• Sonuç bulunamadı

2.6. Türkiye’de Sanayi Sektörünün Gelişimi

2.6.1. Kâğıt Sektörü

Kâğıt ve karton tüketimi, uzun dönemde ekonomik durum ve yaşam standartları ile güçlü bir ilişki içindedir. Kağıt ürünlerinin tüketimindeki artış ile gayri safi milli hasıla büyüme artışı arasında güçlü bir korelasyon söz konusudur (EIPPCB, 2013: 29). Kâğıt, öncelikle ahşap, bambu ve geleneksel olmayan diğer ağaç ürünlerine dayalı olan, enerji yoğun bir üründür. Kâğıt üretiminde beş aşama mevcuttur: ağacın hazırlanması, hamur, beyazlatma, kimyasal işlem ve kağıt yapımı şeklinde sıralanmaktadır (Ray ve Reddy, 2008: 8).

Kâğıt ve kâğıt hamuru sektöründe enerji kullanımı kâğıt ve kâğıt hamuru üretim sürecinde farklılaşmaktadır. Temel işlemler şu şekildedir: Kimyasal hamur oluşturma, mekanik hamur, kâğıt geri dönüşümü ve kâğıt üretimi. Çin, Japonya, ABD ve Almanya kâğıt ve kâğıt ürünleri Dünya üretiminin yarısından fazlasını gerçekleştirmektedir (IEA, 2008: 35-36).

Enerji yoğun bir sektör olan sektöründe, üretim prosesinin teknolojisi gereği yakıt ve elektrik enerjisi kullanılmaktadır. Isı enerjisinden elektrik enerjisi üretmek için yüksek basınçlı buhar formunda yararlanılmaktadır. Ayrıca, elektrik enerjisi de kâğıtmakinelerini çalıştırmak için kullanılmaktadır (EIPPCB, 2013: 102).

Şekil-36’da kâğıt sektöründe 2005-2011 dönemine ait istihdam ve üretim endeksi değerleri gösterilmiştir. 2006-2008 döneminde endekste artış söz konusuyken 2009 yılında endeksin bir önceki yıla göre yaklaşık % 2,1 azalarak 112,5 düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir. 2009 yılından itibaren endeks tekrar artış göstermiş ve 2012 yılında 133,6 değerine ulaşmıştır.

Şekil- 36: Kâğıt Sektöründe Yıllara Göre Üretim Endeksleri (2005=100)

Kaynak: TOBB, 2012: 5.

Tablo-55’de kâğıt sektöründe 2000-2011 döneminde dış ticaret verilerinin gelişiminin yer almaktadır.

Tablo- 55: Kâğıt Sektöründe Yıllara Göre Dış Ticaretin Gelişimi(Bin $)

Yıllar

Kâğıtve Kâğıt Ürünleri İhracatı

Kâğıtve Kâğıt Ürünleri İthalatı

Toplam İhracat İçerisindeki Payı, %

Toplam İthalat İçerisindeki Payı, % 2000 174.128 939.027 0,63 1,72 2001 241.729 652.354 0,77 1,58 2002 313.294 854.285 0,87 1,66 2003 367.209 1.318.664 0,78 1,90 2004 457.442 1.712.198 0,72 1,76 2005 559.167 2.009.864 0,76 1,72 2006 601.392 2.345.690 0,70 1,68 2007 835.719 2.831.779 0,78 1,67 2008 1.051.948 3.013.552 0,80 1,49 2009 981.879 2.508.607 0,96 1,78 2010 1.194.369 3.286.227 1,05 1,77 2011 1.407.292 3.634.599 1,04 1,51

Kaynak: İTO, 2004: 22-26; TOBB, 2012: 12 .

Tablo-55’e göre 2000-2008 döneminde kâğıt ve kâğıt ürünlerinin gerek ihracatı gerekse de ithalatı sürekli artış kaydetmiştir. Buna karşın 2009 yılında küresel finans krizinin etkisiyle 2008 yılına göre kâğıt ve kâğıt ürünlerinin ihracatında yaklaşık %6.7, ithalatında %6.4 oranında daralma gerçekleşmiştir. Toplam ihracat ve ithalat payları açısından değerlendirdiğinde, sektörün hem toplam ihracat hem de toplam

100 108 113,6 114,9 112,5 122,8 133,6 0 50 100 150 2005 2006 2007 Üretim Endeksi2008 2009 2010 2011

ithalat içerisindeki payının düşük seviyelerde olduğu söylenebilir. Diğer taraftan sektörün ithalat değerlerinin ihracat değerlerinden fazla olduğu, bu anlamda bir dış ticaret açığının olduğu ifade edilebilir.

