• Sonuç bulunamadı

2- AraĢtırmanın Metodu ve Kaynakları

2.4. Küfrün Kendisi veya Alameti Olarak Belirtilen Ameller

Bu baĢlık altında yapılması doğrudan küfür olarak nitelenen veya inkâr alameti olan büyük günahların ortaya konduğu hadislere yer verilmiĢtir.

-

- Zeyd b. Hâlid el- Cühenî‟ den Ģöyle demiĢtir: Nebi (s.a.) bize Hudeybiye‟ de gecesi yağmurlu bir sabah namazını kıldırdı namazını bitirince insanlara döndü ve “Bilir misiniz Rabbiniz ne buyurdu? ” dedi. Ġnsanlar da „Allah ve Rasülü en iyisini bilir dediler‟ ġöyle dedi: “Kullarım bana mümin ve kâfir olarak sabahladı. Allah‟ın fazlı ve rahmeti ile yağmur yağdırıldı diyen bana iman etmiĢ yıldızı inkâr etmiĢtir. Bize falanca yıldızın görünmesi ya da kayboluĢuyla yağmur yağdırıldı diyen ise beni inkâr etmiĢ yıldıza inanmıĢtır.”110

Cahiliyye döneminde Arapların astronomi bilgileri geliĢmiĢti. Yıldızları ve diğer gök olaylarını takip eder meydana gelen önemli Ģeyleri bu astronomik olaylara bağlarlardı. Rasülullah‟ın sabahleyin kıldırdığı namazdan sonra cemaate dönerek yağmurun yağması ile yıldızın görünmesi ve kaybolması arasında bağlantı kuran, bu olayı Allah‟a bağlamak yerine yıldıza bağlayan kiĢinin Allah‟ı inkar etmiĢ olduğunu belirtmesi,bu konuĢmayı da arkasında namaz kılmıĢ olan kiĢilere yapması hadisin dikkat edilecek noktasıdır.

Nevevî bu hadisi Ģöyle açıklamıĢtır: “Bize falanca yıldızın doğuĢuyla ya da kaybolmasıyla yağmur verildi diyenlerin küfrü konusunda ihtilaf edilmiĢtir.” Nevevî öncelikle bu ifadeyi Allah‟ı inkar etme, imanın aslının ortadan kalkması ve Ġslâm dininden çıkmadır diyenlerin görüĢünü aktarır. Bu yorumla ilgili, yıldızın gerçekten etki edici ve yağmuru yağdırıcı olduğuna inananlar içindir, cahiliyede olduğu gibi kim bu Ģekilde inanırsa Ģüphesiz kâfir olur Ģeklinde bir açıklama yapılmıĢtır. Bu görüĢ Ġmam ġafiî‟ nin de içinde bulunduğu cumhurun görüĢüdür ki hadisin zahiri de budur. Yine bu konuda Ģu görüĢ de aktarılır: Eğer yağmurun Allah‟tan geldiğine inanıp da bize Ģu yıldızın kaymasıyla yağmur verildi, bize Ģu Ģu vakitlerde yağmur yağdırıldı derse kâfir olmaz. Bunun da keraheti konusunda ihtilaf vardır. Açık olan kerahettir ama bu kerahet tenzihidir. Nevevî burada bahsedilen küfrün Allah‟ın nimetine karĢı nankörlüktür Ģeklinde de açıklandığını aktarır.111

