• Sonuç bulunamadı

Kırgızistan’ın Laiklik Modeli ve Dini Kurumlarla Olan İlişkisi

BÖLÜM 3: 2008 YILINDA BAŞLATILAN DİN POLİTİKALARI VE DİN

3.5. Kırgızistan’da Faaliyet Gösteren Dini Organizasyonlar

3.5.1. Kırgızistan’ın Laiklik Modeli ve Dini Kurumlarla Olan İlişkisi

Bağımsızlık sonrası 2014 yılına kadar Kırgızistan din konusuna yeterince önem vermemiştir. Bu Cumhurbaşkanı’nın 7 Şubat 2014 yılındaki 24 Sayılı “Kırgız Cumhuriyeti Savunma Konseyi’nin Dini Alanda Devlet Politikası Konusundaki Kararlarının Uygulanması ile İlgili” Karar’da da belirtilmiştir (www.kabar.kg, 7 Şubat 2014).

Kırgızistan’ın laiklik modelinin sınırları ve kapsamı Anayasanın, “İnanç Özgürlüğü ve Dini Kurumlar ile İlgili” kanun ile belirlenmiştir. 14 Kasım 2014 yılındaki devletin yeni Din Konsept’inde Kırgızistan dini alandaki politikalarını ve laiklik modelini daha da açıklığa kavuşturmuştur. Devlet, Anayasa’nın 1.maddesinde laik devlet olduğunu belirtmiştir. Son olarak 27 Haziran 2010 yılında referandumla kabul edilen Anayasa’nın 4, 7, 16, 20 ve 32.maddelerine göre “...dini organizasyonların siyasi parti kurması, dini kültlerin siyasi amaç gütmesi yasaktır; ülkede dini temele dayalı siyasi partilerin

110

kurulmasına izin verilmez; Kırgız Cumhuriyeti’nde hiçbir din devlet dini veya mecburi din olarak kabul edilemez; din ve tüm kültler devletten ayrılmıştır; dini kurumlar ve kültlerin üyelerinin, devlet kurumlarının faaliyetlerine müdahele etmesine izin verilmez; ülke içinde kimsenin diğer özellikleri yanında ve dini tercihi yüzünden aşağılanamayacağı ve hak ve özgürlüklerinin ihlal edilemeyeceği; herkes dini inanç, maneviyatla ilgili ve kültsel özgürlük hakkına sahiptir; herkesin vicdan ve dini özgürlüğü güvence altındadır; herkes kendi başına veya başkaları ile birlikte dinini tercih etme veya etmeme hakkına sahiptir; herkes dinini veya inancını tercih etmede özgürdür; kimse dinini ve başka inançlarını bildirmeye veya onlardan vazgeçmeye mecbur edilemez; uluslararası hukukun genel olarak tanınan ilke ve normlarına, insan hakları ile ilgili Kırgız Cumhuriyeti tarafından onaylanan uluslararası anlaşmalara ve sözleşmelere uygun olarak temel insan hak ve özgürlükleri tanınır ve taahhüt edilir...” denilmiştir (Kırgız Cumhuriyeti Anayasa’sı, 2010). Dolayısıyla Anayasa bireylere temel hak ve özgürlüklerin yanı sıra dini hak ve özgürlükler tanınırken, din-devlet ilişkisinin ise, laik temele oturtulacağı belirtilmiştir.

31 Aralık 2008’deki “İnanç Özgürlüğü ve Dini Kurumlar ile İlgili” kanun ise Anayasa’daki din ve dini organizasyonların faaliyet sınırını ve kapsamını, işlevini ve görevlerini açıklamıştır. Kanundaki bazı maddelere göre “tüm dinler ve dini kurumlar Kanun’a göre eşittir; dini kurumlar hariç devletin eğitim kurumlarında dini örgütlerin oluşturulmasına izin verilmez; dini kurumları oluşturmada yetişkin 200 kişi başvurması ve Kırgızistan’da daima ikamet eden kişiler olması gerekmektedir; dini kurumlar Din İşleri Devlet Komisyonu’nda tescillenmeden faaliyet götermesine ve çalışmasına bu Kanun’a göre yasaklanır; kayda geçmeyen dini kurumun adından faaliyet yürüten kişi Kırgız Cumhuryeti’nin yasalarına göre cezalandırılır, dinlerin veya mezheplerin dini kurumlarının faaliyetlerini koordine etme ve yönlendirme için onların merkezi başkanlıkları – dini idaresi, birlikleri, konferansları oluşturabilirler; merkezi başkanlıkları ülkenin en az dokuz vilayetinde (iller, Bişkek ve Oş şehirleri) faaliyet gösteren dini mezheplerin dini kurumları tarafından kayda geçen kurumsallaştırma toplantıları (kurultay, konferans vs.,) tarafından oluşturulur; aynı dini tercih eden en az on dini cemaat varsa, onların en az bir tanesi Kırgız Cumhuriyeti’nin toprağında en az on beş sene faaliyet göstermiş olsa, dini kültsel (birlik) oluşturulur; çocukluk dönemindekileri dini kurumlara çekmeye izin verilmez; Kanun gereğince dini kurumlar, dini incelemeye tabi olarak yasaların gerektirdiği şekilde dini literatürü, diğer basılı,

111

audio-video materyallerini ve dini materyalleri üretme, edinme, dağıtma hakkı tanınırken, bunlardan “Anayasal düzeni değiştirmeye, dini hoşgörüsüzlüğe, toplumun ahlaki değerlerini bozmaya yönelik çağrılar içerenleri yasaktır” denilmiştir. Dini örgütlerin medyada ve çeşitli dergilerde dini anlatma ve propaganda yapma hakkı güvence altına alınmıştır (Kırgızistan’ın “İnanç Özgürlüğü ve Dini Kurumlar ile İlgili” Kanunu, 2008).

