• Sonuç bulunamadı

2.3. Kültür ve Öz Yetkinlik

2.3.2. Kültürel farklılıklar ve öz yetkinlik değerlendirmesi

Kültürel farklılıkların öz yetkinliği nasıl etkilediğinin incelenmesinde Hofstede (1986)’in ortaya koyduğu kültürel boyutlar ve bu boyutlardaki farklılıkların aile ve eğitim sistemlerindeki sosyal uygulamalara nasıl yansıdığı ile ilgili görüşlerinden yararlanılmıştır. Hofstede (1986)’e göre özyetkinliğin kaynakları üç şekilde değişiklik gösterebilir.

1- Bazı kaynaklar diğerlerine göre daha yaygın olabilir. Örneğin cinsiyete göre ayrımın katı olduğu toplumlarda kadınlar, erkek modelleri daha az izleme fırsatı bulabilir. 2- Kaynakların dağılımı eşit düzeyde olsa da farklı biçimlerde olabilir. Kollektif kültürlerde çocuklar kültür içindeki davranışlarının ve bireysel performanslarının nasıl olduğu konusunda geribildirim alabilir. Bireyci kültürlerde çocuklar sadece kendi bireysel performansları ile ilgili geri bildirim alabilmektedir.

3- Kaynakların nasıl değerlendirildiklerine göre de farklılık olabilir. Örnek olarak bireysel kazanımların vurgulanması, bireysel kültürde kolektif kültüre göre daha fazla olabilir ve daha fazla teşvik edilebilir.

Öz Yetkinlik ile ilgili bilgi kaynaklarını etkileyebilecek kültürel özelliklere ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir.

Bireycilik-kolektivizm: Hofstede (1986) kollektif yönü yüksek olan kültürlerdeki ailelerin çocuklarına sevmeyi ve grup içi ihtiyaçlara saygı göstermeyi öğrettiğini belirtmektedir. Okulda çocuklar, kendi yetkinliklerini geliştirecek amaçları öğrenmek yerine gerekli yetkinlikleri gösteren performans hedeflerini izlemekte ve performans çıktılarının toplumda fark edilmesini sağlayan bir sosyal gerçeklik oluşturmaktadır. Bireyci yönü yüksek kültürlerde çocukların nasıl öğreneceğini öğrenmesi beklenir. Performans çıktıları, kendini gerçekleştirmenin ve kişinin bireysel potansiyelinin gerçekleştirilmesi için bir araç olarak görülür. Grup içi ihtiyaçlar karşılandığında bu çaba bırakılmaz. Aksine kişisel hedeflere yönelerek bireysel potansiyelin gerçekleştirilmesi için sürekli girişimde bulunur.

Bireyci kültürlerde çocuklar, öz yetkinlik değerlendirmesinde kendi kişisel performans kazanımlarının azalması ya da artmasıyla ilgili bilgiye odaklanır. Kolektif kültürlerde grup içi üyelerin değerlendirmesi, öz yetkinlik ile ilgili önemli bir bilgi kaynağıdır. Diğer üyelerin model alınması şeklindeki dolaylı deneyimler de etkili olmaktadır.

26 Bireyci kültürlerdeki çocuklar, kendi duygusal durumları ile daha uyumlu iken kolektif kültürlerde sosyalleşen çocuklar duygusal durumları daha stratejik kullanılmaktadır. Bundan dolayı, duygusal durumlar bireyci kültürlerde çocukların öz yetkinlik değerlendirmesinde daha belirgin bilgi kaynağı olmaktadır (Markus & Kitayama, 1991).