Ġbn Hacer burada muradın küfrün Ģirk çeĢidinin olduğunu aktarır. Ġmam Ahmed‟ in Nasr b. Ahmed el- Leysî‟den onun da Muaviye el- Leysî‟ den rivayet ettiği “Ġnsanlar ihtiyaç içindeyken Allah onlara gökten rızık indirir ve onlar: „bize falanca yıldızın doğuĢuyla ya da batıĢıyla yağmur indirildi‟ derler de müĢrik olurlar” hadisini aktarır. Ġbn Hacer buradaki küfrün bazı âlimler tarafından küfranı nimet olarak anlaĢıldığını, ancak ehl-i ilmin birinci görüĢü daha çok benimsediklerini aktarır. Ġmam ġafiî‟ nin de bu görüĢte olduğunu Kitabü‟l-Ümm‟ den aktardığı Ģu görüĢüyle belirtir. “MüĢriklerin dediği gibi yıldızın kayboluĢuyla ya da doğuĢuyla bize yağmur yağdırıldı derse bu küfürdür. Rasülullah‟ ın da dediği gibi doğuĢ ya da batıĢ zaman ile alakalı birer durumdur ki zaman da mahlûktur. Herhangi bir zaman diliminde gerçekleĢen bir olay kendisi için ya da baĢkası için ne yağmur yağdırmak ne de baĢka bir hususta etkili değildir.”112

Yağmuru yağdıranın Allah‟tan baĢka bir varlık olduğuna inanmak Ģirktir. Ancak Allah‟ın takdirini ön planda tuttuğu halde yağmurun yağmasını, yıldızın hareketine bağlamanın gerçek manada küfür değil Allah‟ın nimetine nankörlük olarak anlaĢıldığı görülmektedir.

111 Nevevî, a.g.e. II, 60.

- Bize ġu‟be Zübeyd‟ den rivayet etti, dedi ki: “Ebû Vail‟e Mürcie‟ yi sordum dedi ki: Bana Abdullah b. Mes‟ud Nebi (s.a.)‟ in Ģöyle söylediğini rivayet etti: Müslüman‟a sövmek fâsıklık, onunla savaĢmak ise küfürdür.”113

Fısk kavramı ile ilgili birinci bölümde yaptığımız açıklamayı göz önünde bulundurarak, müslümana sövme fiilini gerçekleĢtiren kiĢinin fâsık oluĢunu anlamak kolaydır. Ancak müslümanla savaĢan müslümanın yaptığı bu iĢin küfür olarak değerlendirilmesi yoruma muhtaçtır.

Nevevî müslümana sövmenin fâsıklık olduğu konusunda icma olduğunu, müslümanla kıtale gelince onu helal saymadıkça kiĢinin kıtalden dolayı küfrüne hükmedilmeyeceğini belirtir. Bu konuda farklı görüĢler olduğunu ifade ederek onları Ģöylece sıralar: Öncelikle küfür hükmü, müslümanla kıtali helal sayan ile ilgilidir demiĢlerdir, daha sonra buradaki küfrün iyiliğe, nimete ve Ġslâm kardeĢliğine karĢı bir nankörlük olduğu görüĢünü aktarır. Üçüncü olarak, hadiste bahsedilen amelin kötü sonucu itibariyle küfürle tevil edilebileciği son olarak da „kâfirlerin fiilleri gibidir‟ Ģeklindeki görüĢleri aktarır.114

Kirmânî, buradaki kıtal kelimesinin çekiĢme Ģeklinde anlaĢılabileceğini örnekle açıklar. Küfrün dinden çıkmak değil Müslümanların hukukuna karĢı saygısızlık ve nankörlüktür Ģeklinde anlaĢılması gerektiğini ifade eden Ġbn Battal‟ın görüĢünü aktarır. Kirmânî burada kendi görüĢü olarak sonuç itibariyle kötü oluĢu bakımından kıtalin küfre tevil edilebileceğini veya kâfirlerin fiili gibidir Ģeklinde anlaĢılabileceğini ortaya koyar. Hattabi‟ nin bu konuyla ilgili olarak kastedilenin Allah‟ı inkâr etmek demek olduğunu, ancak Hâriciyye gibi tevil yoluyla imama baĢkaldırıp Müslümanlarla savaĢan ya da zorla savaĢa dahil edilen kiĢinin bunun Ģumülüne girmeyeceği görüĢünü de dile getirir.115

113

Buhârî, Ġman, , Edeb, 44; Müslim, Ġman, 116; Tirmizî, Birr,51, Ġman, 15; Nesâî, Tahrim, 67; Ġbn Mâce, Fiten, 4, Mukaddime, 7, 9.

