• Sonuç bulunamadı

2.3.1. Kadın-Erkek Arasında Eğitim ve Mesleki Eğitimde Eşitsizlik

Kadınların bir çok alanda ilerleyebilmesi için eğitim bir başlangıç noktasıdır ve kadınların istihdam olanaklarının artmasında, toplum içindeki konumlarının belirlenmesinde etkili olan önemli unsurlardandır. Ancak araştırmalar kadının eğitimli olmasının toplumda yerleşmiş değer yapıları ile mücadele edebilmesi için tek başına yeterli olmadığını, toplumda süre gelmiş bir kadın imajının ve toplumsal bir baskının olduğunu göstermektedir. Kadınları bu durumdan kurtarmak için ilk olarak toplumda cinsiyet rollerindeki ayrımcılığın yok edilmesi ve kadınlara eğitim eşitliği getirilerek meslek edinmeleri sağlanmalıdır (Özağır, 2010, s. 49).

Kadınlar eğitim seviyeleri düşük olduğu sürece ancak vasıfsız işlerde çalışabilmektedirler. Erkeklerin kadınlara göre daha iyi bir eğitim aldıkları için makine kullanımı ve vasıf gerektiren başka işlerde daha iyi oldukları iddia edilmektedir. Bu iddia, üretim sektöründe vasıf gerektiren bazı işler için doğru olmakla birlikte, birçok iş için geçerli değildir. Eğitim düzeyleri aynı olmasına rağmen kadın ve erkeklerin aynı değerde işlere kabul edilmelerinde eşitsizlik olduğuna dair kanıtlar da vardır (Ecevit, 1998, s. 281-282).

Tablo 3

Türkiye’de Cinsiyet ve Eğitim Düzeyine Göre İşgücüne Katılım Oranı (%) Kadın Erkek 2004

Bir okul bitirmeyen 16.9 46.5 İlköğretim 20.4 71.6 Lise 30.0 71.6 Yüksekokul ve Üniversite 70.3 84.2 2009

Bir okul bitirmeyen 16.9 46.6 İlköğretim 22.2 70.5 Lise 33.7 74.5 Yüksekokul ve üniversite 70.8 83.1 2013

Bir okul bitirmeyen 18.5 47.6 İlköğretim 27.3 70.0 Lise 35.0 75.3 Yüksekokul ve üniversite 72.2 86.1

Not: “Türkiye’de kadının durumu”, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 2014, www.kadininstatusu.aile.gov.tr, sayfasından erişilmiştir.

Tablo 3 te görüldüğü gibi, kadınlar ve erkekler arasında bütün eğitim düzeylerinde işgücüne katılım oranlarında büyük fark vardır. Bu fark en çok ilköğretim ve lise düzeylerinde mevcuttur. 2004, 2009 ve 2013 yıllarının karşılaştırılması, ilköğretim ve lise düzeylerinde kadınların işgücüne katılımlarında sınırlı bir artış olduğunu, bunun sonucunda sadece ilköğretim düzeyinde aradaki açığın kısmen azaldığını göstermektedir. 2004’te kadınlar ve erkekler arasında ilköğretim düzeyinde 51.2 puan olan fark, 2013’te 42.7’ye düşmüştür. Her eğitim seviyesinde kadın ve erkek işgücüne katılım oranlarında farklar olmasına rağmen eğitimle kadınların işgücüne katılımı arasında doğru bir orantı vardır. Eğitim seviyesi yükseldikçe kadınların erkekler kadar olmasa da, işgücüne katılım oranları yükselmektedir.

2.3.2. Kadın-Erkek Arasında İş Bulma ve Yükseltilmede Eşitsizlik

Kadınlar iş hayatında eğitim konusu yüzünden yaşadıkları eşitsizlikler ile mücadele ederek kendilerine bir yer edinmeye çalışırken, bir başka engel olan, iş bulmada ve buldukları işlerde yükselmede de bir takım sorunlarla karşılaşmaktadırlar. En önemlisi kadınlar işlerinde yükselmede cinsiyet ayrımcılığına maruz kalabilmektedirler, aynı şartları taşıdığı belki de daha üstün olduğu bir erkek çalışan kadın çalışanın hedeflediği noktaya daha önce ulaşma şansına sahip olabilmektedir (Özünlü, 2013, s. 13).

