• Sonuç bulunamadı

Kalkışma: Cânım Kâşif İsyanına Dair Detaylar

II. BÖLÜM MUSTAFA PAŞA’NIN MISIR BEYLERBEYLİĞİ

2.3. Kalkışma: Cânım Kâşif İsyanına Dair Detaylar

Celâlzâde Mustafa Çelebi, Kansav’ın isyanı üzerine Feyyum Kâşifi Cânım Kâşif’in de isyan ederek Kansav’a katıldığı bilgisine eserinde yer verir.185 Ardından doğrudan

savaşın nasıl geliştiğini anlatır. Cânım Kâşif ile Mustafa Paşa arasındaki siyasi çekişmeyi oldukça detaylı bir şekilde ele alan Diyarbekrî ise Cânım Kâşif isyanının Kansav’ın infazından yaklaşık bir ay sonra patlak verdiği söyler.186 Diyarbekrî, bu isyan sürecini

muhtelif hadiselerin arasına serpiştirdiği üç farklı açıdan metin içerisinde inşa eder. İlk olarak Mısır’da Cânım Kâşif’in isyan ettiği dedikodusunun yayılmasıyla Mustafa Paşa cenahında nasıl bir tavır ve tedbir alındığını diyaloglar halinde ele almaya çalışır. Ardından yönünü Cânım Kâşif’e çevirir ve onun açısından bu isyanın sebeplerini sıralamaya başlar. Son olarak Diyarbekrî bir adım geri durur ve isyanın sebeplerini kendi bakış açısıyla yorumlamaya çalışır. Bu bölümde isyan hadisesi, anlatının metin içerisinde akışı bozacak detaylarla kuşatılması göz önüne alınarak metindeki kronolojik süreçten ziyade yukarıda ifade edilen üç bakış açısı temel alınarak izah edilmeye çalışılacaktır.

Diyarbekrî, “Cânım Kâşif’in âsî olmasına dirler ki nice dürlü sebeb vardur”187 diyerek giriş yapıp Mustafa Paşa ve Cânım Kâşif arasındaki muharebeye geçmeden önce bu isyanın sebeplerini etraflıca anlatmaya başlar. İlk olarak “ammâ akvâsı nice yıllar biri birinin ardınca Emîr-i hâc olub vâfir mâl cem‘ etdüği oldu” sözleriyle isyanın asıl sebebine işaret eder. Ardından Cânım Bey ile Said bölgesi beyi Ali bin Ömer’in arasının iyi olmadığını hatta birbirlerine tehditkar söylemler ve tavırlar içerisinde olduğunu söyler.

185 Demirtaş, “Tabakatü’l-Memâlik”, vr. 83. “Ve bu ittifâkda hem inân olan ayân-ı ecnâddan Canım Kâşif nâm müfsid ki, kesret-i emvâl ve haşmet-i etbâ ile müşârün-ileyh bi’l-benân olduğından ğayrı bir niçe def‘a ale’t-tevâlî mahrûse-i Mısır’dan emîr-i hüccâc olmışdı.”

186 Nevâdir,vr.379b. “şehr-i mezkûrun on dördünci güninde [29 Mayıs 1523] haber geldi kim Cânım Emîr- i hâc itâ‘atden çıkub âsî oldu.”

