• Sonuç bulunamadı

Karabağ Sorunu Türkiye Cumhuriyeti – RF Đlişkiler

2.1.1 1960 ASKERĐ DARBESĐ

4. Karabağ Sorunu Türkiye Cumhuriyeti – RF Đlişkiler

Ruslar ise Ermenilere kendi milli çıkarları çerçevesinde yardım etmiş diğer zamanlarda bu desteğini geri çekmiştir. Fakat Rusya’da dünyanın en büyük diasporası vardır, burada 1 milyondan fazla Ermeni yaşamaktadır. BDT kurulduğunda teşkilata katılan ilk Kafkas Cumhuriyeti olacak olan Ermenistan’a Rusya ihtiyaç duymaktadır. Nitekim 1993 ve 1994 yıllarında imzalanan anlaşmalarla Rusya, Türkiye – Ermenistan ve Đran – Ermenistan sınırlarında üs edinmiştir. Koçaryan’la birlikte Ermenistan Rusya’nın Kafkaslarda özellikle Güney Kafkasya’da en önemli kalesi haline gelecektir. Ayrıca Ermenistan, dış ticaretinde de Rusya en önemli ülke olacaktır. Böylesi bir Rus – Ermeni diyalogunun Türkiye ile ilişkilere gelince önce genel bir resim çizmek gerekir. Azerbaycan, Gürcistan ve elbette ki Türkiye Batı yanlısı bir politika izlemektedir. Karabağ sorunu ve Azerbaycan, Gürcistan ülkelerinin Rusya’dan gördüğü baskı bölgeyi germiştir. Ancak buna rağmen Rusya – Türkiye ilişkileri etkilenmeyecektir166.

1975 yılından devam edecek olursak Türk dış politikasındaki yeni gelişmeler arasında iki tanesi öne çıkmaktadır: Türkiye’nin Sovyetler Birliği ve Arap, genel olarak da Đslam ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmesi. Mademki ABD her durumda Türkiye’nin yanında olmayabilecekti ve mademki ABD Türkiye’nin ulusal gücüne büyük ölçüde zarar veren bir ambargoyu sürdürüyordu, Türkiye de kendi üzerindeki rakip ülke baskılarını azaltmak için doğrudan bu rakip ülkeler ile yakınlaşmaya yönelebilir, kısacası Sovyetler Birliği ile ilişkilerini geliştirebilirdi. 1973 yılında Arap – Đsrail savaşı sırasında Đsrail’e yardım eden ABD uçaklarına Đncirlik üssünü kullandırtmayan Türkiye, Suriye ve Mısır’a mühimmat götüren Sovyet gemilerine Boğazlar’ını açmıştır. Ayrıca 1976 ĐKÖ (Đslam Konferansı Örgütü) toplantısının Đstanbul’da yapılmasıyla Türkiye burada da aktif hale geçiyordu. Yine aynı FKÖ’yü (Filistin Kurtuluş Örgütü) resmen tanıyor, Đsrail ile ilişkilerini sürdürse de seviyesini azaltıyordu167. 165 A.g.e, s.78 – 82 166 A.g.e, s.237 – 239, 241 – 244 167

Sönmezoğlu, Kıbrıs Sorunu Işığında Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye Politikası (1964 – 1980), 103 – 107

1979 yılına gelindiğinde Afganistan’da iç karışıklık baş göstermiş ve Sovyetler, Afganistan’ın yardımına yetişme bahanesiyle Afgan topraklarına girmiş, daha sonra bu durum bir işgale dönüşmüştür. 1973 yılında darbeyle yönetimi ele geçiren Sovyet destekli Davut Han 1978’de yine komünistler tarafından yapılan bir darbeyle devrildi. Komünist partinin Đslam’a ve değerlerine karşı yapmış olduğu hakaretler, çirkin saldırılar halk arasında infiale sebep olmuştur. Afgan – Rus savaşı %90’ı sivil olmak üzere 1.5 – 2 milyon kişinin hayatına mal olmuştur168.