114 Nevevî, a.g.e. II, 54. 115 Kirmânî, a.g.e. I, 190

Ġbn Hacer müslümanla kıtalin küfür olarak nitelendirilmesinin Mürcie‟nin fikirlerini iptal ettiğini, ancak masiyetleri küfür sebebi olarak kabul eden Hâriciyye‟in görüĢünü de desteklemeyeceğinin belirtir. Ona göre burada küfrün zahiri kastedilmemiĢ, kıtalin sövmekten daha büyük olduğunu ortaya koymak için fısktan daha Ģiddetli olan küfür ifadesi kullanılmıĢtır. Ona göre burada küfrün hakikati kastedilmemiĢ zikredilen durumdan sakındırma için mübalağa yapılmıĢtır.116

Aynî de müminin, müslümanla kıtalden ya da baĢka masiyetten dolayı tekfir edilemeyeceği hakkında icma olduğunu ifade eder. Yukarıdaki açıklamaların benzerini aktararak Kirmânî ve Hattabî‟ nin zikredilen görüĢlerinin uzak birer tevil olduğunun ifade edildiğini belirtir.117

Müslümanlarla savaĢan kiĢinin gerçek manada kâfir oluĢu bu iĢi helal sayanla ilgili görünmektedir. Bu günahı, helal saymadan tevil yoluna baĢvurarak iĢleyen kiĢi Müslümanların hukukuna karĢı nankörlükte bulunmuĢ olur. Ayrıca Müslümanlarla kıtalin küfür olarak nitelendirilmesi yapılan iĢin günahının büyüklüğünü de ortaya koymaktadır.

Yukarıdaki hadise benzer olarak Abdullah b. Ömer (r.a.)‟den rivayet edilen hadiste

Nebî(s.a.) Ģöyle buyurmuĢtur:“Her kim bize silah çekerse bizden değildir.”118

Nevevî bu hadisi açıklarken, “Ehl-i Sünnetin kuralı Müslümanlara haksız yere ve herhangi bir tevile dayanmadan silah çeken ama bunu helal saymadan yapan kiĢi isyancıdır, kâfir olmaz. Müslümanlara silah çekmeyi helal sayarsa kâfir olur” yorumunu yapar. Bu konuda Süfyan b. Uyeyne‟ nin „bizim hidayetimiz üzere değildir‟ sözü için, “Bu, gönülleri etkileyen ve azarlamanın en açık Ģekilde yapıldığı bir hadistir” ifadesini aktarır.119 116 Ġbn Hacer, a.g.e. I, 112. 117 Aynî, a.g.e. I, 434.

118 Buhârî, Fiten, 7, Diyât, 2; Müslim, Ġman, 163, 164, Fiten, 16;, Nesâî, Tahrim, 26, 29; Tirmizî,

Hudud, 26; Ġbn Mâce, Fiten, 11.

Kirmânî bu hadiste zikredilen durumu, Müslümanlarla savaĢmayı mubah görme ya da bunu din cihetinden yapma, yani kafirlerin Ġslam‟a karĢı, müslümanlarla savaĢması yönünden ele almıĢtır.120

Ġbn Hacer, bu hadisteki tehdidin haddi aĢan zalimlerle savaĢan kendilerini savunan hak ehline değil, zalimlerin kendilerine ve haksız yere savaĢı baĢlatanlara olduğunu belirtir.121

Tirmizi bu iki hadisi rivayet ettikten sonra Ģu açıklamayı yapar:”Buradaki küfür irtidat gibi kiĢinin dinden çıkmasını ifade eden bir küfür değildir. Çünkü öldürülen müslümanın yakınları katili dilerse affeder, dilerse onun cezalandırılmasını talep eder. Eğer adam öldürme gerçek manada küfür olsaydı maktülün yakınlarının katili affetme gibi bir yetkileri bulunmazdı. Ayrıca Ġbn Abbas, Tâvûs, Atâ ve ilim ehlinden baĢkaları buradaki küfrün gerçek küfürden baĢka, fıskın da gerçek fısktan baĢka olduğunu belirtmiĢlerdir.”122