53

Diyarbekrî’ye göre; bir gün Cânım Kâşif, Ali bin Ömer’e adam gönderip Mustafa Paşa’dan Ali bin Ömer’i öldürmek üzere emir aldığını söyler. Buna karşılık Ali bin Ömer de aynı şekilde Mustafa Paşa’dan Cânım Kâşif’i öldürmek üzere emir aldığı haberini Cânım Kâşif’in adamıyla gönderir. Bu karşılıklı restleşmenin sonunda iki Çerkes Beyi görür ki Mustafa Paşa ikisi arasına nifak sokma niyetindedir. Nitekim her ikisinin de gücünü kırmak isteyen Mustafa Paşa nifak ile kendini zan altında bırakmadan çatışma ortamı oluşturup ikisinden de kurtulacaktır. Fakat öyle olmayıp bu iki bey “aralarından adâveti giderüb birbirleriyle muhkem dost oldular.”188 Diyarbekrî, Mustafa Paşa’nın bu iki Çerkes beyini birbirine düşürmek için yapmış olduğu planı anlamalarına rağmen Ali bin Ömer’in açıkça bir isyan teşebbüsüne girmediğini söyler. İsyan teşebbüsü Cânım Bey’den gelir. Diyarbekrî isyan sebeplerini sıralarken ilk olarak Cânım Kâşif’in uzun yıllardır emir-i hac görevi sebebiyle çok mal biriktirmesine bağlarsa da aslında bu isyanın ardındaki asıl itici kuvvetin Emir-i Hac görevinde iken elde etmiş olduğu mal varlığının olmadığı görülür. Nitekim bu sefer yönünü Cânım Kâşif’e çevirerek detaylandırır.

Vakti zamanında Cânım Bey’in isyan edeceği sezildiğinde Cânım Hamzavî, Mustafa Paşa adına Cânım Bey’i can evinden vuracak bir planın içerisine girer. Cânım Bey’in Berasiye isimli bir hanımla oldukça yakın bir münasebeti vardır. Mustafa Paşa ile Cânım Hamzavî, Berasiye Hatun aracılığı ile Cânım Kâşif’i zehirleyip ortadan kaldırmak isterler.189 Diyarbekrî bu hadiseyi naklederken hem Cânım Hamzavî ve Mustafa Paşa’nın

konuşmalarını hem de Berasiye Hatun ile Cânım Kâşif’in konuşmalarını diyaloglar halinde anlatır. Cânım Kâşif, Berasiye Hatun’un Mustafa Paşa ile işbirliği içerisinde olduğunu öğrencince onu boğarak öldürür. Ardından Diyarbekrî’nin ifadesi ile “hemîn andan sonra âsî olub isyân eder”190 Diyarbekrî, Cânım Kâşif’in isyan sebeplerini bu şekilde izah ederken kendi argümanlarını desteklemek amacıyla, Cânım Kâşif’in

188 Nevâdir,vr.381b.

189Nevâdir,vr.380a.“vaktâki Cânım’dan isyân râyihası sezildi Berasiye adlu bir hâtunun Cânım’la tamâm mertebede muhabbet ve meveddeti olub ana ziyâde kurbiyyeti varidi ve ol hâtunun Yusuf adlu bir oğlı varidi Cânım Hamzevî anların ol hâlin bilürdi, bir gün paşaya anların ahvâlin zikr idüb eydür ‘bu hâtunla anı gavgasız helâk itmek olur eğer ki bin dâne filoriye kıyasuz’ dedi Paşa dahi ‘bin beş yüz olsun’ dedi ol hâtunu Hamzevî bulub dahi paşa yanına iletüb kaziyyei bir bir kendüye takrîr idüb iki bin dâne filori virüb ve kifâyet kadar ağu virdiler ki varub Cânım’ı ağulıya ve Cânım Kâşif’in cihetinden ba‘zı kimseler bu ahvâle muttali‘ olub Cânım Kâşif’e tafsîl ile bildirürler ol hâtun Cânım Kâşif’in yanına varub bir zamân anda durdı nice ideceğin bilmeyüb tahayyüre vardı eğer ki iderse vay etmezse vay Cânım gördü kim hâtundan hiçbir nesne zuhûr etmedi.”

54

askerlerine yapmış olduğu konuşmada Mustafa Paşa’nın kendisini öldürmeye teşebbüs ettiği bu hadiseyi ileriki safhalarda zikreder.191 Diyarbekrî anlatının bir başka safhasında

son kez duruşunu değiştirir ve Cânım Kâşif’in isyan haberini aldıktan sonra Mustafa Paşa’nın ne tür tedbirler ve yaptırımlar uyguladığına temas eder.

