• Sonuç bulunamadı

1.2. İstanbul’un Ekonomik Yapısı

1.2.3. İstihdam Yapısı

İstanbul’daki nüfus artışından ve ekonomik darboğazdan dolayı işsizlik ve sefalet yaşanırken, diğer taraftan yeterli düzeyde vasıflı işçi bulunmadığı için yurtdışından uzman ya da ara elemanlar getirilmekteydi. İstanbul’daki sanayi yatırımlarının önemli bir bölümünün yabancı sermayeye ait olması da bu durumu kolaylaştıran bir etkendi.

Mütareke Dönemi’nde İstanbul’da süren ekonomik buhranın en önemli sonuçlarından biri mültecilerin İstanbul’a akınıyla daha da derinleşen işsizlik olgusu olmuştu. Bununla beraber teknik bilgi veya vasıf gerektiren işlere uygun işgücü eksikliği bulunmaktaydı. Şirketler bu problemi genellikle yurtdışından yabancı işçi getirerek çözmekteydi. 52 Bu dönem için işsizlik veya istihdam istatistikleri tutulmadığı için işsizliğin ve istihdamın boyutunu kesin rakamlarla ifade etmek güçtür. Fakat alan araştırmasına dayanan bazı gözlem ve araştırmalardan genel bir resim çizmek mümkündür.

1920 Yılında Amerikalı bilim adamlarının alan araştırmasına dayanarak hazırladıkları rapora göre; İstanbul’da bu dönemde 100’den fazla sürekli işçi çalıştıran sadece 3 fabrika vardı.53 Yani büyük sanayi yatırımları ekonomik yapının hâkim unsuru haline gelememişti. İstanbul’daki ekonomik yapı ve çalışma koşulları küçük ölçekli işletmeler etrafında şekillenmekteydi. Dolayısıyla büyük işçi kitlelerini bünyesinde barındıran kapitalist mekânsal örgütlenme İstanbul’da henüz çalışma yaşamını

51 Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasal Partiler Cilt: 2 Mütareke Dönemi, 4.bs., İstanbul, İletişim Yayınları, 2010, s. 410, 498.

52 Bu dönemde İtilaf Devletleri İstanbul’da yaşanan kömür stoku sıkıntısını gidermek üzere bir “Kömür Komisyonu” ihdas etmişti. Bu komisyon İstanbul’daki Ağaçlı linyit ocaklarını işletmeye açmış ve burada Batum’dan getirilen yaklaşık 200 tane Çinli işçi istihdam etmişti. Daha sonra getirilen bu işçilerin 57’si işlerini bırakıp kaçmışlardı. Bkz. Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar 1908-1925, C. 1, İstanbul, İletişim Yayınları, 2009, İstanbul, İletişim Yayınları, 2009, s. 207; Eldem, a.g.e, s. 169; M. Şehmus Güzel, İşçi Tarihine Bakmak, İstanbul, TÜSTAV Yayınları., 2007, s. 94-96.

53 Moore, a.g.e., s. 153

dönüştürecek bir düzeye ulaşmamıştı. Belirtmek gerekir ki, Osmanlı ordusunun askeri ihtiyaçlarını karşılamak üzere 19. yy’dan itibaren Osmanlı coğrafyasında, bilhassa İstanbul’da endüstrileşme hamleleri gerçekleşmiş ve bazı fabrikalar devlet tarafından inşa edilmişti.54 Özel sektördeki fabrika yatırımları ise büyük ölçüde yabancı sermayedarlar tarafından gerçekleştirilmekteydi.55 Fakat bu fabrikalar savaş ve olağanüstü şartlar dolayısıyla yaygınlaşamamıştı.

İstanbul’daki işçiler büyük ölçüde küçük memurlar, küçük ölçekli işletmeler ve atölyelerde çalışan işçilerden oluşmaktaydı.56 Tahminlere göre İstanbul’da bu dönemde, büyük fabrikalarda çalışan sayısı 100.000 civarında iken, büyük sanayi dışında küçük işletme ve atölyelerde çalışanların sayısı ise 300.000 civarındaydı.57

Almanya’daki sol basından Rote Fahne (Kızıl Bayrak) Gazetesi’nin 13 Ocak 1921 tarihli nüshasında ise İstanbul’da bu dönemde 100.000 işçi olduğu ve bu işçilerin 12.000 tanesinin sendikalı olduğu belirtilmekteydi.58