2.6.2.Tekstil Sektörü

Tekstil sektörü, hazır giyim sektörünün tedarik zinciri altında yer alan geniş kapsamlı üretim yelpazesine sahip bir sektördür. Sektör, hazır giyim sektörünün tedarik zincirinde yer alarak bu sektörün bir parçası haline gelmiştir. Bu iki sektör zamanzaman tekstil sektörü olarak da tek isim altında ifade edilmektedir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013a: 7).

Tekstil sektöründe elektrik enerjisi soğutma, ısıtma, sıcaklık kontrolü, aydınlatma, ofis ekipmanlarıiçin yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Akaryakıt, sıvılaştırılmış petrol gazı ve kömürmotor ve kompresörüçalıştırılarak buhar elde etmek için tüketilmektedir. Buharın elyaf üretimi, iplik, dokuma, giyim, üretim ve aydınlatma gibi kullanım alanları söz konusudur (Ray ve Reddy, 2008: 9).

Şekil-37’deüretim, ihracat ve istihdam açısından büyük öneme sahip olan tekstil ürünleri imalat sektörüne ait istihdam, ciro ve üretim endeksi değerleri verilmiştir.

Şekil- 37: Tekstil Sektöründe Yıllara Göre İstihdam, Ciro ve Üretim Endeksleri

Kaynak: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013a: 10-11.

Şekil-37 incelendiğinde küresel finans krizinin etkisiyle 2008 ve 2009 yıllarında istihdam, ciro ve üretim endekslerinde düşüş olduğu gözlemlenmiştir. 2011

100 98 102,2 94 84,2 85,2 89,2 95,2 73,8 82,7 85,9 84,4 81,3 100 127,3 133,7 115,6 117,6 116,8 102,8 90,4 100 102,1 106,5 0 20 40 60 80 100 120 140 160

yılından itibaren üç endekste de artış gerçekleşmiştir. 2009 yılından sonra kaydedilen cirolarda dikkat çekici bir artış söz konusudur. Dolar ve Euro’nun TL karşısında değerlenmesiyle ihracata dayalı üretim yapılan bu sektörlerde ciro artışı gözlemlenmiştir. 2012 yılında da sektör cirolarında artış devam ederken yine Euro’dayaşanan hafif düşüşlerin de etkisiyle artış hızında bir azalma söz konusu olmuştur (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013a: 10-11).

Tablo-56’da konfeksiyon ve hazır giyim sektöründe 2000-2011 dönemindeki dış ticaret verilerinin gelişimi bulunmaktadır.

Tablo- 56: Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sektöründe Yıllara Göre Dış Ticaretin Gelişimi (Bin $)

Yıllar Konfeksiyon ve Hazır Giyim İhracatı (Milyon dolar)

Konfeksiyon ve Hazır Giyim İthalatı (Milyon dolar)

Toplam İhracattaki Payı, % Toplam İthalattaki Payı, % 2000 7.250.960 255.628 26,1 0,47 2001 7.332.107 222.347 23,4 0,54 2002 8.945.787 261.838 24,8 0,51 2003 11.171.096 404.923 23,6 0,58 2004 12.643.690 619.906 20,0 0,64 2005 13.411.464 749.273 18,3 0,64 2006 13.558.054 1.036.826 15,9 0,74 2007 15.560.170 1.516.892 14,5 0,89 2008 15.234.868 2.117.836 11,5 1,05 2009 12.854.444 2.016.595 12,6 1,43 2010 14.203.999 2.696.131 12,4 1,45 2011 15.664.973 3.165.992 11,6 1,31 Kaynak: İTKİB,2014.

Tablo-56’da sektörün ihracatının 2008 ve 2009 yılları haricinde sürekli olarak artış kaydettiği, ithalatının ise 2001 ve 2009 yıllarında daraldığı görülmektedir. Ele alınan dönemde dış ticaret dengesi bakımından konfeksiyon ve hazır giyim sektöründe dış ticaret fazlası verilmiştir. Sektörün toplam ihracat içerisindeki payı 2000-2004 döneminde %20 düzeylerinde iken, 2005 yılından soran bu oranın altına düşmüştür. Nitekim 2011 yılında sektördeki ihracatın toplam ihracat içerisindeki payı %11,6 düzeyindedir. Sektördeki değişimin temel nedenlerinden birisi de

ihracattaki ilginin diğer sektörlere (inşaat, otomotiv, hizmetler ve demir-çelik gibi) kaymasıdır. Bu sektördeki ithalatın toplam ithalat içerisindeki payının söz konusu dönemde düşük seviyelerde olmasına rağmen artış trendi izlemesi (2007-2011 döneminde %100 artış göstermesi) dikkat çekmektedir.