Uzun yıllardır “Emîr-i hâc”lık yapan Feyyum bölgesi kâşifi Cânım Bey’in Mustafa Paşa’ya karşı isyan hazırlıklarında olduğuna dair bir söylenti Kahire’de yayılır. Bu söylenti üzerine Mustafa Paşa işin aslını öğrenmek için Cânım Bey’in yanına adam gönderir. Cânım Kâşif, Mustafa Paşa’nın gönderdiği çavuşu döver ve geri gönderir. Diyarbekrî bu hadiseyi diyaloglar halinde detaylandırır.192 Mustafa Paşa’nın Cânım

Bey’e göndermiş olduğu çavuş ne gördüklerine ne de yediği dayağa dair kimseye bir şey bahsetmez. Bu hadisenin hemen ardından İstanbul’dan Sultan Süleyman’ın ulağı Mustafa Paşa’ya hükm-i şerif getirir. Bu hükm-i şerifte Feyyum Kâşifi Cânım Bey’in adet olduğu üzere yine “Emîr-i hâc” lığa tayin edildiği ve aynı zamanda Cânım Bey’e bu görevi için “yirmi bin altun in‘âm-ı padişahî” ihsan edildiği yazar. Gelen bu emir mucibince Mustafa Paşa güzel bir kaftanla hükm-i şerifi Cânım Bey’e gönderir. Mustafa Paşa ardından divanı toplar ve Cânım Bey’in yeniden “Emîr-i hâc” lığa tayin edildiğini, kendisine Sultan Süleyman tarafından “yirmi bin altun in‘âm-ı padişahî” ihsan buyrulduğunu, bu nedenle hac vazifesi ile ilgili olanların Cânım Kâşif’e karşı herhangi bir taşkınlıkta bulunmaması ve emre itaat edilmesi gerektiğini söyleyerek serinkanlı ve makul bir politika izlemeye çalışır.193

191 Nevâdir,vr.383b. “tahkîk şunı şöyle bilün ki ben devletlü padişah hazretlerine ne âsiyim ve ne hâyinim Mustafa Paşa kendüye beni gücle âsî ve hâyin etdi bilin ve âgâh olun ki ben hemân ana hâyin ve âsîyim ki beni nâ-hakk yere suçım ve günâhım yok öldürmek ister ben dahi nâçâr olub başım korkusundan şöyle ettim.”

192 Nevâdir,vr.377a. “dâim Emîr-i hâc olan Feyyûm kâşifi Cânım Bey içün âsî olur deyü il ortasında şâyi‘ olub meşhûr oldu bunun ahvâli böyle olıcak paşa ana âdem gönderüb ‘tîz bunda gel’ dedi ol dahi cevâb virdi kim ‘paşa hazretlerinin sözi cânım ve başım üstüne varayım ve ammâ şimdi varmazın Ramazan’da ancak varurun’ dedi Çavuş dahi çavuşlanub ve muhkem horozlanıb ve çaluyu orca süriyüb elbetde gitmek gerekdür deyüb üzerine sürdi Cânım Bey ana eyitti ‘niçün edebsizlik idüb böyle idersin bu husûsda sana ne söz düşer ki bir hizmetkâr kimsesin ol cânibde senün hizmetün tamâm oldu var imdi bu cânibden olan hizmeti dahi tamâm eyle’ dedi Çavuş tamâm mertebede gılzet idüb ve ta‘addî kılub sözün haddin geçürdi ashâbı ve ahbâbı ortasında ırzına irecek sözler söyledi Cânım Bey eyitti ‘hay çavuş bey sen bunda hizmete gelmemişsin anlanan budur ki sen bunda fitneye ve çift bozanlığa gelmişsin Hakk Te‘âlâ hazreti el-fitnetü eşidde mine’l-katli deyü buyurmışdur fitnei ko sözüm işit tab‘ını incitme âlemde düzen eri ol’ dedi hiçbir veçhile müfîd olmadı Çavuş Bey gılzetı elden komadı çınar dedi sarı kavak dimedi.”

