• Sonuç bulunamadı

Kadıların diğer âlim ve kadılarla ilişkileri

B. Sonradan hafızası zayıflayanlar

III. Hakkında bilgi olmayanlar

3. Kadıların diğer âlim ve kadılarla ilişkileri

Kadılar arası ilişkiler ve kadıların dönemlerindeki diğer âlimlerle irtibatı bilginin dolaşımına dair fikir sahibi olma açısından üzerinde durulması gereken bir husustur.

Kadılar arasındaki ilişkilere geçmeden bazı kadıların birbiriyle akrabalık ilişkisi olduğunu söylemek gerekir. Abdullah b. Utbe, İbn Mes'ûd'un torunu, Kâsım b. Abdurrahman ise İbn Mes'ûd'un kardeşinin oğludur. Bu iki ismin İbn Mes'ûd'la olan akrabalığı onların kadı olarak tercih edilmesinde rol oynamış olabilir. Yakınlıkları sebebiyle Abdullah b. Mes'ûd'un ilmini tevarüs ettikleri düşüncesi yöneticileri bu iki ismi görevlendirmeye sevk etmiş olabilir. Dolayısıyla bu durum Kûfe kadıları arasındaki etkileşimin kan bağı üzerinden aktarılan bir boyutu olduğunu göstermektedir.

3.1. Yatay ilişkiler

Yatay ilişkiyle aynı tabakadaki kadıların birbirleriyle etkileşimi kastedilmektedir. Kadıların çağdaşlarıyla ilişkileri fıkıh ve hadis bakımından incelenmiştir.

3.1.1. Fıkhî bakımdan

Çağdaşlarıyla fıkhî etkileşim bakımından Kûfe kadılarının oldukça aktif olduklarını görmekteyiz. Bu ilişkiler bazen Şurayh-Abîde örneğinde olduğu gibi doğrudan ve istifade amaçlı kimi zaman da Şa'bî-İbrâhîm en-Nehaî ilişkisindeki gibi eleştiri şeklinde gerçekleşmiştir. İkili ilişkilerin yanında aynı dönemde yaşamış fakihlerin bir meseledeki fetvalarını karşılaştıran isimler vasıtasıyla çoklu ilişkiler şeklinde de gerçekleşmiştir. Örneğin bir şahıs bir meseleye dair Ebû Hanîfe, İbn Ebî Leylâ ve Hammâd'ın fetvalarını sormuş ve birinin görüşünü diğerine aktarmıştır. Böylece âlimler arası etkileşim dolaylı

758 Ahmet Yücel, "Hadislerin Yazılı Rivayeti ve İmla Geleneği", Anadolu’da Hadis Geleneği ve Daru’l-

138

yoldan sağlanmıştır. İlişkilerin tezahür ettiği durumlardan biri de valinin huzurundaki buluşmalardır. İbn Ebî Leylâ ve İbn Şübrüme'nin valinin huzurundaki diyalogları bu duruma örnektir.759 Süfyân, İbn Ebî Leylâ, Hammâd ve İbn Şübrüme'nin Kûfe emirinin huzurunda kocasının bir miktar mal verdiği kadının durumunu konuşmak üzere bir araya geldiklerini aktarmaktadır.

İlk dönem kadılarından Selmân b. Rebîa'nın da dönemindeki ulemayla etkileşimde olduğunu görmekteyiz. Nitekim bir adam Ebû Mûsâ'ya ve Selmân'a gelerek feraizle ilgili bir mesele sormuştur. Cevabı veren Ebû Mûsâ ve Selmân adamın bir de İbn Mes'ûd'a gitmesini tavsiye etmişler ve hükmün aynı olacağını söylemişlerdir. Ancak İbn Mes'ûd Hz. Peygamber'in hükmüyle hükmedeceğini söyleyerek farklı bir hüküm vermiştir. 760

İbn Şübrüme'nin Hâris el-İklî'yle bir meselede ittifak ettiğinde başkasının muhalefetini umursamaması onun Kûfe'nin en meşhur fakihi olan Hâris'le irtibatını açıkça göstermektedir.761 İbn Şübrüme'nin irtibat kurduğu çağdaşlarından biri de Şa'bî'dir. Şa'bî'den pek çok fetva ve görüş nakletmesi ve bunlarla istidlal etmesi aralarındaki ilişkinin güçlü olduğunu göstermektedir. Örneğin İbn Şübrüme niyetle ve zahirle amel etme hususunda Şa'bî'nin yaklaşımını aktararak niyetin değil görünen alametlerin hükümde esas alınacağını savunmaktadır. Ancak bu durum aktarımın tek taraflı olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim İbn Şübrüme'nin Şa'bî'yi görüşünden vazgeçirerek kendi yaklaşımını benimsettiği durumlar da vardır.762

Dönemindeki isimlerle irtibatını tespit edilen isimlerden biri de Saîd b Eşva'dır. İbn Ebî Şeybe'nin Musannef'ini incelediğimizde Saîd b. Eşva''ın önceki tabakadaki âlimleri ahkâmla ilgili meselelerde takip ettiğini ve onlardan nakillerde bulunduğunu tespit edilmiştir.763 Nitekim bedevînin Şuf'a hakkı meselesinde Saîd'in Şurayh ve Hakem'den farklı, Şa'bî'yle ortak görüş belirtmesi onun Şa'bî'yle ilişkisini yansıtmaktadır.764 Delille birlikte yemin talep etme hususunda ise Şurayh'ın görüşünü nakletmiştir.765

759 Vekî, Ahbâru'l kudât, s. 561. 760 Ebû Dâvud, "Ferâiz", 4. 761 Mizzî, Tehzîbü'l Kemâl, XV, 79. 762 Vekî, Ahbâru'l kudât, s. 530, 532.

