• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: BULGULAR

4.1. Batman’da Kentleşme ve Toplumsal Değişim

4.1.3. Aile İlişkileri ve Değişim

4.1.3.3. Akrabalık ve Komşuluk İlişkileri

Türkiye’de kentleşme sürecinde kırdan kente göç edenler, Batı toplumlarındaki örneklerden farklı olarak, kırsal kesimdeki akrabalık bağlarını kentlerde uzun zaman muhafaza etmiştir. Bir nevi kompartımanlaşma ile hayat sürdürülmüştür. Birçok Avrupa ülkesinde ve 3. Dünya ülkesinde görünmeyen bir kalıp ve yaşam biçimi ( Ortaylı, 2006: 20-21) olarak devam eden kent yaşamı aynı zamanda toplumsal değişmenin dinamiklerinden birini oluşturmaktadır. Batman’da kentleşme sürecinin ilk yıllarında kente göç edenler; genelde akraba ya da aynı köyden gelen ya da gelmeleri teşvik edilen insanlardan oluşmaktaydı. Görüşmelerde de ifade edildiği üzere Gercüş, Midyat gibi ilçelerden ilk göç edenler daha sonra yakın akrabalarının da Batman’a gelmesini

sağlamıştır. Böylelikle ilk dönemlerde kent kan bağına dayalı toplumsallığın yaşama geçirildiği yer konumundaydı. Zamanla farklı yerlerden gelen göçler kentin heterojenleşmesine dolayısıyla da daha önceleri çok sıkı olan akrabalık ilişkilerinde nispeten zayıflamaya yol açmıştır.

Tablo 71 Akrabalık Ağı Sayı Yüzde Hiç yok 32 6,3 1-15 hane 110 21,6 16-30 hane 72 14,1 31-45 hane 52 10,2

46 ve daha çok hane 244 47,8

Toplam 510 100,0

Tablo 71’deki verilere göre katılımcıların % 47,8’lik büyük çoğunluğun kentte 46 ve daha fazla haneden oluşan akrabaya sahip olduğu görülmektedir. Katılımcıların sadece %6,3’ünün Batman’da hiç akrabası yoktur. Akraba ilişkisinin kentte sürdürülmesi bir açıdan kentte tutunma adına önemli bir işlev görmektedir.

Tablo 72 Akrabalarla Görüşme Sıklığı Sayı Yüzde Hiç görüşmüyorum 11 2,2 Az görüşürüm 138 27,1 İhtiyaç oldukça görüşürüm 132 25,9 Sürekli görüşürüm 226 44,3 Toplam 507 99,4 Cevapsız 3 ,6 Toplam 510 100,0

Akrabalarla görüşme sıklığı sorusuna katılımcıların % 44,3’ü sürekli, % 25,9’u ihtiyaç oldukça ve % 27,1’i az görüştüğünü ifade etmiştir. Katılımcıların sadece % 2,2’si akrabalarıyla hiç görüşmediğini ifade etmiştir. Buna göre Batman’da yaşayanların büyük çoğunluğu belirli aralıklarla akrabalarıyla görüşmektedir. Ancak yapılan görüşmelerde akraba ilişkilerinde yaşanan zayıflama söylemlere de net bir şekilde yansımaktadır.

Tablo 73

Sosyal Çevreyle Görüşme Durumu

Sayı Geçerli Yüzde

Hiç kimseyle görüşmem 5 1,0

Aile dışında pek kimseyle görüşmem 27 5,3

Akrabalarımla daha çok görüşürüm 284 55,7

Hemşerilerimle daha çok görüşürüm 44 8,6

Komşularımla daha çok görüşürüm 205 40,2

İş arkadaşlarımla daha çok görüşürüm 161 31,6 İnsanları kişilik özelliklerine göre seçerek görüşürüm 32 6,3

Ayırt etmeden herkesle görüşürüm 54 10,6

Diğer 4 0,8

Sosyal çevrede görüştükleri kişiler sorusu katılımcıların birden fazla seçeneği kodlayabileceği şekilde sorulmuştur. Katılımcıların % 55,7’si akrabalarıyla, % 40,2’si komşularıyla ve % 31,6’sı iş arkadaşlarıyla görüştüğünü ifade etmiştir. Bu veriler bize akraba ve komşuluk ilişkilerinin kent ortamında kısmen de olsa sürdürülebildiği sonuçlarını vermektedir.

