• Sonuç bulunamadı

IV. ELMALILI TEFSİRİ'NİN GENEL TANITIMI

1.2. Yahudilerin Geçirdiği Dönemler

1.2.5. II Mabedin Yıkılmasından Günümüze Kadar Olan Dönem

Yukarıda da anlattığımız gibi, Roma İmparatoru Titus, Kudüs'ü tahrip etmiş, Beytü'l-Makdis'i yaktırmış, daha önemlisi Yahudileri memleketlerinden kovmakla geri dönmelerini yasaklamıştır.232

İsrail'in devam eden ızdırapları sonunda dindarlar arasında kutsal bir hükümdarın ortaya çıkacağı, bütün ızdırapları dindireceği ve Hz. Davud'un eski hakimiyetini kuracağı ümidi doğdu. Artık, eski muhteşem saltanatı yeniden kuracak bir mehdi beklenmeye başladı. Nihayet M.S. 135 yılında mehdiliğini ilan eden Bar Kochba'nın ve Yahudi milislerinin üç buçuk yıllık başarısızlıkla sona eren ayaklanmasından233

sonra Romalılar, Kudüs'ü ikinci defa tamamıyla yıktılar. Yahudilerden kaçabilenler Mısır'a, Kuzey Afrika'ya, İspanya'ya ve Avrupa'ya gittiler.234 Kaçamayanlar için ise Roma İmparatorluğu'nda Yahudi takibatı başladı ve M.S. 636 yılında bölgeye müslümanların gelmesine kadar devam etti.235

Elmalılı, II. Mabed'in yıkılmasından sonra Kudüs'ün üçüncü defa olarak yavaş yavaş imar edilmeye ve şehir yeniden gelişmeye başladığını, Yahudi ve Hıristiyan halkın oraya yeniden yerleşmeye çalıştığını yine İbnül Esir'in beyanına göre anlatır. İmparator İlya Anderyanos, hissetiği bir direniş üzerine Yahudi ve Hıristiyan halkın bir çoğunu pek barbarca bir katliama tabi tutmuş ve Beyt-i Makdis'i son defa olmak üzere tahrip etmiştir.236

Muhtemelen bu ortaya çıkan mehdi isyanı sonrasıdır. Bizans İmparatoru Anderyanos, Yahudi mabedinin yerine jupiter ilahının ismini taşıyan bir putperest mabed yaptırdı. Çünkü o zamanlar daha henüz Bizans, Hıristiyan olmamıştı.237

Elmalılı'ya göre ise Zühre (Venüs) namına bir de büyük heykel bina etmiş ki, bazıları yanlış olarak bu heykeli ta Davut'a isnad ettiğini yazar. Bu hususta Elmalılı, şöyle devam eder: ''Bununla beraber yedi sekiz sene kadar sonra şehri yeniden imar etmiş, O zamana kadar şehrin adı Oruşelim (veya Yaruşelim) iken bu imardan sonra şehre ''İlya'' adı verilmiştir ki, ''Beyürrab'' demek imiş. Nihayet Roma'da Hıristiyanlık'ı kabul ve ilan eden, aynı zamanda İstanbul'un kurucusu Kostain'in anası Hilana (Eleni), Hıristiyanlarca, Hz. İsa'nın üzerinde asıldığı ve bir yere gömülüp saklandığı iddia edilen salibi (haçı) bulup çıkarmak için Kudüs'e gitmiş ve söz konusu salibi bulup çıkartmış ve çıkarttığı o gün de hıristiyanlarca ''Salip Bayramı'' adıyla bir bayram kabul edilmiş ve

232 Elmalılı, a.g.e., C. 5, s. 3164.

233 Hans Joachim Schoeps, Yahudi Hıristiyanlığı, Çev. Ekrem Sarıkçıoğlu, İstanbul, 2010, s. 49. 234

Ahmet Çelebi, a.g.e., s. 71.

235 Ekrem Sarıkçıoğlu, a.g.e., s. 196. 236 Elmalılı, a.g.e., C. 1, s. 474. 237 Ahmet Çelebi, a.g.e., s. 72.

Kudüs'e varır varmaz, Hz. İsa'nın güya gömülü olduğu iddia olunan kabir üzerine ''Kammame'' diğer adıyla ''Kıyame'' kilisesini bina ettirmiş ve bir tarafta nisbeten tamir edilmiş bulunan Beytü'l-Makdis'i ve önündeki heykeli yerlere kadar yıktırıp üzerine de şehrin çöp ve süprüntülerinin dökülmesini emretmiş. İşte o tarihten Hz. Ömer zamanına kadar hıristiyanlar orayı mezbele (çöplük) yapmışlar ve öyle kullanmışlar. Orada Allah'a dua ve ibadet etmek isteyenleri de engellemişler. İşte Hz. Ömer orayı mezbele halinde bulmuştu ve onun zamanında Mescid-i Aksa Müslümanlar tarafından yeniden bina edilmişti.''238

