• Sonuç bulunamadı

Kana Düğünü – Suyun Şaraba Çevrilmesi

BÖLÜM 5: KAPADOKYA BÖLGESİ’NDEKİ MUCİZE SAHNELERİNİN

5.1. Doğa Mucizeleri

5.1.1. Kana Düğünü – Suyun Şaraba Çevrilmesi

Kana Düğünü’nde, Suyun Şaraba Çevrilmesi mucizesi, Kanonik Yuhanna İncili’nde ve Apokrif On İki Havari İncili’nde anlatılmaktadır. Kana Düğünü’nde, misafirlere verilen şarabın bitmesiyle birlikte, Meryem’in bildirisi üzerine İsa, hizmetlilere küpleri su ile doldurmasını emretmiş ve küplere doldurulan suları şaraba çevirmiştir.114 Mucize, İsa’nın toplum arasındaki ilk belirtisi olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla İsa’nın kutsal varlığını ilan etmesi açısından önem taşımaktadır.

Mucizenin, Hıristiyan İkonografisinde 3. ve 4. yüzyıllarda dinsel açıdan önem kazanarak tasvir edilmeye başlandığı görülmektedir. Mucizeye, genellikle Ekmek ve Balıkların Çoğaltılması mucizesi ile birlikte yer verilmesi Ökaristik115 sembolizmle ilişkilendirilmiştir (Smith 1918: 85).

Kana düğünü ikonografisinin erken dönem örneklerinde, sembolik bir anlatım mevcuttur. Helenistik etkinin sürdüğü örneklerde; İsa, sadece bir havarisi ile birlikte, sayısı bir ile yedi arasında değişen su küplerine asası ile dokunmaktadır. Kana Düğünü betimlerindeki küplerin sayısına, Ortaçağ’da sembolik anlamlar yüklenmesine karşılık, erken dönem örneklerinde küplerin sayısının sembolik bir anlam taşımadığı görülmektedir. (Smith 1918: 85-86). Yuhanna İncili’nde küplerin sayısının altı olarak belirtilmesine ilaveten, altı küpün, insan hayatının “bebeklik, çocukluk, ergenlik, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık” olmak üzere altı çağını ve İncil’deki, altı çağın (Adem, Nuh, İbrahim, Davud, Yehoyakin ve Vaftizci Yahya) ardından gelen İsa’yı sembolize ettiği düşünülmektedir (Male 2000: 195 aktaran Y. Arsal 2008: 30).

Mucizenin erken örnekleri daha çok lahitlerdeki kabartmalarda yer almaktadır. Cezayir Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Numudia lahti üzerinde yer alan kabartmada, İsa, havarisi ile birlikte bir adet küple betimlenmiştir. Vatikan Pio Chiristiano Müzesinde bulunan lahit üzerinde ise İsa’nın üç küple birlikte tasvir edildiği görülmektedir (Foto. 67). Altı küpün bulunduğu tasvir ilk kez üçüncü yüzyılda St. Pietro-Marcellino katakombundaki freskte yer almaktadır (Smith 1918: 86-87). Roma kadehlerinin üzerinde yedi adet küpün yer aldığı örnekler mevcuttur. Sembolik anlatımın en önemli örneklerinden biri Santa Sabina Kilisesi’nin kapılarındaki ahşap kabartmadır. Burada İsa’nın elindeki asayla yedi adet küpe dokunuşu betimlenmiştir (Smith 1918: 87).

114Ayrıntılı bilgi için Bkz. Bölüm 1: Yetişkinlik Dönemi Mucizeleri: Suyun Şaraba Çevrilmesi/ Kana Düğünü.

115İsa'nın ölmeden önce havarileriyle paylaştığı son akşam yemeğini anma ve yenileme olarak tanımlanmaktadır. Son akşam yemeğinde İsa’nın bedenini simgeleyen ekmek ve kanını simgeleyen şarabı içermektedir.

Kana Düğünü mucizesi sahnelerine, 5. yüzyıldan itibaren, küplere su dolduran yardımcı figürün eklendiği görülmektedir. 5. yüzyıl ile tarihlendirilen, Milano Katedral Hazinesi’nde bulunan fildişi bir kitap kapağında Kana düğününü mucizesine yer verilmiştir. İsa, asasıyla önünde duran üç su küpüne dokunurken, yardımcı figür küplere su doldurmaktadır. Betimlemede, İsa’ya eşlik eden havari sayısında da değişiklik mevcuttur. (Foto. 68).