Tablo 74

Komşularla İlişki Düzeyi

Sayı Yüzde

Yeni taşındım 20 3,9

Semtte eskiyim ama kimseyle görüşmüyorum 20 3,9

1-2 iyi komşum var 54 10,6

Yarısıyla iyi ilişkilerim var 157 30,8

Çevremdeki komşularımın çoğuyla iyi ilişkilerim var 256 50,2

Diğer 1 ,2

Toplam 508 99,6

Cevapsız 2 ,4

Toplam 510 100,0

Komşuluğun medeniyetimizdeki yeri oldukça önemlidir. Başta Hz. Muhammed (S.A.V)’in “ komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisi ile “Ev alma komşu al” “komşu komşunun külüne muhtaçtır” atasözleri gibi daha birçok örnek, medeniyetimizin komşuluğa verdiği önemi belirten göstergelerdir. Kentsel ortamın insan yaşamında yarattığı en önemli tahribatlardan biri hiç şüphesiz kentin yalnızlaştırıcı etkisidir. Kentin heterojen yapısı aşırı bireyselleşmeyle beraber insan

ilişkilerinde de gevşemelere yol açmaktadır. Katılımcıların yarısı komşuların çoğuyla iyi ilişkilere sahip olduğunu ifade etmiş olmasına rağmen yapılan derinlemesine görüşmelerde görüşülen kişilerin akrabalık ve komşuluk ilişkilerine ilişkin söyledikleri geleneksel değerlerin hızla çözülmeye başladığını göstermektedir. Örneğin; “Eskiden komşularımıza Şevberk’e (akşamları komşularda yapılan sohbetler) gider onlar da bizlere gelirdi. Çaydanlıkların biri biter diğeri yapılırdı. O zamanlar insanlar birbirine çok iyiydi. Bugünkü gibi değildi. Şimdi herkes birbirinden ayrı ve birbirini sormaz oldu” (G.6) “Eskiden insan ilişkileri daha sıcak ve akrabalık bağları daha kuvvetliydi. Komşularla ilişkilerimiz daha iyiydi. Ama şimdi bu ilişkiler eskisi gibi değil. Şimdiki komşularımı tanımıyorum bile. Hiçbir ilişkimiz yok” (G.10). “Komşularımızla çok iyiydik. Hep birbirimize yardım ediyorduk. Yardımlaşarak tandır yapıyorduk, ekmek, şehriye yapıyorduk. Birbirimizin evlerinde kalırdık. Düğünlere, taziyelere birlikte giderdik. Ama şimdi kimse kimseyi tanımıyor ve yardım etmiyor”( G.9) “Komşularla kardeş gibi geçinirdik, ama şimdi öyle değil”(G.13) “Eskiden komşularımızla aramızda güzel muhabbet, saygı ve işbirliği vardı. Şimdi ise hayat kolaylaşmış diye insanlar birbirini sormuyor” (G.8). “Eskiden komşuluk ilişkilerimiz çok iyiydi. Her şeyi birlikte yapardık. Su, tandır, hamur ve diğer işleri. Şimdi ise birbirimize çok gidip gelmiyoruz. Herkes kendi hayatına bakıyor” (G.7) gibi serzenişli sözlerin tamamını kapsayabilecek “nerde o eski akrabalık ve komşuluk ilişkileri” ifadelerinin, kentsel ortamda akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin ne yönde değiştiğini göstermesi adına özetleyici olacağı düşünülmektedir.

Tablo 75

Maddi İhtiyaç Halinde Borç Temin Etme Şekli

Sayı Yüzde

Hiç kimseden borç istemem 22 4,3

Aile bireylerinden 228 44,7 Akrabalarımdan 250 49,0 Komşularımdan 93 18,2 Hemşerilerimden 20 3,9 Arkadaşlarımdan 110 21,6 Bankadan 129 25,3 Diğer 1 0,2

Katılımcılara maddi ihtiyaç halinde kim(ler)den yardım alabileceği sorusu birden fazla seçenek işaretleyebilecekleri şekilde sorulmuştur. İhtiyaç durumunda çoğunlukla yardım aile bireyleri ve akrabalardan yardım alınabileceği belirtilmiştir. Bu durum geleneksel bazı aile ilişkilerinin kent ortamında da sürdürülebildiğine dair önemli bir sonuçtur. Toplumsal yapıyı oluşturan temel kurumlardan biri olan aile ve aile ilişkileri modern toplum anlayışı ve teknolojinin hayatımıza nüfuz etmesi sonucu ciddi bir değişime uğramaktadır. Araştırmada aile ve akraba ilişkilerinde yaşanan değişime örnek oluşturabilecek bir veri ise % 25,3’lük banka cevabıdır. Kentsel ortamda bazı bireylerin ihtiyaç halinde çevresindeki bireylerden ziyade bankalardan destek almayı daha rasyonel bir tercih olarak görebilmektedir. Ancak bireyler arasında güven ilişkilerindeki zayıflamanın da böylesi bir sonucu doğurduğu söylenebilir. Bireyler artık formel ilişkiler üzerinden maddi zorlukları aşmaya çabalamaktadır.

