• Sonuç bulunamadı

1.5. Bölüm Değerlendirmesi

2.1.2. KüreselleĢme ve KarĢılıklı Bağımlılık Tezi

KüreselleĢme olgusu çok boyutlu niteliği sebebiyle kabul görmüĢ ortak bir tanıma sahip değildir. Ancak genel mantığı çerçevesinde, “ulus ve sınırları aĢan akıĢlar ile bu Ģekilde oluĢan toplumsal iliĢkileri” içermektedir. 120

Neoliberaller küreselleĢmeyi toplumlar ve devletlerarasındaki bağlantıların ötesinde ekonomi pazarlarının serbestleĢmesi ve uluslararası ticaretin liberalleĢmesi sonucu oluĢan ulus aĢırı akıĢların hızı ve yoğunluğunun toplumsal yaĢam Ģekilleri üzerine etkisi bağlamında ele alır.121

KüreselleĢmenin tanımlanmasında alt yapı taĢları olarak kullanılan ulusaĢırıcılık ve karĢılıklı bağımlılık gibi kavramlar üzerine argümanlar üretir.

Öte yandan genel anlamda realistlerin küreselleĢme kavramına karĢı mesafeli durduğu görülmektedir. Bu Ģüpheci yaklaĢımın temelinde küreselleĢmenin tanımlanma problemi, tanımlayıcı nitelikte bir kavram olarak kuramsal içerikten yoksun olması ve moda bir kavram olması gibi faktörler gösterilmektedir. KüreselleĢmeye bağlı olarak karĢılıklı bağımlılık kavramını ise “güçsüzün güçlüye karĢı savunmasızlığı” olarak tanımlamaktadır. KarĢılıklı bağımlılık aslında iliĢkide üstün olan tarafın seçimlerine karĢı savunmasız (temel bir realist kavram) kalınan bir “üstünlük-bağımlılık” iliĢkisidir.122

KarĢılıklı bağımlılıktan ne anlaĢılması gerektiği noktasında kavramsal bir analiz faydalı olabilir. Kavramsal olarak bağımlılık, dıĢ faktör ya da faktörlerden önemli ölçüde etkilenme durumunu ifade eder. Uluslararası sistemde bağımlılık, devletlerden birinin diğeri

118 Axelrod, Keohane, “Achieving Cooperation Under Anarchy:.” p. 87. 119 A.g.m., p. 91.

120 Held, McGrew, “Büyük KüreselleĢme TartıĢması”,.. s.71-73. 121 Viotti, Kauppi, Uluslararası İlişkiler Teorisi,.. s. 160. 122

Uluslararası bağımlılığa dair realistlerin değindiği birkaç nokta Ģu Ģekildedir: Ġlk olarak “güç dengesi bir tür uluslararası bağımlılık olarak algılanabilir”. Ġkinci olarak “devletlerarası uluslararası bağımlılık her devlet için o kadar da iyi bir Ģey değildir”. Üçüncü olarak, “KarĢılıklı bağımlılık bütün devletleri aynı oranda etkilemez”. Sonuncu maddeye göre olası negatif bir duruma karĢı her devletin savunmasızlığı aynı düzeyde değildir. Viotti, Kauppi, a.g.m., s. 71-72.

33

ile olan iliĢkilerinde mutlak kontrole, belirleyici bir pozisyona sahip olması durumudur.123

Bağımlılık durumdaki bu koĢullarının aksine karĢılıklı bağımlılık ise, müĢterek bir etkileĢimi ifade eder. Genellikle uluslararası sınırlardaki para, mal, insan ve bilgi akıĢından etkilenerek Ģekillenen karĢılıklı bağımlılık durumunda uluslararası sistemdeki devletler ya da diğer aktörlerin birbirleri üzerinde karĢılıklı etkiler bırakması söz konusudur. 124

Taraflar iliĢkilerinin sağlıklı biçimde devamı üzerinde belli çıkar tanımlarına sahiptir ve iliĢkinin devamına dönük istek ve çaba göstermektedir. 125

Yine bir karĢılıklı bağımlılık durumundan söz edebilmek için tarafların her birine bu iliĢkinin bir maliyet getiriyor olması ve bu maliyetin tarafların hareket serbestisini sınırlıyor olması gerekmektedir. Bu noktada taraflara sadece çıkar temelli fayda sağlayan bir etkileĢim karĢılıklı bağımlılık teorisinin dıĢında kalmaktadır.126

KarĢılıklı bağımlılık durumu neorealizm-neoliberalizm tartıĢmasında neo-liberallerin iĢbirliğinin imkânına dair öne sürdüğü bir yaklaĢım olarak önemli yer tutar. Neoliberal kurumsalcılığın önde gelen teorisyenlerinden Keohane ve Nye, sistemdeki aktörler arasında giderek karmaĢıklaĢan bir karĢılıklı bağımlılığın olduğundan söz etmiĢtir. Rosecrance‟ın çalıĢmasında geliĢtirdiği “tüccar devlet” kavramına temel oluĢturan bir anlayıĢla devletler, askeri güçle donanımlı devlet yerine ticari olarak güçlü devlet anlayıĢına sahip olmuĢlardır. Rosecrance‟ın temel argümanı devletlerin arasındaki ekonomik iliĢkilerin karmaĢık ve yoğun bir denklem oluĢturduğu ve devletlerin bu denklemden tam bağımsız bir biçimde var olamayacağıdır. Devletler birbirlerinden hammadde veya teknoloji almak zorunda kalırlar ancak buna karĢın ürettiği ürünleri satabilmek için de pazar olarak birbirlerinin piyasalarına ihtiyaç duymaktadırlar.127

Buradan hareketle içe kapalı olarak tek baĢına büyümenin mümkün olmadığı günümüzde neo-liberallere göre ekonomik açıdan karmaĢık karĢılıklı bağımlılık ağı içindeki devletler için savaĢ ve çatıĢma rasyonel bir tercih olmaktan çıkmıĢtır.

