• Sonuç bulunamadı

KADIN GİRİŞİMCİLERİN İŞ VE ÖZEL YAŞAM DENGESİ

Türkiye’deki kendi hesabına çalışan kadınların genel görünümüne bakıldığında özellikle ev dışında bir işletmesi olanların, ülkedeki “çalışma” kalıplarının dışına çıkabildikleri görülmektedir. Erkeklere göre çalışma ömrü kısa, güvencesiz, beceri istemeyen ve düşük ücretli işlerde yoğunlaşan ve çok genç yaşta işgücü piyasasına girip evlilikle birlikte ayrılan kentli kadın işgücü düşünüldüğünde, kendi hesabına çalışan kadınların özellikle sahip oldukları işletmeler büyüdükçe hızla bu görünümden uzaklaştıkları gözlenmiştir.

Ülkemizde kendi hesabına çalışan kadınların birçoğunun evli ve çocuklu olmaları, ülkedeki işgücüne katılmak isteyen evli ve çocuklu kadınlar için bu tür çalışma biçiminin yaygınlaştırılabileceğinin ipuçlarını vermektedir. Kendi hesabına çalışan kadınların yaptıkları işten duydukları mutluluğun ve haz duygusunun kadınlara hiç olmazsa aile içinde ve yakın çevrelerinde pazarlık gücü kazandırdığı ve çalışmalarının daha kolay onaylandığı da söylenebilir. Kendi işinin sahibi olan kadınların çocuk sahibi olduklarında işlerine ara verme süresinin diğer alanlara göre daha kısa olması kadınların ne pahasına olursa olsun bu alanda kalmakta direndiklerinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Kuşkusuz bu noktada kendi işinin sahibi olan kadınların işletmeleri büyüdükçe ve kazançları attıkça çocuk bakımı için ücretli emeğe başvurma olanağının artmasını da değerlendirmeye katmak gerekmektedir. Memnuniyet ve kendilerine olan güvenleri de dikkate alındığında, bu tür iş yapmanın kadınlarda motive edici bir etki oluşturduğu söylenebilir.

89 Mahmut Tekin, Derya Özilhan, Harika Uçar; “Kadın Girişimciler ve Başarılı Eğilimleri İle İlgili Bir Uygulama”, II. Ulusal Orta Anadolu Kongresi, Niğde, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları: 666, Ankara, 2002, s. 305.

Hâlâ süregelen geleneksel düşünce sistemine göre “kadının yeri evidir” ve alışılmış görev “kocasının eşi, çocuklarının annesi” olmaktır. Ancak kadının bu rolüne sanayileşme ve kentleşme olgusu içinde ve toplumsal değişme sürecine bağlı olarak yeni sosyal roller eklenmektedir. Bu kaçınılmaz değişim sonucu kadın ister kendi iradesiyle, isterse ekonomik zorunluluklar nedeniyle olsun, çalışma yaşamına girmek suretiyle ekonomik bağımsızlığını kazanarak daha özgür, güçlü ve bilinçli olma yolundadır. Bunun sonucu olarak ta, kendi işinin sahibi olmayı isteyen kadın girişimciler ortaya çıkmıştır.

Kişiler bir şey üretme potansiyelleri olduğu halde bunu kullanmazlarsa; bu durum kişilerde öfke, üzüntü, değersizlik hissi ve gerginlik yaratır. Dolayısıyla aileye sahiplik rolü ağır basan kadınların kariyerlerinden ödün vermeleri çözüm değildir. Bu durumla ilgili olarak şunlara dikkat edilmelidir90;

• Bir şey için başka bir şeyi feda edilmemelidir. • Olaylara geniş açıdan bakılmalıdır.

• Mükemmeliyetçi olunmamalıdır.

• Çok yakına ya da uzağa odaklanmamalıdır. • Yaratıcı çözümler bulmaya çalışılmalıdır. • Esnek olunmalıdır.

Kariyer ve özel yaşam dengesini sağlayabilmeyi kolaylaştırıcı etkenler ise şöyle sıralanmaktadır91:

• Planlama ve organizasyon yetenekleri geliştirilmelidir. • Gerektiği yerde “durmak” ve “hayır demek” bilinmelidir.

• Sürekli yoğun tempoda çalışmak iyi değildir, zaman zaman dinlenilmelidir. • İletişim önemlidir, kanallar sürekli açık olmalı ve mesajlar karşı tarafa doğru ulaştırılmalıdır.

• Beslenme ve yaşam tarzına dikkat edilmelidir. • Yeteneklerin farkında olunmalıdır.

• Etkili kararlar verilmelidir.

