• Sonuç bulunamadı

Harold Kelley ve John Thibaut, 1959 yılında yayınladıkları Grupların Sosyal Psikolojisi (The Social Psychology of Groups) adlı kitaplarında karşılıklı bağımlılık kuramı prensiplerini grupların sosyal psikolojisi içinde yapılandırdılar (Thibaut ve Kelley,1959). Daha sonra bu yapı kişilerarası ilişkiler içinde Karşılıklı Bağımlılık Kuramı (The Interdependence Theory) adı altında genişletilerek (Kelley ve Thibaut,1978) karşılıklı bağımlılığın yapısını oluşturmuştur. Bu kuramın ataları da Alan Kuramı (Lewin, 1936, 1951) ve Sosyal Mübadele Kuramı (Blau,1964; Homans,1961), Oyun Kuramı (Luce ve Raiffa,1957) ve Skinner‟in edimsel koşullama görüşüdür.

Karşılıklı Bağımlılık Kuramı karşılıklı bağlanımın sonucunda davranış ve güdülerin çiftlerde nasıl şekillendiğini anlatmaktadır (Kelley 1979; Kelley ve Thibaut,1978). Burada bağımlılık kavramı bu kuramın anahtar elemandır.

Bağımlılık düzeyi ilişki içinde bulunan her iki kişinin kişisel olarak o ilişkiye ne kadar ihtiyacı olduğuyla ve kişinin o ilişki içinde olmaktaki mutluluğu ve refahıyla ölçülür. Karşılıklı bağımlılık kuramına göre, içinde bulunulan ilişki güzel sonuçlar veriyorsa, yani ilişki doyurucu ve faydalıysa ve alternatif bir ilişkide bu sonuçlar zayıfsa bağlanım yüksektir (Agnew, Van Lange, Rusbult, Langston,1998; Le ve Agnew, 2003).

Karşılıklı bağımlılık, karşılıklı etkileşim içindeki bireylerin, birbirlerinin istekleri, tercihleri ve davranışları üzerindeki etkilerinin gücünü ve niteliğini tanımlar (Thibaut ve Kelley,1959). Karşılıklı bağımlılık yakın ilişkilerde, çiftlerarası etkileşimle ilgilenir. Etkileşim, bireylerin birbirlerinin huzur, rahatlık ve iyiliği için davranışlarda bulunmaları ve birbirleri ile iletişim kurmaları anlamına gelir. Etkileşim, çiftlerin şu andaki davranışlarının yanında gelecekteki davranışlarını da belirler (Thibaut ve Kelley,1959). Karşılıklı bağımlılığın esasını oluşturan bu etkileşimlerin, doyum ve memnuniyet gibi ödüllerinin yanısıra, acı ve stres gibi bedelleri vardır. Bu etkileşimin sonuçları, genel iyilik hali ya da bedellere karşı ödüller tabirince tanımlanabilir. Bir başka deyişle, bu ödül-bedel ilişkisi, ilişkinin niteliğini oluşturur. Kişinin ilişkisinden elde ettiği doyumlar ve memnuniyetler ilişkinin ödülleri iken, kişinin ilişki için harcadığı çabalar, ilişkide yaşadıkları stres ve kaygı ile yapılan her türlü özverili davranışlar ilişkinin bedelleri olmaktadır (Rusbult ve Buunk, 1993). Karşılıklı bağımlılık kuramı, ödül-bedel temelli bu etkileşimleri özetle sunabilmek amacıyla sonuç matrisi (outcome matrix) adı verilen matris formunda bir yapının kullanılabileceğini ileri sürmektedir (Kelley ve Thibaut, 1978; Rusbult ve Van Lange, 2003). Kurama göre, etkileşimden elde edilen sonuçlar, matris formunda gösterilebilir. Buna göre, 2 x 2 matrisin sütunları A kişisinin davranışlarının seçeneklerini, satırlarıysa B kişisinin seçeneklerini içerir. Matristeki dört hücrenin her biri çiftlerin davranışlarının kesiştiği iki sonuç değerini yansıtır, yani A ve B‟nin davranışlarının birlikte bulunduğu iki sonuç değeri içerir. A‟nın sonuçları köşegenin üstünde B‟ninki altında yeralır.

Bu değerler her bir kesişimin kişiler üzerindeki etkisini yani eşlerin birbirlerine bağımlılık derecesini temsil eder (Rusbult ve Arriaga, 1997).

Etkileşimleri niteleliklerini kavramak için geliştirilen ikinci bir araç ise, değişim listesidir (transition list). Etkileşimci daha önceki durumlarda yaşadıklarını ilerideki seçenek ve sonuçlara dönüştürerek düzeltebilir.