Tekstil sektöründe 2000-2011 dönemindeki dış ticaret verilerinin değişimi Tablo-57’degösterilmektedir.

Tablo- 57: Tekstil Sektöründe Yıllara Göre Dış Ticaretin Gelişimi (Bin $)

Yıllar Tekstil İhracatı Tekstil İthalatı

Toplam İhracattaki Payı, % Toplam İthalattaki Payı, % 2000 2.845.184 3.213.927 10,20 5,90 2001 3.060.647 2.745.768 9,80 6,63 2002 3.203.744 3.830.920 8,88 7,43 2003 3.943.426 4.665.940 8,35 6,73 2005 5.477.039 5.978.148 7,45 5,12 2006 6.146.614 6.146.614 7,19 4,40 2007 6.363.917 8.039.756 6,86 4,85 2008 6.640.492 7.301.405 5,03 3,61 2009 5.374.056 6.301.202 5,26 4,47 2010 6.355.974 9.079.083 5,57 4,89 2011 7.709.701 10.386.660 5,71 4,31 Kaynak: İTKİB, 2014.

Tablo-57 ele alındığında sektörün ihracatının 2009 yılı haricinde sürekli olarak artış kaydettiği, ithalatının ise 2001, 2008 ve 2009 yıllarında azaldığı görülmektedir. 2001 ekonomik krizi ile Türk lirasının dolar karşısında aşırı değer kaybetmesi nedeniyle ihracat oranlarında bir daralma olmamış, ithalatta ise daralma gerçekleşmiştir. Sektörün toplam ihracat içerisindeki payı 2000 yılında %10,2 iken, bu oranın sürekli azalmış ve 2011 yılında % 5,71 düzeyinde gerçekleşmiştir.

2.6.3. İnşaat Sektörü

Kendisine bağlı çok fazla alt sektörün ürettiği mal ve hizmete talep oluşturarak katma değer yaratan konumda olan inşaat sektörü, ekonominin lokomotif sektörlerinden biri olma vasfını taşımaktadır (İNTES, 2014: 1).İnşaat sektörü yoğun işgücü kullanımı sayesinde geniş istihdam alanı yaratmaktadır. İnşaat sektörü

sektörler arası ilişkilerde ayrı bir öneme sahiptir. İnşaat sektöründe yapılan harcamalar çimento, demir, tuğla, cam gibi diğer sektörlerde talep yaratılmasını sağlamaktadır.

Şekil-38’de Türkiye’de 2008-2012 yılları arasında inşaat sektöründe ciro, istihdam ve üretim endekslerine ilişkin değeler yer almaktadır.

Şekil- 38: İnşaat Sektörü İstihdam, Ciro ve Üretim İstatistikleri (2010=100)

Kaynak: TÜİK, 2013: 99.

Şekil-38 incelendiğinde üretim, ciro ve istihdam endekslerinin 2009 yılında krizin etkisiyle düştüğü görülmektedir. 2010 yılından itibaren inşaat sektörü yeniden büyümeye başlamıştır. 2009 yılında 97,5 olan istihdam endeksi sürekli artarak 2012 yılında 104 seviyesine, 2009 yılında 104,9 olan ciro endeksi 2012 yılında 114,5 seviyesine 84,3 olan üretim endeksi 2012 yılında 112,3 seviyesine yükselmiştir.

Türkiye’de inşaat sektörünün toplam istihdam içindeki payı 2006-2012 dönemi için Tablo-58 yardımıyla gösterilmiştir.

Tablo- 58: İnşaat Sektörünün Toplam İstihdam İçindeki Payı

Yıllar Toplam İstihdam (Bin kişi) İnşaat Sektörü İstihdamı (Bin kişi) İnşaat Sektörü Payı (%)

2006 20.423 1.196 5,7 2007 20.738 1.231 5,9 2008 21.194 1.241 5,8 2009 21.451 1.265 5,9 2010 22.665 1.450 6,4 2011 24.110 1.687 7,0 2012 24.821 1.712 6,9 Kaynak: TÜİK, 2013: 209. 121 97,5 100 102,7 104 121,7 104,9 100 107,6 114,5 100,8 84,3 100 111,4 112,3 0 50 100 150

Tablo-58’deki inşaat sektörüne ait istihdam verilerine bakıldığında 2006 yılından itibaren hem toplam istihdamın hem de inşaat sektörü istihdamının sürekli artış kaydettiği görülmektedir. 2006 yılında inşaat sektörünün toplam istihdam içindeki payı % 5,7 iken 2011 yılında en yüksek değer olan %7,0 düzeyine ulaşmıştır.