193 Nevâdir,vr.379a. Diyarbekrî, bu durumu ironik bir ifade ile: “nasibli yir köteği bakar durur öteki kazıyyesi olub mezkûr Çavuş beyün tizliği ucından ol yediği kötek yanına kaldı” bu meseleden zararlı çıkanın kendisini Mustafa Paşa’nın yanına çağırmakla görevli çavuşun olduğunu söyler.

55

Cânım Kâşif’in isyan hazırlığı içerisinde olduğu haberi Kahire halkı arasında yayılmaya başlar ve halk eşyalarını saklayıp kaçmaya koyulur. Bu duruma Mustafa Paşa oldukça gazaplanır ve sert yaptırımlar uygulayacağına dair halka duyuru yapar.194 Halk

Mustafa Paşa’nın bu tehditkâr uyarısı üzerine korkup hiçbir yere gitmez ve şehirde günlük hayat rutin haline geri döner. Mustafa Paşa halkı teskin ettikten sonra siyasi bütünlüğü sağlamak için bütün Çerkes Beyleri’ni divanında toplayarak oldukça net ve kendinden emin bir konuşma yapar. Burada Mustafa Paşa’nın Çerkes Beyleri’nin nabzını yokladığı ve Osmanlı yönetimine karşı sadakatlerini tazeletme telaşında olduğu görülür.195 Bu konuşmada Mustafa Paşa, Cânım Kâşif’in aklı başında biri olduğunu

zannettiğini fakat ortalığı karıştırıp fitne düşürmekten başka bir işe yaramadığını, suçsuz yere Müslüman tebaanın huzurunu kaçırdığını ifade eder. Bu divanda alınan karar üzerine Mustafa Paşa Çerkes Beyleri’nden Karaca Tavil Bey ile Cânım Kâşif’e haber gönderir. Göndermiş olduğu bu haberde Mustafa Paşa; kimseye zarar vermeyip yerinde oturduğu müddetçe, Cânım Bey’in kendisine ve kabilesinden hiçbir kimseye zarar verilmeyeceğine dair herkesin içerisinde Allah’ın isimlerini şahit tutup “yemîn-i mugallaza” ettiğini söyler.

Cânım Kâşif’e bu haberi gönderdikten sonra Mustafa Paşa diğer Çerkes Beyleri arasında isyana meyli ya da yönetime karşı bir nefret içerisinde olan birileri olup olmadığını kontrol amaçlı Çerkesler ağası Uruzmekî Bey’i Şerkes kabilelerine teftişe gönderir. Uruzmekî Bey’in teftişleri doğrultusunda otuz kadar Çerkes beyinin Cânım Kâşif’in yanına gittiği öğrenilir. Bunun üzerine Mustafa Paşa, Feyyum havzası Nil’in öteki tarafında olduğu için Nil’in öte yakasına geçilmemesini emreder. Diyarbekrî anlatının başka bir safhasında Uruzmekî Bey’in Cânım Kâşif’in safına geçmiş olan Çerkes Beyleri’ne dair verdiği haberi detaylandırır. Cemaziyeâhir ayının 15. gününde Mısır yönetimine bağlı Buheyre bölgesi kâşifinden Mağrip’in Cebel-i Ahzar tarafından

194 Nevâdir,vr.381a. “vay ol kişinin hâline kim havâyicin kaçırub esbâbın gizleye alumı ve satumı terk idüb evini örte ve dükkanın bağlaya bey‘u şirâyı terk eyleye ve her kim emre muhâlefet eyleye eğer erkek ve eğer dişi eğer âlîdir eğer ednâdır salb olunurlar.”

