• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM: PISA PROJESİNİN KRONOLOJİK ÖNCÜLERİNDEN

4.2. Kamu Politikası Transferi Bağlamında Eğitim Sisteminde Sorun Çözümü

Education (SCE)

Birleşmiş Milletler (BM) kurulduktan sonra 24 Ekim 1945'te fiilen çalışmaya başlayarak uluslararası hukuktaki yerini almıştır. 1947'de Marshall Planı çer- çevesinde önerilen “yeni uluslararası ekonomik düzen” kuruluşuna ilişkin ça- lışmaya dayanarak, BM tarafından 1 Mayıs 1974'te, "uzmanlık kurumu" ola- rak OECD kurulmuştur. Böylece OECD, küresel boyutta etkin nitelikli örgütler arasındaki yerini almıştır. Ekonomik nitelikli bir örgüt olan OECD, üye ülke-

105

lerde yaşanılan ekonomik sorunların küresel etkilerini azaltmak için ekonomi alanında katkı sağlayabilmektedir. OECD aynı ekonomi alanında olduğu gibi eğitsel alanda da üyelerine katkı sağlayabilmek amacıyla 1990 yılında PISA projesi üzerinde çalışmaya başlamış, 1997 yılında ise projeyi resmî olarak duyurmuştur (www.oecd.org). OECD’nin alt birimi olan PISA'nın görevi ise ölçme ve değerlendirmedir, herhangi bir yaptırım gücü yoktur (Özgöker, 2011: ss. 29-31). BM organlarından bir diğeri olan Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (United Nations Educational Scientific and Cultural Organization (UNESCO)); uluslararası alanda eğitim, bilim, kültür ve iletişim alanlarında üyeleri arasında iş birliği sağlamaktadır. Öte yandan bu örgüt bahsedilen alanda sosyal değişimleri inceleyerek milli komisyonlar aracılığıy- la üye ülkelerin karar alma mekanizmalarını harekete geçirmektedir (Özgöker, 2011: ss. 156-162). Görüldüğü gibi kamu politikası transferi nokta- sında UNESCO aktif etkilere sahip iken PISA, proje değerlendirmesi kapsa- mında gerekli tüm verileri ve ilişkin analiz çıktılarını kullanıma sunmaktadır. Bu sayede eğitim sisteminde sorunların ve çözüm yollarının ortaya konulması kolaylaşmaktadır. Bununla birlikte PISA’nın direkt yaptırım etkisi olmasa da, ülkelerin yaratılan eğitsel rekabet ortamının etkisiyle PISA verilerini dikkate alacağı ve eksikliklerini giderebilecekleri bilinmektedir.

Eğitim sistemlerini iyileştirmeye yönelik politika transferinde öncelikli olarak politika analizi yapılmalıdır. Bunun için sorun tanımlanmalı (düşük perfor- mans çıktıları), kanıtlar toplanmalı (PISA bulguları), alternatifler ortaya ko- nulmalı (başarılı ülkeler örnek alınarak) ulusal değişkenler belirlenmelidir. Bunun ardı sıra mevcut projeksiyona göre çözümlerin ortaya konulması ge- rekmektedir. Eğitsel alanda problemlerin sebep ve çözümleri üzerine bilimsel araştırma yapmak ve karar vermek için akademik disiplin ve profesyonel des- tek ihtiyacı doğmaktadır. Farklı ülkelerdeki başarılı uygulamaları irdelemek, çalışılan konuyla ilişkili değişkenler üzerinde benzeşime (analoji) gitmek ge- rekmektedir (Bardach, 2005: ss. 13-14). Dolowitz ve Marsh'a göre politik amaçlar doğrultusunda içerik ve yönetsel yapı bakımından politik enstrüman- ların, yönetsel tekniklerin, kurumların hatta eğilim ve konseptleri yansıtan ideolojilerin transferine odaklanılmalıdır. Politika transferinde aynen kopyala- ma ya da örneklerden esinlenilerek taklit (emulation) mümkündür. Fakat ba-

