• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: BELEDĠYELERĠN STRATEJĠK PLANLAMA SÜRECĠNDE DĠKEY

3.1. Belediyelerin Stratejik Planlama Sürecinde Dikey Entegrasyon

3.1.1. Kalkınma Planları

Kaynak: Bingöl, (2006: 198).

Burada ilk olarak belediyelerin stratejik planlamasında dikey entegrasyon hususunda; kalkınma planları, hükümet programları, OVP‟ler, yıllık programlar, bölge planları ile il çevre düzeni planları üzerinde durulmuĢtur.

3.1.1. Kalkınma Planları

Kalkınma planlaması, bir ülkede geçerli ekonomik, sosyal ve siyasal değer yargılarının sınırlayıcılığı altında, belirli bir dönemde toplumun ulaĢmak istediği sosyo-ekonomik amaçları ve sayısal olarak belirlenmiĢ hedeflere en uygun bir biçimde varma uğruna, belirli organlar tarafından, eldeki ya da elde edilebilecek araçların yönetilmesi sürecini (Günsoy, 1997: 134) ifade etmektedir.

Devletçe güdülecek politikaların ve izlenecek stratejilerin belirlendiği “resmi” belgeler olan kalkınma planları (GöküĢ, 2010: 240), belediyeler ve diğer tüm kamu kurumları

Kuruluş Düzeyinde Stratejik Planlama Ulusal Düzeyde Planlama

Bölgesel Planlar Kalkınma Planı

Sektör Planları

Orta Vadeli Program

Orta Vadeli Mali Plan

Performans Programı/Bütçe İl Planları

104

stratejik plan hazırlarlarken dikkate almaları gereken en temel ve genel müracaat edilmesi gereken plandır.

Kalkınma planları ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatının tümüyle planlamayı hedeflemektedir. Amaç, ülke kaynaklarını harekete geçirerek gelir ve hayat seviyesini artırmaktadır (Narinoğlu, 2007: 59).

Planlı kalkınma anlayıĢı 1961 Anayasası ile birlikte anayasal düzlemde ele alınan önemli bir olgu olarak karĢımıza çıkmaktadır. 1961 Anayasası‟nın iktisadi ve soysal hayatın düzeni baĢlıklı 41. maddesi, “iktisadi ve sosyal hayat, adalete, tam çalıĢma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraĢır bir yaĢayıĢ seviyesi sağlaması amacına göre düzenlenir. Ġktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleĢtirmek; bu maksatla, milli tasarrufu arttırmak, yatırımın toplum yararının gerektirdiği öncelikleri yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak devletin ödevidir”; Ģeklinde bir düzenlemeye yer vererek kalkınma planlarını hazırlamayı devlet için zorunlu bir görev olarak addetmiĢtir.

Bu amaçlar doğrultusunda 30 Eylül 1960 tarihinde baĢbakanlığa bağlı olarak DPT kurulmuĢtur. DPT‟nin görevi ekonomik, sosyal ve kültürel politikaların ve hedeflerin tayininde ve ekonomik politikayı ilgilendiren faaliyetlerin koordinasyonunda hükümete yardımcı olmak ve danıĢmanlık yapmaktadır (DPT, 2011).

1982 Anayasası‟nın “Planlama” baĢlıklı 166. Maddesi, “ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla geliĢmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirmesini yaparak verimli Ģekilde kullanılmasını planlama, bu amaçla gerekli teĢkilatı kurmak devletin görevidir” hükmüne yer vermiĢtir.

Ayrıca yine aynı maddede “planda milli tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dıĢ ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliĢtirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli Ģekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma giriĢimleri, bu plana göre gerçekleĢtirilir. Kalkınma planlarının hazırlanmasına, TBMM‟ce onaylanmasına, uygulanmasına, değiĢtirilmesine

105

ve bütünlüğünü bozacak değiĢikliklerin önlenmesine iliĢkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir”, hükmü getirilmiĢtir.

Planlı kalkınma anlayıĢı arada sekteye uğramıĢ olsa da günümüze kadar uygulanmaya devam etmiĢtir (Altan, 2010: 427). Kalkınma planlarına sırası ile bakıldığında (Akar, 2008: 48-49):

1. Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1963-1967

2. Ġkinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1968-1972

3. Üçüncü BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1973-1977

4. Dördüncü BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1979-1983

5. BeĢinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1985-1989

6. Altıncı BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1990-1994

7. Yedinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1996-2000

8. Sekizinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 2001-2005

9. Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007-2013

Ģeklinde sıralanabilir.

Zaman içerisinde plan anlayıĢında önemli değiĢmeler olmuĢtur (Narinoğlu, 2007: 59). Türkiye‟de 1930‟larla baĢlayan planlama süreci içinde 1980‟lere kadar izlenen kalkınma stratejisinin temeli aynıdır. Bu, karma ekonomi düzeni içinde ithal-ikameci (dıĢalım karĢılayıcı) bir kalkınma stratejisidir. 24 Ocak 1980 tarihinden baĢlayarak alınan önlemler, Türkiye‟nin sanayileĢme ve kalkınma stratejisinde önemli bir dönüĢümü belirleyen bir geliĢme olmuĢtur (Günsoy, 1997: 219).