195 Nevâdir,vr.381a. “hay beyler bu Cânım Bey’ün etdüği iş ve kılduğı fi‘l nedür ben anı bir âkil ve bir dânâ kimse sanurdum bu hod âdem nesne değülmiş dek durmayub ile ve memlekete teşvîş virüb velvele bırakdı abes yere kendüye elem virüb ve Müslümânlara zarar ve ziyân etdi, meşhûr meseldür ki kurı yanında yaş dahi yanar ol ecilden nice kimselere zarar ve ziyândır imdi beyler siz şâhid olun Hakk Te‘âlâ’nın azameti hakkıçün benim sizlere yaman kasdım ve yaramaz niyetim yokdur gelün siz dahi and içüb yemîn edün ki hıyânet idüb isyân kılmayasız ve devletlü sa‘âdetlü padişaha âsî olmayasuz.”

56

yedi Arap kabilesi toplanıp kösleriyle muharebe marşları çalarak Buheyre’ye geldiklerine dair haber gelir. Bu gelen Arap askerleri türlü türlü fesat ve bozgunculukla şehre zarar verirler. Bu isyan haberinin üzerine Mekke Şerifi Berekât’ın ulağı, Yemen sahilindeki Kamran isimli bölgeye 200 parça Portekiz gemisinin gelip bölge halkını korkutup fitne çıkardığı haberini ulaştırır. Tam bu gelişmelerin olduğu esnada yukarıda zikredilen Emir- i Hac Cânım Bey’in isyan hazırlığı içerisinde olduğu öğrenilir.

Diyarbekrî her ne kadar belirtmemiş olsa da Hint Okyanusunda bulunan Portekizlerinin Sultan II. Bayezid döneminden beri Hac güzergahını tehdit edecek faaliyetlerde bulunduğu, Emir-i Hac Cânım Bey tarafından da bilinen bir gerçektir. Diğer taraftan her yıl Recep ayının 12. günü İstanbul’dan Surre Alayları’nın Haremeyn’e gelmek üzere yola çıktığı ve Emir-i Hacc’ın Surre Alayları’nın sağ selamet Haremeyn’e ulaşmasında görevli olduğu da bilinmektedir. Hal böyle iken Recep ayına sayılı günler kala Portekiz’in yemen sahiline 200 parça gemi çıkarması ve Emir-i Hacc’ın aynı gün içerisinde isyana teşebbüs etmesi muhtemelen bir tesadüf değildi. Diyarbekrî, Cânım Bey ve Portekizliler arasındaki herhangi bir bağlantıdan söz etmez ancak olayların birbiri ardınca gerçekleşmesi “müşterek bir plan olabilir mi?” sorusunu akıllara getirir. Mustafa Paşa Cemaziyelâhir ayının sonunda Buheyre kâşifinin yanına Cebel-i Ahzar’dan gelen Arapların def edilmesi için 400 adam gönderir.

Bu olayın hemen ardından Recep ayının ilk günlerinde Mustafa Paşa’ya, Mısır’a bağlı Arap kabilelerinden Rumeyli ve Çerkes askerleri arasına fitne düştüğüne dair haberi ulaşır. Aynı günlerde Şam Beyi Ferhat Paşa’nın vefat ettiği bu yüzden Şam’daki bazı Arap taifelerinin köyleri yağma ve talan ettiği haberi de gelir. Mustafa Paşa’da Cemaziyelâhir ayının 22. gününde deniz üzerinden Rum’a yani Anadolu’ya geçmekte olan Sinan Bey’e, Anadolu’ya değil kargaşa durumunu zapt etmek üzere Şam’a gitmesi emrini vermek üzere ulak gönderir. Artık Mısır’ın stratejik önem arz eden bölgelerinden neredeyse her gün bir isyan haberi gelmektedir. Bunun üzerine Mustafa Paşa, muhtemel bir savaş için hazırlık yapmaya başlar. Hazırlıkların devam ettiği günlerde Mustafa Paşa, Cânım Hamzavî ve İbn Musa arasında bir anlaşmazlık meydana gelir. Öyle ki Recep ayının 18. gününde Mustafa Paşa’nın huzurunda Cânım Hamzavî ve İbn Musa arasında sözlü bir tartışma meydana gelir. Mustafa Paşa ikisinin de sorumluluklarını yerine

