• Sonuç bulunamadı

Kadim İran’da Genç Erkekler Topluluğu: Mairya

AHİLİĞİN TEMELİ OLARAK FÜTÜVVET: TARİH VE İDEOLOJİ

1.1.1. Kadim İran’da Genç Erkekler Topluluğu: Mairya

(Erkekler topluluğu terimi ile ilgili kısa bir bilgi verilebilir burada)

İranî din ve mitler hakkında geniş araştırmalara sahip olan Oscar Stig Wikander, heyecanla savaşlara katılıp, baygınlık derecesine ulaşan ve kurt kıyafetine bürünen bir genç savaşçılar grubundan bahseder. “Mairya” adı ile bilinen bu gençler toplumda serseri bir hayata sahip olup, serbest ilişkilerde bulunurlar. Bu gruba katılmanın ilk şartı ergenlik çağına varmaktı.130

129

İbn Mimar el-Bağdadi, a.g.e., Mustafa Cevad girişi, s. 5; Fütüvvetnâme-i Sultani, giriş, s. 7-8. Buralarda örnek beyitleri okuyabilirsiniz. Örneğin Turfe b. el-Abd’in şu beytine feta, cesur anlamında kullanılmıştır:

ینّنا ُتلخ َیتف نَم ولاق ُموقلا اذإ دَّلَبَتا مل و لَسکَا ملف ُتیعُد

Kabile halkı feta (insanların ona sığınabileceği kişi) kimdir diye sorduklarında, beni çağırdıklarını zannediyorum, dolayısıyla tembellik etmeyip hızla gidiyorum.

130

Oscar Stig Wikander, zikreden: Bahar Muhtariyan, “Mire ve Peyvend-i An ba Civanmerdan ve Ayyaran”, Name-i Ferhengistan, S. 29, Tahran 1385 , s. 90.

Geo Widengren Mezopotamya’da Mittani hükümdarlarının hizmetinde bulunan Maryanni isimli savaşçı adamlardan bahseder.131 Bu kelime eski Hintçe “Máryah-” ve Avistaca “Mairya” (her ikisinin de anlamı genç adam) ile aynı kökene sahiptir. Zerdüştiliğin galebesi neticesinde Avista’da “mairya” olumsuz bir anlam almış, öyle ki devler, kerepenler (Zerdüşt dinine muhalif din adamları), kurtlar ve cadılar sırasında anılmaktadırlar.132 Wikander’e göre mairyaler Mihr (Mitra) tanrısını ve onun yeryüzündeki mevkidaşları olan Feridun ve Gerşasb’ı kendilerinin koruyucu tanrıları olarak övüyor ve anıyorlardı. Bundahişn’de de Feridun’un ceddi olan İspiyan, Mérak (Mirek) lakabına sahiptir.133

Orta dönem Pehlevi metinlerinde “eş, müvekkil ve ulak” gibi olumlu anlamlar taşıyan mérak, Zerdüşt’ün kendisinden önceki inançlara karşı çıkması sonucu olumsuz bir karakter simasına bürünmüştür. Eski Farsça kitabelerinde marıkā da askerî hizmetçi ve görevli anlamlarını taşımaktadır. Sasani dönemi metinlerinde bu gibi hizmetçi ve kullara hadyār > hayār > ayār denilirdi.134

Mitraism (Mihr/güneş dini) ile ilgili olan Zerdüşt öncesi ayinlerden “Hum” ayini, erkekler topluluğu ile sıkı bir bağlantıya sahipti. Mitraism’e inanan savaşçı gençler sarhoş edici Hum’u içerek baygın bir vaziyette savaş meydanına atılırlardı. Fütüvvet ehlinin teşkilata giriş töreninde içtikleri tuzlu su kadehi, hatta bundan önce ayyarların şarap içip, seçtiği ustadın adını söyleyerek bu mesleğe kadem bastığını, diğer ayyarlara yâr olacağına söz verdiğini biliyoruz.135

Ctesias, Ahameniş imparatorluğunun kurucusu genç Kiros’tan bahsederken onu “meirakiskos” (genç oğlan, yeniyetme) diye zikreder ki mairya ile bağlantılıdır. Ctesias Kiros’un yol kesmekle geçimini sağladığını, bu yüzden dedesinin ona “suç işleyen dilenci” dediğini yazar. Alfildi buradan hareketle Ahameniş askeri sistemini ele alarak gençlerin zor şartlarda eğitime tabi tutulduklarını, açık havada yaşadıklarını, uzun mesafeler katetmek zorunda kaldıklarını, hatta çiftçilikle uğraşmaları gerektiğini yazar.