Güç farklılığı: Hofstede (1986)’e göre güç farkının aileyi ve okul ortamını etkileme biçimi, gençlerin otorite ile ilişkisini etkilemektedir. Güç farkının fazla olduğu kültürlerde çocuklara anne babasına itaat etmesi ve onları üstün olarak görmesi öğretilir. Eğitim, öğretmen merkezlidir. Öğrenciler öğretmenlerin eğitim faaliyetini kontrol etmesini ister. Öğretim malzemelerinin, öğretici personelin bilgeliğini yansıtması beklenir. Öğretim personeli ise eleştirilemez. Anne babaların öğretmenleri desteklemesi beklenir. Güç farklılığının az olduğu kültürlerde aile ortamında çocukların düşüncelerini serbestçe aktarmaları teşvik edilir. Çocuklar anne babalarla eşit kabul edilir. Okuldaki eğitim öğrenci merkezlidir. Öğretmenler, öğrencilerin iletişimi başlatmalarını, konuşmalarını, eleştirmelerini, kendi öğrenme biçimlerini bulmalarını bekler. Öğrenme materyali yetkin olan herkesten elde edilebilir. Anne babaların öğrencilerin yanında olması beklenir.

Güç farklılığının fazla olduğu kültürlerde öğretmen güçlü bir etkileyicidir. Öğrencilerin okul ile ilgili öz yetkinlik değerlendirmeleri, çoğunlukla öğretmen değerlendirmelerinin ve eylemlerinin bir ürünüdür. Dolayısıyla, öğrenciler kendi kapasitelerini öğretmenlerin değerlendirmelerine göre belirlerler. Model olarak görülen akranlar da öğretmenlerce belirlenir. Öğretmenlere uzmanlık ve güç gibi birçok etkileme özelliği yüklendiği için onların değerlendirme içeren geri bildirimleri, öğrencilerin kendi kapasiteleri ile ilgili değerlendirmelerini büyük ölçüde etkiler. Duygusal yönden de düşük akademik performans sonrası yaşanılan duygusal gerilim düşük özyetkinliğe katkıda bulunur. Öğretmenlerin sorgulanmayan otoritesi, olumsuz duygusal uyarılmayı artırabilir. Sonuçta öğrencilerin duygusal durumları öz yetkinlik için yaygın bir bilgi kaynağı olmaktadır.

Güç farklılığının az olduğu kültürlerdeki öğrenciler oldukça farklıdır. Çocuklara öğrenme sırasındaki içerikler konusunda seçim yapmalarına izin verildiği için geçmiş performanslarında belirleyici olabilmektedir. Bundan dolayı geçmişteki performansları

27

konusunda öğretmen, anne baba veya akran grubu gibi otoritelerin etkisinden uzak bir şekilde karşılaştırma yaparak değerlendirebilmektedir. Öğretmenlerin sözlü değerlendirmelerine aşırı önem yüklenmediği için otoritenin etkilemesi azalmaktadır. Ayrıca buna paralel olarak öğrencilerin duygusal durumları da öğretmen ve anne baba değerlendirmesinden daha az etkilenmektedir.

Belirsizlikten kaçınma: Hofstede (1991)’e göre belirsizlikten kaçınmanın güçlü olduğu kültürdeki ailelerde yabancı etkiler, yüksek tehdit ve gerilim kaynağı olarak görülmekte, yakınlık ve bilinirlik sakinleştirici şekilde etkilemektedir. Aile ve okul ortamlarında duygusal tepkiler kabul görür. Kendini haklı görme yaygındır. Öğretmenlerin tüm doğru cevapları bilmesi ve resmi biçimde davranması beklenir. Düşünce uyumsuzluğu kişisel saldırı olarak yorumlanabilir. Öğrencilerin yapılandırılmış tek boyutlu öğrenme stratejilerine uyum sağlaması beklenir.

Belirsizlikten kaçınmanın az olduğu kültürlerde aile üyeleri yeni ve yabancı yaşantıları merak ederler. Yeni problemlerle karşılaşınca kaygılanmazlar. Belirsizliklere duygusal değil, düşünerek tepki veririler. Öğretmenlerin her şeyi bilmesi beklenmez. Sade dil kullanırlar. Düşünce farklılığı mücadele olarak görülür. Anne babaların fikir ve görüşlerini alırlar. Öğrenciler çok boyutlu öğrenme stratejilerinden etkili biçimde yararlanırlar.

