• Sonuç bulunamadı

1.3. EKONOMĠK KRĠZLER

1.3.4. Küresel Ekonomik Krizler

KüreselleĢme ve Finansal serbestleĢme ile bu serbestliğin ardında denetim sisteminin iyi iĢlememesi sebebiyle küresel ekonomik kriz diye adlandırılan krizler ortaya çıkmaktadır180. Bu krizler; bazen iĢletmelerin kârlılığını kısa vadeli etkileyen

geçici sorunlar, bazen de iĢletmelerin varlığının son bulmasına yol açabilecek kadar ciddi durumlar olarak karĢımıza çıkmaktadır181.

Özellikle 20‟inci yüzyılın 2‟inci yarısından itibaren dünya genelinde küreselleĢme eğiliminin yoğunlaĢmasıyla birlikte ülkeler arasında ticari ve finansal iliĢkilerin artması sebebiyle, “küresel ekonomik bütünleĢme” olarak adlandırılan olgu gündeme gelmiĢtir. Küresel ekonomik bütünleĢme, ülkeleri, ticari ve finansal bakımdan giderek birbirlerine daha bağımlı kılmaktadır. Bu durum, bir ekonomide cereyan eden makro ekonomik sıkıntıların baĢka ekonomilerde de hissedilmesine yol açmaktadır. ġüphesiz söz konusu etkinin boyutları ülkeler arası bağlantının düzeyine göre değiĢmektedir. Son zamanlarda yaĢanan krizler incelendiğinde, krizlerin ortaya çıkıĢ sebepleri bakımından farklılık gösterdikleri ancak, ülkeler arasında yayılma Ģeklinde ortak bir noktaya sahip oldukları görülmektedir182

.

Günümüzde, herhangi bir ülkede ortaya çıkan ekonomik kriz hızla dünyanın diğer ucundaki ülkelere de sıçrayabilmektedirler. Dolayısıyla krizlerin bulaĢma özelliği gittikçe ön plana çıkmaktadır. BulaĢma etkisi, bir ülkede kriz çıktığında, diğer ülkede de kriz çıkma olasılığının ciddi biçimde artması durumu olarak açıklanır. BulaĢma etkisinde değiĢimler, aktarım mekanizmasındaki kanallar güçlendiği zaman ortaya çıkar veya bir piyasada oluĢan krizden sonra oluĢur. Uluslararası bulaĢma mekanizması, bir ülkede yaĢanan kriz sonrasında geniĢleyebilir, bazı aktarım kanalları ise yalnızca kriz süresince etki gösterebilir183. Krizlerde bulaĢmanın temel

sebeplerinden biri, ülkelerin geçmiĢteki dıĢa kapalı ekonomik sistemlerden giderek

179 Aslıhan Ay, “Dünya Ekonomisinde YaĢanan BaĢlıca Ekonomik Krizlerin Analizi ve Krizden ÇıkıĢ

Politikaları-Öneriler ve GörüĢler“, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trabzon, 2011, s.13 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

180 Özlem Balaban ve Elvan Yıldırım Okutan, “Banka ve Finans Kurumlarının Ekonomik Krizden

Etkilenme Düzeyleri ve Kriz Döneminde Uyguladıkları Yönetsel ve Örgütsel Politikalara ĠliĢkin Yönetici Algıları”, Central Bank Review, Cilt:9, Sayı:1, 15-27, 2009, s.17.

181 Hatipoğlu, a.g.e., s.40.

182 Umut Evlimoğlu ve Aslı Yenipazarlı, “Dünyada YaĢanan Son Ekonomik Krizlerin Ortak Paydası:

Yayılma Etkisi ve Belirleyicileri Üzerine Bir Değerlendirme”, Kafkas Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt:6, Sayı:10, 91-112, 2015, s.93.

183 Marcello Pericoli and Massimo Sbracia, “A Primer on Financial Contagion”, Banca D’italia, No:407,

51

uzaklaĢarak daha liberal ekonomik politikalar benimsemeleridir. Diğer bir sebep ise, bilgi iletiĢim teknolojilerindeki geliĢmeler sayesinde sermaye akıĢının hızlanması ve dünya piyasalarında oluĢan entegrasyondur184.

Gerçekten de küreselleĢme ve finansal serbestleĢme süreci ile birlikte, sermaye hareketlerinin etkileri oldukça değiĢmiĢtir. Spekülasyon suretiyle daha fazla getiri kazanma amacında olan ve bir ülkeden öbürüne kolayca transfer olabilen, kısa vadeli sermaye hareketleri artmıĢtır185

. Bu geliĢmelerin olumlu yanlarının yanı sıra krizlere varan olumsuz sonuçları da bulunmaktadır. Ne var ki, kriz nadiren sağlıklı ekonomileri felce uğratan bir hastalıktır. GeliĢmekte olan ekonomilerin nezleye (krize) yakalanması içinse bazı aktarım kanallarına ihtiyaç vardır. En belirgin kanallar küresel finans sistemini oluĢturan kurumlardır. Banka ve diğer finans kuruluĢlarının kısa vadeli borç alıp verdikleri yerler olan para piyasaları bu kurumlardan biridir. Bu borç ve alacak ağları panik dönemlerinde daha kırılgan olur. Sorunları küresel ekonominin bir kısmından diğerine yayar186. Bu sebeple özellikle

ülkemiz gibi geliĢmekte olan ekonomiler açısından ortaya çıkan krizlerin sebepleri ve diğer ülkelere yayılma kanallarının araĢtırılması önem arz etmektedir.