131

Geo Widengren, Feodalism der İran-ı Bastan, çev. Huşeng Sadıkî, Kitab-ı Ame yay., Tahran 1391, s. 14.

132

Muhtariyan, a.g.m., s. 89. 133 A.g.m., s. 90.

134 A.g.m., s. 91.

Gençler soğuk-sıcak havalara alışık olup, hırsızlıkla geçimlerini sağlarlardı. Bu cesur ve hırsız gençler bize İslamî dönemin Ayyarlarını hatırlatıyor. Onlar da belli bir teşkilata mensup olmakla beraber geçimlerini hırsızlıkla sağlarlardı.136

Anlaşılan o ki asıl anlamı genç olan “mairya” toplumsal doku içerisinde belli bir teşkilata üye olan genç adamların lakabı olarak kullanılmıştır. Yani sözlük anlamını kaybederek bir ıstılah olarak kullanıma başlamıştır. Bu teşkilata üye olanların ahlakî özellikleri ya da üstlendikleri görevler dikkate alınarak değil de sadece yaşlarını gösteren bir kelime ile adlandırılması çok ilginç bir hadisedir. Sonraki dönemlerde, farklı coğrafyalarda mire-mairyalere benzer özelliklere sahip fertlerin feta, civan-merd, hades ve burna gibi genç anlamını taşıyan lakablarla anılması bu kültürün yüzyıllar boyu devam edip süregeldiğini göstermektedir. Farklı coğrafyalarda ve farklı kesimlerde bir çeşit farklılıklar gösterseler de tıpkı mairyaler gibi savaşçı ruhlarını ve bununla ilgili olan ahlakî vasıfları hep taşımışlardır.

İslam sonrası metinlerde az da olsa mairya-mérak kelimesi “mire” şeklinde geçmektedir: Kelile ve Dimne kitabında anlatılan marangoz ve ihanetkar eşinin hikayesinde kadının maşukasına “mire” lakabı verilmekte: “O (marangoz) gittiğinde kadın mireyi haberdar etti, buluşmak kararı aldılar; marangoz fırsat bulup bilinmeyen bir yoldan eve gitti, eşinin miresini (maşukasını) orada gördü”.137

Ayrıca Herevî Tabakatu’s-Sufiye kitabında Melamilerden söz ederken Mire-i Nişaburî adlı birisini zikreder. Burada “mire”nin özel bir isim değil belki bir lakap olarak kullanıldığı düşünülmektedir.138

136 Widengren, Feodalism der İran-ı Bastan, s. 114-115; Muhtaryan, a.g.m., s. 93. 137

EbulMeali Nasrullah Münşi, Tercüme-i Kelile ve Dimne, haz. Müctaba Minevi, İntişarat-ı Danişgah-ı Tahran, Tahran 1343 , s. 28.

138

Muhtariyan, a.g.m., s. 96; Hâce Abdullah Ensari Hirevi, Tabakatu’s-Sûfiye (Emali), haz. Abdülhay Habibi, [Kabil?] 1341, s. 461. Burada adı geçen mirenin Şeyh Ebu Said Ebu’l-Hayr’ın komşuluğunda yaşayan ve değirmenci olan “Emire” olduğu ihtimali öne sürülüyor. bkz. Muhammed b. Münevver, Esraru’t-Tevhid fi Makamat-ı eş-Şeyh Ebi Said, haz. M. R. Şefii-i Kedkeni, Ageh yay., Tahran 1390, C.1, s. 165; Lugatlarda “mire” hâce, kethuda (köy muhtarı), reis ve ev sahibi anlamlarında, Keza Luri dilinde “koca ve adam” anlamında geçmektedir. bkz. Muhammed Hüseyin b. Halef-i Tebrizi, Burhan-ı Katı’, haz. Muhammed Mu’in, Kitabfuruşi-i İbn Sina yay., Tahran 1343 , C. 4, s. 2076;

Bahar Muhtariyan’a göre Baharzî’nin Evradü’l- Ahbab adlı eserinde anlatılan “mole/mo’le” de mairya kelimesiyle bağlantılıdır. (bkz. Geo Widengren, Pejuheşi der Hırka-yı Dervişan ve

Delk-ı Sufiyan, çev. Bahar Muhtariyan, Ageh yay., Tahran 1393, s. 131. Buradaki mole, saçlarDelk-ınDelk-ı