6. yüzyılda ise, Doğu İkonografisi örneklerinde sahneye Meryem ve ikinci yardımcı figür katılmıştır. Meryem’in katıldığı betimlemelerdeki küp sayısı genellikle İncil’de belirtildiği üzere altı adettir. Meryem’in sahneye katılışı, özellikle Suriye Bölgesi’nde yaygın olan Meryem kültü ile ilişkilendirilmektedir. Bu betimlemeler, erken sembolik anlatım ile öyküleyici anlatımın benimsendiği Bizans dönemi arasında geçiş olarak tanımlanmaktadır (Smith 1918: 85-92). Meryem’in sahneye dahil edildiği ilk örnek Suriye Bölgesi’ne ait 6. yüzyılın sonlarına tarihlenen Rabulla İncili’nde116 karşımıza çıkmaktadır (Foto. 69). Vatikan Müzesi’nde (817-42) gümüş bir haç tutacağının dekorasyonunda, Londra’da fildişi bir kaplamada (9.y.y) Meryem, hizmetçiler ve altı su kabına yer verilmiştir (Schiller 1971: 162-163).

9. yüzyılda ise, sahneye; hizmetlinin elinden şarap alan tören başkanının eklendiği görülmektedir. Bu dönemden itibaren evlilik teması önem kazanmıştır. Mucizenin kalıp şemasında, düğün masası etrafında gelin, damat ve misafirlere yer verilmiştir (Smith 1918: 93).

Kapadokya Bölgesi’nde bulunan dört kilisede, Kana Düğünü’nde Suyun Şaraba Çevrilmesi mucizesine yer verilmiştir. Mavrucan Haç, Pancarlık (Aziz Theodore), Eski Tokalı, ve Yeni Tokalı Kiliseleri’nde yer alan bu mucize sahneleri, 9. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan kalıp şemasıyla resmedilmişlerdir.

Mavrucan Haç, Pancarlık ve Eski Tokalı Kiliseleri’nde eyalet üslubuna karşı, Yeni Tokalı Kilisesi’nde ise başkent üslubunun etkileri görülmeye başlanmıştır. Üç arkaik örnekte havari sayıları bir yada iki iken Geçiş Dönemi (950-1020) içerisinde değerlendirilen Yeni Tokalı Kilisesi’nde bu sayı dörde yükselmiştir.

Arkaik Dönemin (850-950) başı ile tarihlendirilen Pancarlık (Foto. 9-10) ve Eski Tokalı (Foto. 20-21) Kiliseleri, sahnede yeni evli çifte yer verilmesi ve mucize anının farklı şeritte betimlenmesi açısından benzer özellikler taşımaktadır.

116 Elyazması İncil, Rabbula adını, aynı isimli yazarından almaktadır. Floransa Laurenziana Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.

Mavrucan Haç (Foto. 1) ve Yeni Tokalı (Foto. 38) Kiliseleri’nde ise, sahnede yeni evli çifte yer verilmemiş ve şölen masası ve mucize anı iç içe resmedilmiştir. İkonoklast dönem öncesine tarihlendirilen Mavrucan Haç Kilisesi ve başkent üslubuna geçiş dönemine tarihlendirilen Yeni Tokalı Kilisesi’ndeki sahnelerin bu açıdan benzerliği dönemsel bir özellik olmadığını göstermektedir.

Eski Tokalı ve Yeni Tokalı Kiliseleri’nde İsa’nın, inci bezeli bir çeşit taht üzerinde ve ayakları yerden yükseltilmiş olarak betimlenmesi, Yahudilerin kralı olarak kabul edildiğini sembolize etmektedir. Pancarlık Kilisesi’nde, İsa ayakta tasvir edilirken, inci bezeli taht üzerinde Meryem oturmaktadır. İsa’nın aynı biçimde inci bezeli bir platform üzerinde resmedildiği görülmektedir. Mavrucan Haç Kilisesi’ndeki sahne üzerindeki İsa ve Meryem figürlerinin tamamen yok olmasından dolayı benzer uygulamanın olup olmadığı hakkında yorum yapılamamaktadır.

Mavrucan Haç ve Pancarlık Kiliseleri’nde küplerin sayısı tam olarak tespit edilememektedir. Eski Tokalı Kilisesi’ndeki sahnede, beş küp yer alırken ve Yeni Tokalı Kilisesi’nde, Yuhanna İncili’nde belirtildiği üzere altı küp yer almaktadır. Dolayısıyla bölgede, küplerin sayısı sahnenin alanına göre biçimlendirilirken, 10. yüzyılın ortalarında anlam yüklenmeye başlandığı anlaşılmaktadır.