Özel Sektörde de durum aynı olmakla birlikte, kamu sektöründe ve özellikle bazı mesleklerde, mesleğe alımda kadın kontenjanları çok sınırlı tutulmakta ve hatta kadın alınmamaktadır. İşe alımda kadın adaylara özel hayatları ile ilgili sorular sorulmakta, çocuk sahibi olup olmadıkları veya ne zaman olacağı konusunda baskılar yapılmaktadır. Yani daha işe başlamadan kadın, erkek çalışan karşısında yenik duruma düşmektedir (Öztürk, 2007, s. 48).

İş bulma olanakları kadınlar için sınırlı ve kısıtlı olmakla birlikte, piyasası şartları ve aile ve özel hayat ile ilgili bir takım nedenler ve sosyal baskılar iş bulmayı kadınlar için daha da zorlaştırmaktadır (Devlet Planlama Teşkilatı [DPT], 1994, s. 13).

Kadınlar cinsiyete özgülenen bir mesleklere girmekte, erkeklere göre daha olumsuz durumda kalmaktadır. Kamu sektörüne geç girmelerinden dolayı kadınların iş seçenekleri sınırlı sayıda kalmıştır (Eyüpoğlu, 1999, s.34).

2.2.3. Kadın-Erkek Arasında Ücretlendirmede Eşitsizlik

Dünyada birçok ülkede Türkiye’de dahil olmak üzere, kanunların koruyucu hükümlerine rağmen, kadınlar erkeklerden daha az ücret almaktadır. İşe ilk girişte ücret farklılığında değişme olmazken, kariyer kademeleri değiştikçe zaman içinde fark açılmakta; kariyerin sonunda üst kademe pozisyonlarda fark zirveye ulaşmaktadır. Kadınların istihdamının düşük ücretli işlerde yoğunlaşması, erkekler ile aralarındaki ücret farklılıklarının diğer bir nedenidir. Başka bir neden de, kadınların iş becerisinin yeterli olmadığının düşünülmesidir. Erkekler belli bir kariyer aşamasından sonra toplumsal ve örgütsel sebeplerle tercih nedeni olmakta kadınlar ise daha alt pozisyonlarda kalmakta, bu nedenle de erkekler daha çok ücret almaktadırlar. Ayrıca kadınların iş bulmada zorlanmasından dolayı buldukları işlerin ücretinin az olmasına razı olmaları, kadın istihdamının ücretlerinin düşük olmasına sebep olmaktadır. İşverenler içinde bu durum avantaj sağlamakta, aynı vasfı gerektiren iş te düşük ücretli kadın istihdam ederek %25-30 oranında kar sağlayabilmektedirler (Gülbay, 2012, s. 27).

Kadınlara toplumda yüklenen görevlerin çokluğu, onların iş yaşamlarına odaklanmalarını engellemekte, hem iş hayatları hem de aile hayatlarına zaman ayırmak zorunda bırakmaktadır. İşlerine yeterli ilgi ve özeni gösteremeyen kadınlar üst kademe pozisyonlara ilerleyememekte ve hakettikleri ücretten azına razı olmaktadırlar. Kadınlar henüz işe

başlamadan başta ücret eşitsizliği olmak üzere iş hayatındaki zorluklara karşı toplumda var olan önyargılar ile mücadele etmeye başlamaktadırlar (Özünlü, 2013, s. 16).

2.3.4. Kadın-Erkek Arasında Sosyal Haklardan Yararlanmada Eşitsizlik

İş hayatında kadın erkek çalışanlar arasındaki eşitsizliklerden sosyal haklardan faydalanmadaki eşitsizliktir. Kadın çalışanlar çalışma hayatı süresince, hastalık, işgöremezlik, yaşlılık, iş kazası, mesleki hastalık, analık ve işsizlik risklerine karşı koruyan sosyal güvenlik hizmetlerinden erkekler oranında yararlanabilmelidirler ve bu durumlardan biriyle karşılaşan kadın çalışanlar sosyal yardım haklarını cinsiyet ayırımı olmaksızın kullanabilmelidirler. Yasalar ile sağlanan bu eşitliğe rağmen, kadınların enformel sektörde genelde kayıtlı işgücüne dahil olmamaları nedeniyle düşük sosyal güvenceyle değişken bir yapı içinde çalıştıkları görülmektedir (Gülbay, 2012, s. 27).

BÖLÜM III

CAM TAVAN SENDROMU VE KADINLARIN KARİYER

ENGELLERİ