Küresel ekonomik krizler, dünya ülkelerine yayılan ekonomik krizlerle birlikte literatürde önemli bir araĢtırma konusu haline gelmiĢtir. 1929 büyük buhranı, 1973 petrol Ģokları, Avrupa para sistemi kaynaklı 1992-1993 Avrupa, 1994 Meksika “tekila”, 1997-1998 Asya, 1998 Rusya, 1999 Brezilya, 2000-2001 Türkiye, 2001 Arjantin ve tüm dünyayı etkisi altına alan 2008 Amerika mortgage krizi dünyada yaĢanan en temel krizler olarak bilinmektedir. Aslında bu krizler dünyada kriz yaĢanma sıklığını da ortaya koymaktadır187. Dünya ekonomisini farklı derecelerde

etkilemiĢ olan bu krizler göstermektedir ki; küreselleĢen, finansal ve ticari anlamda entegre olmuĢ dünya düzeninde, bilhassa büyük ekonomilerde geliĢen krizler küresel alana süratle yayılmaktadır.

Küresel kriz öncesinde kapitalist sistemin çeĢitli yerlerde karĢılaĢtığı krizler ve bu krizlere yol açan etmenler IMF‟nin Erken Uyarı ÇalıĢması (The IMF and FSB Early Warning Exercise, September, 2010) adlı yayınında incelenmiĢ olup, bu çalıĢma aĢağıda bir tablo halinde özetlenmektedir (Bkz. Tablo-2). Söz konusu tablo, 2008 küresel krizine giden yolu göstermesi bakımından önem arz etmektedir.

184 Berkan AtaĢ, “Küresel Ekonomik Krizler ve Ülkelerin Küresel Krizlerden Sonraki Toparlanma

Performanslarına Yönelik Bir AraĢtırma”, Ġstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul, 2013, s.19 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

185 Engin Çetinkaya, “1990 Yılı Sonrası Dünya Ekonomisinde YaĢanan BaĢlıca Küresel Krizlerin

ĠMKB‟ye BulaĢma Etkisi”, Ġstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul, 2011, s.1

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). 186

Nouriel Roubini ve Stephen Mihm, Kriz Ekonomisi: Dünya Ekonomisinin Çöküşü ve Geleceği, Çev: IĢıl Tezcan, Pegasus Yayınları, Ġstanbul, 2012, s.127.

187

52

Tablo-2 2008 Küresel Krizi Öncesi Dünyada YaĢanmıĢ BaĢlıca Ekonomik Krizler ve

Nedenleri188

ÜLKE VE YIL EKONOMĠDEKĠ KIRILGANLIKLAR KRĠZĠ TETĠKLEYEN NEDENLER

Norveç (1988) Finlandiya (1991) Ġsveç (1991)

Kredilerde geniĢleme, emlak fiyatlarında ĢiĢme, banka sermayelerinin yetersizliği, risk yönetimi ve denetim eksikliği

Vergi reformu, para politikasında sıkılaĢtırma, yerli paranın yabancı paralara karĢı değer kaybetmesi. Meksika (1994)

Devletin kısa dönemli dıĢ borçlarının (ve dövize endeksli borçlarının) yüksekliği.

ABD'nin para politikasını sıkılaĢtırması, siyasal Ģoklar.

Arjantin (1995)

Bankaların kısa dönemli yabancı para ve özellikle Pezo

yükümlülükleri Meksika krizi.

Japonya (1995)

Kredi ve emlak değerlerinde ĢiĢme, denetimi güçlendirmeden yapılan

deregülasyonlar, zayıf yönetiĢim. Emlak piyasasında çöküĢ. Tayland (1997)

ġirketlerin dıĢ yükümlülüklerinin artması, bankaların emlak sektörüne açtığı yüksek krediler.

DıĢ ticaret hadlerinin hızla bozulması, varlık fiyatlarında çöküĢ.

Kore (1997)

Mali sektörün uyumsuzluklar içeren dıĢ yükümlülükleri, Chaebol'lara açılmıĢ krediler.

DıĢ ticaret hadlerinin bozulması, Chaebol kârlarında düĢüĢler ve Tayland krizi.

Endonezya(1997)

ġirketlerin dıĢ yükümlülükleri, bankaların emlak sektörüne açtığı yüksek krediler.

Tayland krizinin bulaĢması, bankacılık krizi.

Rusya (1998) Devletin kısa dönemli finansman ihtiyaçlarının yüksekliği.

Bütçe açığı hedefinin tutturulamayıp, dıĢ ticaret hadlerinin bozulması. Brezilya (1999) Devletin kısa dönemli dıĢ yükümlülüklerinin yüksekliği.

Bütçe kesintilerinin

uygulanamaması, cari açık, Rusya krizi.

Türkiye (2000)

Devletin kısa dönemli yükümlülüklerinin yüksekliği, bankacılık sisteminin kur ve vade uyumsuzluğu.

Büyüyen cari açık, TL'nin değerlenmesi, dıĢ ticaret Ģokları, mali sektör reformlarına olan inanç eksikliği.

Arjantin (2002)

Kamu kesimi ve özel kesim dıĢ ve yabancı para yükümlülüklerinin yüksekliği.

Maliye politikasıyla para politikası uyumsuzluğu, Rusya krizi etkisi.

Uruguay (2002) Bankacılık sektörünün kısa dönem yükümlülüklerinin yüksekliği.

Arjantin'in mevduatları dondurması ve Uruguay bankalarından para çekiliĢi. ABD (2008)

Kredi ve emlak piyasası ĢiĢkinliği, mali sektör regülasyonlarının zayıflığı.

Subprime mortgage piyasasının çöküĢü.

53