• Sonuç bulunamadı

Kadının Çalışması, Nikâh ve Boşanma İle İlgili Tutum

BÖLÜM 4: BULGULAR

4.1. Batman’da Kentleşme ve Toplumsal Değişim

4.1.3. Aile İlişkileri ve Değişim

4.1.3.2. Kadının Çalışması, Nikâh ve Boşanma İle İlgili Tutum

Kırsal bir toplumdan kente geçiş sürecinde halen geleneksel yapılar devam ederken, kentte yaşayanların kadınların yaşam alanı, çalışma ile ilgili, evlilik ve boşanma ile ilgili tutumlarındaki değişimlerini de incelemeye çalıştık. Bölgeye dair genel kanı kadının çalışma yaşamında yer bulamadığı, evlenirken söz sahibi olamadığı ve boşanmanın oldukça zor olduğudur. Bu kanaatlerin ne düzeyde geçerli olduğu araştırma kapsamında daha net görülebilecektir.

Tablo 65

Kadının Çalışma Durumuna Bakış

Sayı Yüzde Hayır 172 33,7 Kararsız 38 7,5 Evet 299 58,6 Toplam 509 99,8 Cevapsız 1 0,2 Toplam 510 100,0

Tablo 65’teki verilere göre, kadın gelir getiren bir işte çalışabilir mi? sorusuna katılımcıların % 33,7’si hayır, % 7,5’i kararsız ve % 58,6’sı evet şeklinde yanıt vermiştir. Bu veriler şunu ifade etmektedir: Kadınlar kentsel ortamda her ne kadar çalışma hayatında pek görünür olmazsa dahi; çalışmamıza katılan kişiler tarafından kadının çalışmasına destek veren katılımcı sayısı yüksektir. Bu veriler ışığında, kente yerleşme ya da kentsel yaşam tarzı geleneksel tutumlarda değişimlere neden olmaktadır.

Tablo 66

Kadının Çalışma Alanlarına Bakış

Sayı Geçerli Yüzde

Devlet dairelerinde 132 37,6

Özel sektörde 26 7,4

Sadece kadın istihdamının sağlandığı yerlerde 54 15,4

Sadece ev temizlik işlerinde 3 0,9

Evde ürettiği ürünlerin satışında 10 2,8

İstediği/benimsediği işlerde 124 35,3

Diğer 2 0,6

Toplam 351 100,0

Kadınların çalışmasına yönelik anlayışta kısmen de olsa bir değişme olmuştur. Ancak bu değişimin altında kadın her türlü işte çalışabilir anlayışından ziyade, çoğunlukla güvenli hissedilebilen, güvenceli alanlarda çalışılabileceği belirtilmiştir. Katılımcıların kadın ne tür işlerde çalışabileceği sorulduğunda ise katılımcıların % 37,6’lik çoğunluk devlet dairelerinde, % 7,4’ü özel sektörde, % 15,4’ü Sadece kadın istihdamının sağlandığı yerlerde, % 0,9’u Sadece ev temizlik işlerinde, % 2,8’i evde ürettiği ürünlerin satışında ve % 35,3’ü ise kadının İstediği/benimsediği kendisini en iyi hissedebileceği işlerde çalışabileceği yanıtını vermiştir. Burada dikkati çeken durum çoğunluğu erkeklerden oluşan katılımcıların büyük çoğunluğunun devlet dairelerini ön plana çıkarması, iş güvencesi ve sosyal haklarlar kaynaklanmaktadır. Ayrıca katılımcıların önemli bir kısmında kararın kadında olduğuna dair demokratik bir duruş sergilemesi de dikkate değerdir. Sonuçta, bu kentte ister iş imkânlarının azlığı ister geleneksel anlayışın bir yansıması olsun; kadınlar iş hayatında pek fazla görünür değildir.

Kadınların çalışma hayatı ile ev hayatı arasındaki paralel değişim aslında, kentsel toplumsal değişimlerle yakından ilişkilidir. Geniş ailenin çözülmesiyle, çekirdek aile

hayatı ya da bireysel yaşamın gerektirdikleri evlilik ilişkilerinde ve ev yaşamında değişmelere neden olmaktadır.

Tablo 67

Resmi Nikahla İlgili Tutum

Sayı Yüzde

Yanlış 19 3,7

Kararsız 13 2,5

Doğru 478 93,7

Toplam 510 100,0

Evliliklerde resmi nikâhın zorunlu olup olmamasına ilişkin soruya katılımcıların % 93,7’si zorunlu olmalı, % 3,7’si zorunlu olmamalı ve % 2,5’i kararsız şeklinde cevap vermiştir. Bu sonuçlar katılımcıların evliliklerde resmi nikâhı fazlasıyla önemsediğini göstermektedir. Bölgede yıllarca dini nikâhla evli kaldıkları halde resmi nikâhı olmayan ailelere (özellikle kırsal alanlarda) geçmişte sıklıkla rastlanmaktaydı. Oysa eş ve çocuklara ilişkin her türlü resmi iş ve işlem nikâh akdi ile sağlandığından ve resmi nikâhın boşanmalar önünde kısmen de olsa bir set işlevi görmesi gibi daha birçok faktörden dolayı, kentsel ortamda dini nikâhın yanı sıra resmi nikâhta, bireyler tarafından daha çok önemsenmeye başlanmaktadır.

