz tesiri olacağı düşüncesiyle ölümü gizli tutulmuştu. Bu arada Vezir Pertev Paşa kumandasındaki kuvvetler de 1 Eylül'de Gyula (Göle) kalesini ele geçirmişlerdi. Sigetvar Sancakbeyliğine Peçuy Alaybeyi İskender Bey tayin edilmiştir.368

2.4.2. Kıbrıs Seferi

Mısır ve Hicaz'ın alınmasından sonra İstanbul, Anadolu, Suriye ve Mısır sahilleri arasında işleyen ticaret, hac ve yolcu gemilerinin Kıbrıs'ı üs olarak kullanan Venedikli ve diğer Hıristiyan korsanlar tarafından sürekli saldırıya uğraması, bu yolun emniyetinin sağlanması için adanın fethini zorunlu kılıyordu. Kıbrıs halkından İslam'ı tercih eden önemli bir kitlenin Kıbrıs'ın Osmanlı idaresine geçmesi için müracaat etmelerinin yanında adanın fethi, aynı zamanda Akdeniz'de Osmanlı hâkimiyetinin kesin olarak sağlanması bakımından da önem arz ediyordu. Ayrıca Kıbrıs'ın dirlik olarak kendisine bırakılmasını isteyen ve Kıbrıs kralı olmayı arzulayan Nakşa (Naksos) Dukası Yasef Nasi'nin teşvikleri ile Şeyhülislam Ebüssuûd Efendi'nin Kıbrıs adasının eski bir İslâm memleketi olması ve yol emniyetinin sağlanması için fethedilmesi gerektiği yönündeki fetvası da adanın fethi kararının alınmasında etkili olmuştur. Üçüncü vezir Piyale Paşa ile altıncı vezir Lala Mustafa Paşa Kıbrıs fethine sıcak bakıyor vezir-i azam Sokullu Mehmet Paşa ise Avrupalı devletlerin Osmanlı aleyhine

Tarih Dergisi, XVI/21, İstanbul 1966, s. 1-6.

368

İ. H. Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, II, s. 342-359; Hammer, Osmanlı Tarihi, V, s. 486-498; İ.H.Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II, s. 410-413.

ittifak edecekleri düşüncesiyle bu sefere karşı çıkıyordu. Sonuçta Lala Mustafa Paşa serdarlığa, Piyale Paşa da donanma başkumandanlığına tayin edilerek Kıbrıs'a harp ilan edildi.369

1570 yılının Mayıs ayında 180 kadırga, 10 Mavna ve 170 adet Karamürsel denilen küçük deniz vasıtasından oluşan toplam 360 yelkenli donanmasıyla Kaptan-ı derya Müezzinzâde Ali Paşa kumandasında Kıbrıs'a hareket edildi. Karadan sevk edilen Anadolu sipahileri de tahsis edilen gemilerle Fenike limanından adaya geçirildi. 2 Temmuz 1570'de Limasol'un, 4 Temmuz 1570 de de Larnaka'nın Kıbrıs halkının da yardımlarıyla kolayca zapt edilmesinin ardından burada toplanan harp divanında önce Lefkoşe'nin kuşatılmasına karar verildi. 51 günlük muhasaradan sonra 9 Eylül 1570 yılında Lefkoşe'de Lala Mustafa Paşa tarafından alındı. Sıra kalesi ve surlarının muhkemliğiyle meşhur Magosa'ya gelmişti. Şehrin barışçı yollarla teslim olmayacağının anlaşılması üzerine 18 Eylül 1570'de kuşatma başlatılmış ancak buranın denizden yardım görmesi ve kış şartlarının bastırması üzerine kuşatma ilkbahara bırakılmıştır. Nisan 1571 yılında Pertev Paşa komutanlığında bir donanmanın yardımcı kuvvet olarak gelmesiyle birlikte yeniden karadan ve denizden yoğun bir kuşatma altına alınan Mogasa kalesi yaklaşık 2,5 aylık bir direnişin ardından 1 Ağustos 1571 yılında teslim olmak zorunda kalmıştır. Böylece 15 Mayıs 1570 yılında Serdar Lala Mustafa Paşa'nın İstanbul'dan hareketiyle başlayan Kıbrıs'ın fetih süreci 1 Ağustos 1571 yılında Magosa'nın alınmasıyla tamamlanmış bundan sonra adada tahrirler yapılarak 8 sancaktan oluşan Kıbrıs eyaleti tesis edilmiştir. Avlonya sancakbeyi Muzaffer Paşa'da beylerbeyi tayin edilmiştir. Buraya Anadolu'dan Tarsus, Alaiye ve İçel sancakları bağlandığı gibi Karaman eyaleti sancakları olan Konya, Niğde ve Kayseri sancaklarından göçmen naklolunmuştur.370