Tablo 76

Hastalık Ve Ölüm Gibi Durumlarda Kimlerden Yardım Aldığı

Sayı Yüzde

Hiç kimseden/hiçbir yerden 15 2,9

Aile bireylerinden 309 60,6 Akrabalarımdan 344 67,5 Komşularımdan 127 24,9 Hemşerilerimden 29 5,7 Arkadaşlarımdan 92 18,0 Bankadan 45 8,8

Katılımcılara hastalık, ölüm gibi durumlarda kim(ler)den yardım alabileceği sorusu, birden fazla seçeneği kodlayabildiği şekilde sorulmuştur. Yukarıdaki tablo ile bir arada düşünüldüğünde katılımcıların gerek maddi gerekse manevi sıkıntılarda en çok aile ve akrabalarından destek aldıkları görülmektedir. Ancak sonuçlara bakıldığında manevi destekler noktasında bireylerin aile ve akraba desteğini daha fazla önemsedikleri görülmektedir. Bunun en önemli göstergesi taziyelerdir.

“Sosyal yaşam döngüsü içinde süreklilik kazanmış taziye ritüelinin biçimsel formunun kent(li)leşme süreçlerinin etkisiyle değişen yönünü ve farklılaşan boyutları” na (Parin, Bilgili ve Menak, 2012: 215) rağmen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde dönüşerek devam ettirilmektedir. Genel olarak bölgede özel de ise Batman’da sürdürülen Taziye ritüeli, manevi kültürün devamı açısından bireylerarası dayanışmanın

en güzel örneğini oluşturmaktadır. Bir bireyin ölümü sonrası taziye çadırları veya evleri altında gösterilen dayanışma örneği, istendiği takdirde kent ortamında da kültürel değerlerin yaşatılabileceğine dair en güzel örneklerdendir. Kırsalda günlerce süren taziyelerde köylü yiyecek ihtiyacını ve dışarıdan gelen konukların ağırlanması hususunu imece usulüyle karşılamakta; kentten taziyeye gidenlerde taziye sahiplerinin kullanabilmesi için bazı malzemeleri satın alarak destek olmaktadır. Yakın dönemden itibaren kentte taziye çadırları yerine her mahalleye bir Taziye Evi’nin kazandırılması çabaları yerel yönetim ve halk birlikteliğiyle sürdürülmektedir. Ayrıca bazı hemşehri derneklerinin kurdukları Taziye evleri ile yeni yerleşim yerlerinde inşa edilen apartmanların altında da bu maksatla kullanım alanlarının tahsis edilmesi, manevi kültür öğelerinden birinin kent ortamında devam ettirilmesi ısrarı, kentsel yaşam bağlamında manevi kültürün yaşatılmasının en güzel örneğini oluşturmaktadır.

Akraba ve komşuluk ilişkilerinin ne düzeyde olduğunu ortaya çıkarma adına sorulan sorular bir arada yorumlandığında şu sonuca ulaşılabilir: Kentsel ortam insanlar arasındaki ilişkilerin düzeyinde değişikliklere neden olabilmektedir. Ancak geleneksel bazı değerlere bağlılık, kent ortamında da bu ilişkilerin sürdürülebileceğini gösterebilmesi adına önemlidir. Ancak kentte yaşayan 2. ve 3. kuşak kentlilerin bu ilişkileri sürdürme konusunda 1. kuşak kadar istekli olup olmadığı sorusu ayrı bir tartışma konusunu oluşturmaktadır. Kent ortamında kültürel değerler ve yaşam biçimi bağlamında olumsuz anlamda değişimin ölçülmeye çalışıldığı sorularla bir arada düşünüldüğünde katılımcıların en çok şikayet ettikleri konuların başında aile ve akrabalık ilişkilerindeki zayıflama gelmektedir. Bu veriler bizlere kent ortamında aşırı bireyselleşmenin sonucunda; aile ve akrabalık ilişkilerin zayıfladığı ve yeni nesiller tarafından eskilere nazaran daha az önemsendiği sonucuna götürmektedir.