57

getirmemeleri sebebiyle Mısır’ın hali hazırdaki durumuna geldiğini ima eder.196 Mustafa

Paşa’nın olumsuz hadiselerden ikisini sorumlu tutması üzerine İbn Musa, yetki sahibi olmasına rağmen bütün güç ve imkanların hala Cânım Hamzavî’nin elinde olmasından yakınır.197 Daha önce İbn Musa’yı muhtesiplikten azleden Mustafa Paşa bu çekişme

ortamında İbn Musa’nın tarafına geçer ve Hayır Bey’in yakın adamı olan Cânım Hamzavî’yi karşısına alır. Nitekim Mustafa Paşa muhtelif yerlerde isyana teşebbüs eden Çerkes ve Arap kabileleri gibi Cânım Hamzavî’den de şüphelenmektedir.

Diyarbekrî, Mustafa Paşa’nın şüphelerine dair herhangi bir karine sunmaz, fakat daha önce Hayır Bey’in Mirahuru Kansav’ın isyan neticesinde yakalanıp infaz edilmesine engel olduğunu bildirmiş olması dolayısıyla bundan hareketle Mustafa Paşa’nın ondan şüphelendiği bilgisi çıkarılabilir. Mustafa Paşa gerektiği takdirde Cânım Hamzavî ile savaşma kararı alır ve İbn Musa’ya yetki vererek Şarkiyye tarafına Benî Haram Arapları’nı toplayıp Kahire’ye getirmesi için gönderir. İbn Musa Mustafa Paşa’nın emri üzerine Şarkiyye tarafına gider ve türlü fesat ve fitne ile Müslüman halka zarar veren Arapları Kahire’ye getirmek için yola çıkar. Mustafa Paşa burada politik bir hamle ile isyana meyilli Arap birliklerini kendi safına çekip olası bir savaşta coğrafyaya hakim askeri birlikler elde eder. Nitekim İbn Musa Şarkiyye’den getirecek olduğu Araplara önce 3 aylık ulufelerini tahsis edip karşılığında Tımar arazisi vaat ederek silahlanıp kılıç kuşanmaları emirini: “varun yarağınız idün vaktinüze hâzır olun ki Cânım ile cenk etmek lâzım geldi”198 sözleriyle verir. Bütün bu tedbirlere rağmen İbn Musa’nın bazı Arap birliklerini Şarkiyye’den Kahire’ye getirmesi bölgedeki Arap tehlikesini önleyemedi. Bilakis Arap korkusundan halk şehre giremez oldu. İbn Musa ve yanındaki Arap birlikleri Ridaniye’den Bürketü’l-Habeş’e vardığında Şarkiyye’de yerlerine başka Arap taifesi gelmeye başlar. Bu gelen yeni taife şehir halkına öncekilerden çok daha fazla zarar verir. Bu sebeple Şarkiyye’den birçok çiftçi aile erkek kız bekar evli demeden Kahire’ye gelmek üzere yola koyulur.199

196 Nevâdir,vr.381b.“hod Mısır memleketin harâb etmişsiz imdi nice harâb etdünüzse varun yine eyle imâret idün.”

197 Nevâdir,vr.381b.“benim memleketde nem vardur cemî‘ kabz u bast Cânım Hamzevî elindedür her ne iderse ol ider ve her ne kılursa ol kılur.”