Aynı konuda Buharî‟de geçen üçüncü hadis de Cerir (r.a.)‟den rivayet edilmiĢtir. Rivayete göre Nebi (s.a.) veda haccında Cerir(r.a.)‟e insanları sustur demiĢ ve Ģöyle buyurmuĢtur: “Benden sonra birbirlerinin boynunu vuran kâfirler olarak gerisingeri dönmeyiniz.”123

Ebû Dâvûd, bu hadisin iki Ģekilde anlaĢılabileceğini belirtir:

1. Silahını kuĢanan kiĢi için kefera ifadesi kullanılır, zaten küfrün aslı da örtmektir. Bu açıklamaya göre hadis: “Benden sonra birbirinizi öldürmek için silah kuĢanmayın” Ģeklinde anlaĢılmaktadır.

2. Bu hadiste “Benden sonra ihtilafa düĢen ve birbirinin boynunu vuran fırkalar gibi olmayın,bu Ģekilde siz kafirlerin bir benzeri olursunuz.” denmek istenmiĢtir. Çünkü kafirler birbirlerini öldüren birer düĢmandırlar, Müslümanlar ise kardeĢ gibidirler,

120 Kirmânî, a.g.e. XXIV, 8, 9. 121

Ġbn Hacer, a.g.e. XIII, 24.

122 Tirmizî, es-Sünen, V, 21.

123 Buhârî, Ġlim, 43, Fiten, 8; ayrıca farklı senetle Edeb 95; Müslim, Ġman, 118, 120, Kasame, 29; Ebû

birbirinin kanını dökmeleri hela olmaz, tersine kardeĢlerinin kanlarını koruma hususunda mücadele etmeleri gerekir.124

Nevevî bu hadis ile ilgili yedi farklı görüĢ olduğunu belirterek bu görüĢleri Ģöyle sıralar:

1. Burada kafirler gibi olacağı kastedilen kiĢiler, haksız yere adam öldürmeyi helal sayan kiĢilerdir.

2. Allah‟ın vermiĢ olduğu nimetlere ve Ġslâm‟ın hakkına nankörlük kastedilmiĢtir. 3. Bunu yapan kiĢi küfre yaklaĢır ve bu iĢ onun küfrüne vesile olur.

4. Ebû Dâvûd‟un açıklamasına paralel olarak, bu kâfirlerin fiillerinden bir fiildir. 5. Burada kastedilen gerçek küfürdür, “Birbirinizin boynunu vurarak küfre

düĢmeyin, Müslümanlar olarak devamlı olun” denmektedir. 6. Küffardan maksat silah kuĢanan kiĢidir, silah kuĢanana kâfir denir. 7. “Bazılarınız bazılarınızı tekfir ederek onunla kıtali helal saymasın”

Nevevî hadis hakkında yukarıdaki görüĢleri sıraladıktan sonra, dördüncü görüĢün daha belirgin olduğunu ve bu görüĢün aynı zamanda Kadı Iyaz‟ın da görüĢü olduğunu belirtir.125

Kirmânî,Beğavî‟ nin bu hadisin açıklamasında belirttiği “Müslümanların boyunlarını vurma konusunda fiilleriniz kâfirlerinkine benzemesin” Ģeklindeki görüĢünü aktarır. Burada yapılan fiil, iki yönden kâfirlerin yaptığına benzer ki bunlardan birincisi müslümanlarla savaĢıp onların boyunlarını vuran kâfirlerin fiili, diğeri de „birbiriyle savaĢıp duran kâfir milletlerin fiilidir.126

Ġbn Hacer buradaki ifadenin “Kâfirlerin fiillerini yapmayın, böyle yaparsanız birbirini öldüren kâfirlere benzersiniz” Ģeklinde anlaĢılabileceğini belirtir. Ayrıca burada

124 Ebû Dâvûd, a.g.e. V, 63. 125 Nevevî, a.g.e. II, 55. 126 Kirmânî, a.g.e. II, 139, 140.

zikredilen iĢ küfre götürür denebilir, zira büyük günahları iĢlemeye devam eden kiĢinin Müslüman olarak ölmeme durumu ortaya çıkabilir görüĢünü de aktarır.127

