• Sonuç bulunamadı

AHİLER, DEVLET VE TOPLUM

4.2. BEYLİKLER DÖNEMİ

Beylikler dönemi Ahilerle iktidar arasındaki ilişkiler konusunda en geniş ve en değerli bilgileri İbn Battuta seyahatnamesinden edinmekteyiz.

Ramazan Bayramı’nı Denizli’de Ahi Sinan ve Ahi Tuman zaviyelerinde geçiren seyyah, Ahilerin (el-Fityanü’l-Ahiyye) askerlerle birlikte silahlı olarak sultanın yanında bulunduklarını yazmaktadır. ayrıca namaz bittikten sonra sultanın konağına gidenler içn iki ayrı sofra kurulmuştur: fakihler, şeyhler ve fityan için ayrı bir sofra, yoksullar ve düşkünler için de başka bir sofra!611

İbn Battuta Konya’da fityandan olan Kadı İbn Kalem Şah’ın612 zaviyesinde konaklamıştır. Bu da kadıların da Fütüvvet teşkilatına girebilme imkanına sahip olduklarını gösteren bir kanıttır. İbn Kalem Şah büyük bir tekkenin şeyhi olurken bir öğrenci topluluğuna da sahipti.613

Aksaray’da da yine Ahilerin misafiri olan İbn Battuta, bu sefer şehrin hâkimi Şerif Hüseyin’in zaviyesinde konaklıyor. Eretna emirinin nâibi (vekili) olan Şerif Hüseyin de Fityandan olup, etrafında kalabalık bir grup bulunmaktaydı.614

İbn Battuta’nın yazdığına göre, Niğde emiri de bir Ahi idi: Ahi Caruk. Seyyah onun zaviyesinde üç gün konakladığını ve güzel bir şekilde ağırlandığını yazmaktadır.615

611 İbn Battuta, Rıhle..., C. 2, s. 171; aynı yazar, İbn Battuta Seyahatnâmesi, s. 281.

612 Bu zat Mektubat’ta adı geçen Kadı Zeyneddin Kalem Şah b. Habeşî’nin veya Eflaki’de adı zikredilen Taceddin Kalem şah’ın oğlu olabilir. Bkz. Mevlana, Mektubat, s. 52; Eflaki, a.g.e., C. 2, s. 988.

613

İbn Battuta, Rıhle..., C. 2, s. 173; aynı yazar, İbn Battuta Seyahatnâmesi, s. 282. 614 İbn Battuta, Rıhle..., C. 2, s. 177; aynı yazar, İbn Battuta Seyahatnâmesi, s. 284. 615615

İbn Battuta, Rıhle..., C. 2, s. 177; aynı yazar, İbn Battuta Seyahatnâmesi, s. 284. Önce de söylediğimiz gibi, Aykut Türkçe çeviride yanılarak Ahi Caruk’u sadece kentin büyüklerinden birisi olarak zikretmiştir.

İbn Battuta, Kayseri ziyaretini anlatırken Ahilerle iktidar arasındaki münasebet konusuna açıklık getirir. Ahilerden Emir Ali’nin zaviyesinde konakladığını yazan seyyah, onun büyük bir emir ve aynı zamanda Ahilerin önde gelenlerinden olduğunu, zaviyesinin sağlamlığı, yiyeceklerinin bolluğu, kandilleri ve döşemeleriyle gördüğü zaviyelerin en güzellerinden biri olduğunu kaydeder ve ilginç bir hususu vurgular:

“Bu yörenin (دلابلا) törelerinden biri de sultanın/hükümdarın bulunmadığı takdirde, Ahilerin şehre hâkim olmalarıdır. Ahi, gelen konuğa binek verir, onu giydirir ve hakettiği kadar onu ağırlar. Ahi’nin davranışları, buyrukları ve ata binişi tıpkı hükümdarlar (کولملا) gibidir.”616

Anadolu Selçuklularının son yıllarından itibaren Anadolu’da Ahilerin kuvvetlendiğini kaynaklardan öğrenmekteyiz. Ahi Hüsameddin (ö. 695/1296) ve oğlu Ahi Şerefeddin (ö. 751/1350) başta olmak üzere, Ankara Ahilerinin vakıf kayıtları ve yaptırdıkları camiler günümüze kadar ulaşmıştır. Ankara Ahileri konusunda uzun zamandır tartışılan bir konu var: Selçuklu devletinin dağılmasıyla meydana gelen anarşi ve fetret döneminde Ahiler Ankara’da bir şehir cumhuriyeti kurmuşlardır. Ahmed Tevhid başta olmak üzere bazıları bu fikre sıcak baksalar da, F. Köprülü başta olmak üzere birçok araştırıcı da bu fikri reddetmiş, İbn Battuta’nın da aktardığı bilgilerden hareketle, yönetimin zayıfladığı zamanlarda Ahilerin şehir yönetimine müdahil olduklarını ileri sürerek, Ankara Ahilerinin de durumunun bu şekilde olduğunu vurgulamışlardır. Gerçekten de Ahilerin Ankara’da bir devlet/cumhuriyet kurduklarına dair elimizde herhangi bir kanıt (sikke, ferman, kitâbe vb.) yoktur.617