1985’de Gorbaçov’un iktidara gelmesiyle Sovyetler günlük masrafı 10 milyon dolar olan Afgan işgalini sona erdirme sinyallerini vermiştir. Ülkede Necibullah liderliğinde komünist bir yönetim kurarak çekilmiştir. Moskova’nın telkini olan bir koalisyon hükümetini reddeden mücahitler, ABD desteğinin de verdiği güçle yolun sonuna gelindiğini anlamışlardır. Gorbaçov, bu maceraya son vermek niyetindeydi. Nihayet Şubat 1988’de bu kararını açıklamıştır. Ancak Sovyetler geri çekilirken mücahitlerin üslerini bombalamış, Pakistan’da çeşitli sabotaj ve suikast olaylarına girişmiştir. Sovyetlerin çekilmesini müteakip Türkiye ülkede sadece bir diplomatını bırakmış geri kalanını çağırmıştır. Afgan işgalinin bitmesinden sonra ABD ve Batının ilgisi azalmış, Sovyetler örtülü olarak etkili olmaya çalışmış ancak dağılma sürecine girdiği için etkin olamamıştır. 1992 Nisan’da mücahitler, Afganistan’da iktidarı ele geçirmişlerdir169.

5. 1979 Olaylarının TC – ABD Đlişkilerine Tepkisi

1979 yılının dünya siyasetinde ses getiren önemli olaylarından biri de Đran Đslam Devrimidir. Kimilerine göre Đran terörist eylemlerle bir devrim yapmış, Ortadoğu istikrarını ve Batının güvenliğini bozmuştur. Reagan yönetimi, bu isimlerin başında gelir. Đlk yıllarında rejimini kurumsallaştırmaya ve ihraç etmeye yönelik bir Đran vardır. Đran, ABD’nin kendisiyle ilişkileri koparması üzerine bünyesindeki Tudeh komünist partisini kullanarak Kuzey Kore kanalıyla Sovyetlerden silah almıştır. ABD başta olmak üzere kendi geleceklerinden endişe eden birçok Arap ülkesinden yardım alan Irak, Đran’a savaş açmıştır. Korkulanın aksine Arap dünyasında Şii kökenli bir birleşim olmamıştır170. ABD, Ortadoğu’da çok önemli bir

168

Okur, s.187 – 190

169

Esedullah Oğuz, Afganistan, 1. Baskı, Đstanbul: Cep Kitapları, 1998, s.182, 183, 208, 211, 217, 221, 235

170

John L. Esposito and James P. Piscatori, “The Global Impact of Iranian Revolution: A Policy Perspective”, John L. Esposito (Ed.), The Iranian Revolution Its Global Impact, 1. Basım, Florida: The Florida

müttefiki olan Đran’ı kaybettikten sonra SSCB karşısında zor durumda kalmış ve 1978 Eylül’de Türkiye’ye uyguladığı ambargoyu kaldırmıştır171. Ayrıca Afganistan’daki endişe verici gelişmeler de ambargonun kaldırılmasında etkili olmuştur.

5.1.1. 1980 Savunma ve Ekonomik Đşbirliği Anlaşması

Amerika ile Türkiye arasında koşulların getirdiği beraberlik Mart 1980’de SEĐA’yla (Savunma ve Ekonomik Đşbirliği Anlaşması) somutlaşacaktır. 1969 Anlaşmasının yürürlükten kaldırıldığı andan itibaren Amerikan Hükümeti bu Anlaşmanın yenilenmesi amacıyla yoğun çaba sarf etmiştir. 1976’da bu konu zemininde imzalanan anlaşma, 1978 koalisyon hükümeti tarafından onaylanmamıştır. Türkiye, bu tarihlerde Sovyetlere yakın duruyordu ayrıca anlaşmada ABD tarafından taahhüt edilen 200 milyon doları hibe olmak üzere 1 milyar dolarlık askeri yardım az bulunmuştur. Koalisyon hükümetinin istifası üzerine Demirel başbakanlığında yeni bir koalisyon hükümeti kuruldu. Yeni hükümet, Amerika’nın çabalarına olumlu yanıt vermiştir. Böylece Mart 1980’de SEĐA imzalanacak ve 1988’de yenilenecektir. Anlaşmada genel olarak ekonomik ve savunma temaları vurgulanmış, silahsızlanmaya, dünya barışına dair istekler ifade edilmiştir172.