Yine bu dönemde L’Humanite dergisinin muhabiri olarak 1921 yılında İstanbul’a gelen ve gözlemlerde bulunan Magdeleine Marx “çok değişik ve güvenilir kaynaklardan” derlediği bilgiler çerçevesinde İstanbul’da bulunan işçi ve memurların sayısına dair yaklaşık rakamlar ortaya koymuştu. Fakat kendisinin de ifade ettiği gibi bu bilgiler istatistiki verilere dayanmamakla beraber yaklaşık rakamlardı. Dolayısıyla temkinli olmakla beraber, istatistiki verilerin olmadığı bir dönemde gözlem ve araştırmaya dayanarak derlenen bu rakamlar dönemin istihdam yapısını anlamak için önemlidir. Marx’ın gözlem ve araştırmasına göre İstanbul’un istihdam yapısı aşağıdaki tablodadır;

54 Edward C. Clark , “The Ottoman Industrial Revolution” , International Journal of Middle East Studies, Vol. 5, No. 1, Ocak 1974, s. 65-76.

55 Tevfik Çavdar, Milli Mücadele’ye Başlarken Sayılarla Durum ve Genel Görünüm, Cumhuriyet Tarih-Kültür Dizisi, 2001, s. 83.

56 Moore, a.g.e., s. 153.

57 Eldem, a.g.e., s. 170.

58 Mete Tunçay, “Alman Sol Basınında Türkiye 1920-1921”, Tarih ve Toplum, S. 57, 1988, s. 52.

TABLO 1: İstanbul’da İstihdamın Yapısı (1919-1922)

İŞLETME, SEKTÖR VEYA MESLEK ADI İŞÇİ SAYISI

Anadolu Demiryolları Şirketi 2.500

Tahmil ve Tahliye (Yükleme Boşaltma) 5.000

Devlet Fabrikaları 2.000

Tramvay ve Tünel İşletmeleri 2.500

Denizcilik Şirketleri 1.500

Tütün Reji İdaresi 1.000

Fırıncılar 4.000

Gemi ve Motor Onarımı 1.500

Mürettip ve Matbaa 1.500

İnşaat 5.000

Otomotiv 2.500

Şöför 1.000

Belediye 1.000

Hamallar 5.000

Cephanelikler 500

Rumeli Demiryolları 500

Elektrik İşletmesi 400

Haliç Vapurları 200

Şirket-i Hayriye 500

Değirmencilik Şirketi 500

Çeşitli Özel Sektör Fabrikaları 2.000

Çeşitli Küçük Atölyeler 15.000

TOPLAM 55.700

Kaynak: Magdeleine Marx, Makeleler – Anılar, (Çev. Ahmet Şensılay), İstanbul, Sosyal Tarih Yayınları,, 2007, s .42-43.

Tablodaki verilere göre İstanbul’daki işçi sayısı 55-60 bin civarındadır. Bu rakamlar, Mütareke Dönemi’nin sosyalist partilerinden olan Türkiye İşçi ve Çiftçi

Sosyalist Fırkasının (TİÇSF) kurucularından Ali Cevdet’in “İş Ücreti ve İşsizlik Buhranı” adlı risalesindeki tahminlerle paralellik arz etmektedir. Ali Cevdet’e göre;

İstanbul’da kol gücüyle çalışan ve emeğini satmak suretiyle geçimini temin eden işçi sayısı en az 60-70 bin civarındaydı. Bu rakama memurlar dahil edilmemişti.59

Marx bu bilgilere ilaveten, kamu kesiminde çalışan memurların sayısını da 150.000 olarak belirtmiştir.60 Tablodan da anlaşıldığı üzere işçilerin çoğu küçük ölçekli işletmelerde ve atölyelerde istihdam edilmekteydi. Bunun yanında İstanbul halen başkent olma hüviyetini devam ettirdiği, bürokratik örgütlenmenin merkezi olduğu ve işgal edilen şehirlerdeki memurların büyük çoğunluğu İstanbul’a döndüğü için memurlar neredeyse işçilerin üç katıydı. Fakat bunların önemli kısmı alt düzey memurlardı.

İstanbul’daki işçi ve memurların sayısına ilişkin verilen diğer rakamlara bakıldığında, Marx’ın verdiği rakamların gerçeğe daha yakın olduğu görülmektedir. Zira Eldem’in tahminlerine göre İstanbul’daki toplam çalışan sayısı 400.000’di. Bu çalışanların ortalama olarak 4 kişilik ailelerden oluştuğu varsayıldığında toplam nüfus 1.600.000 çıkacaktır. Fakat daha öncede belirtildiği gibi İstanbul’un nüfusu 1.000.000 – 1.200.000 arasındaydı.

Dolayısıyla yaklaşık nüfus verileriyle ilişkilendirildiğinde Marx’ın derlediği verilerin gerçeğe daha yakın olduğu görülmektedir.