Türkiye’de 2000-2011 dönemine ait inşaat malzemelerinin dış ticaret verileri Tablo-59’da sergilenmektedir.

Tablo- 59: İnşaat Malzemelerinin Yıllara Göre Dış Ticaret Verileri (Bin $)

Yıllar İnşaat Malzemeleri İhracatı İnşaat Malzemeleri İthalatı Toplam İhracattaki Payı, % Toplam İthalattaki Payı, % 2000 3.883.022.542 4.654.642.691 13,9 8.54 2001 4.693.565.020 3.538.986.267 15 8.55 2002 5.375.919.364 4.398.705.095 14,9 8.53 2003 6.697.542.342 6.073.214.943 14,1 8.75 2004 10.643.265.446 9.597.466.571 16,8 9.84 2005 11.445.098.396 12.365.699.545 15,6 10.6 2006 14.040.456.490 16.464.539.193 16.4 11.8 2007 18.048.560.106 21.586.824.744 16,8 12.7 2008 27.722.111.141 25.848.222.194 21 13 2009 17.865.947.812 14.746.176.102 17,5 10,46 2010 20.493.087.896 20.276.211.220 18 10,92 2011 24.809.538.308 24.945.579.301 18,3 10,3 Kaynak: TÜİK, 2014b.

Tablo-59’dan takip edilebileceği gibi, 2000-2008 döneminde inşaat malzemeleri ihracatı sürekli olarak artış göstermiş, 2009 yılında krizin etkisiyle yaklaşık olarak %35 gibi büyük bir oranda daralma yaşamıştır. Benzer bir durumun ithalat için de geçerli olduğu söylenebilir. Nitekim 2009 yılında inşaat malzemeleri ithalatı yaklaşık olarak %42 oranında azalmıştır. Krizin özellikle konut piyasasında etkisini göstermesi böyle bir sonucun ortaya çıkmasına neden olmuştur. İnşaat malzemeleri ihracatının toplam ihracattaki payının ele alınan dönemde dalgalı bir seyir izlediği, buna karşın toplam ithalattaki payının nispeten istikrarlı olduğu dikkat çekmektedir.

2.6.4. Petro-Kimya Sektörü

Petro-kimya sektörü petrol ve doğal gaz ürünlerinden sentetik organik ürünlerin elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Petrol sektörü, Dünya ve Türkiye ekonomisi içerisinde çok önemli bir yere sahiptir. Ulaşım başta olmak üzere, endüstri ve ev içi tüketim gibi farklı alanlarda da kullanılan petrol ve petrol ürünleri, Dünya enerji ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılamaktadır ve bu olgunun önümüzdeki yirmi yılda değişmesi beklenmemektedir. Petrokimya Sanayi, petrol rafineri ürünleri ve doğal gazdan başlayarak plastikler, lastik ve elyaf hammaddeleri ve diğer organik ara malları üreten ambalaj, elektronik, otomotiv, inşaat, tekstil ve tarım gibi birçok sektöre girdi sağlayan bir sanayi dalıdır. Petrokimya Sanayii Türkiye’ye 1960’lı yıllarda gelmiş ve kısa sürede hızlı bir gelişim göstermiştir. 1965 yılında, ülkede Petrokimya Sanayiinin geliştirilmesi amacıyla Petkim kurulmuştur. Petkim’in ilk kompleksi Yarımca’da kurulmuş ve 1970 yılında devreye alınmıştır. Hızla artan yurtiçi talep nedeniyle, Petkim’in ikinci kompleksi Aliağa’da kurulmuş olup 1985 yılında devreye alınmıştır. (Yalçın, 2014).

Petro-kimya sektörünün yıllara göre değişimine ait veriler Tablo-60’dan izlenmektedir.

Tablo- 60: Petro-Kimya Sektöründe Yıllara Göre Dış Ticaretin Gelişimi (Bin $)

Yıllar Petro-Kimya Sektöründeki İhracat Petro-Kimya Sektöründeki İthalat Toplam İhracattaki Payı, % Toplam İthalattaki Payı, % 2002 2.678.990.341 9.700.654.891 7,43 18,82 2003 3.400.398.437 12.631.418.085 7,20 18,22 2004 4.538.306.724 17.016.186.515 7,18 17,45 2005 5.327.859.799 19.553.273.815 7,25 16,74 2006 6.523.079.639 22.087.385.344 7,63 15,82 2007 8.012.138.643 26.744.670.048 7,48 15,73 2008 9.768.552.558 30.463.571.132 7,40 15,08 2009 8.349.139.242 24.121.136.684 8,17 17,12 2010 10.638.179.789 30.572.680.213 9,33 16,48 2011 13.030.561.268 37.754.023.399 9,66 15,68 Kaynak: TÜİK, 2014b.