616

İbn Battuta, Rıhlatu..., C. 2, s. 179; aynı yazar, İbn Battuta Seyahatnâmesi, s. 285. M. Cevdet’in Zeyl’ini Türkçeye çeviren C. Yarar bu sözlerin ilk kısmını yanlışlıkla şu şekilde çevirmiştir: “Başka beldelerden farklı olarak bu beldelerin adetlerinden biri de hiç birinde siyasî otorite [Sultan] bulunmamasıdır. Kentin hâkimi Ahidir”. bkz. Cevdet, İslam Fütüvveti ve

Türk..., s. 163.

617 Ankara Ahileri ve özellikle yukarıda tartıştığımız konu için bkz. Ahmed Tevhid, a.g.m., ss. 1200-1204; Köprülüzade Mehmed Fuad, “Ankara ve Ahiler”, Ahilik Araştırmaları, 1913-1932, haz. Yusuf Turan Günaydın, TTk yay., Aankara 2015, ss. 155-158; Celal Metin, “Ankara’da Ahiler Yönetimi (1290-1354) Meselesi”, Türk Kültürü, Y. 30, S. 472, Ankara 2002, ss. 473-485; Mehmet Ali Hacıgökmen, Ahiler Şehri Ankara, Kömen yay., Konya 2011, ss. 31-36.

Eretna Beyliği (1335-1381) sınırları içerisinde bulunan Erzincan’ın valisi bir ara Ahi olmuştur. Ahi Ayna Bey’in (Ahi Eyne Bey) (ö. 1362) Erzincan’ı satın almak suretiyle oraya yerleştiği kaydedilmektedir.618

Yine Eretna devletinden sonra kendi devletini kuran Sivas Hâkimi Kadı Burhaneddin (hük. 1381-1398) ile yakın ilişkileri olan bazı Ahiler vardır:

Ahi İsa, Kadı Burhaneddin’in en çok güvendiği emirlerinden olup, Kadı’nın muhaliflerinden Hacı Şad Geldi nezdine elçi olarak gönderilmiştir. 795/1392’de Kayseri’de vefat etmiştir.619

Ahi Âdil Şah, yine Kadı Burhaneddin’in güvendiği Ahilerdendi. 1385’te Kadı, Zile’yi hâkimiyeti altına aldıktan sonra, orada bulunan bir medreseyi tahkim ederek Ahi Âdil Şah’a vermiştir.620

Asıl mesleği deri dikmek621 olup, bir süre Eretna hükümdarı Ali Bey’in nâipliğini yapan Ahi Nevruz da Kadı Burhaneddin’in emirlerindendir, ancak Kadı aleyhine düzenlenen birkaç harekette önemli rol oynamıştır. En son Ahi Nevruz, Ahi Nâsıreddin, Hace Âraste oğlu Ahi Mehmed, Eretna oğlu Ali Bey’in terzisi Emir Hac ve dövizci (sarraf) olan Bâyezid gibi şahıslar anlaşarak, Kadı Burhaneddin’i öldürüp, Ali Bey’in oğlunu tahta çıkarmak istemişler, ama işler ters gidince Ahi Mehmed ve Ali Bey’in oğlu hariç hepsi öldürülmüştür.622

Ankara savaşı sonrası (1402) Emir Timur, Amasya ve Kayseri’de yurt edinen ve sayıları 30-40 bin hane olan Kara Tatarları tekrar Mâveraü’n-Nehir’e götürmek istediğinde, bu

618 Esterabadî, Bezm ü Rezm, ss. 160, 218; Mehmet Ali Hacıgökmen, “Kadı Burhaneddin Devletinde Ahilerin Faaliyetleri”, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Dergisi, S. 16, Konya 2006, s. 217.

619

Esterabadî, a.g.e., s. 228; Hacgökmen, a.g.e., s. 219. 620 Esterabadî, a.g.e., s. 309.

621 یزود نیتسوپ

işi onların “kelanterleri” (aşiret reisleri) olan Ahi Türk ve Ahi Mürüvvet vasıtasıyla yapmıştır.623