Durumların matris olarak sunulması, değişim listelerini kullanmak suretiyle genişletilmiştir (Kelley, 1984b). Bu listeler etkileşimcilerin davranışlarını ve onların sonuçlarını belirler. Bunları her etkileşimcinin direkt sonucu ve etkileşimcilerin gelecekteki davranışları ve onların sonuçları olarak ifade edebiliriz (Kelley ve Thibaut, 1978). Değişim listeleri, durağan matris sunumunu genişletip, ilk davranışların nasıl geliştiğini veya sonraki seçeneklerin nasıl kısıtlanacağı veya yönleneceğini belirterek bağımlılığın ardışık ve geçici özelliklerini sunar. Etkileşim böylece hem sonuçların kontolü hem de değişimin kontrolü ile kavramlaşır (Rusbult,2000). Hem sonuç matrisi hem de dönüştürme listesi, etkileşimcilerin tüm davranışlarını ortaya koyar ve durumsal yapıyı analiz eder (Rusbult ve Van Lange, 1996).

Karşılıklı bağımlılık kuramında yer alan en önemli kavramlardan biri de güç kontrolüdür (power control). Bir ilişkideki ödül ve bedellerin kontrolü anlamına gelen güç kontrolü, ilişkideki her bireyin diğerinin davranışlarını etkileme derecesini göstermesi açısından önemlidir. İlişkideki bireylerden birinin diğerinin davranışlarını yönlendirmesi arttıkça, bu yönlendiren bireyin ilişkideki gücü de artmaktadır. Matris örüntüsü her etkileşimcinin sonuçları üzerinde üç adet kontrol kaynağı gösterir; farklı bir ifadeyle söylemek

gerekirse, karşılıklı bağımlılığın örüntüleri, bireyin sonuçlarına ilişkin üç kontrol kaynağından doğar. Bunlar; tepkisel kontrol ya da aktör kontrolü , kader kontrolü ya da eş kontrolü ve davranış kontrolü ya da ikili kontroldür.

a) Tepkisel Kontrol ya da aktör kontrolü (Reflexive control, RC or actor control): Aktörün davranışları tarafından kontrol edilen sonuçların düzeyidir.

b) Kader Kontrolü ya da eş kontrolü (Fate Control, FC or partner control): Partnerinin davranışları tarafından kontrol edilen sonuçların düzeyidir.

c) Davranış Kontrolü ya da ikili kontrol (Behavior Control, BC or dyadic control): Aktörün davranışlarıyla beraber partnerinin davranışlarının ortak olarak kontrol edildiği sonuçların düzeyidir (Rusbult, 2000).

Thibaut ve Kelley (1959) her bir bireyin tepkisel, davranışsal ve kader kontrolüyle birlikte karşılıklı bağımlılık örüntülerinin, 2x2‟lik bir matris ile analiz edilebileceğini söylerler. Matris örüntüsünün analizi sonucunda, karşılıklı bağımlılığın yapısının dört özellik tarafından tanımlandığı ortaya çıkar (Kelley ve Thibaut,1978).

1) Bağımlılık düzeyi: Aktörün sonuçlarının partnerinin davranışları tarafından etkilenme derecesidir (RC düşük, FC ve BC yüksek). Ayrıca bireyin şu andaki ilişkisinden elde edebileceği sonuçların ya da kazançların.(outcome), başka seçenek ilişkilerden elde edebileceği

kazançlardan daha fazla olacağına inanma düzeyi olarak tanımlanır (Kelley ve Thibaut, 1978). Bireyler, tek başlarına ya da başka bir ilişkide iyi sonuçlar elde edeceklerinden emin olmadıklarında var olan ilişkilerine bağımlı olurlar (Rusbult ve Martz,1995). Yine ilişkinin bitirilmesinin bedeli yüksekse birey varolan ilişkisine bağımlı kalabilir (Rusbult ve Arriaga 1997).

2) Bağımlılığın karşılıklı olması: Tek taraflı bağımlılığa karşı etkileşimcilerin karşılıklı olarak bağımlılığının boyutudur. Karşılıklı olarak iki birey de aynı derecede birbirlerine bağımlıdırlar (Kelley ve Thibaut, 1978). Bir ilişkide karşılıklı bağımlılığın olabilmesi için her iki bireyin de bağımlı olması gerekir; yoksa sadece eşlerden birinin bağımlı olduğu durumda bu tek taraflı bir bağımlılıktır. (Rusbult ve Arriaga, 1997; Rusbult ve Van Lange, 2003).

