• Sonuç bulunamadı

1 “HARP”, “HARP ve İNSAN” ve “HARP ve EDEBİYAT” ÜZERİNE

2. TARİHÎ GÖRÜNÜM

2.5. Çanakkale Cephes

2.5.3. Kara Harekâtı

Amiral de Robeck, gerek kendi komutanları, gerekse Akdeniz Sefer Kuvveti Başkomutanı Hamilton ile yaptığı görüşmeler sonunda, Boğaz’ın yalnız donanma taarruzlarıyla geçilemeyeceği kanısına vardığını, Deniz Bakanlığına bildirmiştir. Keza General Hamilton da, amiral ile aynı görüşü paylaştığını Harbiye Bakanlığına ilettiğinden, hükûmet de, her iki komutanın ortak kararına uymak zorunda kalır. Böylece geniş çapta bir çıkarma operasyonuna karar verilir (Artuç, 1992: 103–105).

Çanakkale’de Kara Savaşı belirince Enver Paşa, İstanbul’daki 1. Ordu Komutanı Liman Von Sanders’i deniz savaşından altı gün sonra 24 Mart 1915’te Çanakkale Boğazı’nı savunmak için oluşturulan 5. Ordu’nun Komutanlığına atar. Sanders Paşa, bir oldubitti hâlinde öğrendiği atama konusunu Enver Paşa ile görüşürken; “Oradaki birlikler derhal takviye edilmelidir, zira artık kaybedecek vakit kalmamıştır.” demeyi de ihmal etmez. Paşa, ertesi gün 25 Mart’ta 1. Ordu’yu Alman Generali Von Der Goltz Paşa’ya devrederek İstanbul’dan vapurla yeni karargâhına hareket eder. Kara harekâtı 25 Nisan’da başladığına göre, önünde hazırlıklar için sadece bir aylık zaman vardır (Duman, 2006: 64). Göreve başlamak üzere 26 Mart’ta Gelibolu'ya gelen mareşal, aynı gün Bolayır’a hareket eder. Gerek bu olay, gerekse gelişinin ilk haftasından itibaren bölgede aldığı ve almayı düşündüğü düzenlemeler, onun, büyük ölçüdeki İngiliz çıkarmalarının, Saros Körfezi’yle Anadolu kıyılarından beklediğini gösterir (Artuç, 1992: 106). Böylece o, Bolayır dışında Gelibolu yarımadasında büyük çıkarma harekâtları beklemediğinden, Çanakkale savunmasını, sadece Saros ve Anadolu kıyılarına yapılacak çıkarmalara göre düzenlemiştir ki, bunda, harekâtın gelişiminden de anlaşılacağı üzere, büyük bir yanılgıya düşer. Buna

göre, başta 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa olmak üzere, Türk komutanları, düşmanın kıyıya çıkmasına daha baştan engel olmak amacıyla savunmayı kıyıda düşünmüş, geride yeterince ihtiyat bırakıp kıyının kuvvetli tutulmasını ön görmüşlerdir. Liman Von Sanders ise, kıyının zayıf gözetleme birlikleriyle tutulup, kuvvetli ihtiyatlar ayırarak düşmanı karaya çıktıktan sonra karşı taarruzlarla denize dökmeyi hedeflemiştir. Olayların gelişmesi, onun bu görüşünün uygulamada ne denli sakıncalı olduğunu ve ağır kayıplara yol açtığını gösterecektir (ATASE, 2002: 54- 55). Yukarıda da ifade edildiği gibi, 5. Ordu Komutanı Liman Von Sanders, asıl çıkarmayı Saros Körfezi’nden, tali çıkarmayı Seddülbahir bölgesinden beklemektedir. Bu nedenle hazırladığı plân gereğince, iki Tümen (24.000 kişi) ile Saros Körfezi’nde, iki Tümen (24.000 kişi) ile Kumkale ve Beşige bölgesinde, bir alay (3.000 kişi) ile Seddülbahir bölgesinde bir Tabur (1.000 kişi) ile Arıburnu bölgesinde savunma tertibi alır. Kıyılarda zayıf gözetleme ve koruma birlikleri bulundurarak kuvvetlerin büyük kısmını geri bölgelerde ihtiyatta tutar. Yarbay Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen de Eceabat-Bigalı bölgesinde Ordu ihtiyatındadır.

Seddülbahir Bölgesi Muharebeleri

25 Nisan 1915 günü donanmanın himayesinde İngiliz ve Fransız askerleri 5 ayrı plaja (asıl kuvvetler Ertuğrul koyuna ) çıkarılır. İlk hedef olarak Alçıtepe ele geçirilecek, daha sonra Kilitbahir platosuna ilerlenecek, merkez tabyalar susturulacak ve Boğaz giriş bölgesi kontrol altına alınacaktır. 1915 Temmuz ayı sonuna kadar, Kirte muharebeleri, Kerevizdere muharebeleri ve Zığındere muharebeleri cereyan eder. İtilaf devletleri, donanma topçusu desteğiyle daha ziyade gündüz şartlarında taarruz etmeyi tercih ederken, Türk birlikleri deniz topçusu ve düşman uçaklarının tesirlerinden korunmak için gece şartlarında ve boğaz boğaza süngü muharebesi yapmayı tercih etmişlerdir. Bölgede cereyan eden muharebeler içinde sekiz gün sekiz gece süngü hücumları ile geçen, Zığındere muharebeleri, aynı zamanda zayiatın en fazla ve en kanlı olanıdır. Dönem içerisinde İtilaf Devletleri bölgede sadece 3–4 km’lik bir arazi kesimini ele geçirirken, harekât daha çok mevzi muharebesine dönüşmüştür. Alçıtepe’yi dahi ele geçirememişlerdir.

