• Sonuç bulunamadı

Kıbrıs’ta Egemen İngiliz Üsleri’nin Nitelikleri, Küresel Bağlantı ve Önemleri

Yakınçağ dünyasının en büyük emperyal gücü İngiltere’nin Kıbrıs’a göz dikmesi bir rastlantı değildir. Ada, 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra İngiltere’nin eline geçmiştir. İngiltere’nin 19. yy. sonunda adaya verdiği önemin başlıca sebebi, Akdeniz’de Cebelitarık- Malta- Kıbrıs zincirini emniyetli şekilde oluşturmak (Tamçelik, 2011: 1513); 20. yy.da bölgedeki petrolün kendi adasına emniyetle

çıkışını sağlamak ve Doğu Akdeniz’in en önemli düğüm noktası Süveyş Kanalı’nı kontrol edebilmek; 21. yy.da ise, tüm Yakın Doğu, Orta Doğu ve Avrasya operasyonları için ileri üs görevi görmesidir.

1878’den sonra Ada’da geçen onlarca yıllık İngiliz egemenliği sonrasında, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni oluşturan Anayasa’ya bakıldığında, burada esas önemin İngiliz egemen üslerine yönlendirildiği görülecektir.10 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına zemin hazırlayan anlaşmalar birleştirilerek, 22 adet ek olarak yayımlanmıştır. Anayasa’da ilk bölüm, egemen İngiliz üslerinin teşkil edilmesi iken, Anayasa kendine ancak EK-D’de yer bulabilmiştir. Bu yaklaşım, İngiltere açısından cumhuriyetin mi, yoksa üslerin mi önemli olduğunu açıkça göstermektedir. Sonuçta İngiltere, 19 Şubat 1959 Zürih Antlaşması gereğince, iki üs bölgesi ve bazı askeri tesisler hariç,11 Kıbrıs Adası üzerindeki egemenlik hakkını yeni kurulan Cumhuriyet’e devretmiştir.12

Kuruluş Antlaşması, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın önünde, en başta EK-A’da yer almış ve üslerin yapısını belirleyen 6 adet Lahikası mevcuttur. İngiliz üsleri, Ağrotor ve Dikelya bölgelerindedir. 99 mil karedir. Ada yüzölçümünün % 2.8’ine sahip üslerde, sınırları, yasası, mahkemesi, askeri ve sivil polisi bulunan egemen bir İngiliz yönetimi hâkimdir. Üsler Soğuk Savaş döneminde yoğunlukla askeri istihbarat, elektronik dinleme, U-2 istihbarat uçakları uçuşları ve daha birçok askeri maksatlı gerekçelerle kullanılmıştır.13

Soğuk Savaş ertesinde ise, Orta Doğu’da yapılan Irak harekâtları dâhil, birçok operasyonda üsler askeri maksatlı kullanılmıştır. GKRY’nin AB’ye üyeliği sürecinde üslerin konumu da tartışılmış ve buraların AB toprağı değil de İngiltere toprağı sayılması üzerinde anlaşmaya varılmıştır (Tutar, Şubat 2010: 49-58).

Yine, bu Egemen İngiliz Üsleri ile ilgili ilginç bir durum da, Ata Atun’un vurguladığı şekilde, bu üslerin bırakalım egemen İngiliz toprakları olduğunu, CIA’nın “World Factbook 2005” kaynağına göre bu üsler birer müstakil devlet statüsündedir;14

“1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına ve Anlaşmalarına göre tam bir “Bağımsız Devlet” statüsünde bu İngiliz Üsleri. Amerika Birleşik devletleri Merkezi Haber Alma Örgütü’nün (CIA) yayınladığı “World Factbook 2005’e göre Akrotiri adlı İngiliz üssü tanınmış bir devlet ve adı da AKROTIRI. https://www.cia.gov/library/publications/the-world-fact-book/index.html internet adresinden bu bilgileri alabilirsiniz. Devlet Başkanı 16 Ağustos 1960 tarihinden beridir İngiliz Kraliçesi Elizabeth II. Hükümetin başı ise 26 Nisan 2006 tarihinden beri General Richard Lacey. Bu devletin garantörü İngiltere ve hudutları içinde de İngiliz Ordusu bulunmakta. Orta Doğu ülkelerine yapılan her hava saldırısında bu üsler hem Amerikalılar hem de İngilizler tarafından kullanılmakta.” (Atun, 13 Mayıs 2011).