3) Bağımlılığın temeli: Ortak kontrole karşı partnerin kontrolüne dayanan bağımlılığın boyutudur (FC/BC). Bağımlılığın temeli kavramı, aktörün bağımlılığının partneriyle yapılan ortak etkinliklerden mi, yoksa partnerin etkinliğinden mi kaynaklandığını belirlemek için mevcuttur (Kelley ve Thibaut, 1978; Rusbult, Arriaga ve Agnew, 2001). Aktörün sonuçları, partnerin davranışından etkileniyorsa, partner kontrolü vardır. Buna karşılık, aktörün sonuçları, hem kendi hem de partnerinin davranışlarından etkileniyorsa, ortak kontrol meydana gelir. Aktörün sonuçları partnerin davranışlarından etkilenmiyorsa, aktör yüksek aktör kontrollüdür (Rusbult, Arriaga ve Agnew, 2001).

4) Sonuçların uygunluğu: Etkileşimcilerin ortak davranışsal olayları benzer olarak değerlendirmesinin boyutudur (matris hücrelerindeki sonuçların pozitif korelasyonu olması). Bireylerin yaşanan olayları karşılıklı bir biçimde iyi ya da kötü olarak değerlendirmeleridir (Kelley ve Thibaut, 1978).

Bu dört özelliğin birleşimi, karşılıklı bağımlılığın tüm olası örüntülerini tanımlar ve kişilerarası durumların kapsamlı bir modelini meydana getirir (Kelley ve Thibaut,1978). Karşılıklı bağımlılığın yapısı, etkileşimin karakterini göstermede önemli bir göstergedir.

Karşılıklı bağımlılık kuramında ödül, bedel ve sonuçlar ile karşılaştırma düzeyi ve seçenekler için karşılaştırma düzeyi kavramları ile etkileşimdeki doyum ve istikrar incelenmiştir. Thibaut ve Kelley‟e (1959) göre, bireyler ilişkilerinden elde ettikleri sonuçları anlamlı hale getirmek için, karşılaştırma düzeyi (KD) ve seçenekler için karşılaştırma düzeyini (KDseç) kullanırlar.

Karşılaştırma düzeyi (KD), bireyin önceki yaşantı ve deneyimleri ile çevresindeki gözlemlerine dayanarak oluşturduğu bir standarttır. Birey ilişkisinin ne kadar doyum verici olduğunu bu standart yardımıyla değerlendirebilir. Birey mevcut ilişkisinden elde ettiği sonuçların bu yarattığı standart noktayı geçip geçmemesine göre mevcut ilişkisini değerlendirebilir.

Kurama göre, sonuç ya da kazanç (outcome) ilişkiden elde edilen ödül ile ilişki için ödenen bedel arasındaki farktır. Dolayısıyla, kazanç doyum anlamına da gelmektedir. Etkileşimdeki doyum, ödüllerin bedellerden

çıkarılması ile elde edilen sonuçların iyiliği ve karşılaştırma düzeyinin düşük olması durumunda yüksektir. Yani bireyin şu andaki ilişkisinden elde ettiği kazançlar standartın üstünde ise, ilişkiyi doyumlu, ancak ilişkiden elde edinilen kazaçlar, standartın altındaysa birey ilişkiyi doyumsuz olarak değerlendirecektir. Karşılaştırma Düzeyi, bireyin yeni ilişkileri ve deneyimleri ve partnerinden aldığı sonuçlara göre değişebilmekte olup, düzeyi genelde yükselme eğilimindedir (Hovardaoğlu,1996).

Seçenekler için karşılaştırma düzeyi ise, bireylerin mevcut ilişkilerini sürdürme ya da sürdürmeme kararlarını alırken kullandıkları bir standarttır.

Bu düzey, mevcut ilişki dışında bireyin şu andaki ilişkisini alternatif bir bireylerle yaşaması durumunda alacağını düşündüğü doyum düzeyidir.

Seçenekler için karşılaştırma düzeyi, en uygun seçenekteki etkileşimin getireceği kazançların niteliğiyle tanımlanır. Birey, mevcut ilişkisinden başka ilişkileri ve bundan elde edeceği kazançları değerlendirir (Thibaut ve Kelley, 1959) Seçenekler, alternatif bir ilişki, aile üyeleri, arkadaşlar olabileceği gibi, yalnız başına kalma da olabilir (Rusbult, Martz ve Agnew, 1998). Mevcut etkileşimdeki bağımlılık, ilişkiden elde edilen sonuçların iyiliği ve seçenekler için karşılaştırma düzeyinin düşük olması durumunda yüksektir. Birey şu andaki ilişkisinden elde ettiği kazançları, alternatif bir ilişkiden alacağı kazançtan daha yüksek olarak değerlendirirse, ya da başka bir seçeneği olmadığını düşünürse, ilişkiyi sürdürmeye niyetli olacaktır. Buna karşılık, bireyin şu andaki ilişkisinden aldığı kazançlar, seçenekler için karşılaştırma düzeyinin altına düşerse, birey ilişkiyi bitirmeyi tercih edecektir. Bireyin şu

andaki ilişkisi doyum verici olsa bile istikrarlı değildir ve birey uygun bir seçenek durumunda ilişkisini bitirme kararı alabilecektir (Thibaut ve Kelley, 1959).