Avrupa’da sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan büyük kentler beraberinde ve çekirdek aile yapısının yaygınlaşmasına yol açmıştır. Ekonomik sıkıntıların etkisi, kadın ve erkeğin bir arada ev dışında çalışması, duygusal paylaşımlarda azalma, nikâhsız birliktelikler gibi nedenlerden dolayı 1793’te Paris’te her üç evlilikten biri boşanma ile sonuçlanmıştır. Collange (1997: 32), bu durumu “boşanma salgını” olarak nitelendirmektedir. Hızlı kentleşme süreciyle artan çekirdek aile yapısının da etkisiyle boşanma oranlarındaki artışı gösteren önemli bir örnek olması adına önemsediğimiz bu durumun ülkemizde çok yaygın olmadığı, ancak artmakta olduğu söylenebilir.

Araştırma sonuçlarına bakıldığında katılımcılar arasında boşanmış olanların oranının az çıkması, geleneksel toplum anlayışının halen etkisini sürdürdüğünün bir belirtisidir. 2015 verilerine göre kaba boşanma hızı Türkiye genelinde binde 1,7 iken Batman’da bu oran binde 0,4’tür. Batman bu oran ile 81 il arasında 73. sırada bulunmaktadır (TÜİK). Bu veriler ışığında özellikle anne-baba ve yakın akrabaların evliliklerde bir “tampon mekanizma” işlevi gördüğü ve Batman’da boşanmaların gerek dini gerekse kültürel değerlerden dolayı daha az olduğu söylenebilir.

Tablo 68

Yakın Çevrede Boşanma Durumu

Sayı Yüzde

Evet 199 39,0

Hayır 311 61,0

Toplam 510 100,0

Tablo 68’deki verilere göre, “yakın çevreniz (akraba, komşu, arkadaş gibi)’de boşanan birileri var mı?” sorusu genel bir çevreyi içerdiğinden dolayı katılımcılardan % 39’u evet, % 61’i hayır cevabı vermiştir. Bu soruda yüzdenin yüksek çıkmasında katılımcılardan geniş bir çevreyi dahil etmeleri istenmesi etkili olmuştur.

Tablo 69

Boşanmaya Bakış Açısı

Sayı Yüzde

Gayet normal olay 57 11,2

Çok olumsuz/kötü (olaganustu)olay 230 45,1

İstenmediği halde zaruri durumlarda olabilecek olay 215 42,2

Diğer(hiçbir şekilde olamaz/asla olmaz) 8 1,6

Toplam 510 100,0

Boşanmaya ilişkin görüşleri sorulduğunda ise katılımcıların sadece % 11,2’sinin boşanmayı normal bir olay olarak görmesi yukarıda açıklanan değerlerin etkisini göstermesi açısından önemlidir. Yine dini referanslarla istenmediği halde çok zaruri durumda boşanma eyleminin gerçekleşebileceğini söyleyenlerin oranı ise (% 42,2) yarıya yakındır. Ancak genel bir değerlendirmeyle kentte yaşayan bireylerin boşanmaya ilişkin tutumlarının olumsuz olduğu ve ülke geneline oranla Batman’da boşanmaların ¼ oranında olması bu bakış açısını doğrular niteliktedir.