1980‟den baĢlayarak değiĢen ekonomi politikasıyla kalkınma stratejisi, 1985-1989 yıllarını kapsayan BeĢinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı‟nda derin yansıma bulmuĢtur. Altıncı Plan ise daha önceki planların genel politikasından açıkça ayrılarak kalkınmada

106

ve uluslararası bütünleĢmeye olanak verecek bir ekonomik yapının oluĢturulmasında özel kesime öncelik tanımıĢtır (Sencer, 1991: 46-49).

1996-2000 yıllarını kapsayan Yedinci BeĢ Yıllık kalkınma Planı‟nın Çoker‟e göre en önemli özelliği, yerel yönetim reformuna verdiği önemde görülmektedir. Çoker‟e göre planda yerel yönetimlere geniĢ yer veriliyor olması, yerel yönetim reformunun kamu yönetimi reformunun en önemli ayağı görülmesi, yerinden yönetim ağırlıklı bir kamu yönetimi yapısı önermesi, taĢrada kamu yönetiminin ağırlığı, çok güçlendirilmiĢ bir il ve kurulması önerilen ilçe yerel yönetimleri ekseninde toparlanması, bu önemin belirtileri olarak sayılabilir (1996: 37). Burada özellikle küreselleĢme yerelleĢme tartıĢmalarının dünyada yoğunlaĢmaya baĢladığı bir dönemde yerel yönetimler üzerine bu kadar vurgu yapılması dünyadaki değiĢme ve geliĢmelerin yakından takip edilerek planın oluĢturulduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.

Dünyadaki geliĢmeler, ekonomik, sosyal, kültürel alanda küreselleĢmenin getirdiği değiĢim ve dönüĢümlerin 8. Kalkınma Planı‟na yansıdığı görülmektedir. 8. Kalkınma Planı tek merkezli ulusal kalkınma planı yanında bölgesel geliĢimi benimseyerek alt ölçekli planlama yönetimini getirmektedir. Burada, önceki planların eksikliği olan mekânsal boyuta vurgu yapılmaktadır. 8. Kalkınma Planı‟nda, alt planlar için getirilen tedbirler Ģöyle sıralanmaktadır (Narinoğlu, 59-60):

1. YerleĢim merkezleri kademelenerek plan bölgeleri oluĢturulacaktır.

2. Ġstikrarlı kalkınma için bölge planları yapılacaktır.

3. Bölge planlarıyla uyumlu il düzeyinde il geliĢme planları çalıĢmaları

baĢlatılacaktır.

4. Ġl GeliĢme Planlarının temelini oluĢturacak “il envanteri modeli” uygulanacaktır.

5. Yerel alanda projeler uygulanacaktır. Çevre ile birlikte metropol alanlar

planlaması yapılacaktır.

6. Bölgesel ve mahalli plan yönetim tekniğine uygun olarak yeniden yapılmaya

107

7. Bölgesel planlaması yapılan alanlarda bölgesel planlamaya uygun olarak,

fiziksel planlamaya gidilecektir.

8. Bölgesel, havza, metropol ve kentsel planlama kabul edilmektedir.

Burada özellikle halen uygulanmakta olan 9. Kalkınma Planı‟na ve ortaya koyduğu bakıĢ açısına dikkat çekmekte fayda vardır.

“2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı, değiĢimin çok boyutlu ve hızlı bir Ģekilde yaĢandığı, rekabetin yoğunlaĢtığı ve belirsizliklerin arttığı bir döneme rastlamaktadır. KüreselleĢmenin her alanda etkili olduğu, bireyler, kurumlar ve uluslar için fırsatların ve risklerin arttığı bu dönemde, Plan Türkiye‟nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda bütüncül bir yaklaĢımla gerçekleĢtirileceği dönüĢümleri ortaya koyan temel politika dokümanıdır. Bu kapsamda Dokuzuncu Kalkınma Planı, istikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaĢan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüĢen, Avrupa Birliği‟ne üyelik için uyum sürecini tamamlamıĢ bir Türkiye vizyonu ve Uzun Vadeli Strateji (2001-2023) çerçevesinde hazırlanmıĢtır” (DPT, 2006b: s. 1). Aynı planın devamında yeni planlama anlayıĢı dikkat çekmektedir. ġöyle ki:

… devletin ekonomideki rolünün yeniden tanımlanmasının da bir sonucu olarak, Dokuzuncu Kalkınma Planı ile her alanı detaylı düzenlemeye dayanan bir plan hazırlama anlayıĢından, belirlenen kalkınma vizyonu çerçevesinde makro dengeleri gözeterek, öngörülebilirliği artıran, piyasaların daha etkin iĢleyiĢine imkan verecek kurumsal ve yapısal düzenlemeleri öne çıkaran, sorunları önceliklendiren, temel amaç ve önceliklere yoğunlaĢan bir stratejik yaklaĢıma geçilmektedir (Akar, 2008: 61). Yine geçmiĢten günümüze kamu için emreden, özel sektör için teĢvik eden plan, baĢlangıçta çok kapsamlı ve ayrıntılı hazırlanırken sonraları ana hedefleri koyan, ayrıntıları uygulamaya bırakan bir anlayıĢa geçmiĢtir. Diğer bir değiĢimde mekân boyutu üzerinde olmuĢtur. Önceki kalkınma planları dönemlerinde sektörel geliĢmeyi hedefleyen, coğrafyayı göz ardı eden yaklaĢım terk edilerek bölge ve il planlaması benimsenmeye baĢlanmıĢtır (Narinoğlu, 2007: 59).

108