Kurama göre, karşılaştırma düzeyi etkileşimin doyumunu, seçenekler için karşılaştırma düzeyi ise, ilişkiye bağımlılığı yani kişinin ilişkiyi sürdürüp sürdürmeyeceğine ilişkin kararını, ilişki istikrarını etkiler (Thibaut ve Kelley, 1959). Doyum, etkileşimdeki memnuniyet hissini oluştururken, bağımlılık kalıcı olma kararını içerir. Birey şu andaki ilişkisini sürdürüp sürdürmeme kararı verirken, aşağıdaki dört önemli koşulu göz önünde bulundurur (Thibaut ve Kelley, 1959):

1) Bireyin şu andaki ilişkisinden elde ettiği kazançlar, hem karşılaştırma hem de seçenekler için karşılaştırma düzeyinin üzerinde ise, birey ilişkisini doyum verici ve istikrarlı olarak nitelendirir.

2) Bireyin şu andaki ilişkisinden elde ettiği kazançlar, karşılaştırma düzeyinin üzerinde, ancak seçenekler için karşılaştırma düzeyinin altında ise, bireyin ilişkisi doyum verici olsa da istikrarlı değildir.

3) Bireyin şu andaki ilişkisinden elde ettiği kazançlar, karşılaştırma düzeyinin altında, ancak seçenekler için karşılaştırma düzeyinin üstünde ise, bireyin ilişkisi doyumsuz ama istikrarlıdır. Seçeneklerden alınan sonuçların kötü olması bireyi ilişkiyi doyumsuz olsa da sürdürmeye yönlendirir.

4) Bireyin şu andaki ilişkisinden elde ettiği kazançlar, hem karşılaştırma hem de seçenekler için karşılaştırma düzeyinin altında ise, birey ilişkisini doyumsuz ve istikrarsız olarak nitelendirir ve bir süre sonra bu ilişkinin bitmesi beklenebilir.

Son yirmi yılda yapılan pek çok araştırma bu görüşleri desteklemektedir (Drigotas ve Rusbult, 1992; Rusbult, 1983; Bui, Peplau ve Hill, 1996). Araştırmaların sonuçlarına göre, çekici seçenekleri olan ve mevcut ilişkilerinde düşük sonuçlar elde eden bireylerin bağlanımlarının ve ilişki istikrarlarının düşük olduğu gözlenmiştir.

Hovardaoğlu (1996), evli ve bekarlarla bu görüşleri sınadığı çalışmasında, doyum ve istikrarı etkileyen bu dört koşulun şu şekilde ifade edileceğini bildirmiştir.

Düşük Doyum Kazanç < Karşılaştırma düzeyi> Seçenekler için karşılaştırma düzeyi

Kazanç <Karşılaştırma düzeyi<Seçenekler için karşılaştırma düzeyi

ġekil-1. Doyum ve Ġstikrarı Etkileyen Dört KoĢul

Hovardaoğlu‟nun çalışmasında da, kuramla tutarlı olarak tüm denenceler doğrulanmıştır. Çalışmada ilişki türüne göre farklılaşmalar bulunmuş ve evlilerin bekarlara oranla doyum, istikrar, bağlanım ve mutluluk puanlarının daha yüksek olduğu gözlenmiştir.

Karşılıklı bağımlılığı yapısal olarak inceledikten sonra, kısaca şu ifadeleri söyleyebiliriz. Karşılıklı bağımlılığın yapısı, güce karşı zayıflık, istikrara karşı istikrarsızlık, etkileşimin doğası, biliş ve duygu, etkileşimi düzene koymak için anlaşmalar geliştirmek ve kişilerarası davranışların ifadesi gibi fenomenleri anlamak için çok uygundur (Rusbult ve Van Lange, 1996). Karşılıklı bağımlılık kuramının esasını özetlemek gerekirse, kişilerin ilişkilerinden elde ettikleri sonuçlar ya da kazançlar, olumlu ve doyum verici olduğunda ilişkiler devam etme eğilimindedir. Etkileşimciler, yani ilişki yaşayan çiftler birbirlerinin sonuçlarını etkiler ve böylelikle karşılıklı bağımlılık gelişir. Bu kuramla tutarlı olarak, ülkemizde yapılan bir araştırmada (İmamaoğlu ve Yasak, 1997) evlilik ilişkilerindeki doyumun karşılıklı bağımlılığa dayandığı bulunmuştur.

Bir çok özelliğini karşılıklı bağımlılık kuramından almış olan ve karşılıklı bağımlılık kuramını genişleten bir başka bağlanım modeli, bu çalışmanın esasını oluşturan Rusbult‟un Yatırım Modelidir.