198 Nevâdir,vr.383a. 199 Nevâdir,vr.383a.

58

Bu gelişmelerin hemen ardından Cânım Kâşif’in yönetimindeki bazı bölgelerin başına yeni beyler tayin edilir. Aslında her bir beye bir kâşiflik verilirdi ve yönetiminde sadece bir bölge bulunurdu. Fakat isyan etmeden önce Cânım Bey’e ziyadesiyle riayet edildiği için ona aynı anda üç kâşiflik verilmişti. Mustafa Paşa, Cânım Bey’in yerine Şarkiyye kâşifliğinden azledilmiş Câni Bey’i, Feyyum Kâşifi tayin eder ve Feyyum’a gönderir. Ardından Temirbay isimli Çerkes Beyi Behnisa bölgesine ve Devlet-bay Ebû Habeşe isimli Çerkes Beyi’ni de Uşmûniye ve Minye bölgeleri kâşifi yapar. Mustafa Paşa yeni beyleri tayin etmesinin hemen ardından Ordu komutanı tayin ettiği Hızır Ağa’nın komutasındaki 400 sipahi, 400 gönüllü, 200 Yeniçeri, ve 200 Tüfekçiyi Cânım Bey ile savaşmaları için Cize tarafına gönderir. 200Aynı gün Frenk (muhtemelen Portekizliler

kastediliyor) Mekke Şerifi Şerif Berakat, Arap Yarımadasında hem karadan hem sahilden olmak üzere tehdidi zuhur etmesi sebebiyle Mustafa Paşa’dan asker talep etmek için adam gönderir. Aynı günlerde Mustafa Paşa İbn Musa’ya komutanlık alameti olarak sancak tevcih edip “Cânım Kâşif ile var cenk it” der.201 Mustafa Paşa’nın bu emrine binaen Diyarbekrî, yerel halkın Osmanlı yönetiminin Arap birliklerini savaşa dahil etmek için aldıkları bu açık harp kararının akıllıca olmadığını, zira Araplar’ın savaş esnasında hangi taraf galip gelirse o tarafa geçerek mağlup tarafı yağmaya tuttuklarını belirtir.202 İlaveten

Osmanlı birliklerinin savaş esnasında olası bir kaybetme durumu söz konusu olursa Araplar’ın bir anda saf değiştirip Osmanlı üzerine hücuma kalkabileceklerine işaret eder. Hatta Araplar’ın haremleri dışında hiçbir şey üzerine savaşmayacaklarını da söyler. Aslında Diyarbekrî burada bir nevi Arap savaşçısının “Ne için? Kimin için?” savaştıkları sorunsalına da cevap veren bir Arap prototipi çizmektedir.

Diyarbekrî, Recep ayının 22. gününde olası savaş durumunda tarafların emir komuta zincirinin nasıl olacağına dair detaylar verir. Diyarbekrî, her iki tarafın büyük bir kargaşa ve uyumsuzluk içerisinde olduğunu ifade eden bir tablo çizer. Çizmiş olduğu bu tablonun içerisinde şüphesiz en dikkat çeken karakter Cânım Hamzavî’dir. Çünkü Mustafa Paşa, daha önce yukarıda da zikredildiği üzere Cânım Hamzavî aracılığı ile

200 Nevâdir,vr.383a. 201 Nevâdir,vr.383a.

202 Nevâdir,vr.383b.“bizüm aklımız üzerine Osmanlu’yı ziyâde âkil zan iderdük bunların etdüğü işler bizüm îtikādımıza muhâlifdür ve bunların etdüği hareket igen eyü değildür Arab tâ’ifesinün bu hâssasundandur ki her ne cânib gālib olursa ana tâbi‘ olub mağlûb olan tarafı nehb idüb talân iderler Arab’ın ziyândan özge fâ’idesi yokdur ve Arab tâ’ifesinün evi ve avratı oğlı ve kızı bile olmadığı yerde meşhurdur ki hergiz cenk etmez ve ammâ haremleri üzerine gāyet eyü cenk iderler.”

59

Berasiye Hatunla irtibata geçerek Feyyum Kâşifi Cânım Bey’i ortadan kaldırmak