Tablo-60 incelendiğinde petro-kimya sektöründe gerek ihracat gerekse de ithalat rakamları 2002-2011 döneminde (2009 yılı haricinde) sürekli olarak arttığı görülmektedir. Sektörün ihracat ve ithalatında 2002-2006 döneminde sırasıyla %143 ve %127, 2007-2011 döneminde de sırasıyla %62 ve %41 oranlarında artış gözlenmiştir. Sektörün toplam ihracat ve toplam ithalat içerisindeki payları dikkate alındığında, toplam ithalattaki payının toplam ihracattaki payına kıyasla daha yüksek, bir başka ifadeyle sektörde dış ticaret açığının olduğu görülmektedir. Türkiye’nin petrol kaynakları bakımından diğer ülkelere bağlı olması bu durumun gerçekleşmesine zemin hazırlamıştır.

2.6.5.Demir-Çelik Sektörü

Demir çelik sektörü, esas itibarıyla demir cevherinin yüksek fırınlarda veya hurdaların ark ocaklarında eritilmesiyle elde edilen slab ve kütüğün çeşitli işlemlerden geçirilerek kimyasal ve fiziksel özelliklere sahip mamüller üreten bir sektördür. Sektör inşaat, otomotiv ve demiryolu, beyaz eşya ve makine gibi endüstrilere hammadde sağladığı ve ara malı ithalatında en büyük paya sahip olduğu için büyük öneme sahiptir. Demir çelik sektöründe enerji ana girdi olarak kullanılmaktadır ve üretim maliyetlerinin en büyük kısmını enerji maliyetleri oluşturmaktadır. Demir-çelik üretiminde önemli ölçüde elektrik enerjisine ihtiyaç duyulmaktadır.

Demir çelik ürünleri dayanıklı tüketim malları ve yatırım malları sanayinin ana girdisini oluşturmaktadır. Bu nedenle, bir ülkenindemir çelik ürün tüketim düzeyi, o ülkedeki refahın ve gelişmişliğin en önemli göstergelerinden biri olarak kabuledilmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde demir çelik tüketimi sürekli artmakta ve tüketimhızını karşılayabilecek üretim kapasiteleri oluşturulmaktadır. Gelişmiş ülkelerde toplam demir çelik üretimi ve tüketimiiçerisinde yassı çelik ürünün payının, gelişmekte olan ülkelere göre daha yüksekolması çeliktüketimi ile gelişmişlik düzeyi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır (DİSK, 2003: 6). Dayanıklılığı, güvenilirliği, yaygın kullanım alanı, çevre dostu özelliği ve birçok teknik üstünlüğü ile çağdaş toplum yaşantısının ayrılmaz bir parçası olan demir çelik, geçmişten bu yana, sanayileşmenin temelini ve

kalkınmanın itici gücünü oluşturan stratejik öneme sahip bir malzemedir. Bu bağlamda demir çelik sektörü uygulama alanlarını ve üretim teknolojilerini geliştirerek kendisini sürekli yenileyen, küreselleşmeye damgasını vuran en güçlü sektörlerden biri olarak kabul edilmektedir. (DTM, 2008: 1).

Türkiye’de demir çelik sanayinin yapısal temeli 17 Mart 1926 tarihinde kabul edilen “Demir Sanayinin Tesisine Dair 786 Sayılı Kanun” ile (29 Mart 1926 tarih ve 334 Sayılı Resmi Gazete) atılmıştır (Yaşar, 2009: 45). İlk demir çelik üretimi, 1928 yılında savunma sanayinin çelik ihtiyacını karşılamak amacıyla Kırıkkale’de Makine Kimya Endüstrisinde (MKE) başlamıştır. Daha sonra entegre bir tesis olan Karabük Demir Çelik Fabrikaları 1939 yılında faaliyete başlamıştır. Özel sektöre ait tesislerden Metaloji Demir Çelik Fabrikası (METAŞ) 1960 yılında, Ereğli Demir Çelik Fabrikası (ERDEMİR) 1965 yılında üretime geçmiştir.

Dünya ham çelik üretiminde ilk 10 sırada yer alan ülkelere ait değerler Tablo- 61’de gösterilmektedir.