Belirsizlikten kaçınmanın fazla olduğu okullardaki öğrenciler geriye baktıklarında tamamen tasarlanmış bir performans geçmişi görürler. Çünkü tamamen yapılandırılmış bir öğretim çok az belirsizlik bırakır. Çalışmalar için düzenli ve sıkça yapılan geri bildirim, öğrencinin yeteneği konusunda kesin bir sıralama ortaya çıkarır. Toplumdaki sosyal sıralama, performansa dayalı öz yetkinlik değerlendirmesinde güçlü bir etkileyici olarak rol alır. Öğrenciler özyetkinlikleri ile ilgili sosyal yönden karşılaştırmalı değerlendirmede nerede olduklarını tam olarak bilirler. Ayrıca öğretmen, anne baba, akran gibi önemli ikna edicilerin sözlü iletişimleri açık şekilde belirtilir ve yüksek düzeyde bir sosyal konsensüsü yansıtır. Yeni ya da yabancı etkinliklerde olumsuz duyguların yaşanılması, düşük düzeydeki öz yetkinliği pekiştirir. İstenmeyen akran karşılaştırmalarından kaynaklanan olumsuz duyguların yaşanılması, düşük düzeydeki öz yetkinliği daha da kararlı hale getirir. Diğer taraftan bireyin sosyal sıralamada akranından yukarıda olması, olumlu duygusal durumlar ortaya çıkarır. Bunun öz yetkinliği arttırıcı rolü olmaktadır.

28 Belirsizlikten düşük düzeyde kaçınma davranışı sergileyen aile ve okullarda yetişen çocuklar kendi özyetkinliklerini değerlendirirken daha fazla belirsizlikle karşılaşmaktadır. Performans kazanımları ile ilgili performans geribildirimi ve sosyal sıralama bireyselleştirilmiş öğretimden dolayı daha az olmaktadır ve kesinliği daha azdır. Dolayısıyla dolaylı yaşantılar ve performans kazanımlarından elde edilen çıkarımlar, kendini değerlendirme için temel oluşturmaktadır. Bu ise kendini değerlendirme kapasitesinin gelişmesini sağlamaktadır. Ayrıca birey otorite değerlendirmelerini kendisi için kullanabildiği için, duygusal durumların öz yetkinlik değerlendirmesindeki rolü azalmaktadır.

Maskulen-feminen özellikler: Maskulen toplumlarda aileler başarı ve rekabete odaklanır. Okulda öğretmenler başarılı öğrencileri ideal olarak gösterirler ve akademik başarıları öne çıkarırılar. Öğrenci rekabetçidir, başarılarının reklamını yaparlar, başarısızlıklarını felaket olarak görürler. Profesyonel mesleki alanlara değer verilir. Akademik konularda araştırma yapılması ve eğitim alınması, feminen olarak görülür, bu alanlar erkeklere uygun görülmez. Daha feminen olan toplamlarda aileler karşılıklı sosyal ilişkilere önem verir ve çatışmalar müzakereler ile çözülmeye çalışılır. Okulda normlar öğrencilerin ortalaması ile belirlenir. Öğrencilerin sosyal uyumuna önem verilir. Akademik başarısızlık fazla ciddiye alınmaz. Akademik alan seçimi ilgilere göre belirlenir. Erkekler geleneksel olarak feminen görülen alanlarda çalışmakta serbesttir.

