• Sonuç bulunamadı

2.5 BÖLGESEL KALKINMADA İNSAN KAYNAĞININ ROLÜ VE ÖNEMİ

2.5.1 Kalkınmada İnsan Kaynağının Önemi

İnsanın doğuştan ve sonradan sahip olduğu niteliklerin değerinin ekonomik açıdan önemi, bu değerin üretim sürecinde nasıl ve ne yönde kullanıldığının belirlenmesini gerektirmektedir. Üretimin gerektirdiği nitelikte insan kaynağı gereksinimi, insanın ekonomik değerinin bir ifadesi olmaktadır. Bu ekonomik değerinden dolayı insan kaynağı, üretimin artırılmasında, yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesinde ve uluslararası alanda gelişmiş ekonomilerin düzeyine

215 K. Kosonen, “Building Innovation Capability in the Less Favoured Regions University Collaboration as a Tool”, 42. ERSA Kongresi: Dortmund, 2002, s.2-3.

ulaşmada kalkınmada önem verilmesi gereken bir faktördür. Sosyo-ekonomik kalkınma sürecinde insan, emek, girişimci ve teknik bilgi faktörlerinin sahibi ve bir altyapı unsuru olarak çeşitli işlevler üstlenmektedir. Bu anlamda, insan kaynakları büyüme, teknolojik gelişme, adil gelir dağılımı, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi, uluslar arası rekabet edebilirlik düzeyinin yükseltilmesi, yüksek katma- değerli mal ve hizmet üretimi, sosyo-kültürel kalkınma düzeyinin yükseltilmesi, hukuki, kurumsal ve politik alanda iyileşmeler gibi kalkınma amaçlarının gerçekleştirilmesinde rol oynamaktadır. Kalkınma açısından gerekli insan kaynağının hangi özelliklere sahip olacağı ise doğrudan doğruya her ekonominin sektörel ihtiyaçları doğrultusunda ekonominin gerektirdiği nitelikte insan kaynağının yetiştirilmesine bağlı bulunmaktadır.217 Bilinmelidir ki, insan kaynağı kalkınmanın hem amacı hem de aracıdır.218

Kalkınmanın başlıca amacı sanayileşmek ve artık günümüzde artan oranda bilgi teknolojilerinden yararlanma düzeyini maksimuma çıkarmak olduğu düşünülürse, sanayileşme ve yeni teknolojilerin-bilgi teknolojilerinin gerektirdiği özellikte insan faktörüne gereksinim duyulmaktadır. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşüm aşamasında ise bilgi teknolojilerinin üretimi ve kullanımı ile hizmetler sektörünün gelişimi doğrultusunda tamamen nitelikli diğer bir ifadeyle yüksek öğretim görmüş insan kaynağı önem kazanmaktadır. Aynı şekilde, sosyal, kültürel ve politik alanlarda da yapısal değişimlerin sağlanmasında daha fazla eğitim görmüş ve kendini yetiştirmiş insangücü gerekli olmaktadır. Şu halde kalkınma çabası içinde olan bir bölge doğal kaynakların en değerlisi olan insan kaynağını nitelikli bir duruma getirmek zorundadır.219

Toffler’ın ifade ettiği gibi, bugün güç paradan bilgiye kaymıştır. O halde insani değerler ön plana çıkarılarak nihai amaç gibi gösterilmekle beraber, 21. yüzyılda bölgesel ve ulusal kalkınma beşeri yetenek ve insan sermayesinin artırılmasına bağlıdır.220

217 Tunç, 1997, s.63-64.

218 Koray Başol, Türkiye Ekonomisi, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları, No:464, Eskişehir, 1995, s.35.

219 Müjgan Çetin, “İnsanın Artan Önemi”, Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:342, Mayıs 1996, s.27. 220 Alvin Toffler, Yeni Güçler Yeni Şoklar, (Çev. Belkıs Çorakçı), Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 1992, s.9.