Türkiye – ABD arasındaki anlaşmazlıklardan birisi de üsler konusu olmuştur. Üsler konusunu iki ülke ilişkilerinde sorun haline gelmesindeki sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

1. Kuvvetler statüsündeki hakları kötüye kullanarak suç işleyenleri görev belgesiyle himaye edilmesi ya da suçunu cezasız bırakılması,

2. Büyük şehirlerde yoğunlaşan Amerikan askerlerinin çoğunluğu ve halkın yadırgadığı pervasız davranışlar,

3. Yüksek ödeme gücü dolayısıyla konut kiralarına yaptığı olumsuzlar etkiler, 4. Silahlı Amerikan polisinin görüntüsü,

5. Amerikan askerlerine serbest olan yurtdışı menşeli malların kaçakçılığa sebep olması, 6. Türk makamlarının işçi – işveren ilişkilerinde kanun dışı müdahalelerde bulunmasını

zorlaması,

7. Đç politikaya etkileri, sorumlu Amerikalıların yetkilerini aşan beyanları, Türk bürokrasisinin yumuşak noktalarını aramak ve oralardan iş görmek gayreti,

8. Türk ve Amerikan askerlerinin sürtüşmeleri, bayrak yırtma olayları,

171

Uslu, Türk Amerikan Đlişkileri, s.379

172

9. Askeri yardım karşılığı şifahi mutabakatlarla taviz elde etmek, belgesiz üs kurmak ve genişletmek,

10. Üsler, muhabere ve elektronik tesislerindeki faaliyetler hakkında sorumlu Türk makamlarıyla çoğu zaman istişarede bulunmaması, eksik veya yanlış bilgi vermesi, 11. Kıbrıs olayları dolayısıyla askeri malzeme ikmalinde kasıtlı gecikmeler

yapılmasıdır173.

5.1.2. 12 Eylül 1980 Darbesi

Aynı yılın 12 Eylül’ünde Türkiye askeri bir darbe daha görmüştür. 12 Eylül öncesi dönem anarşi ve terörün zirveye çıktığı bir süreç olmuştur. Kimi iddialara göre 12 Eylül rejiminin uygulamaya geçirilebilmesi için 12 Eylül öncesi yaşanan anarşi ve terör generaller tarafından bile bile engellenmemiş, hatta körüklenmiştir. Böylece, anarşi ve terörden bunalan halk, son çare olarak ordunun iktidara doğrudan el koymasını ister duruma gelmiştir. Soğuk savaş yıllarında ülkenin düşman işgaline uğradığında halk direnişini organize edebilecek yarı askeri bir örgüt olan ÖHD (Özel Harp Dairesi) kurulmuştur. Yukarıdaki iddia sahiplerine göre bahsi geçen daire kendisini güncelleyememiş, biten Sovyet tehdidinin yerini alan yeni tehlikeleri görememiştir. Böylece daire mensupları anti – komünist, aşırı sağcılardan seçilmiş, bu da ABD tarafından telkin ve finanse edilmiştir174. Söylenenler ne derecede doğru olursa olsun bir gerçek vardır. O da 12 Eylül 1980’de Türkiye’de bir askeri darbe daha olmuştur.

1980 yılı Türk Dış Politikası için yine yoğun geçmiştir. Tahran büyükelçiliğinde rehin alınan Amerikalıların kurtarılması için kendisinden yardım talep eden ABD’yle işbirliği yapmayı reddeden Türkiye, 1980’lerin başlarında Ortadoğu’daki ABD Hızlı Đntikal Kuvvetleri’ne (Orta Doğu Çevik Kuvveti) üs temin etmekten çekinmiştir. Yine de 1982’de NATO savunma planlarına uygun olmak kaydıyla “Zincirleme Hareket Üsleri Anlaşması”nı kabul ederek Türkiye’nin doğusunda bulunan on havaalanının modernleştirilmesi ve iki yeni havaalanının inşasını onaylamıştır. 1979 yılında Ankara’da FKÖ bürosunun açılmasına izin veren Türkiye, 1980 – 1988 yılları arasında devam edecek Irak – Đran savaşında tarafsız kalacaktır. Özal yönetimi 1983’te iktidara gelmiştir. Biraz sonra ayrıntılarına gireceğimiz gibi bu dönemde

173

Sezai Orkunt, Türkiye – ABD Askeri Đlişkileri, 1. Baskı, Đstanbul: Milliyet Yayınları, 1978, s.256, 257

174

Çetin Yetkin, Türkiye’de Askeri Darbeler ve Amerika, 1. Baskı, Ankara: Ümit Yayıncılık, 1995, s.168, 175, 177 – 179, 185

PKK (Kürdistan Đşçi Partisi) ve bu terör örgütünün 1984’ten itibaren terörist faaliyetleri, katliamları ortaya çıkmıştır175.