• Sonuç bulunamadı

Akabe Bey’atı: Acizlik döneminde ve kendi devletinin başında yönetici olmadan önce Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve

Belgede Abdu l-mun im Mustafa (sayfa 91-95)

İKİNCİ ÖZELLİK Allah Yolunda Cihad

BEY’ATIN ANLAMI

1- Akabe Bey’atı: Acizlik döneminde ve kendi devletinin başında yönetici olmadan önce Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve

Sellem yapılan birinci ve ikinci akabe bey’atlerinin her ikisi de,

1 Mecmuu’l-Fetava: 35/9-11.

92

www.islamibelgeler.com

ortaya çıkış ve güç konusunda genel halife niteliğinde olmayan kişiye yapılan bey’atın caiz olduğuna dair doğru ve açık birer delil niteliğindedirler.

Bu bey’atın, sadece Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem özel olduğu, onun haricinde, genel halife konumunda olmayan hiçbir kimsenin böyle bir bey’at talep etmesinin veya Allahu Teala’nın kelimesinin en yüce olması maksadı ile yapılan cihad için bey’at ve yardım istemenin caiz olmadığı yönündeki sözler delile muhtaçtır. Bunun sadece Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem özel bir uygulama olduğunu kabul etmek için, bunu kanıt-layan delilin bulunması gerekir.

Bu konuda herhangi bir delilin olmaması, ayrıca selef-i salihinden nakledilen ve bu uygulamanın sadece Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem özel olduğunu belirten herhangi bir sözün de bulunmaması; bu görüşün batıl olduğunu, reddolundu-ğunu, hüccet makamında olmadığını ve kendisine iltifat da edil-meyeceğini bildirir.

“El-Bey’at” isimli kitabın yazarı, bunun Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem özel bir uygulama olmadığı görüşünü ancak “derin bir sapıklıkta”1 olan kimsenin tercih edeceğini söy-lemektedir. Onun bu konudaki yaklaşımı haddi aşma, şiddet ve aşırılıktır. Ancak nassları ve selefin sözlerini bilmeyen kişi böyle bir sözü söyleyebilir. Bununla birlikte onun bu sözü, selef-i salihine yapılmış bir hakarettir. Çünkü onların hiçbirinden, bu uygulama-nın Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem özel olduğunu belirten herhangi bir görüş nakledilmemiştir. Aksine onlardan nakledilen, bu uygulamanın Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem özel olmadığı görüşüdür.

1 Bu, yazarın ifadesidir, bkz: Sayfa 34.

93

www.islamibelgeler.com

Ayrıca bu mesele, dinin usulünden olmadığı gibi, karşı çı-kanın derin bir sapıklıkta olduğu sonucunu veren külliyatından da değildir.

Bu nedenle biz, “el-Bey’at” isimli kitabın yazarının, bu gö-rüşünden vazgeçmesini, bu konuda Allahu Teala’ya tevbe etme-sini, bu görüşünü kitabından çıkarmasını ve kitabının ikinci defa yeniden basılmasını diliyoruz…

2- Rasulullah’tan Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyur-duğu rivayet edilmiştir: “Yüz defa da şart koşulmuş olsa, Allah’ın Kitabı’na uymayan her türlü şart geçersizdir. Allah’ın Kitabı uyul-maya daha layıktır ve onun şartı daha sağlamdır.”1

Hadis, Allahu Teala’nın Kitabı’na ve Rasulü’nün Sallallahu Aleyhi ve Sellem sünnetine aykırı olmadıkça ahitlerin ve şartların meşru olduğuna dair delil niteliğindedir. Çünkü yaratana isyan konusunda yaratılana itaatin olmaması ve yine Allahu Teala’ya isyan konusunda yapılan yeminlerin geçerli olmaması şeriatın usûlündendir. Allahu Teala’ya isyan konusunda verilen söze bağlılık yoktur. Ancak koşulan şartlarda şeriata aykırılık yoksa ve özellikle de Allah ve Rasulü’ne itaati içeriyorsa mutlaka riayet edilmesi gerekir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle bu-yurmaktadır: “Müslümanlar haramı helal, helali de haram etme-dikçe kabul etmiş bulundukları şartlara uyarlar.” Yani ona vefa gösterip bağlı kalırlar.

İslam’ın ahitlere bağlılığa göstermiş olduğu önemden do-layı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Huzeyfe bin el-Yeman’a Radıyallahu Anhu, Kureyş’e verdiği sözü tutmasını ve kendisiyle birlikte Bedir’de savaşmamasını emretmiştir.2 Müslim’de, Huzeyfe

1 Müttefekun Aleyhi

2 Bedir Savaşı, savaşa güç yetirebilen bütün herkes üzerine vacip değildi. Bunun delili ise, Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendisiyle birlikte savaşa çıkmaları için sadece muhacirleri çağırmasıdır. Ancak, kafirlerle savaşmak herkes

94

www.islamibelgeler.com

bin el-Yeman’dan Radıyallahu Anhu şöyle rivayet edilir: “Benim Bedir’e katılmama engel olan şey şudur: Ben ve babam el-Huseyl ikimiz beraber yola çıkmıştık. Kureyş kafirleri bizi tuttular ve; “Siz muhakkak Muhammed’in Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanına git-mek istiyorsunuz!” dediler. Biz de; “Hayır, ona gitgit-mek istemiyo-ruz, Medine’ye gitmek istiyoruz!” dedik. Bunun üzerine bizden, Medine’ye döndüğümüzde, Muhammed’in Sallallahu Aleyhi ve Sellem safında yer alıp savaşmayacağımız hususunda Allah katında ahit ve misak aldılar. Biz Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldik ve olayı ona anlattık. Bunun üzerine Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Haydi gidin. Biz onlara verdiğiniz sözü tutar, onlara karşı Allah’tan yardım dileriz!”

Eğer Müslümanın kafirlerin kendisine şart koştuğu bir ah-de vefa göstermesi gerekiyor ve bu ahit sebebi ile, en şerefli ve en mukaddes savaş olan Bedir’de, Allah’ın yarattığı en üstün kişiler ile birlikte savaşmayı terk etmesi emrediliyor ise, Müslümanın Müslüman kardeşine Allah yolunda cihad ve diğer itaatlarda verdiği ahdi yerine getirmesi daha önemli ve öncelikli değil mi-dir?!

Ey Allah’ın kulu dikkat et! Anlayışının seni kandırmasın-dan ve basiretini körleştirmesinden sakın…!

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, verilen sözün bozulmasını, nifak ve münafıkların özelliklerinden saymıştır. Müslim’de şöyle rivayet edilir: “Dört şey kimde varsa, katıksız münafık olur. Kimde onlardan bir tanesi varsa, bırakıncaya kadar kendisinde nifaktan bir şube bulunur. Emanete hıyanet eder, konuştuğunda yalan

için zorunlu olduğunda, onlarla savaşmayı terk etme şartı, batıl bir şart olur.

Çünkü Allahu Teala’nın şartları daha sağlam ve uyulmaya daha layıktır. Allahu Teala en doğrusunu bilir.

95

www.islamibelgeler.com

söyler, ahitleştiğinde ahdini çiğner, tartıştığı zaman haksızlık yapar.”1

3- İtaat üzere ahitleşme yapmanın meşruluğuna delalet

Belgede Abdu l-mun im Mustafa (sayfa 91-95)