763 İbn Ebî Şeybe, Musannef, X, 144; a.g.e, X, 505. 764 İbn Ebî Şeybe, Musannef, XI, 542.

139

Bazı kadıların yanında, hüküm verme aşamasında kadıya yardımcı olan bir veya birkaç isim bulunmuştur. Örneğin dönemin ileri gelen fakihlerinden Hakem ve Hammâd kadı Muhârib b. Disâr'a yardımcı olmuşlardır.766 İsâ b. el-Müseyyib kadılık makamına oturunca Câbir b. Yezîd'in de onunla oturduğu ve danışmanlık yaptığı nakledilmiştir.767 Bu bilgileri dikkate aldığımızda aynı tabakadaki Kûfe kadıları arasında doğrudan veya dolaylı olarak, eleştiri yahut katkı amaçlı ilişkilerin bulunduğunu söyleyebiliriz.

3.1.2. Rivayet bakımından

Fıkhî tevarüs bakımından kadıların yatay ilişkilerinin güçlü olduğunu gördükten sonra rivayet bakımından etkileşimi incelemek gerekmektedir. Aynı tabakadan kadıların rivayet bakımından etkileşimlerinin güçlü olduğunu söylemek zordur. Çünkü fıkıhtan farklı olarak hadis rivayetinde arzulanan, hadisi ulaşılabilen en yaşlı ravîden almaktır. Bu durumda aynı tabakadaki kadıların birbirlerinden rivayetleri isnadın uzamasına yol açacağı için istenen bir durum değildir. Son derece önemli bu faktörün bir sonucu olarak rivayet zincirlerinde akran kadıların isimlerine pek rastlamamaktayız. Ancak bu durumun istisnaları da yok değildir. Nitekim Şa'bî akranı olan Ebû Bürde'den çok sayıda rivayet nakletmiştir.

3.2. Dikey ilişkiler

Dikey ilişkiyle kastedilen, bir kadının önceki veya sonraki tabakadan âlimler ve kadılarla etkileşimidir. Kûfe kadıları söz konusu olduğunda dikey ilişkileri fıkıh-fetvâ ve hadis rivayeti açısından iki koldan incelemek verimli olacaktır.

3.2.1. Fıkhî bakımdan

Fıkhî bağlar üzerinden baktığımızda Kûfe kadılarının önceki kadıların ilmî birikiminden faydalandıklarını görmekteyiz. Bu faydalanma durumu özellikle Şurayh'ın hükümlerini nakleden ve onlarla istidlal eden isimler üzerinde daha nettir. Etkilediği isimler dikkate

766 İclî, es-Sikât, II, 266.

140

alınarak bir değerlendirme yapıldığında kuşkusuz Kûfe kadıları üzerinde en etkili ismin Şurayh olduğu görülecektir. Şa'bî, Şurayh'ın fetvalarını nakleden kilit isimlerdendir. Kadı olmayan İbn Sîrîn ve İbrahim en-Nehaî de Şurayh'ın hükümlerinin sıkı takipçilerindendir. İbn Şübrüme ise Şurayh'la ilişkisini Şa'bî aracılığıyla kurmaktadır. Mansûr b. el-Mutemir'in Şurayh'ın fetvalarını nakledenlerden olması, onun önceki kadıların oluşturduğu ilmî birikimi takip ettiğini göstermektedir. Fetvaları hem doğrudan Şurayh'tan hem de İbrahîm en-Nehaî aracılığıyla nakletmiştir. Şerîk'in, Şa'bî'nin ve Şurayh'ın fetvalarını nakletmesinden de hareketle kadılar arası fıkhî etkileşimin tabakalar arasında meydana geldiğini söyleyebiliriz.

3.2.2. Rivayet bakımından

Dikey ilişkilerin fıkıh boyutunu gördükten sonra hadis boyutunu da incelemek gerekir. Farklı tabakalardan kadılar arası rivayet ağının genişliğiyle öne çıkan isim Şa'bî'dir. Kûfe kadılarından Şurayh, Abdullah b. Utbe b. Mes'ûd, Abdurrrahman b. Ebî Leylâ, Urve b. Ebi'l Ca'd el-Bârigî, Ebî Bürde b. Ebî Mûsâ el-Eşarî Şa'bî'nin hadis aldığı isimlerdir. Abdullah b. Şübrüme,ve Mansûr b. el-Mu'temir de Şa'bî'nin râvîlerindendir. Kadı Mansûr b. el-Mu'temir ve Muhammed b. Ebî Leylâ ise Abdurrahman b. Ebî Leylâ'nın râvîlerindendir. Saîd b. Cübeyr ve Âmir eş-Şa'bî ise Mansûr'un hadis hocalarıdır. Şerîk, Abdullah b. Şübrüme, Abdurrahman b. Ebî Leylâ, Abdulmelik b. Umeyr, Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Leylâ, Mansûr b. el-Mu'temîr'den hadis almıştır. Müslim'in kadı Saîd b. Eşva'dan tahriç ettiği üç rivayet de Şa'bî'den gelmektedir.768 Bu durum Saîd'in Şa'bî rivayetlerini nakletmeye önem verdiğini göstermektedir.

Kadıların rivayet açısından etkileşimde olduğu hoca ve talebeleri incelediğimizde farklı tabakadan kadılar arasında rivayet bakımından ilişki olduğu görülmektedir.

141