Tablo 70 Boşanma Nedenleri

Sayı Geçerli Yüzde

Geçim sıkıntısı 149 16,8

Geçimsizlik/anlaşamama 307 34,6

Dini nedenler 41 4,6

Hastalık 14 1,6

Suçluluk 11 1,2

Eşlerden birinin aldatması 314 35,4

Cinsel iktidarsızlık ve isteksizlik 28 3,1

Diğer 24 2,7

Boşanma çoğunlukla iç içe geçen sebeplerin sonucunda alınan bir karardır. 1996 yılında yapılan bir araştırmanın bulgularıyla (Arıkan,1996: 183) 2006 ve 2011 yılları arasında Türkiye’de boşanma nedenlerini karşılaştırmak açısından yapılan iki araştırma bulgularına bir arada bakıldığı takdirde, boşanma nedenlerinin en başında sorumsuz ve ilgisiz davranma, geçimsizlik/anlaşamamanın geldiği görülmektedir. Bunun yanında aldat(ıl)ma, dayak/kötü muamele ve içki/kumar gibi nedenler önemli nedenler arasında sayılmaktadır ( Çavlin, 2014: 204-205) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yapılan (2014) bir araştırmaya göre ise (410 kişi) boşanma nedenleri olarak sırasıyla % 40 yakın çevre, % 37,6 duygusal ilişki, % 34,9 aldatma, % 34,2 ekonomik sorunlar, %34,2 şiddet, % 30,7 alışkanlıklar, % 29 ev içi görev ve sorumluluklar, % 24,9 yaşam tarzı, %20 değerler/dünya görüşü, %20 cinsel hayat, %17,8 çocukla ilgili sorunlar, % 15,1 çalışma hayatı, % 15,1 evlilik öncesi eşini yeteri kadar tanımama, % 13,7 hastalık, % 8,8 evlenme yaşı, % 6,1 çocuk sahibi olamamak, % 2,9 eğitim düzeyi, %2,7 yaş farkı, % 2,7 inanç/mezhep ve % 2,2 akraba evliliği şeklinde sıralanmaktadır ( ASPB, 2014: 75).

Katılımcılara yukarıdaki iki soruyla ilişkili olarak ne gibi durumların boşanma nedeni

olabilir? Sorusu katılımcıların birden fazla seçeneği kodlayabileceği şekilde

sorulmuştur. Buna göre, % 16,8’i geçim sıkıntısı, % 34,6’sı geçimsizlik/anlaşamama, % 4,6’sı dini nedenler, % 1,6’sı hastalık, % 1,2’si suçluluk, % 35,4’ü eşlerden birinin aldatması ve % 3,1’i cinsel iktidarsızlık yanıtı vermiştir. % 2,7’si ise daha farklı gerekçeler belirtmiştir.

Bu veriler ile 2006, 2011 ve 2014 yıllarında Türkiye’de yapılan araştırma verileri karşılaştırıldığında büyük benzerlikler ortaya çıkmaktadır. Buna göre geçimsizlik ya da sorumsuz davranışlar ile aldat(ıl)manın ciddi oranlarda çıkması ulusal düzeyde yapılan çalışmaların yerel düzeydeki bu araştırmalarda da benzer sonuçları vermesi bilimsel açıdan önemlidir.

Boşanma sebeplerinin en önemlisi eşlerin aldat(ıl)masından kaynaklanmaktadır. Ancak katılımcılardan özellikle kadınların “aldatma eyleminin erkek tarafından yapıldığında çoğunlukla görmezden gelinebildiği ya da meşrulaştırıldığı oysa kadın bu tarz bir eylemde bulunduğunda ise bunun sonucunun boşanma ya da cinayetle sonuçlanabildiği” sözlerinin araştırma boyunca sıklıkla tekrar edilmesi, toplumumuzda böylesi bir

çelişkinin varlığını göstermesi açısından önemlidir. Bu ahlaki yozlaşma türüne karşı eşler arasındaki ahlaki yükümlülüğünün aynı oranda önemsenmesi gerektiği ve bu tür sapma durumlarının toplumsal dokuyu derinden tahrip edeceğinin burada özellikle belirtilmesi gerekir.

Nihai olarak Batman’da boşanmaya ilişkin tutumun genellikle zaruretten kaynaklı bir olay gibi görülmesi ve çok normal olarak ifade edenlerin az oluşu ailenin devamının sağlanması noktasında önemli bir tutumdur. Bu soruyu yönelttiğimiz katılımcıların yaşça daha olgun olanları, soruyu duydukları anda çoğunlukla mimikleriyle dahi olsun bu durumun ne kadar istenmedik bir durum olduğunu gösterdikleri halde yaşça daha genç olanların bu durumu daha doğal karşılayarak kanıksadıkları görülmüştür. Sonuçta kentleşme sürecinde dini-geleneksel değerlerdeki çözülme artıkça, boşanmaya ilişkin tutumların da sıradan/normal bir durum haline dönüşebileceği tehlikesi toplumumuz açısından üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur.

Boşanma sebepleri arasında en çok tekrar eden sorunlardan biri ise ise geçimsizliktir. Ancak geçimsizlik üst başlığı altında onlarca sorun yer almaktadır. Mesela yakın çevreden kaynaklanan sebepler, yaşam tarzlarındaki uyumsuzluk ya da alışkanlıklar gibi nedenler de bu başlık altında değerlendirilebilir. Bu nedenler araştırmamızda tek başlık altında ciddi bir oranı temsil etmektedir. Bununla birlikte ekonomik sıkıntılar ve daha birçok sorun evliliklerin boşanma ile sonuçlanması noktasında önemli bir belirleyicidir. Sonuç olarak birçok unsurun bir arada ya da ayrı ayrı gerçekleşmesi sonucu boşanmalar gerçekleşebilmektedir.