• Sonuç bulunamadı

İtaat üzere ahitleşme yapmanın meşruluğuna delalet eden şeylerden biri de, Buhari’nin, Ebu Zer el-Ğıfari’nin

Belgede Abdu l-mun im Mustafa (sayfa 95-98)

İKİNCİ ÖZELLİK Allah Yolunda Cihad

BEY’ATIN ANLAMI

3- İtaat üzere ahitleşme yapmanın meşruluğuna delalet eden şeylerden biri de, Buhari’nin, Ebu Zer el-Ğıfari’nin

Radıyallahu Anhu Müslüman olması babında İbn-i Abbas’tan Radıyallahu Anhuma rivayet ettiği şu hadistir: “Ebu Zer’e, bir pey-gamber gönderildiği haberi ulaşınca Mekke’ye geldi. Ali onu gördü ve yabancı olduğunu anladı. “Neden geldiğini söyler mi-sin?” dedi. Ebu Zer, “Bana yol göstermek için söz verirsen söyle-rim” dedi. O da söz verdi. Bunun üzerine Ebu Zer, neden geldiği-ni anlattı. Ali ona, “O gerçektir ve Allah’ın Rasulü’dür, sabah olduğunda beni izle..” dedi.”2

Ebu Zer olayında, onunla Ali Radıyallahu Anhuma arasında ahit ve misaklaşma (sözleşme) meydana gelmiştir. Ebu Zer’in, bu ahitleşmenin yapıldığı dönemde halife veya komutan olmadığı ise bilinmektedir. Bununla birlikte, Ali bin Ebi Talib Radıyallahu Anhu, bu konuda onun isteğine cevap verdi ve onunla ahitleşti.

4- Buhari, “Sahabenin Radıyallahu Anhum faziletleri” bö-lümünde, “Osman bin Afvan Radıyallahu Anhu üzerinde ittifak ve ona bey’at” başlığı altında, Ömer’in Radıyallahu Anhu kendisinden sonra halifeyi belirlemek için altı kişiyi görevlendirmesini ve daha sonra bu altı kişiden üçünün çekildiğini ve geriye Abdurrahman bin Avf, Osman ve Ali’nin Radıyallahu Anhum kalmasını, Amr bin Meymun’dan şöyle rivayet eder: “Abdurrahman; “bu işten kim vazgeçerse, görevi ona vereceğiz” dedi. Ve daha sonra; “Allah için ve İslam için herkes hangisinin daha faziletli olduğuna bak-sın” dedi. Ali ve Osman ses çıkarmadılar. Abdurrahman şöyle

1 Müttefekun Aleyhi

2 Buhari, hadis no: 3861. Aynı zamanda hadis, zalim tağutların hedefi olmaları halinde, davet ve davetçilerin zaruret sebebi ile gizlilik ve kapalılığa başvurmala-rının meşruluğuna delalet etmektedir.

96

www.islamibelgeler.com

dedi: “Bu işi bana bırakırsanız, Allah şahit olsun en faziletli olanı-nızdan sapmayacağım.” İkisi de, “evet” dediler. Onlardan birinin elini aldı ve “Senin İslam’da önceliğin ve Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem akrabalığın olduğunu biliyorum, Allah için senden söz istiyorum, seni halife yaparsam adaletle yöneteceksin, Os-man’ı tayin edersem onu dinleyip itaat edeceksin” dedi. Sonra diğeri ile başbaşa kaldı ve aynı şeyleri söyledi. İkisinden de söz alınca; “Osman elini kaldır” dedi ve ona bey’at etti. Bunun üzeri-ne, Ali de Osman’a Radıyallahu Anhu bey’at etti. Evde bulunanlar da girerek bey’at ettiler.”1 Bu ahitleşmenin yapıldığı dönemde Abdurrahman bin Avf halife değildi. Buna rağmen aralarından halifeyi seçmek için Ali ve Osman Radıyallahu Anhuma ile ahitleşti.

