• Sonuç bulunamadı

2. KÜLTÜR, KÜLTÜREL MİRAS KAVRAMI VE KORUMA ANLAYIŞI

2.2 Kültürel Miras Kavramı

Kültürel miras kavramı 1972 tarihli ''Dünya Kültür ve Doğal Mirası Koruma Hakkındaki UNESCO Konvansiyonun''da korumaya değer olarak nitelendirilen alanların beraberinde gündeme gelmiştir. UNESCO “Miras” kavramını geçmişten gelen, bugün birlikte yaşadığımız ve gelecek nesillere aktaracağımız kalıt olarak tanımlamaktadır. Kültürel miras ise tarihi ve yapılaşmış çevreyi oluşturan anıtlar, mimari değeri olan yapı grupları ve alanlar olarak tanımlanmaktadır (UNESCO, 1972).

Kültürel Miras, insanlık tarihinin başlangıcından bu yana daha kaliteli bir yaşam sağlamak için, “İnsan’ın yaratıcılığı ve toplumlar arası etkileşimler sonucunda ortaya çıkan kültürel değerlerin birikimidir. Bunlar duygusal (kimliksel tanımlama) ve kültürel değerler (ekoloji, mimari tarihsellik) ile kullanım değerleridir (ekonomik, sosyal, politik) ve tüm bunlar koruma ile muhafaza edilebilir (ICCROM, 1990). Aslında kültürel çevreyi tarih boyunca insanlar tarafından şekillendirilmiş ortamlar bütünü oluşturmaktadır. Baktığımız her yerde geçmişin izleri görülmektedir. Bu tek bir yapı veya bütün arazi dokusu içerisindeki herhangi bir şey olabilir. Dikkat çekilmesi gerekir ki kültürel miras sabit değildir. Sürekli olarak değişir ve reforme olur. Her dönemin kültürel mirasın ne olduğu ile ilgili kendi perspektifi vardır.

11

Kültürel miras, kültürel çevreden daha geniş bir kavramdır. Sadece nesne, yapı ve antik kalıntıları değil önceki kuşaklardan aktarılan hikâye, gelenek ve diğer soyut değerleri de kapsamaktadır. Bu kavram bugünün ve yarının modlarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

UNESCO dünyada yeri doldurulmaz değer olarak dikkate aldığı kültürel ve doğal mirası belirleme, koruma ve muhafaza etme konusunu teşvik etmek amacı ile çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar 1972 yılında UNESCO tarafından benimsenmiş olan uluslararası bir anlaşmayla şekil kazanmıştır. Paris’te imzalanan "Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Hakkında Sözleşme" de kültürel ve doğal mirasın tanımı yapılmaktadır. Sözleşmeye göre kültürel miras kavramı;

Anıtlar: Tarihsel sanatsal ve bilimsel açıdan sıra dışı bir değeri bulunan mimarlık eserleri, heykel ve resimler, arkeolojik nitelikte eleman ve yapılar, yazıtlar, mağara ve eleman grupları;

Yapılar: Mimarileri, türdeşlikleri ve çevresel peyzaj özellikleriyle, tarihsel, sanatsal ve bilimsel açıdan üstün evrensel değerleri bulunan, ayrı ya da birleşik yapı grupları; Sitler: Tarihsel, sanatsal, estetik, etnolojik veya antropolojik açıdan yeri doldurulamaz evrensel değeri olan, insan ürünü eserler veya insan ve doğanın ortak eserleri ve arkeolojik sitleri kapsayan alanlar olarak tanımlanmaktadır (UNESCO, 1972).

Kültürel miras ve korunması ile ilgili özgün anlaşmaların ve yasaların önemine ek olarak, ICOMOS kültürel miras hakkını insan haklarının ayrılmaz bir parçası olarak ifade etmektedir. Dünyadaki yeri doldurulamaz somut ve soyut mirasın tehdit altında oluşu, kurumlar ve devletlere olduğu gibi her bir bireye ve topluma da görevler ve sorumluluklar yüklemektedir. Günümüzde bu hakkın korunması gelecek nesillerin haklarının korunması anlamına gelmektedir. ICOMOS Stockholm Bildirgesi’nde, bu hakları aşağıdaki gibi sıralamaktadır (ICOMOS, 1998).

 Her insanın kültürel kimliğinin ifadesine saygı duyularak, kültürel mirasın özgün kanıtlarına sahip olma hakkı;

 Mirasının herkes tarafından bilinme hakkı;  Mirasın mantıklı ve uygun kullanılma hakkı;

12

Kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi için, geçmiş nesillerden bize kalan bir emanet olarak algılanması ve gelecek nesillere daha fazla bozulmadan iletme yollarının aranması gerekmektedir.

"Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Hakkında Sözleşme" de ayrıca kültürel ve doğal mirasların, tehdit altında olduğuna da değinilmiş ve yok olmalarının bütün dünya milletlerini ilgilendirdiği vurgulanmıştır (UNESCO, 1972). Kültürel ve doğal miras her ikisi de yeri değiştirilemez değerlerdir. Dünya mirası kavramı evrensel boyutuyla farklılaşmakta ve dünya miras alanları üzerinde bulunduğu ülkenin siyasi sınırları dikkate alınmadan, dünyadaki tüm insanlara ait evrensel değerler olarak değerlendirilmektedir.

2.2.1 Kültür varlıklarının insanlığın ortak mirası olduğu görüşü (Evrensellik görüşü)

1954 tarihli Avrupa Kültürü Konvansiyonu’nda kullanılan " Avrupa'nın Ortak Kültür Mirası" tanımı devlet sınırlarının ötesine geçilmesi kültürel mirasın evrenselliğini tanımlamak adına önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Bu konvansiyonun dördüncü maddesine göre üye devletler kültürel değere sahip nesnelerin dolaşımını ve karşılıklı değişimini kolaylaştırmalıdır. Beşinci maddeye göre ise, her üye devlet kendi kontrolü altında bulunan ve Avrupa kültürü değerine sahip olan nesneleri Avrupa'nın ortak kültür mirasının bir parçası olarak kabul edecek, bunları korumak için gerekli önlemleri alacak ve bunların uygun şekilde görülmelerini sağlayacaktır. Bu konvansiyon bir milletin kültürel zenginliğinin sadece o millet için değil, aynı zamanda insanlık için önemli olduğunu ve bu amaçla da her devletin insanlık için bu hazineleri korumaları gerektiğini vurgulamıştır (Avrupa Kültürü Konvansiyonu, 1954).

Bu sözleşme ile kültür varlıklarının insanlığın ortak mirası olduğu görüşünün temelleri Avrupa bütününde atılmıştır. Bu görüş 1972 yılındaki UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi ile Dünya Mirası boyutuna ulaşabilmiştir. Bu sözleşme bağlamında yayınlanan 1977 tarihli UNESCO uygulama rehberinde “evrensel” kavramı “Uluslar Arası Üstün Evrensel Değer” kavramı ile ifadelendirilmiştir. Rehberde kavram şu şekilde açıklanmıştır; Bazı kültürel özellikler her yerde, tüm insanlar tarafından büyük anlam ve önemli kabul edilmeyebilirler. Görüşler bir kültür veya dönemden diğerine değişebilir. Kültürel varlıkların evrensel

13

değer olarak yorumlanması için parçasını oluşturduğu dönemin kültürünü yüksek oranda temsil etmesi gerekmektedir (UNESCO, 1977).

2011 yılındaki son uygulama rehberinde ise tanım şu şekilde genişletilmiştir. Üstün Evrensel Değer, ulusal sınırları aşan, bugün ve gelecek kuşaktaki bütün insanlık için ortak öneme sahip olağanüstü kültürel ve/veya doğal miras anlamına gelir. Bu nedenle, bu mirasın günümüzde korunması tüm uluslararası toplum için yüksek önem taşımaktadır (UNESCO, 2011).

Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere evrensel nitelikte olan kültür varlıkları insanlığın gelişiminde farklı safhalardaki başarısını göstermektedir. Bu tür bir yaratıcılığın tümüyle bir devlete ya da ulusa ait olduğu iddiası kabul edilemez. Kültür varlıkları her türlü kısıtlayıcı yasal uygulamaların dışında bağımsız olarak insanlığın ortak mirasını oluşturmaktadır. Bütün insanların kültür varlıklarını görme, inceleme ve değerlendirme hakkı olmalıdır. Ortak kültür mirası görüşü kültür varlıklarının uluslararası ticaretini, karşılıklı değişimini ve sergilenmesini savunmaktadır. Böylece eski kültürlere ait eserler geniş bir kitleye hitap edebilecektir.

Koruma kavramı, kültür varlıklarının uygun koşullarda muhafaza edilmesi yanında, kültür varlığının varlıklarının tarihi, coğrafi, toplumsal ve iktisadi anlamda bütünlüğüne de saygı duymayı gerektirmektedir. Bu noktada Evrensellikle birlikte yerellik ortaya çıkmaktadır. Her kültürel miras ait olduğu yerde benzer özellik gösteren yapı veya alanlar ile bütüncül olarak ela alınmalıdır.

1972 yılındaki sözleşme Dünya Mirası kavramını açıklamak ile birlikte her ülkenin kendi mirasını korumadan sorunlu olduğunu diğer ülkeleri bu konuda ihtiyaç duyulduğunda bilimsel açıdan kaynak ve bilgi yardımı yapması gerektiğine değinmektedir. Ülkelerin Koruma konusunda başarısız olması halinde başka bir ülkeye taşınarak orada korunması gibi bir konu söz konusu edilmemiştir. Devletin egemen bir güç olmasına rağmen, kültür varlıkları söz konusu olduğunda uluslararası topluma karşı manevi sorumluluğu olması beklenmektedir (UNESCO, 1972).