Öte yandan karĢılıklı bağımlılık kavramı ile kastedilen eĢit oranda bağımlılık değildir. Aksine, genellikle asimetrik nitelik taĢır. Bir taraf diğerine onun olduğundan daha fazla bağımlıdır. Buradaki asimetrik bağımlılığı açıklamak adına Keohane ve Nye hassasiyet ve kırılganlık kavramlarını geliĢtirir.128

Buna göre A (az bağımlı) – B (çok bağımlı) ülkelerinin

123 R. Harrison Wagner, “Economic Interdependence, Bargaining Power, and Political Influence”, International

Organization, Cilt 42, No. 3, 1988, p.468-470.

124 Keohane, Nye, Power and Interdependence.., p. 8-9. 125

Wagner, a.g.m., p. 468-470.

126 Keohane, Nye, a.g.m., p. 8.

127 R. Rosecrance, The Rise of the Trading State, Commerce and Conquest in the Modern World, New York:

Basic Books, 1986.

34

asimetrik karĢılıklı bağımlılığında A‟da gerçekleĢecek olan bir olumsuzluk B‟de kırılganlık yaratırken B‟deki bir olumsuzluk A için sadece hassasiyet doğurur.129

Uluslararası aktörler arası etkileĢimin -yirminci yüzyılın ikinci yarısında kitle iletiĢim teknolojilerindeki geliĢimlerin de etkisi ile – giderek karmaĢıklaĢtığı ve aktörlerin birbirlerine karĢı daha savunmasız ve daha hassas olduğunu vurgulayan karmaĢık karĢılıklı bağımlılık tezi temelde 3 nitelik üzerine kuruludur. Bunlar; uluslararası toplum arasında iletiĢim ve etkileĢim kanallarının belirgin Ģekilde artmıĢ olması (multiple channels), uluslararası iliĢkiler gündeminin belirli bir hiyerarĢiden yoksun olması (absence of hiyerarchy among issues) ve uluslararası politikada askeri gücün önemini eskiye nazaran önemli ölçüde yitirmiĢ (minor role of military force) olmasıdır.130

Yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren sistemde yaĢanan geliĢmeler karĢılıklı bağımlılık anlayıĢını pekiĢtirirken, neo-realistlerin öncülük ettiği bir grup tarafından da marjinal olmakla eleĢtirilmiĢtir. Waltz devletlerin halen dıĢ politikada güvenliklerini temin ve maksimize etmeyi öncelikli hedef olarak gördüğünü belirterek karĢılıklı bağımlılığı bu koĢullarda efsane olarak niteler. Ona göre, uluslararası sistemde askeri meseleler yüksek politika (high politics) konularıdır ve bunun dıĢında kalan ve karĢılıklı bağımlılık kuramcıların öne çıkardığı refah ve zenginliği artırmaya dönük çalıĢmalar halen ikincil derecede alçak politika (low politics) kapsamındadır. Yine, pluralist (çoğulcu) bir anlayıĢa sahip olan karĢılıklı bağımlılık kuramı, devletlerin uluslararası politikadaki rolünü hafife almak devlet dıĢı aktörlerin etkisini abartmakla eleĢtirilir. Buna göre, halen devletlerarası iliĢkilerin belirleyici olduğu mevcut uluslararası sistemi açıklamada bu kuram havada kalmaktadır.131

Neoliberaller özetle, karĢılıklı bağımlılık ile çatıĢma arasında ters orantı olduğunu ifade eder. Waltz ve Mearshimer gibi neorealistler ise on dokuzuncu yüzyılın sonuna doğru Avrupa‟da karĢılıklı bağımlılık seviyesinin çok yüksek olmasına rağmen, bu durumun ulusal güvenlik endiĢelerinin ekonomik çıkarları gölgede bıraktığı Birinci Dünya SavaĢı‟na engel olamadığını örnek gösterirler. Ve eğer devletler kendilerini tehdit altında hissederse, ekonomik bağları koparmanın zararlarına rağmen gereken askeri adımları atacağını savunurlar.132

129 Wiltse, “Liberalizm, ĠĢ birliği, Kolektif Güvenlik ve Neoliberal Kurumsalcılık”,.. s. 141-146.

130 Hüseyin IĢıksal, “To What Extent Complex Interdependence Theorists Challenge to Structural Realist School

of International Relations?”, Alternatives: Turkish Journal of International Relations, Vol. 3, No. 2-3, 2004, p. 139-140.

131 Kenneth N. Waltz, “The Myth of National Interdependence”, The International Corporation: A Symposium,

Charles P. Kindelberger (der.), Cambridge: MIT Press, 1970, p. 212.

35

Benzer Belgeler