5- Yermuk günü İkrime bin Ebi Cehl’in yaptığı da bunlar-dan biridir. İbn-i Kesir Rahimehullah şöyle der: “Seyf bin Umar, Ebu Osman el-Ğassani’den babasının şöyle dediğini rivayet etti:

İkrime bin Ebi Cehl Yermuk günü şöyle dedi: “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birçok yerde savaştım. Şimdi sizden mi kaçacağım? Sonra, ölmek için kim bana bey’at eder? diye seslendi. Amcası Haris bin Hişam ve Dırar bin Ezvar ile beraber Müslümanların ileri gelenlerinden ve süvarilerinden dörtyüz kişi ona söz verdiler. Halid’in çadırının önünde çarpıştılar ve hepsi yaralandılar. Öldürülenler arasında Dırar da vardı. Vakıdi ve başkaları yaralarından dolayı yere düştüklerinde su istediler. Bir testi içinde su getirildi. Testi onlardan birine yaklaştırılınca diğeri ona baktı ve kendisi içmeden, suyun yanındakine verilmesini istedi. Su diğerine verilince, diğeri ister gibi baktı, aynı şekilde bu da suyu içmeden yanındakine verilmesini söyledi. Hepsi birbirine bu şekilde verdiler ve sonunda hiçbiri içemedi ve öldüler. Allah hepsinden razı olsun!”2

1 Buhari, hadis no: 2700

2 el-Bidaye ve’n-Nihaye: 7/11-12.

97

www.islamibelgeler.com

Bu, ordunun komutanı olmayan bir kişi, yani İkrime bin Ebu Cehl ile askerlerden bir topluluk arasında itaat olan bir amel üzerinde yapılan bir bey’atleşmedir. Ona bey’at edenler arasında değerli sahabeler de vardı. Bu olay, ordu komutanı Halid’in gözü önünde meydana geldi. İbn-i Kesir’in bildirdiği gibi bu savaşta bin kadar sahabe bulunmaktaydı. Bunlardan hiçbirinin İkrime’nin yaptığına karşı çıktığı nakledilmemiştir. Bu topluluğun önünde böyle bir olayın meydana gelmesi, onu onayladıklarının delilidir.

İbn-i Kesir Rahimehullah şöyle devam eder: “Seyf bin Umar, Yermuk ordusunda yüz tanesi Bedir ehlinden olmak üzere, toplam bin tane sahabe bulunduğunu, yine o toplulukta bulunan-lardan nakletmektedir.”1 Dolayısıyla bu göstermektedir ki, sahabe Radıyallahu Anhum, içlerinden birinin yaptığı bu işin doğruluğu hakkında icma etmiştir.

6- Sıffin Savaşı’nda Ali’nin, ordusunun başında Kays bin Sad bin Ubade vardı. Taberi, Yunus bin Zeyd’ten sahih bir senedle şöyle rivayet eder: “Ali, Irak ordusunun başına Kays bin Sad bin Ubade’yi getirdi. Kırk bin kişi idiler ve ölüm üzerine ona bey’at ettiler.”2

İkrime’nin bey’atı için söylenenler, Kays’ın bey’atı için de söylenir. Her ikisi de ordunun başkomutanı veya Müslümanların halifesi değildi. Sadece askerlerden bir kesimin komutanıydılar.

7- Hicri 61 yılında Kufe halkının Hüseyin’e Radıyallahu Anhu, o gün halife olan Yezid bin Muaviye’ye karşı çıkmak üzere bey’at etmeleri. Hüseyin Radıyallahu Anhu halktan kendisine bey’at alması için amcasının oğlu Müslim bin Akil’i Radıyallahu

1 el-Bidaye ve’n-Nihaye: 7/9.

2 Fethu’l-Bari, 13/63

98

www.islamibelgeler.com

Anhu göndermiş ve kendisine onsekiz bin kişi bey’at etmişti.1 O dönem Hüseyin ne halife, ne de genel bir komutandı…!

8- Sünnet, Nebi’nin Sallallahu Aleyhi ve Sellem ortaya çıka-cağını müjdelediği Mehdi’nin, halife olmadan ya da yeryüzünde belli bir kuvvete ulaşmadan önce, istemediği halde Müslümanlar-dan bey’at kabul edeceğine delalet etmektedir. Bu ise, bu konuda güçlü bir delil niteliğindedir.

9- Abdurrahman bin Eş’as, hicri 81-82 yıllarında Haccac

Belgede Abdu l-mun im Mustafa (sayfa 95-98)