Kıbrıs seferi sırasında Sokullu Mehmed Paşa'nın öngördüğü gibi Papanın daveti üzerine Papalık Venedik, Malta Şövalyeleri ve İspanya arasında Osmanlıya karşı bir haçlı ittifakı kurulmuş ancak bunların zamanında bir araya gelememeleri nedeniyle önemli bir etkileri olmamıştır.371 Mustafa Akdağ'a göre Kıbrıs adasının çabuk alınmasına karşın bu

seferle birlikte başlayan uzun süreli deniz seferlerinin yükünün Anadolu sipahisinin üzerinde

369

İ.H. Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, II, s. 388-393; Kemal Çiçek, “Kıbrıs”, DİA, XXV, Ankara 2002, s. 374; Hammer, Osmanlı Tarihi, VII, s. 5-16; İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III, s. 9-11; Şerafeddin Turan, “Selim II”, İA, X, İstanbul 1966, s. 438.

370

İ. H. Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, II, s. 395-401; K, Çiçek, “Kıbrıs”, s. 374-375; Hammer, Osmanl Tarihi, VII, s. 18-23; İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III, s. 12-15.

371

bulunmasından dolayı durumdan memnun olamayan tımar erbabının ilk kez bu seferde harpten kurtulmak için firar etmek, dirliğinden feragat etmek ve sefere katılmama yollarını aramak gibi kötü adetler edinmeleri nedeniyle tımar sistemi askeri açıdan bozulmaya başlamıştır.372

2.4.3. Tunus seferi

Tunus önce 1534 yılında Barbaros Hayreddin Paşa tarafından fethedilmiş ancak bir yıl sonra Halk-ul-vâd kalesi ve Tunus şehri tekrar İspanyolların eline geçmişti. Kıbrıs seferi sırasında Cezayir Beylerbeyi Uluç Ali Paşa 1570 yılında Tunus'u ikinci kez zabdetmiş ancak Tunus'un elde tutulabilmesi için gerekli olan Halk-ul vâd ve Kalbend kaleleri İspanyolların elinde kalmıştı. İspanyolların Tunus şehrini geri almak için gittikçe artan baskıları üzerine Kıbrıs seferi sırasında Gırnata Müslümanları İstanbul'dan yardım istemişler, kendilerine fetihten sonra o tarafa donanma sevk edileceği sözü verilmiş ancak İnebahtı'da Osmanlı donanmasının yakılması nedeniyle bu mümkün olmamıştı. Bu arada Tunus şehri de 1572 yılında Don Juan tarafından tekrar İspanyol egemenliğine alınmıştı. Tunus'un yeniden İspanyolların eline geçtiği haberinin alınması üzerine Yemen fatihi vezir Koca Sinan Paşa serdarlığa, Kabdan-ı Deryâ Kılıç Ali Paşa'da donanma kumandanlığına tayin edilerek Tunus'a sefer kararı alındı.373

268 kadırga ve çekdiri, 15 büyük mavna ve 15 kalyondan oluşan büyük bir donanma ve 40-45 bin kişilik bir kuvvetle 15 Mayıs 1574 yılında İstanbul'dan hareket eden Osmanlı ordusu Tunus'a gelir gelmez İspanyol kuvvetleri Bastion kalesine çekildiğinden şehri derhal teslim almış, asıl önemli olan Halk-ul vâd kalesi ise 33 gün süren mukavemetinin ardından 24 Ağustos 1574 tarihinde teslim olmuştur. Diğer önemli bir kale olan Bastion kalesi'de üç şiddetli hücuma direndiyse de dördüncü hücumda oda daha fazla dayanamayarak 13 Eylül 1574 yılında teslim olmak zorunda kalmıştır. Böylece Tunus'un fethi tamamlanarak Cezayir ve Trablusgarb gibi bir beylerbeylik haline getirilmiş Ramazan Paşa'da Beylerbeyi tayin edilmiştir.374

372

M. Akdağ, “Tımar Rejiminin Bozuluşu”, s. 424.

373

İ. H. Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, s. 415-416; Hammer, Osmanlı Tarihi, VII, s. 37-38; İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III, s. 29; Ş. Turan, “Selim II”, s. 439.

374

İ. H. Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, s. 416-418; Hammer, Osmanlı Tarihi, VII, s. 38-40; İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III, s. 30.

Bu seferlerin çalıştığımız deftere yansıması ise şu şekilde olmuştur: 19 sipahi bu seferlerin birinde şehit düşmüş olup, bunların çocuklarına mahlûl timarlardan yeni timarlar tevcih edilmiştir.375 29 kişi Kıbrıs ve Tunus seferlerinden birine katılarak hizmette ve

yoldaşlıkta bulunduğu için timar almıştır376 ki bunlardan 14'ü sipahizade 1'i mazûl sipahi 14'ü

de ibtida timar almıştır. 18 sipahi bu seferlerde gösterdikleri yararlılık nedeniyle çeşitli miktarlarda terakki almıştır.377

16 sipahi de Kıbrıs ve Tunus seferlerden birine katılmadığı için timarından azledilmiştir.378