• Sonuç bulunamadı

Kentleşme devamlı bir süreç olarak şehirlerin üzerinde birçok etkisi vardır. Sadece kentsel alanın genişlemesi, binalaşma alanlarının artması ve arazi kullanımı üzerinde değil, kentleşmenin etkisi daha öteye giderek yerleşimin sosyal ve ekonomik yapısını tamamen değiştirme seviyesine gelmektedir. Kentleşmenin yeni eğilimi, yerleşmelerin sosyal ve ekonomik faaliyetlerini geleneksel olarak bilinen tarıma dayalı ekonomiden, endüstriyel sanayi temelli daha çok yeni heterojen ekonomik faaliyetlerin şekillendirdiği bir sistem haline gelmiştir. Bu değişmeler, kentlerde yaşayan ekonomik sınıfların oluşmasına yol açmıştır. Ayrıca gelir durumuna göre mahallelerin ayrılmasına yol açmaktadır. Bütün bu değişimler ve çeşitlilik kentleşme süreci ile yakından ilişkilidir.

Kentler, dünyanın insan tarafından işgali ve kullanılmasında odak noktayı meydana getirir. Hem çevresindeki kaynakları etkiler hem de kaynaklardan etkilenir. Kentler ekonomik ve sosyal ihtiyaçlara cevap olarak belirli kalıplarda gelişirler. Şehirler aslında bir paradokstur. Hızlı büyümesi ve büyüklüğünden hareketle şehirler dünyanın sömürülmesi için bir teknik olarak büyük üstünlüklere sağlarlar. Ancak onların başarısı ve büyük boyutlarına rağmen genellikle insanlar için kötü bir yerel çevre sağlarlar (Harris & Ullman, 1945, s. 7).

Nijerya’nın en eski ve hızlı büyüyen kentlerinden biri olan Kano şehrinde hızla süren kentleşme süreci, kentteki birçok sosyal ve ekonomik faaliyeti son yıllarda yeniden şekillendirmiştir. Hızlı nüfus artışı ve şehirdeki hızlı alansal gelişme ile birlikte,

şehirde çok farklı ekonomik faaliyetlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Geleneksel olarak tarımsal ve yerel üretim temelli ekonomi olarak bilinen şehir, hızlı nüfus artışı ve kentleşme ile gelişen sanayi sektörünün büyümesine yol açmıştır.

Sömürgecilik döneminden önce, şehir halkı çoğunlukla geçimlik tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle geçimlerini sağlanmaktadırlar. Şehrin bulunduğu alanda toprak verimliliği nedeniyle, Kano şehri bölgede en önemli tahıl ticareti merkezi haline getirilmiştir. Şehir, bölgeye yakın Kuzey Afrika ülkelerinden tüccarları çekmeye başlamıştır. Böylece şehirde ticari faaliyetlerin gelişmesi sağlanmıştır. Ayrıca şehrin lokasyonu açısından önemli bir noktada yer alması, şehirdeki ticari faaliyetlere ve kentleşmeye çok önemli katkıda bulunmuştur.

Kaynak: Google Earth 2016

Foto 8: Kano Metropol Alanındaki Sabon Garı Pazarının Uydu Görüntüsü

Şehrin geliri kendi nüfusu ve çevreden gelen nüfusa sunduğu hizmet ve pazarlanan ürünlere dayanır. Fırın, dikiş atölyeleri, kuru temizleme, araba yıkama, sinema ve market gibi ekonomik faaliyetler, kentin başlıca ekonomi sektörleri olan, sanayi sektörü, madencilik ve diğer ana ekonomik faaliyetlerin arkasındaki gerçek aktörlere hizmet verir. Kentin ana geçim kaynağı genellikle ekonominin doğasına ve hinterlandına bağlıdır. Şehirlerin çoğu kaynaklar açısından kendine yeterli değildir. Çünkü verimli topraklar söz konusu olduğunda şehirlerin çoğu verimsizdir. Bu nedenle kentlerin ihtiyaçlarını karşılamak için artı üretim gerekmektedir. Kentlerin stratejik

konumu, teknoloji ve ulaşım uzmanlığı nedeniyle çoğu talep eksikliğinin büyük bir kısmı kısa sürede uzak mesafeden şehre getirebilir. Her ne kadar çoğu kent verimli topraklar açısından yetersiz olmasına rağmen, bir insanın bağımlılık ekonomisini, uzmanlığı ve yaratıcılığıyla, ekonomik faaliyetlerinin çoğunun şehir merkezlerine odaklanmasını sağlar(Harris & Ullman, 1945).