Müslümanlara karĢı herhangi bir tevile baĢvurmaksızın savaĢ açmayı helal sayan kiĢinin kâfir olacağı hususunda ittifak vardır. Helal saymaksızın zulmen bu iĢi yapan için ise, bizden değildir ifadesinin dinden çıkmayı değil de olayın büyüklüğünden dolayı Ģiddetli bir kınamayı ortaya koyduğu anlaĢılmaktadır. Ayrıca burada zalim gruba karĢı silah çekme ve onlara karĢı savunma yapmanın kastedilmediğini de göz ardı etmemek gerekir.

--

- Ebû‟l- Esved ed-Dîlî Ebû Zer(r.a.)‟ den tahdis etti ki o, Peygamber(s.a.)‟ den Ģöyle buyururken iĢitmiĢtir: “Bir kiĢi babasından baĢkasına -babası olmadığını bile bile- neseb iddia ederse hiç Ģüphesiz o kimse küfretmiĢtir. Kim de kan bağıyla bağlı olmadığı,mensup olmadığı, bir kavimden olduğunu iddia ederse o da cehennemdeki yerine hazırlansın.”128

Babasından baĢkasına nesep iddia etmenin küfür olduğuna dair bu rivayet, ele alınan diğer hadislerden farklı bir durum arz etmektedir. Bu yapılan iĢ, toplumda büyük bir karmaĢaya sebep olacağından böyle Ģiddetli bir uyarıya mahal vermiĢtir.

Nevevî, babasından baĢkasına nesep iddia edenin inkarı ile ilgili iki yorum yapıldığını belirtir. Birincisi babasından baĢkasına neseb iddia etmeyi helal sayanın gerçekten kâfir olacağıdır. Ġkincisi ise böyle bir fiilin nimete, ihsana, Allah‟ın ve babasının hakkına karĢı nankörlük olacağıdır. Buradaki küfürden murad onu Ġslâm dininden çıkaracak küfür değildir. Nevevî, Peygamber (s.a.)‟ in „küfrettiler‟ ifadesini „ihsana ve dostluğa küfranda bulundular‟ Ģeklinde açıklamasını örnek olarak getirmiĢtir. Cehennemdeki yerine hazırlansın ifadesi ile ilgili de, bu onun cezasıdır, cezalandırılabilir ya da affedilebilir veya iĢlediği günahtan dolayı tövbe eder de cezası düĢer, açıklamasını

127 Ġbn Hacer, a.g.e. XIII, 26.

128 Buhârî, Menakıb, 5; Müslim, Ġman, 112, 114, 115, Itk, 21; Tirmizî, Vesaya, 5, Vela,3; Nesâî,

yapmıĢtır.129

Ġbn Hacer, burada muradın, haram olduğunu bile bile babasından baĢkasına nesep iddia etmeyi helal sayan kiĢinin kastedildiğini veya küfrün zahirinin değil de küfranı nimetin kastedildiğini belirtir. BaĢka bir yorum olarak da, bunu yapan kiĢinin yaptığı iĢin büyüklüğünü ve kınamayı ifade etmek için gelmiĢtir veya burada küfre ıtlakının sebebi yapılan iĢin, ehli küfrün yaptığına benzemesidir açıklamalarını zikretmiĢtir.130

.

Babasından baĢkasına nesep iddia eden kiĢinin durumu ile ilgili olarak, bu kiĢinin bunu helal sayarak yapması durumunda gerçekten kâfir olacağına dair yorum yapılsa da, küfür kelimesinin sözlük anlamlarından olan ve hadislerde de kullanılan küfranı nimet Ģeklinde anlaĢılması daha uygun görünmektedir. Aralarında kan bağı bulunmayan bir kavme neseb iddia etmenin, tövbe etmeden ölmesi durumunda kiĢinin cehenneme atılmasını gerektirecek bir günah olduğunu da burada zikretmek gerekir.

