• Sonuç bulunamadı

3. SİNEMADA MİNİMALİZM

3.1. Akım Filmlerinde Minimalist Yaklaşımlar

3.1.5. İtalyan Yeni Gerçekçi Sineması

İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalya‟da ortaya çıkan ve günümüze kadar etkisini devam ettiren bir akım olan İtalyan Yeni Gerçekçiliği toplumsal bir tepkinin sinema aracılığı ile dillendirilmesidir.

İtalyan Yeni Gerçekçilği 2. Dünya Savaş‟ından sonrasında ortaya çıkan ve yaşanan sürecin gerçeklerini nesnel bir gözle yansıtmaya çalışan sinema akımı olarak tanımlanabilir. Oysa İtalyan Yeni Gerçekçiliği tanımı yapılırken bu açıklama yetersiz kalacaktır. İtalya‟da yaşanan faşist diktatörlüğün gerçekleri örtbas etme çabasında olan sanat anlayışına tepki olarak ortaya çıkan Yeni Gerçekçilik bir kültür hareketidir. Ancak her ne kadar sinemada ki kadar etkili olamamış olsada Yeni Gerçekçilik edebiyatta dahil olmak üzere bir çok sanat dalında kendine yer bulmuştur (Bağdatlı, 2000: 15).

Yeni Gerçekçlik Musolloni dönemindeki kaos sonrasında ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Halkın sorunlarını ve acılarını gözler önüne sermeye çalışan bu gerçekçi sanat anlayışı toplumsal ve siyasal hayattaki büyük bir değişimin ve sarsıntının ürünüdür.

Akım, İtalya‟nın tarihsel koşulları içerisinde gelişim gösterip ortaya çıkmıştır. Faşizmin yıkılması ve Roma‟nın bombalanması, Sicilya‟nın işgali, Mussollini‟in Faşist Konsülden aldığı desteği yitirmesi ve Almanya tarafından kullanılması ile İtalya‟da büyük bir buhran ve kaos yaşanmakatdır. Ülke içerisinde iki ayrı savaş vardı, bir yandan Almanya‟dan kaynaklı Alman müttefikleri ile yaşanılan savaş diğer yandan faşistler ve partizanlar arasandaki savaşın yarattığı, yıkım ve kaosun sonucunda ortaya çıkmıştır İtalyan Yeni Gerçekçiliği (Biryıldız, 2002: 72).

Yaşadığı dönemin olaylarından hareketle şekillen İtalyan Yeni Gerçekçiliği sinemaya yeni bir duruş getirmiştir. Sadece sanat yapmak derdi ile film çekmeyen İtalyan Yeni Gerçekçiler, içinde bulundukları çağa kayıtsız kalamayacaklarını, kayıtsız kalınmaması gerektiğini filmleri ile göstermişlerdir.

Yüzyılın başlarından beri yaşanan toplumsal ve ekonomik sıkıntılar, siyasal bunalımlar, özellikle de faşizmin ve İkinci Dünya Savaşının izleri, yeni gerçekçi sinemanın hemen hemen tüm eserlerinde görülür. İtalyan Yeni Gerçekçiliği, sinema sanatının estetik kuralları içinde toplumsal ve ekonomik sorunları dile getirmeyi temel amaç edinmiş ve bunu başarıyla yene getirmiştir (Bağdatlı, 2000: 18).

Yeni Gerçekçiler, yaşam deneyimiyle yakından bağlantısı olan bir sinema için çalışıyorlardı. Profesyonel olmayan oyuncular, özensiz bir teknik, politik amaç, eğlenceden çok düşünceler. Bütün bu öğeler, Hollywood‟un pürüzsüz, birbirine bağlı profesyonel estetiğine karşı çıkıyordu. Yeni Gerçekçilik bir akım olarak birkaç yıl için de sona ermiş olsa bile, bu akımın estetiğinin etkileri hala sürmektedir (Monaco, 2002: 288).