Atun, devamla; “Akrotiri Devleti şimdi kendi toprakları ve kara suları içinde “Kıbrıs Aslanı” adını taşıyan bir tatbikat yapmak hazırlığında, tabii anavatanı İngiltere ile birlikte. Bu tatbikatın amacı “İngiliz Gücünün Akdeniz’de

Gösterilmesi” olduğu kesin. Bu güne değin her tür uçak ile İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinin, Kara kuvvetleri ve aralarında sadece kendi başına 15 adet helikopter taşıyan bir helikopter gemisinin de bulunduğu 7 deniz birliğinden oluşan İngiliz Kraliyet donanmasının katıldığı bu çapta bir tatbikat hiç yapılmadı. Bu tatbikat sırasında Akrotiri devleti kara suları içinde ve Kıbrıs adası açıklarında gerçek mermilerle atışlar yapılacak, hava savunma tatbikatı gerçekleştirilecek ve aynı zamanda da İngiliz Kraliyet deniz piyadeleri tugayı amfibik faaliyetlerde bulunacak. Kıbrıs Aslanı adlı tatbikat ilk başta Sardunya Adası’nda gerçekleştirilecekti ama son anda Akrotiri kara sularında yapılmasına karar verildi. Böylece “Akrotiri Kara Suları” değimi de ilk defa politik literatüre girmiş oldu. Bunun da bir tek gerekçesi var. 1960 Anlaşmalarının içeriğinde Akrotiri adlı İngiliz Egemen Üsleri’nin kara suları olduğuna ve Münhasır Ekonomik Bölgesi bulunduğuna dair her hangi bir not yok. Ama bunu çağrıştıran bir bölüm var…” (Atun, 13 Mayıs 2011) bilgilerini vermektedir.

Ancak, ABD Savunma Bakanlığı’nın İstihbarat ve Araştırma Bürosu, Coğrafya Ofisi’nin 10 Kasım 1972 tarihinde yayımladığı 49 Nolu “International Boundry Study - Series A: Limits in the Seas” başlıklı çalışmasının alt başlığı “Territorial Sea Boundry / Cyprus-Sovereign Base Area (U.K.)”dur. Uluslararası herhangi bir resmi niteliği olmayan, bir iç analiz ve düşünce-kağıdı çalışması (food-for-thought paper) olarak nitelenebilecek bu çalışmada yer alan İngiliz Egemen Üsleri deniz yetki alanlarına ilişkin ifadeler şu şekildedir; “When Cyprus became independent in 1960, the United Kingdom retained, as sovereign British territory, certain base areas on the island. These non-ceded lands did not pass to the new state. The limits between the base areas and Cyprus were precisely delimited as international boundaries, and provisions were made for the demarcation on the lines. In addition, Section 3 of the Treaty Concerning the Establishment of the Republic of Cyprus provided for territorial sea boundaries between the Republic and the U.K. Sovereign Base Area (SBA). These limits also may have a potential influence on continental shelf boundaries although the possibility is not dealt with specifically in the treaty.” (ABD Savunma Bakanlığı, 10 Kasım 1972: 2).

Çalışmada daha sonra, İngiliz Egemen Üsleri’nin kabul ettiği 3 deniz mili, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (aslında GKRY’nin) ise, talep ettiği 12 millik karasuları genişliğine göre ve Kıta Sahanlığı Sözleşmesi’ni öngördüğü, karasularının bittiği hattan başlamak suretiyle 200 metre derinliğe kadar olan kıta sahanlığı öngörülerine göre çizilmiş haritalar mevcuttur.

Dolayısıyla, genelde karacı bir millet olan Türk milletinin pek düşünmediği denizlerdeki vatanların, yani mavi vatanlara anlamını veren, karasuları, iç sular, bitişik bölge, özel balıkçılık bölgeleri, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge gibi uluslararası deniz hukuku kavramlarının, ABD, İngiltere, Yunanistan gibi denizci milletlerce, kendi ulusal çıkarlarının gerektirdiği zamanlarda veya bunun da çok öncesinde veya yeri geldiğinde, devamlı göz önünde bulundurulduğu ve

devletlerinin küresel ve bölgesel denizcilik siyasalarını bunlara göre şekillendirdikleri görülmektedir.

Kıbrıs’taki Egemen İngiliz Üslerinin Doğu Akdeniz Deniz Yetki