Maskulen toplumlardaki erkek çocuklar katı bir performans rekabeti yaşar. Kendi özyetkinliğini değerlendirirken başkalarının performansının nasıl olduğuna dikkat eder. Rakiplerini geçen başarılar ve başkalarına kıyasla ulaşılan kişisel kazanımlar öz yetkinliği artırıcı rol oynar. Feminen kültürlerde performans kazanımları cinsiyete veya başkalarına bağlı olmadan öz yetkinlik değerlendirmesini etkiler. Maskülen kültürlerde erkek çocuklarına yönelik öz yetkinlik değerlendirmesinde kültürel etkilere özellikle dikkat edilir (Oettingen, 2002, s.157). Maskülen görülen mesleklerin tercih edilmesinde, feminen kültürlerde de feminen kabul edilen mesleklerin seçilmesinde kültürel etkilerin olduğu düşünülmektedir.

Ayrıca Lin (2004)’e göre psikolojik danışma alanı kaçınılmaz biçimde belirli bir kültürel çevreyle ilişkilidir. Seeman ve diğerleri (2004), psikolojik danışmanın sosyal

29

çevresinin ve kültürel geçmişinin, psikolojik danışma yaklaşımını etkilediğini düşünmektedir. Benzer şekilde Laungani (2004), kültürel geçmişin farklı olmasının psikolojik danışmanları ve yaklaşımlarını etkilediğini savunmaktadır. Buna örnek olarak mevcut psikolojik danışma yaklaşımlarının Batı kaynaklı olduğunu, bundan dolayı da mevcut psikolojik danışma yaklaşımlarının Batı kültürlerinin özelliklerini taşıdığını belirtmektedir. Bu görüşünü desteklemek için verdiği örnekte, batı kültürlerinde ise bireyciliğin öncelikli olduğunu, doğu kültürlerinde ise kolektifliğin, duygusallığın ve ruhsal özelliklerin çoğunlukta olduğunu, bireylerin özel ve sosyal yaşamlarının toplumsal yaşama göre düzenlendiğini ve aile içerisinde bireysel amaçların ailedeki amaçlara göre şekillendiğini belirtmektedir. Bununla ilişkili olarak farklı etnik ya da kültürel geçmişi olan danışanlar için tasarlanmış modeller, kavramlar, beceriler ve teknikler bulunmaktadır. Buna paralel olarak psikolojik danışmanlar çok kültürlülük yönünden farkındalığa, bilgi ve becerilere ihtiyaç duymaktadır (Lin, 2004). Bunun yanısıra bazı psikolojik danışma programı eğitimcileri, farklı kültürlerdeki danışanlara yönelik etkili bir psikolojik danışma uygulamasının sağlanması için psikolojik danışmanlara o kültüre yönelik önerilerde bulunmaktadır. Örneğin Lin (2004) Tayvanlı danışanlarda pozitif değişim sağlamaya yönelik etkili psikolojik danışma uygulaması için Tayvanlı psikolojik danışmanların kendi kültürel özelliklerine uygun kültürel yetkinlik geliştirmelerini önermektedir. Sonuç olarak sosyal ve kültürel faktörler, psikolojik danışmanın yaşamını, eğitimini ve mesleki gelişimini etkileyerek psikolojik danışmanın özyetkinliğini etkileyebilmektedir (Chen, 2004; Liu ve diğerleri, 2007; Nilsson & Duan, 2007).

2.4. Psikolojik Danışman Öz Yetkinliği

Etkili bir psikolojik danışman olmak için beceri ve özgüven gereklidir. Psikolojik danışman öz yetkinliği yakın bir gelecekte belirli bir danışanla psikolojik danışma oturumlarını etkili biçimde uygulayacağına yönelik psikolojik danışmanın kendi kapasitesi ile ilgili inancı olarak tanımlanmaktadır (Larson, Suzuki, Gillespie, Potenza, Bechtel & Toulouse, 1992). Etkili biçimde psikolojik danışma oturumunun uygulanması; yardım becerilerini etkili biçimde uygulamak, oturum görevlerini yürütmek ve güç danışanlar ile uygulama yapabilmek anlamına gelmektedir (Larson & Daniels, 1998; Lent, Hill & Hoffman, 2003). Diğer bir ifade ile, psikolojik danışman öz yetkinliği, ne