Tablo- 61:Dünya Ham Çelik Üretimi (İlk 10 ülke) (Milyon Ton)

Ülkeler 2000 2005 2008 2009 2010 2011 Çin 127,2 353,8 512,3 577,1 638,7 695,5 Japonya 106,4 112,4 118,7 87,5 110,0 107,6 ABD 101,8 94,8 91,3 58,2 80,5 86,4 Hindistan 26,9 45,7 57,8 63,5 68,3 72,2 Rusya 59,1 66,1 68,5 60,0 66,9 68,7 Güney Kore 43,1 47,8 53,6 48,6 58,9 68,5 Almanya 46,4 44,5 45,8 32,7 43,8 44,3 Ukrayna 31,4 38,6 37,3 29,9 33,4 35,3 Brezilya 27,9 31,6 33,7 26,5 32,9 35,2 Türkiye 14,3 20,9 26,8 25,3 29,1 34,1 Dünya 847,1 1.144,6 1.341,1 1.235,9 1.430,2 1.527,3 Kaynak: WSA,2014.

Ham çelik üretimin yer aldığı Tablo-61 incelendiğinde Dünya ham çelik üretimi 2008 yılında 847 Milyon ton iken, 2008 yılında 1.341 Milyon ton seviyesine ulaşmıştır. Küresel krizin etkisiyle düşen talepten dolayı 2009 yılında üretim 1.236 Milyon tona düşmüştür. 2009 yılında küresel finans krizinin etkisiyle Dünya çelik

sektörünün üretiminde Dünya çapında azalma olmuştur. Türkiye’de Ham çelik üretimi 2010 yılında 2009 yılına göre, % 15,2 oranında artışla, 29,1 Milyon ton olmuştur.

Dünya ham çelik üretimi, 2000-2011 döneminde 2008 yılı hariç sürekli artış göstermiştir. Dünya ham çelik üretimindeki ilk 10 ülke arasında sadece Japonya’nın ham çeliküretiminde deprem ve tsunaminin etkisi ile bir önceki yıla göre % 1,8 azalma olmuş, diğer 10 ülkenin üretimlerinde artış söz konusu olmamıştır. Ülkemiz ise bu ülkeler arasında ham çelik üretimini % 17 oranında artırarak 2010 yılına göre en çok artışı gerçekleştiren ülke olmuştur. Türkiye 2009 yılında Dünya ham çelik üreten ülkeler sıralamasında 10. Sıraya yükselmiş olup, 2010 ve 2011 yıllarında da yerini korumuştur.

Tablo-62’de Türkiye’de ham çelik üretimi ve tüketimine ilişkin veriler gösterilmiştir.

Tablo- 62: Türkiye’de Nihai Mamul Üretimi ve Tüketimi

Yıllar Üretim (Milyon ton) Tüketim (Milyon ton)

1990 8,6 7,3 2000 14.3 13.1 2005 19.6 18.4 2006 23.4 21.2 2007 26.0 23.8 2008 26.7 21.5 2009 25.1 18.0 2010 26.3 23.6 2011 32.0 26.9 Kaynak: WSA, 2014.

Tablo-62 incelendiğinde 2005-2008 döneminde nihai mamul üretiminde gerçekleşen yıllık artışların 2009 yılındaki ani azalışla kesintiye uğradığı ve 2010 yılında hemen bir toparlanma gerçekleştiği görülmektedir. 2000-2011 yılları arasındaki dönemde Türkiye’nin nihai mamul üretimi % 124 artışla 14.3 Milyon tondan, 32.0 Milyon tona ulaşmıştır. Aynı dönemde nihai mamul tüketimi % 102 oranında artarak 13.1 Milyon tondan 26.9 Milyon tona yükselmiştir.

Ekonomik ve siyasi anlamda sürekli bir değişim ve yeniden yapılanma süreci içinde olan, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde Demir-Çelik ve Demir Dışı Metaller Sektörü özel bir öneme sahiptir. Bir ülkenin, sanayi ve ekonomi alanlarında denge ve istikrara sahip olabilmesi için, güçlü demir-çelik ve demir dışı metaller sanayinin varlığına ihtiyaç duyulmaktadır. Türk Demir-Çelik ve Demir Dışı Metaller Sektörü, küreselleşme sürecinde üretim, pazarlama, ihracat, ticaret alanlarında Dünya ile entegrasyonunu büyük ölçüde tamamlamış bir sektördür. (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013b: 7).