-

- Ebû Zer (r.a.)‟den Nebi (s.a.) Ģöyle söylerken iĢitmiĢtir: “Bir adam bir adama fâsıklık ya da küfür isnad eder ve bu kiĢi dediği gibi olmazsa, bunlar mutlaka kendisine döner.”131

Bu hadisten bir müslümanın diğer müslümanı fâsıklık ya da küfür gibi en ağır iki vasıfla nitelemesinin, kullandığı bu ifadelerin kendine dönmesine ve kendisinin bu vasıflarla nitelenmesine sebep olabileceği anlaĢılmaktadır. Küfrü belli olmayan bir müslümana küfür isnad etmek isnad edenin küfrünü gerektirir mi?

Kirmânî, bu hadisin açıklamasını Ģöyle yapar: “ KiĢi kardeĢine bu iki durumu yani fıskı ve küfrü nisbet ederse bu nisbet fâsık ve kâfir olma yönüyle kendine döner.”132

Ġbn Hacer, bir kiĢinin diğerine sen fâsıksın, ya da sen kâfirsin demesi ve bu

129

Nevevî, a.g.e. II, 50.

130 Ġbn Hacer, a.g.e. VI, 540. 131 Buhârî, Edeb, 44

söylenenlerin karĢıdakinde bulunmaması durumunda zikredilen özelliği kendisinin hak edeceğini belirtir. KarĢısındakinde bu özellikler varsa doğru bir ifade olduğundan dolayı bu özelliklerin geri dönmeyeceğini ancak fısk ya da küfrün ona geri dönmemesi günahkâr olmamasını gerektirmeyeceğini belirtir.

Özellikle bir müslümana günahından dolayı fâsık diye alenen hitap etmek onun günahının ifĢa olmasına ve rahatsız olmasına sebep olacaktır. Halbuki müslümanın diğer müslüman üzerindeki haklarından birisi de günahını örtmesidir. Müslüman kardeĢinin günahını gizleyenin bir günahını da Allah(c.c)‟ın gizleyeceğine dair müjdeler malumdur. Yine günahkar kiĢiye bu günahını sürekli hatırlatır Ģekilde hitap etmek belki de onu kıĢkırtacak ve günahında ısrarcı olmasına sebep olacaktır. Yine muhatap gerçekten kâfirse ona bu durumu sürekli ortaya koyucu hitapta bulunmak onu kıĢkırtacak ve toplumsal huzurun bozulmasına sebep olacaktır.

Ġbn Hacer fâsık ya da kâfire nasihat amaçlı olarak bu sıfatlarıyla hitap edilmesinin ise caiz olduğunu belirtir. Açıklamasının devamında Nevevî‟nin Kadı Ġyazkanalıyla Ġmam Malik‟ten yaptığı rivayete yer verir. Buna göre Malik bu hadiste küfrün kendisine döneceği kiĢilerle ilgili durumun Hâriciyye‟ ye hamledilebileceğini, çünkü onların müminleri tekfir ettiğini ifade eder. Nevevî ise bunu zayıf bir görüĢ olarak kabul eder çünkü ona göre Hâriciyye diğer bidat ehli gibi tekfir edilmemiĢlerdir. Ġbn Hacer burada Ġmam Malik‟in görüĢünün makul olduğunu belirterek, Hâriciyye‟ nin Rasülullah tarafından cennetlik olduklarına ve imanlarına Ģehadet ettiği pek çok sahabiyi tekfir ettiklerini belirtmiĢtir. Bu tekfirleri de zikredilen Ģehadeti tekzib demek oluyor, yani burada Hâriciyye‟ nin mücerret olarak tekfir edilmeleri değil de, yukarıda zikredilen sebebe dayalı olarak tekfirleri söz konusu olmuĢ oluyor. Ġbn Hacer bu açıklamayı yaptıktan sonra, hadiste belirtilen durumun Hâriciyye‟ ye hamledilmesi hakkında buradaki durumun genel manada müslümanın müslüman kardeĢine böyle demesini kınamak için geldiğini çünkü Hâriciyye ve genel olarak tekfiri benimseyen diğer grupların çıkmasının daha sonralarda meydana geldiğini ifade eder.133