Din İşleri Devlet Komisyonu’nun analitika bölümünün uzmanı Zamirbek Tursunbekov’la olan görüşmede de “Şuan Kırgızistan din-devlet ilişkisinde kendi modelini bulmuş değildir. Fakat Kırgızistan din-devlet ilişkisinde ileri seviyeye ulaşmak için gelişme sürecindedir. Devlet, toplumun dini ve sosyo-kültürel gelişmesinde önemli ölçüde rol oynayan tarihi ve Geleneksel Dinler olarak sayılan İslam’ın Hanefi mezhebi, Maturidi akidesi ve Ortodoks Hıristiyanlığı’nın gelişmesinde destekte bulunacaktır. Bu görüş 2014’deki yeni Din Konsept’te de belirtilmiştir” ifadesini kullanmıştır. Dolayısıyla devletin Kırgızistan’da artık dinin ve dini örgütlerin ayrılık nedeni olmayacağı, farklı bir din-devlet ilişki modeline geçişi öngörmesi anlamına gelmektedir. Zira devlet, bağımsızlıktan sonra Kırgızistan’da tarihi din olarak ve geniş anlamda İslam ve Hıristiyan dinini tanırken, 2006 yılındaki Din Konsept’te Sünni İslam ve Ortodoks Hıristiynalığı’nı tarihi ve geleneksel din olarak tanımlamıştır (Din Konsepti, 2006: 3). Devlet 2014 yılındaki yeni Din Konsept’te ise İslam’ı daha da ayırarak Sünni İslam’ın Hanefi mezhebi ve Maturidi akidesini tarihi ve geleneksel din olarak ilan etmiştir. Bu nedenle Hanefi mezhebi ve Maturidi akidesinin gelişmesinde katkıda bulunacağını da belirtmiştir (Din Konsepti, 2014: 15). Devlet, yeni Din Konsept’te “Kırgızistan’ın, dini alanını etkili bir şekilde düzenlemek için hükümet, devlet kurumları ile STK’lar, özellikle de dini kurumlar ve dernekler arasındaki işbirliği düzeyinin arttırılması yoluyla Orta Asya bölgesindeki ağırlıklı Müslüman nüfusa sahip laik bir demokratik devlet modeli yaratacaktır” denilmiştir (Din Konsepti, 2014: 4).

Fakat, Kırgızistan din-devlet ilişkileri konusunda hala yol arama çabasındadır. Devlet, laiklik modelini belirlemede diğer yabancı devletlerin tecrübelerine ihtiyaç duymaktadır. Örneğin 28-29 Eylül 2017 ve 15-16 Kasım 2018 tarihlerinde Cumhurbaşkanlığı İdaresi, Din İşleri Devlet Komisyonu, KMDİ ve konu ile ilgili diğer STK’ların düzenlemesiyle Kırgızistan’ın ev sahipliğinde “İslam – Çağdaş Laik Devlette” konulu başlık altında devlet adamları, din adamları, uzmanlar, siyasetçiler,

112

bilim adamları vs., katılımıyla uluslararası konferans düzenlenmiştir. Bu bakımdan devletin sunulan önerileri, bildirileri dikkate alarak Kırgızistan’ın tecrübesinde uygun bir laiklik modelini geliştirmek istediği görülmektedir (İslam V Sovremennom Svetskom Gosudarstve, 2018).

Devletin laiklik modelini arama çabası bir gelişme olarak görülebilir. Zira devlet, kendisini ne kadar laik bir devlet olarak tanımlasa da bazen siyasette, siyasetçilerle dini liderlerin beraber hareket ettikleri bilinmektedir. Bazen din adamları siyasi süreçlere aktif olarak katılılp devletin yönetimine eleştiride bulunmaktadır. Bunların dışında sosyal, eğitim ve kültürel alanda da halk arasında karmaşık durumlar sık sık yaşanmaktadır. Bir yandan toplumun seküler kesiminin bir kısmı laiklik ilkesini “ateist” olarak yanlış anlaması toplum içinde karşıtlıklara neden olduğunu söylemek mümkündür. Önceki başlıklarda belirtildiği gibi Kırgız toplumunda İslami kılık-kıyafet, hicap, sakal, dış görünüm en çok tartışılan konulardandır. Bu tartışmaların sebebi olarak da toplumun hem dindar kesimi hem seküler kesiminin “Din” veya “Laik” kavramları hakkında az veya yanlış bilgiye sahip olmalarından kaynaklanmaktadır. Bunun için devlet bazen öne çıkan sorulara ve sorunlara çözüm bulmakta zorlanmaktadır. Bu nedenle uluslararası tecrübeleri kendi yerel şartlarında kullanmak istediği iyi bilinmektedir.