Türk demir çelik sektörünün Türk ekonomisinin gelişmesinde ve endüstrileşmesinde önemli katkısı olmuştur. Sektörde, inşaat ve otomotiv, boru, profil, dayanıklı tüketim eşyası, yakıt araç ve gereçleri imalatı, tarım araçları imalatı ve gemi inşa sektörlerine yönelik üretim yapılmaktadır. Demir-çelik sektöründe önemli ölçüde ithal girdi kullanılmaktadır. Hammadde girişinin ithale dayandığı sektörde yoğun enerji tüketimi maliyetleri olumsuz etkilemektedir (Söğüt, 2012: 77- 78).

Tablo-63’de demir-çelik sektöründe yıllara göre dış ticaretin gelişimi bulunmaktadır.

Tablo- 63: Demir-Çelik Sektöründe Yıllara Göre Dış Ticaretin Gelişimi (Bin $)

Yıllar Demir-Çelik İhracatı Demir-Çelik İthalatı Toplam İhracat İçerisindeki Payı, % Toplam İthalat İçerisindeki Payı, % 2000 2.321.423 3.483.689 8,36 6,39 2001 3.045.659 2.871.836 9,72 6,94 2002 3.513.665 3.614.206 9,74 7,01 2003 4.360.058 1.398.745 9,23 2,02 2004 7.586.434 8.959.618 12,01 9,19 2005 7.704.833 10.642.475 10,49 9,11 2006 9.609.724 13.014.037 11,23 9,32 2007 12.502.014 18.019.094 11,67 10,60 2008 20.688.721 25.387.670 15,67 12,57 2009 12.186.285 12.877.711 11,93 9,14 2010 13.590.283 18.087.660 11,92 9,75 2011 16.973.333 22.945.370 12,58 9,53 Kaynak: TÜİK, 2014b.

Tablo-63’de kriz yıllarının demir-çelik sektörünün ithalat ve ihracatına olan etkisi açıkça görülmektedir. Nitekim 2009 yılında demir-çelik ihracatı ve ithalatında sırasıyla %41 ve %49 oranlarında daralma yaşanmıştır. Sektördeki ihracat ve ithalatın toplam ihracat ve ithalattaki payları birbirine yakındır.

En fazla elektrik enerjisi tüketen sektörler arasında yer alan demir-çelik sektörünün AB ülkeleri standartlarıüzerinde pahalı enerji tüketmesi, sektörün AB ve Ortadoğu pazarında rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla Türkiye’de enerji üzerindeki vergi ve fonların kaldırılarak enerji maliyetlerinin OECD ülkeleri seviyesine indirilmesi gerekmektedir (Yaşar, 2009: 55).

2.6.6. Çimento Sektörü

Tüm Dünyada yoğun enerji tüketimine sahip çimento sektörü, enerji tüketimi ve maliyetlerinin en yüksek olduğu sektörler arasında yer almaktadır.Çimento sektörü, inşaat sanayinin kayıt dışı olmayan en önemli alt sektörleri arasında yer almaktadır. Ülkenin ekonomik koşullarına ve yatırım ortamlarına bağlı olarak çimento sektöründeki talep değişmektedir. Türk çimento sektörünün Dünya çimento sektöründe çok önemli bir konuma gelmesinin çeşitli nedenleri vardır. Bunlar; üretim kalitesi, sektörün gelişiminin sürdürülebilmesi için kurulan Ar-Ge merkezleri, çevreye, insana ve iş sağlığına olan duyarlı yatırımlar yapılması. Sektörün en önemli politikası, çimento tüketimini azaltmadan çevreye zarar vermeden ve teknolojinin sunduğu tüm olanakları kullanarak sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin hayata geçirilmesidir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013c: 7-9).

1980-2012 döneminde çimento sektörüneait üretim ve tüketim miktarları Tablo-64’de gösterilmiştir. Tablo-64 incelendiğinde, Türkiye çimento üretiminin 1980 yılından itibaren sürekli artış gösterdiği sadece 2012 yılında üretimin azaldığı görülmektedir. Çimento tüketimine bakıldığında 1980-2012 döneminde 2008, 2009 ve 2012 yıllarında azaldığı dikkat çekmektedir. Üretim ve tüketim rakamları genel olarak irdelendiğinde 1980-2012 yılları arasında 2012 yılı dışında üretim rakamlarının tüketim rakamlarından fazla olduğu görülmektedir.

Tablo- 64: Çimento Sektörü Üretim ve Tüketim Miktarları, 1980-2012

Yıllar Üretim (Milyon ton) Tüketim (Milyon ton)

1980 12,98 12,08 1990 24,42 22,65 2000 35,95 31,51 2005 42,79 35,08 2006 47,40 41,61 2007 49,26 42,46 2008 51,43 40,57 2009 58,00 39,96 2010 62,70 62,53 2011 63,40 62,90 2012 60,30 62,30 Kaynak: TÇMB, 2014.