Ġslamın ilk devirlerinden itibaren Hâriciyye ile baĢlayan ve daha sonra diğer bidatçi

133 Ġbn Hacer, a.g.e. X, 466.

grupların ifrat derecesinde devraldıkları tekfir düĢüncesine karĢı ortaya konabilecek en önemli nebevi delillerden olan bu hadisten anladığımıza göre bir müslümanın diğer müslümana küfür isnat etmesi, eğer bu haksız bir isnatsa tekfir durumunun kendisine dönmesine sebep olacaktır. Ancak bu Ģiddetli uyarının, genel olarak tekfiri benimseyenlere karĢı tekrar bir tekfir yerine, olayın büyüklüğünü ve kınamayı ortaya koymak için yapıldığı anlaĢılır. Burada ayrıca fıskı ve küfrü gerçekten belli olan kiĢiye bu nitelemeleri yapmak, muhataba ve üçüncü Ģahıslara bir uyarı ve nasihat niteliğindeyse böyle bir ifadeyi dile getirmenin sakıncası olmadığı anlaĢılmaktadır.

Yukarıdaki hadise benzer bir hadisi Ģerifi Buhari tarafından Ebû Hureyre(r.a.)‟den rivayet etmiĢtir. Bu rivayette Rasülullah (s.a.)‟in Ģöyle buyurduğu belirtilmiĢtir: “ Bir adam kardeĢine ey kâfir! diye seslenirse bu ikisinden birine döner.”134

Bu hadisle ilgili Ģerhlerde ortaya konan farklı açıklamalar aĢağıda ayrıca zikredilmiĢtir.

Nevevî‟ ye göre bu hadis, zahiri ile kastedilen Ģey birbirinden farklı olduğundan dolayı bazı âlimlerin müĢkil saydığı hadislerdendir. Çünkü zina, adam öldürme gibi masiyetlerle müslüman tekfir edilemez. Nevevî açıklamasının devamında bu hadisle ilgili açıklamaları sırasıyla aktarır.

1.Hadiste anlatılan durum Müslüman kardeĢini tekfir etmeyi helal sayanla ilgilidir, 2.KiĢiye bu konuda kardeĢine atfettiği noksanlık ve tekfirin günahı döner,

3.Hadis doğrudan küfürle yorumlanır ki büyük günahları çok iĢleyen kiĢinin küfre yaklaĢacağından korkulur.

4.Müslümanı tekfir eden kiĢiye geri dönecek olan durumun küfrün kendisi değil tekfirin kendisidir. KiĢi kendi ile aynı konumda olan kardeĢini tekfir ettiğinde sanki kendisini tekfir etmiĢ olur. Genel olarak tekfiri benimseyenin tekfir ettiği kiĢi ya kendisi gibi küfür üzeredir ya da muhatabı kâfir değildir ki bu durumda müslüman olan

muhatabına kâfir diyerek, Ġslâm dininin batıl olduğunu ifade etmiĢ olur.135

Kirmânî burada kullanılan fiilin anlamının „ikisinden birisine döner‟ demek olduğunu belirtir. Eğer doğru söylüyorsa bu söylediği kiĢiye döner, ama söylediğinde yalancı ise söyleyen kâfir olur. Çünkü mümine kâfir diye isim vermiĢ ya da imana küfür olarak hükmetmiĢtir.136

Müslüman bir kiĢiyi tekfir bir yoruma dayalı olarak değil de haksız yere yapılırsa, genel olarak tekfiri benimseyenin bunu helal sayarak yapması durumunda küfür vasfının kendine döneceği açıktır. Burada Ģu hususa da dikkat etmek gerekir iman ve mümin Ģereflidir, bu Ģerefi yok sayarak karĢıdaki kiĢiyi kolayca tekfir etmek, genel olarak tekfiri benimseyeni imani yönden sıkıntılı bir mecraya sürükleyecektir.

2.5.KiĢinin Cennetten Mahrum Kalmasına veya Cehennemde Ebedi Kalmasına