Günümüzde sosyo-ekonomik gelişme sürecinin ve bilgi toplumunun gerektirdiği insan gücünde bulunması geren özellikler; teknolojik gelişmelere ve bunların yol açtığı değişime uyum sağlayabilme ve sürekli olarak kendini yenileyebilme yeteneği, bilgisayar okuryazarlığı gibi ileri teknolojilere uyum sağlayabilme, kendi mesleki alanlarındakiler için asgari düzeyde sosyal bilimler bilgisi, sosyal bilim alanlarındakiler için ise asgari bir fen ve teknoloji bilgisi, özellikle teknolojinin toplumsal etkilerini kavrayabilme yeteneği, grup halinde çalışabilme, özellikle disiplinler arası çalışma yapabilme beceri ve yeteneği olarak ifade edilebilmektedir.221

Yine bunlara ek olarak, kalkınmayı yaratan insana özgü nitelikler arasında; bilgi ve beceri, teknik yeterlilik, etkinlik, organizasyon yapabilme yeteneği, inisiyatif, karşılıklı güven ve içtenlik, geleceğe güvenle bakma, rasyonalizasyon, girişimci yeteneği, ilerlemeye açık olma, yenilikçi fikirler, mobilite ve evrensellik yer almaktadır.222

Lee’ye göre bir bölgenin kalkınmasındaki en önemli unsur, insanın ticarete yatkınlığı ve atılımcılığıdır. Myrdal’a göre ise, kalkınma için gerekli olan davranış biçimleri, fırsatları değerlendirebilmek, enerjik bir atılımcılık, işbirliğidir.223

Bireylerin yenilikler yaratmaya, en azından bunları izleyerek uygulamaya, risk üstlenmeye, yaratıcı etkinliklerde bulunmaya hazır olmaları gerekmektedir. Yaratıcılığın temelinde ise, akıcı ve esnek düşünebilme yatmaktadır.224 Yaratıcılık ve girişimcilik, üretimi ve üretimde çeşitliliği arttırmakta, üretime yenilikler getirebilmektedir.225

İnsan sermayesi ve fiziki sermaye, bunların karşılıklı ilişki ve etkileşimleri bir bölgenin üretim gücünün temel dayanaklarıdır. Her şey bu üretim gücüne dayanır. Bir bölge ancak yoksulluğun, verimsizliğin, nitelikli işgücünden yoksunluğun kısır

221 TÜSİAD, Türkiye’de ve Dünyada Yükseköğretim Bilim ve Teknoloji, Yayın No: TÜSİAD-t94, 6-167, İstanbul, Haziran, 1994, s.41.

222 Ergül Han, Azgelişmişlik ve Kalkınma Ekonomisi, Eskişehir, 1993, s.147. 223 Kozlu, a.g.e., s.70-71.

224 İsmail Üstel, “Yaratıcı Düşünce Üzerine Çeşitlemeler”, Bilim ve Teknik, Tübitak, S.348, Kasım 1996, s.52.

225 Zuhal Özer, “Yaratıcılığa Giden Yolda Beyin Fırtınası”, Bilim ve Teknik, Tübitak, S.348, Kasım 1996, s.50.

döngüsünü kırarak kalkınabilir. Bu ise doğal kaynakların, donanımların ötesine geçmeyi, yaratıcılığı ön plana çıkarmayı gerektirir. İnsan sermayesi yani insan, fizik sermayeyi yarattığı ve yönlendirdiği için üretim gücünün temeli olmaktadır. Bugün, Dünya Bankası tarafından “Yüksek Performanslı Asya Ekonomileri” adı verilen; Japonya, Hong-Kong, Güney Kore, Singapur, Tayvan, Çin, Malezya, Endonezya ve Tayland’da nitelikli insan kaynağı kalkınmanın motor gücü olmuştur.226

Günümüzde, bölgesel kalkınma potansiyelinin harekete geçirilmesinde yaratıcı ve girişimci güçler ön plandadır. Bölgeler, nitelikli insan yaratabildikleri ve ondan yararlanabilmeyi başardıkları ölçüde kalkınabilmektedirler.

Kısacası bugün güçlü ve faaliyetleri verimli bölge insanın yaratılması elzemdir. Ancak bu şekilde, bölgesel kalkınma adına bir bölgenin en değerli serveti olan insanın iktisadi faaliyetlere verimli bir şekilde katılması sağlanmış olur ve dolayısıyla insan kaynaklarının geliştirilmesi için yapılan yatırımlarda meyvelerini verir.