106

şarılı sonuçlar verecek bir transferin, melezleştirme (hybridization) ve sentez- lemeyle özgün hale getirilmesi mümkündür (Dolowitz vd., 1996: ss. 349-351). Politika transferinde en önemli aktör seçimle göreve gelmiş iktidarlardır. Bü- rokrat veya kamu görevlileri ise çalışma esaslarını belirleyen yasalarla sınır- landırılmışlardır. Politikayı transfer edecek olan iktidar, öncelikleri belirleyerek politikaları uygulayacak olanlar ise bürokrat ve kamu görevlileri olacaktır (Dolowitz vd., 1996: s. 345). Bir ülkenin politik hedefleri eğitim sistemi üzerin- de küçük değişimler öngörebileceği gibi radikal reformist yaklaşımları da ser- gileyebilir. Bu bağlamda politikacıların, yöneticilerin ve öğretmenlerin kararla- rını sınırlayan koşulların da, kamu politikası analizi bağlamında ortaya ko- nulması gerekmektedir.

Karşılaştırmalı Eğitim Bilimi (Science of Comparative Education (SCE)) eği- tim sistemi sorunlarının çözümünde kullanılabilecek önemli araçlardan biridir. SCE; farklı toplum ve tarihi dönemlerde uygulanan eğitim sistemlerinin, ba- zen bir bütün bazen de birkaç yönden karşılaştırılıp ortak ve farklı yönlerinin tespit edildiği bir bilim dalıdır. Bu tespitler doğrultusunda yapılan eğitim re- formları toplumsal kalkınma ve sosyal değişimi mümkün kılmaktadır. SCE çalışmaları ilk kez Mare Antoine Jullien'in 1817 yılında eğitim kurumları hak- kında sistematik bilgiler toplamasıyla başlamıştır. Jullien'in "Plan and Preliminary views of work in Comparative Education: Karşılaştırmalı Eğitim Üzerine Çalışma Planı ve Öngörüşler" adlı çalışmasında, eğitimin pozitif bir bilim olduğu ve karşılaştırmalı çalışmalarla iyileştirmenin mümkün olduğu be- lirtilmektedir (UNESCO, 2000: ss. 757-773). SCE çalışmasında tanımlayıcı (descriptive) ve açıklayıcı (explanatory) yaklaşım birlikte kullanılmaktadır. Doküman toplama, karşılaştırma ve farklılıkların tanımlanması; "tanımlayıcı", karşılaştırılan olayların nedenlerinin araştırılması ise "açıklayıcı" süreçleri meydana getirmektedir.

Eğitime etki eden pek çok faktörün varlığı ve çeşitliliği yadsınamaz bir ger- çektir. Demografik ve yönetimsel yapı, ekonomik ve teknolojik faktörler, öğ- renme ve yaşam ortamı bu faktörlerin en temel olanlarıdır. Yapılacak trans- ferde bu faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. Dilthey'den aktaran Ültanır'a göre "her genelleştirme" bir "karşılaştırmanın" sonucudur. Öte yandan başka bir ülkenin eğitim sistemini olduğu gibi transfer etmek, farklı bir ulusun yaşam

107

biçimini zorla benimsetmek ya da "başkasının elbisesini giymek" anlamına gelmektedir (Ültanır, 2000: ss. 6-23, s. 77). Yapılan karşılaştırmalar sonucu varılan politik transfer kararı, eğitimde değişim sürecini tetikler. Araştırma so- nuçlarına bakıldığında, değişim sürecinde başarının anahtarı öğretmendir ve öğretmenin değişime yönelik eğitilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde kurum ve okul yöneticileri de değişim yeterliliklerine sahip olmalı, özellikle eğitim yöne- timi alanında eğitim almalıdırlar (Ilgar, 2005: ss. 15-19). Türkiye'de her iktidar döneminde eğitim sisteminde değişime gidilmesine karşın eğitimde dönüşüm yönetimi ilkelerine dayalı modeller geliştirilemediğinden, girişimler başarısız- lıkla sonuçlanmıştır (Erdoğan, 2002: ss. 86-90).

4.3. Finlandiya ve Türkiye'nin Zorunlu Temel Eğitim Sistemlerinin