Orta Çağda ise, Avrupa'daki Yahudilerin kaderleri, ülkelere ve idarecilere göre çok çeşitli olmuştur. En muhteşem devirlerini Endülüs Emevileri zamanında yaşamışlar.239

M.S. 636 yılında Müslümanlar, Filisti'İ fethettiler ve o tarihten itibaren Filistin Müslüman Arap oldu. O günlerde Filistin'de Yahudiler hemen hemen yok gibi idi. Daha sonra Ehl-i Salip yani Haçlı Savaşları başladı. İlk seferde Haçlılar, Kudüs'ü ve dar bir sahil şeridini istila etmeye muvaffak oldular. Bu harplerin incelenmesinde, harplerin gerisinde Yahudilerin olduğunu gösteriyor. Yahudiler, Haçlıları mukaddes beldelere savaş açmaya yönelten gizli güçlerden biriydi. Yahudiler, bizzat mukaddes topraklara dönemeyince, Hıristiyanların arkasından dönmeye teşebbüs ettiler. Hıttin Savaşından Sellahadin-i Eyyübî Kudüs'ü tekrar ele geçirince, İsrail Devleti kuruluncaya kadar Filistin, Müslüman Arapları elinde kaldı.240

Yahudilerin çoğu yerleştikleri yerlerde birbirleriyle yardımlaşmaları, fırsatları değerlendirmeleri ve iktisadi işlerdeki maharetleri sebebiyle büyük servetlere sahip oldular. Bu büyük servet sebebiyle bir kısmı Filistin'i düşünmek ve oraya geri dönmekten vazgeçtiler. Fakat diğer bir kısmı Filistin onlar için tek emel ve koruyucu vatandı. Yahudiler malları ile beraber sürgünde bulunmak veya Filistin'i ele geçirmek için yeniden mücadele etmek arasında mütereddit yaşarlarken Filistin'le ilgili yeni bir yol ortaya çıktı. O da müşterek gayeyi gerçekleştirmek için Yahudilerle ittifak eden emperyalistlerdi. Müşterek gayede Filistin'in Müslüman Araplığını yok etmek ve oraya emperyalizme tabi olmak onun yolunda gitmek şartıyla Yahudileri nakletmekti. 241 İşte siyonizm hareketi bu amacı gerçekleştirmek üzere doğmuştur. İsrail devletinin kurulmasını öngören Siyonizm akımı, Tanrı tarafından ilk olarak İbrahim'e vaad edilen

238

Elmalılı, a.g.e., C. 1, s. 474-475.

239 Ekrem Sarıkçıoğlu, a.g.e., s. 196. 240 Ahmet Çelebi, a.g.e., s. 72-73. 241 Ahmet Çelebi, a.g.e., s. 80-81.

Filistin topraklarında tüm diyaspora Yahudilerinin yeniden bir araya getirilip bağımsız bir İsrail Devleti kurma fikrine dayanan harekettir.242

19. asrın sonlarında ve 20. asrın başlarında Yahudilerin emeline ulaştırmak amacıyla Yahudi Lider Viyanalı bir gazeteci olan Alman Yahudisi Theodor Herzl harekete geçti.243

Siyonist Hareket O'nun tarafından kurulmuştur. Bu hareketin öncüleri 1897'de Basel'de yapılan İlk Siyonist Kongresinde uluslararası hukuktan hareketle Yahudiler için milli bir yurt talebini açıkça dile getirilmiştir. 1917'de Britinya Hükümeti, yayımladığı Balfour Deklarosyonuyla Filistin bölgesinde bir Yahudi yurdu oluşturulmasına olan desteğini açıkça ilan etmiştir.244

Nihayet Siyonist hareketin kuruluşundan yaklaşık 50 yıl sonra Amerika'nın ve İngiltere'nin desteğiyle Filistin bölgesinde 1948 yılında günümüz İsrail devleti kurulmuştur ve hemen Rusya, Amerika ve Batı devletleri tarafından tanınmıştır.245

Sonuç olarak diyebiliriz ki başta Tevrat olmak üzere Yahudi kaynaklarında Yahudiler'in tarihi hakkında verilen bilgiler ile Elmalılı tefsirindeki bilgiler yer yer farklı olmakla birlikte genel de benzerlikler taşımaktadır. Şunu da hatırlatalım ki, Elmalılı tefsirinde Yahudilerin ortaçağ serüvenleri ve 1948'de İsrailde toplanıp devlet kurmaları ile ilgili her hangibir husus yer almamaktadır. Zira İsrail'in kuruluşu Hak Dini Kur'an Dili tefsirinin yazılmasından sonra olmuştur.

242

Mahmut Aydın, a.g.e., s. 280.

243 Ahmet Çelebi, a.g.e., s. 82. 244 Mahmut Aydın, a.g.e., s. 281.

2. ELMALILI TEFSİRİNDE TEVRAT

2.1. Tevrat İle İlgili Genel Bilgiler