Mavrucan Haç, Pancarlık ve Yeni Tokalı Kiliseleri’nde masanın üzerinde şarap kadehlerinin yer aldığı görülmektedir. Eski Tokalı Kilisesi’nde ise, diğer üç kiliseden farklı olarak kâse içerisinde kuzuya benzer bir hayvan resmedilmiştir117 (Foto. 20). Mavrucan Haç, Pancarlık ve Eski Tokalı Kiliseleri’nde Kana Düğünü mucizesinin Ekmek ve Balıkların Çoğaltılması ile birlikte yer verilmiştir. Yeni Tokalı Kilisesi’nde ise sadece Kana Düğünü resmedilmiştir. 3. ve 4. yüzyılda iki mucizeye yüklenen Ökaristik sembolizmin etkilerinin, bölgede 10. yüzyılın ortalarına kadar devam ettiği görülmektedir.

Kapadokya Bölgesi’nde yer alan Kana düğünü mucizesinin çağdaş örneklerine, Egberti (980) ve Aureus (1020-30) Codexlerinde rastlanmaktadır. Egberti Codexi’nde118 sahnede İsa, Meryem ve iki hizmetli figür, altı adet su küpünün başında resmedilmiştir (Foto. 70). Yine Auresus Codex’inde119 mucize anından önce mimari bir birimle bölünen sahnenin solunda şölen masasına yer verilmesi Kapadokya Bölgesi örnekleriyle

117 Kuzu, insanoğlu için kendini feda eden İsa’yı simgelemektedir. Dolayısıyla, Yahudilerin Hamursuz bayramında kurban edilen paskalya kuzusu ile eşleştirilmektedir. Bkz.Clare Gibson, Semboller Nasıl Okunur?: Resimli Okuma Rehberi, Yem Yayınları, 2016, s. 197.

118 980 yılı ile tarihlendirilen Egberti Codexi, Almanya Trier Stadbibliothek’te bulunmaktadır.

1191020-1030 yılları ile tarihlenen Aureus Codexi, Almanya Nuremberg.Germanisches National-Museum’da bulunmaktadır.

benzerdir (Foto. 71). İki Codex’de mucize anında Meryem’in bulunduğu görülmektedir. Kapadokya örneklerinde ise, mucize anında genellikle İsa, tören başkanı ve bir hizmetliye yer verilmektedir. Mavrucan Haç Kilise’de İsa’nın arkasında, tahripten kimliği tespit edilemeyen kişinin havari figürü ya da Meryem olması gerekmektedir. Mucize anında Meryem’in yer verildiği örnekler dikkata alındığında, Meryem’in İsa’nın karşısında betimlendiği görülmektedir. Bu bağlamda, figürün, İsa’nın arkasında yer almasından dolayı bir havariye ait olması muhtemeldir.

İsa’nın kanını simgeleyen şarabı barındırması açısından önem taşıyan mucize sahnesine, Anadolu’da, Trabzon Ayasofyası (13. yüzyıl) ve Kariye Müzesi’nde (14. yüzyıl) yer verildiği görülmektedir. Trabzon Ayasofya’sında şölen masasında yer alan figürlerin sayısı artmıştır. Kapadokya kaya kiliselerindeki, Orta Bizans Dönemi’nin durağan üslubuna karşı, daha naturalist bir üsluba geçildiği görülmektedir. Şölen masasında; İsa, Meryem, havari ve evli çift figürlerinin yanında misafirlerde resmedilmiştir. Kapadokya örneklerine göre daha zengin bir betimlemeye sahip olan şölen masasının ön düzleminde yer alan altı küp başında İsa ve yardımcı figür, Kapadokya örneklerindeki mucize anı ile benzer özelliktedir. Ancak burada tören başkanına yer verilmediği görülmektedir (Foto. 72). Kariye Müzesi’nde, girişin üzerindeki tonozada yer alan tasvirin bir bölümü günümüze ulaşabilmiştir (Foto 73). Mucize anının betimlendiği tasvirde İsa, yanında Meryem ve arkasında iki havarisi ile birlikte resmedilmiştir. Tasvirde, hareketlerin anlık betimlenmesi, Trabzon Ayasofyası’nda olduğu gibi daha naturalist bir üslup sergilemektedir.