Çimento sektöründeki ihracat ve ithalat değerleri Tablo-65’de verilmektedir.

Tablo- 65: Çimento Sektöründe Yıllara Göre Dış Ticaretin Gelişimi (Bin $)

Yıllar Çimento İhracatı Çimento İthalatı Toplam İhracat İçerisindeki Payı, % Toplam İthalat İçerisindeki Payı, % 2000 219.204.762 13.861.831 0,79 0,03 2001 275.982.934 9.628.629 0,88 0,02 2002 333.822.878 5.261.278 0,93 0,01 2003 368.809.453 10.053.766 0,78 0,01 2004 458.314.782 19.785.549 0,73 0,02 2005 577.177.679 40.098.687 0,79 0,03 2006 481.378.733 132.015.411 0,56 0,09 2007 652.181.909 96.515.657 0,61 0,06 2008 1.222.582.133 39.194.525 0,93 0,02 2009 1.273.584.389 8.667.149 1,25 0,01 2010 1.207.521.407 12.646.236 1,06 0,01 2011 996.179.615 11.177.122 0,74 0,0001 Kaynak: TÜİK,2014b.

Çimento sektöründeki ihracat ve ithalat değerlerinin verildiği Tablo-65’den de izlenebileceği gibi, çimento ithalat ve ihracatı ele alınan dönemde oldukça dalgalı bir

trend takip etmiştir. Öyle ki, 2008 yılında çimento ihracatı yaklaşık olarak % 95 oranında artarken, ithalat % 60 oranında daralmıştır. Sektörün ithalatındaki daralma 2009 yılında da devam etmiş, 2010 yılında artmış ve izleyen yılda yeniden azalmıştır. Benzer bir şekilde 2006, 2010 ve 2011 yıllarında çimento ihracatı bir önceki yıla göre daralma kaydetmiştir. Diğer taraftan, sektörün ihracat ve ithalat değerlerinin toplam ihracat ve ithalat içerisindeki payları oldukça düşük düzeylerde kalmıştır.

2.6.7. Otomotiv Sektörü

Otomotiv sanayi, motorlu karayolu taşıtlarının üretildiği ana sanayi ile bu sanayinin belirlediği teknik dokümanlara uygun orijinal ya da eşdeğer parça, modül ve sistem üreten yan sanayinin tümünü içeren önemli bir sanayi koludur. Bu yapısıyla otomotiv sanayi tüm sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotif sanayilerinden biridir. Sanayinin ekonomideki lokomotif etkisinin nedeni ekonominin diğer sanayiler ile olan yakın ilişki içinde olmasıdır. Demir-çelik, petro- kimya gibi temel sanayi dalları otomotiv sanayiye girdi sağlamakta ve otomotiv sanayi bu sanayilerdeki teknolojik gelişme ve derinleşmenin de sürükleyicisidir. Ayrıca turizm, altyapı ve inşaat ile ulaştırma ve tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu her çeşit motorlu araçları üreterek bu sektörlerin verimli şekilde işlemesini sağlamaktadır. Otomotiv sanayi aynı zamanda savunma sanayi ve gemi inşa sanayinin, raylı sistem taşıtlarının da altyapısına katkı sağlamaktadır (Altay, 2012: 5).

Otomotiv sektörü, ekonomiye yüksek oranda katma değer sağladığı ve çeşitli sektörlerde geniş iş hacmi yarattığı için ülke ekonomileri açısından stratejik önem taşıyan sektörlerin başında gelmektedir. Ayrıca ana ve yan sanayi olarak iki temel bölüme ayrılan otomotiv sektöründeki yan sanayi, hem KOBİ’lerin yoğunlukta olması nedeniyleekonomilere dinamizm kazandırmakta hem de çok çeşitli sektörlerle etkileşim içinde olduğu için önem taşımaktadır (İnançlı-Konak, 2011: 347).

Türkiye’de otomotiv sektörü üretime 1950’lerin ortalarında başlamış ve üretim 1960’ların ortalarından itibaren ivme kazanmıştır. İlk montaj hattı 1954’te silahlı kuvvetlere jeep ve kamyonet temini için kurulmuş, 1955’te kamyon ve 1963’te

otobüs montajına başlanmış, takip eden üç yıl içinde de binek otomobil üreten montaj fabrikaları (Tofaş-Fiat, Renault, Otosan-Ford) imalata geçmiştir. 1966’da ise otomotiv sanayi kendi modellerinin montajına başlamış ve Otosan tarafından o

Benzer Belgeler