İş-yaşam dengesinin sağlanabilmesinde etkili olan faktörlerden biri olan karar verme konusunda ise kadın girişimcilerin karar verirken hem duygularını, hem de mantıklarını

90 http://www.insankaynaklari.com/cn/ContentBody.asp?BodyID=4291 91 http://www.insankaynaklari.com/cn/ContentBody.asp?BodyID=4291

kullanmaları gerekmekte, konu ile ilgili bilgi sahibi olduktan sonra karar vermeleri gerekmektedir. Ayrıca, önemli kararlar alırken; kararı girişimcinin kendisinin vermesi gerekmekte ve eğer karar başkalarını ilgilendiriyorsa; onlardan fikir almalı ve kararını vaktinde vermelidir. Başarılı bir kadın girişimcinin öncelikle liderlik ruhuna sahip olması gerekmektedir. İş yaşamında başarılı olmak isteyen kadın liderlerin özellikleri tüm bu açıklamalardan sonra ise şu şekilde sıralanabilir92:

• Girişimci kadınlar için liderlik kumandanlık değildir, geleceği yönetmektir. • Güçlü girişimci lider mutlaka karizmatik olmak zorunda değildir, yaptığı işe inanması başarısının anahtarıdır.

• İlham ve motivasyonun en önemli bileşenleri vizyon, tutku ve optimizmdir. • Bir şirketin liderliği yalnızca gelecek kuşakları takip etmek değil, tüm çalışanlarını sorumluluk almak konusunda da cesaretlendirmektir.

• Başarılı kadın lider duyarlıdır. Diğer insanların neler hissettiklerini anlayabilme becerisine sahiptir. Empati kurar, insan ilişkilerinde ustadır.

• Lider çabuk değerlendirme kapasitesine sahiptir.

• Kısa sürede yetersiz verilerle bile önemli karar alma kapasitesi vardır. • Büyük liderler zor karar vermekten korkmazlar. Risk alırlar.

• Liderler güçlüklerden yılmazlar.

• Her yenilgiyi, onları daha ileriye götürecek bir kamçıya dönüştürürler. 2.5.1. Kadınların Kişisel Özgürlük Alanları

Sanayi devrimiyle birlikte, daha yüksek ücret, daha iyi yaşam koşulları isteyen, ağır tarım işleri ve feodal bağlardan kopmak isteyen binlerce insanın kentlere göç etmesiyle birlikte erkeklerin yanında kadınların da kişisel özgürlükleri başlamıştır.

Geleneksel yapıların, kadınlar üzerindeki tahakküm yoluyla gerçekleşen biçimlenişi, kente gelindiğinde taşıyıcılık görevini yine kadına vermiştir. Ancak bu noktada, özgürlük ve medeniyetin simgesi kentler, kadınlar için daha fazla baskı ve dayatma mekanı olmuştur. Kadınların bu dayatmadan kurtulabilmesi ve kent içinde varolabilmelerini sağlamaları ancak çalışmalarıyla mümkün olabilmiştir.

92 Gaye Erbatur ve Birnur Eraldemir, “Kadınlar da Lider Olmalıdır”, Deniz Harp Okulu 21. Yüzyılda Liderlik

Kadınların ilgilendiği işler, genellikle el emeğine dayalı, verimi düşük, informal işler olmuştur. Bu durum her dönemde kadının statüsünde önemli bir düşüşe neden olmuştur. Kumaş ve halı dokumak, nakış işlemek, dantel örmek gibi işler ev işi olarak görülmüş ve kadınlar bu şekilde eve kapatılmıştır. Ancak sanayileşme süreci içinde kadınlar önemli bir iş gücü haline gelmiştir. Çalışan kadınlar için tek kamusal ve kişisel özgürlüklerini ortaya koydukları alan işyerleri olmuştur. Zor yaşam koşulları kadının çalışmasını gerekli kılmıştır. Böylece kadın, evinin dışında bir yaşam oluşturmaya başlamıştır. Ancak ev içi görevlerinde bir değişiklik olmamıştır. Ev işleri ve ev düzeninin korunması, çocuk yetiştirilmesi büyük ölçüde hâlâ kadının görevidir.

Günümüzde kadınların çalışma hayatı, “kişisel özgürlükler” olarak görülen; ekonomik, dini/ahlaki, aile içi yaşantısı, özel alan içine hapsedilmiş ve adeta görünmez kılınmıştır. Kadınların çalışma hayatında kendilerini girişimci olarak kanıtlamaya çalışmaları, bastırılmaya çalışılan bu “kişisel özgürlükleri” geri kazanma düşüncesiyle örtüşmektedir.

Birçok araştırma kadın girişimciler üzerinde durmuş ve onların psikolojik özelliklerini, güdülerini ve ilham kaynaklarını incelemiştir. Kadınların girişimci olmalarındaki güdüler sırasıyla; hırs, kendi ilgi alanı, bağımsızlık, finansal zorunluluklar, konforlu bir yaşam düzeyi, meşgul olma arzusu, konforlu ikili bir rol, yatırım ve istihdam yaratma isteğidir.