Arıburnu Bölgesi Muharebeleri

25 Nisan 1915 sabahı Anzak Kolordusu, Kabatepe ile küçük Arıburnu arasındaki plaja baskın tarzında bir taarruzla çıkartılacak, ilk hedef olarak Conkbayırı-Kocaçimen Tepe hattı ele geçirilecek, daha sonra Maltepe bölgesine el atılarak Türk kuvvetlerinin Seddülbahir bölgesine yardım etmeleri engellenecek ve Kilitbahir platosu ele geçirilerek Seddülbahir’den gelen kuvvetlerle birleşecektir. 25 Nisan 1915 sabahı Anzak Kolordusundan 1500 kişilik ilk hücum dalgası Kabatepe yerine kuzeye, Arıburnu bölgesine çıkmak zorunda kalır. Burada kıyı gözetlemesi yapan kırk kişilik bir kuvvetin mukavemetine rağmen, çıkarma yapan kuvvetler Conkbayırı istikametinde ilerleme imkânı bulurlar. Bu esnada ordu komutanı Bolayır bölgesinde bulunmakta ve kendisi ile iletişim kurulamamaktadır. Cephe takviye edilmez ise yarılacak ve Seddülbahir’de savunan kuvvetlerin gerisi kuşatılacaktır. Ordu ihtiyatı 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, bütün sorumluluğu üzerine alarak kendi inisiyatifi ile 57. Alay ve Topçu Bataryasını alarak Kocaçimen Tepe’ye hareket eder. Aynı gün öğle saatlerinde 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa, Conkbayırı’nda, 27. Alay’ı Yarbay Mustafa Kemal’in emrine vererek Arıburnu Cephesi’ndeki bütün kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal’in emrine devreder ve karşı taarruzuyla düşmanın denize dökülmesi emrini verir ve 72 ile 77. Alaylarını da bölgeye sevk eder. Anzaklar ilk çıkarma kademesinin tümünü (15.000 kişi) çıkarmaya muvaffak olurlar. Önceleri 27. ve 57. Alayların, akşamdan itibaren de 72 ve 77. Alayların cepheyi takviyesiyle dört alay (12.000 kişi) düşman üzerine öyle bir baskı kurar ki Anzak Kolordu Komutanı, birliklerini tekrar gemilere almayı teklif eder. Bu teklif, General Hamilton tarafından kabul edilirse de, filo komutanı bunun mümkün olamayacağını bildirmesi üzerine, General Hamilton çıkan birliklere savunmaya devam etmeleri emrini verir. Bu bölgede 1915 Ağustos ayına kadar cereyan eden muharebeler sonunda, Anzak Kolordusu tıpkı Seddülbahir bölgesinde olduğu gibi 3–4 km. ilerleyebilmiş, Conkbayırı’nı bile ele geçirememiştir. Türk birliklerinin gece taarruzuyla, süngü hücumları ve boğaz boğaza yapılan mücadele, çatışmaları mevzi muharebesine dönüştürmüştür. Bu bölgede vuku bulan muharebelerden en kanlı olanı altı saat içinde 10.000 kişi zaiyat verilen 19 Mayıs 1915 taarruzudur. Bu taarruzda verilen ağır zayiattan sonra 24 Mayıs 1915’te dokuz

saat süreli ateşkes yapılmış ve taraflar zayiatlarını toplamışlar, sonra tekrar çatışmaya devam etmişlerdir.

Anafartalar Bölgesi

1915 Ağustos ayı başına kadar Seddülbahir ve Arıburnu bölgelerinden yapılan çıkarmalar başarılı olamayınca, çıkarmanın sıklet merkezi 1915 Ağustos ayından itibaren Anafartalar bölgesine kaydırılır. Bu maksatla diğer bölgelerde tali taarruz yapılırken 9. İngiliz Kolordusu (30.000 kişi) 6–7 Ağustos gecesi Suvla Limanı’na çıkarılır. Bölge çok zayıf (3000 kişi) bir kuvvetle tutulmaktadır ve durum çok kritiktir. Bölgenin süratle takviyesi gerekmektedir. Çıkan kuvvetler, hemen ilerlemek yerine beklemeyi tercih edince bölgenin takviyesi için gerekli zaman kazanılmış olur. Kuzeyden iki tümen (24.000 kişi) hemen bölgeye kaydırılır. 8 Ağustos 1915 günü 19. Tümen komutanı Albay Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atanır ve Arıburnu ve Anafartalardaki bütün kuvvetler emrine verilir. 9 Ağustos 1915 günü sabahı İngiliz Kolordusu taarruza başlar. Aynı gün aynı saatlerde Türk birlikleri de taarruza geçer. Tesadüf muharebesi şeklinde yapılan mücadele sonunda İngilizler şaşkına dönerler ve geri çekilirler. Böylece Birinci Anafartalar Savaşı kazanılır. 10 Ağustos 1915 sabahı da Conkbayırı’nda Taarruz icra edilir ve Conkbayırı’nda neredeyse tepeyi ele geçirmek üzere olan Anzak askerleri geri püskürtülür; savunma emniyetinin sağlanmasına yetecek arazinin ele geçirilmesi üzerine savunmaya geçilir. İngiliz Kolordusu 21 Ağustos 1915’te Anafartalarda tekrar taarruz ederse de bunda da başarılı olamaz.