Kano şehrine sömürgecilerin gelişi ile hızla kentleşme tetiklendi. Demiryolu hatları, havaalanı ve birçok sanayi tesisleri şehirde inşa edildi. Şehir daha da nüfuslu hale geldi ve tarım arazilerinin aleyhine şehir alanı genişledi. Şehir ekonomik açıdan daha canlı hale gelerek birçok kişi demiryolu şirketleri, diğer pek çok sanayi ve hizmet sektörlerinde istihdam kazandı. Şehrin çoğunluğu çiftçi olan nüfus ticarete ve diğer beyaz yakalı işlere girmeye başladı. Bu nedenle sömürge döneminin son yıllarında kentin nüfusunda, sosyal ve ekonomik statülerde hızlı bir değişim yaşanırken, işçi sınıfının ortaya çıkması ile köklü değişimler söz konusu oldu. Böylece kent sakinleri arasında mahalle ayrımı ortaya çıkmaya başladı.

Sanayi sektöründeki iş gücü, sömürge rejiminin son günlerinden bağımsızlığın ilk yıllarına kadar şehirde önemli bir artış gösterdi. Bağımsızlığından sonra 1967 de şehir başkent oldu. Kentteki yeni idari fonksiyon ve sanayi sektörünün de gelişmesi ile hizmet sektörü de iş gücünü artırdı. 1970'li yıllarda ülkedeki petrol gelirlerinin yükselmesi ile kentte sanayi ve tarım sektöründeki işgücünün azalmasına neden olmuştur. 1990’lı yıllarda elektrik kesintisi nedeniyle birçok şirket kapanmıştır. Sanayinin de durumu daha kötü hale geldi. Şehrin çoğu nüfusu hala ticari faaliyetlerde, tarım, sanayi ve diğer sosyal hizmetlerde önemli sayıda uğraşmaktadır.

Kaynak: google.com

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4. KANO’NUN KENT FİZYOLOJİSİ

Şehir coğrafyasının alt bir kolu olarak yaygınlaşan kentsel fizyoloji (urbophysiology) terimi, kentsel işlevleri iki farklı biçimde inceleyen bir bilimdir. Birincisi şehiriçindeki (kent içi) perspektifi inceleme söz konusu iken, ikincisi ise farklı iki kent (kentler arası) arasındaki ilişkileri inceleme perspektifleri söz konusudur. Bu fikir 19. yüzyılda F. Ratzel tarafından metaforik yöntemle coğrafi bir düşünce geliştirmek için geliştirilmiştir. Kent, kavramının ve işlevinin anlaşılması için, canlı organizmalara benzetilerek açıklanmıştır. Bu yöntemi kullanırken şehir, kendi içlerinde kentsel perspektif içinde ya da kendi aralarında şehirlerarası perspektif içinde birbiriyle ilişkili birçok işlevi taşıyan karmaşık bir vücut olarak görülüyordu. Kentlerarası perspektife göre, sosyal ve ekonomik sistem ve kasaba fonksiyonları, yerel, bölgesel, ulusal, kıtasal ve küresel olarak sınıflandırmaktadır. Kent içi bakış açısından ise, alan karşılaştırılması, kent gövdesi içindeki alanlara dayanılarak uygulanmıştır.(Matlovič, Matlovičová , & Kolesárová, 2014, s. 177-178) .

Kent merkezleri, her zaman kapladığı alan, tasarım ve işlevler açısından dinamiklerdir. Dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin çoğu, bölgedeki insan yaratıcılığını sınırlayan doğa çerçevesinde ve sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. İnsanlar, hayatta kalmaya gelince doğanın sınırlarını zorlamada büyük bir yaratıcılık göstermesine rağmen, ancak yine de doğal bariyerler, yeni insan ortamları oluşturulurken sadece belirli sınırlara itilebileceği açıktır. Kentler, dünyanın değişik bölgelerinde olan iklim, topoğrafya, su kaynakları, ulaşım, dini inançlar, idari ve ekonomik yapı gibi farklı fiziksel ve beşeri faktörlere bağlı olarak çeşitli şekilde dizaynedilmektedir.

Kano, dünyadaki diğer herhangi bir kentte olduğu gibi, birçok doğal ve beşeri faktör ile kentin genel görünüşünü uzun yıllar boyunca şekillendirerek şehrin şu anki yüzünü yansıtır. Kano şehri, farklı etnik kültürlere ve farklı inançlara sahip birçok insanın kavşağı olan bir alanda kurulmuş, gelişmiş ekonomik faaliyet gösteren bir şehirdir. Şehrin mutlak lokasyonu değişmemesine rağmen, relative lokasyonu değişmektedir. Nitekim Kano uzun asırlar boyunca çeşitli zamanlarda değişmelere uğrayan bir şehirdir. Kano şehrini çevreleyen yerleşimlere bakarsak birçoğu ekonomik

ve idari önemini kaybetmiş, gelişme ivmesini Kano şehrine kaptırmıştır. Kano'nun fizyolojisinde mutlak ve göreceli konumunun etkisi kentin oluşumundan günümüze kadar büyük etkiye sahiptir.