İtalyan Yeni Gerçekçiliği de diğer sinema akımları gibi toplumsal ve siyasal değişimlerin sonucundaki buhranların etkisi ile oluşmuştur. Savaş sonrası yaşanan kaosun ve acıların ürünü olarak, çok etkili bir dil ile sinema dünyasına giren bu

akımın etkisi birçok ülke ve yönetmen sinemasını etkilemiştir. Gerçeği olduğu gibi aktarmayı düşünen bu akım gösterişten kaçarak kamerayı gerçek mekanlara ve olaylara yöneltmiştir.

Yeni Gerçekçi sinema, toplumun birçok sorununu irdeledi. Hareketin ilk yıllarındaki filmlerin başlıca konusu İkinci Dünya Savaşı‟nın yol açtığı yıkımlardı. Zamanla öteki toplumsal sorunlar da ele alındı.

En parlak dönemleri süresince, Yeni Gerçekçiler geçmişten kopmayı, geleneksel konulardan ve Hollywood‟un sinematik türünden uzaklaşmayı kararlaştırdılar. Gerçekçilik sinemasına bu yeni ilgi, özellikle İkinci Dünya Savaşı boyunca, anti-Faşist film yapımı dahil Faşist kültür geleneklerini kırma yollarını ararlarken oluştu (Biryıldız, 2002: 70). Olabildiğince yalın bir dil kullanan akım fazladan hiçbir şeyin görünmediği bir fotoğraf karesi gibidir. Her şey olduğu kadar görülür, ne bir fazla ne bir eksik.

De Sica-Zavattini ikilisi 1948‟de Bisiklet Hırsızları‟nı yarattılar. Atilla Dorsay‟ın da dediği gibi, en küçük bir barok süs, fazladan bir ayrıntı, gereksiz bir ayrıntı olmaksızın, erişilen bir etki gücü ve yalınlık söz konusudur bu filmde. Bu akımın belli başlı özellikleri, stüdyo dışına çıkmaları ve oyuncu olmayan kişilerle çalışmalarıdır, bundan dolayı sinemada oyuncunun yeri tartışılmaya başlanmıştır (Öztürk, 1993: 231-232).

Yeni Gerçekçi yönetmenlerin amacı bir anti stüdyo görüşüydü. Hollywood ışıklandırmasını göz ardı ederek, yerleşim yerinde doğal ışığı kullandılar. Köstüm epikleri ve sahne-esinlemeli melodramları bıraktılar ve savaştan zarar görmüş ülkelerin sokaklarına yöneldiler (Biryıldız, 2002: 70).

İtalyan Yeni Gerçekçiliği kendinden sonraki birçok ülke sinemasını ve akımıda etkilemiştir. Özellikle gerçekçi yaklaşımı bu etkilemede çok önemlidir.

Üçüncü Dünya yönetmenlerinin İtalyan Yeni Gerçekçilği‟ne ilgileri üretim biçimi ve gerçekçi yönetmenlerden oluşuyor olmasıdır. Kısıtlı olanaklarla, sınırlı maddi imkanlarla yapılan sanatsal bir akımdır. Filmler çoğunlukla sokakta, dışarıda,

amatör oyuncularla çekilmektedir. Bu özelliklerinin yanında yaşadıkları çağın tanığı olarak yaşanan işsizlik, sefalet, yaşlılık gibi gerçeklikeri insanlara aktarmakta başarılı olmuşlardır (Biryıldız-Erus, 2007: 24).

Yaşadığı çağın bir tanığı olarak bu dönemin sıkıntılarını anlatmaya çalışan Yeni Gerçekçiler bunu en kestirme yoldan hayatın içine girerek yapmışlardır.

Yeni Gerçekçi akımın öncü sanatçılarından Cesare Zavattini, Yeni

Gerçekçiliğin gerçekle ilişkisinin, sinemada „öykü‟ anlatma

zorunluluğunu ortadan kaldırdığını söyler. Ona göre, insanların günlük gerçek karşısındaki ilk ve üstünkörü tepkisi can sıkıntısıdır ve bu durum sinemacıların, sinemayı heyecanlandırıcı, göze çarpıcı kılığa sokmak amacıyla gereğini tamamıyla doğal, hemen hemen kaçınılmaz bulmalarına yol açar. Böylelikle sinemacılar, sanki düş gücünün işe karışmasına karşı bir şey yapılamazmış gibi gerçekten hemencecik kaçıvermek olanağını elde etmiş olurlar. Bundan dolayı Yeni Gerçekçiliğin en önemli niteliği, asıl yeniliği Zavattini‟ye göre, gerçeğe bakmayı ve onu görmeyi öğretmesi ve bu gerçeğin aslında son derece canlı ve ilgi çekici olduğudur (Coşkun, 2003: 162).

Yeni Gerçekçilik kendisinden sonraki birçok sinema akımını etkilemiş ve esin kaynağı olmuştur. Günümüzde dünyanın farklı yerlerinde hala kimi sinemacılar bu akımın izinde filmler yapmaktadır.

Brezilyalı yönetmenlerden Nelson Pereira Dos Santos İtalyan Yeni Gerçekçiliğine olan borcunu „bu öncü olmadan biz asla başlayamazdık‟ sözleri ile özetlemiştir. Kısacası İtalyan Yeni Gerçekçiliği tanımlamamız gerekirse; kısıtlı maddi olanaklarla yapılan bu filmler, amatör oyuncular kullanılarak gerçek mekanlarda çekilmektedir. Bunun yanında şahit olunan süreçte, kaos, sarsıntı, işsizlik, yoksulluk gibi gerçekçiliğini dünyaya iletmekte bir sinema akımıdır (Biryıldız-Erus, 2007: 23-24).

İtlayan Yeni Gerçekçilğin belirgin özellikleri „beyaz telefonlu‟ faşist dönemin filmlerine zıt bir anlayışı taşımaktadır. gerçekçi ve sade bir anlayışın tercih edilerek, kameranın sokağa çıkması bu akımın en belirgin özelliğidir. Mekan olarak stüdyalar yerine doğal mekanlar ve çevreler tercih edilerek, amatör oyuncuların kullanımına gidilmiştir. Doğal ışıklar ile amatör oyuncuların da kullanımı ile doğaçlama bir atmosfer yaratılmıştır. Filmlerinin öykülerini 2. Dünya Savaşı

sonrasındaki felaketlerden alan akımın başarısı, gerçekçilği ve yenilikçi tarzlarından almaktadır. Ayrıca klasik öykülenme ve mutlu sonun terk edilmesi de ayrı bir özellik ve başarı getirmiştir. Bu özellikleri açısından dikkate alındığından Yeni Gerçekçi akım Minimalist sinemaya benzemektedir. Bir başka deyişle aynı sinema diline sahip özelliklerindendir bu durum (Özdoğru, 2004: 71).

İtalyan Yeni Gerçekçi sineması için belki de minimal anlayışa en uygun sinema anlayışı diyebiliriz. Bir çok bakımdan minimalist duruş sergileyen İtalyan Yeni Gerçekçi sineması hem çekimlerde, hem çekimlerin oluşumunda en az imkanla çalışmışlardır. Aksiyona çok fazla yer vermeyen sabit ve genel planlarla çalışan İtalyan Yeni Gerçekçi yönetmenler, özel kurgu tekniklerinden de kaçınmışlardır. Ayrıca çekimlerini gerçek mekanlarda, doğal ortamlarda yapan bu yönetmenler dekoru ve yapma ışıkları da kullanmayarak filmlerini en sade hale getirmeye çalışmışlardır. Ayrıca oyuncu kullanımında da yapaylıktan ve abartıdan kaçan yönetmenler daha çok profesyonel olmayan oyuncuları oynatarak daha gerçekçi ve sade filmler oluşturmuşlardır.

İtalyan Yeni Gerçekçi sineması da kendinden önceki akımlarda olduğu gibi dönemin sosyal ve siyasal olaylarının bir tepkisi olarak oluşmuş ve ister istemez yapıtlarında minimal bir havaya bürünmüştür. Ama atlanmaması gereken nokta şudur ki; ister zorunluluktan, ister isteyerek yapılmış olsun burada ortaya çıkan İtalyan Yeni Gerçekçi sineması ve minimal sanat anlayışı toplumsal bir tepkinin ve duruşun ürünü olmuştur. Bu çerçevede ezilen, savaşdan ötürü acı çeken bir toplumun acılarını yapaylıktan kaçarak dile getiren bir anlayışa bürünmüştür.