• Sonuç bulunamadı

İSTİRDAT DAVASI ile KARŞILAŞTIRILMASI

2. DİĞER MÜESSESELERLE KARŞILAŞTIRILMASI

2.4. İSTİRDAT DAVASI ile KARŞILAŞTIRILMASI

İstirdat davası, borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalan kimsenin, ödemiş olduğu paranın geri alınmasına yönelik açılan davadır55.

İstirdat davası İcra ve İflâs Kanunu’nda düzenlenmiş olmasına karşın, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirmeye yönelik bir eda davasıdır56.

İstirdat davasında, icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir. Bu nedenle hukuki niteliği bakımından sebepsiz zenginleşme davasına benzemektedir57. Ancak dava şartları ve davaya bağlanan sonuçlar bakımından takip hukukunda düzenleme yapılmıştır58.

İstirdat davasında amaç, davacının ödeme emrine itiraz etmesi ya da edip de itirazın kaldırılmış olması sebebiyle kesinleşen icra kovuşturası dolayısıyla cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı ve fakat gerçekte borçlu olmadığı paranın geri alınmasını sağlamaktır59. Yani, sonuçlanmış olan bir icra takibinin maddi hukuka aykırı olan sonucunun iptal edilmesi ve maddi hukuk yönünden uyuşmazlığın kesin olarak sona erdirilmiş olmasıdır60. İstirdat davası, ilâmsız icra takipleri için

öngörülmüş olup ilâmlı icra takipleri açısından da bazı durumlar açısından uygulanma alanı bulmaktadır. Yargıtay içtihatlarında61 ilâmlı takipler hakkında kural olarak ödenen para için, geri alma davası, açılamayacağı, buna, ilâmın, taraflar arasında kesin hüküm (HUMK. m.237) oluşturduğu ilkesinin engel olduğu, ilâmın

55

Kuru, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 234; Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra, s. 241; Muşul, s. 442; Erdoğan, s. 792; Kendisine karşı bir icra takibi yapılmamış olan veya yapılmış olsa dahi bu icra takibi kesinleşmeden önce borçlu olmadığı bir parayı ödediği iddiasında bulunan kişi, 72. maddenin VII. fıkrasına göre istirdat davası değil ancak şartları varsa Borçlar Kanunu’nun. 62. maddesine göre sebepsiz zenginleşme davası açabilir (Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes, İcra, s. 152); Uyar, Olumsuz Tespit ve Geri Alma Davaları, s. 1983.

56 Kuru, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 234; Uyar, Olumsuz Tespit ve Geri Alma Davaları, s. 1983.

57 Umar, İstirdat Davası, s. 667; Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra, s. 241; HGK. 3.2.1982, 19803-1347,73 (YKD 1983/1 s.17).

58 Kuru, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 236; Muşul, s. 451; Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes, İcra, s. 151.

59 Kuru, El Kitabı, s. 340; Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra, s. 245. 60 Kuru, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 234.

61 4.HD.29.3.1973, 1972 /9514, 3736(ABD.1973/6,s.520); 4.HD.22.12.1970,8353,9586(RKD. 1972,

2/2, s. 104); 4.HD.26.2.1979, 1978/5479, 251(YKD.1979/10, s. 1423 ) (Uyar, Olumsuz Tespit ve Geri Alma Davaları, s. 2065-2067).

gerçeğe aykırılığının ancak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 445. maddesine göre, yargılamanın yenilenmesi, yoluna başvurularak ileri sürülebileceği belirtilmiştir. Buna karşılık, ilâmlı takipler hakkında istirdat davası ancak, ilâmdan sonra gerçekleşen olaylara ve hukuki nedenlere dayanılarak ileri sürülebilir. Örneğin, para alacaklarına ilişkin ilâmlı icra takiplerinde, icranın geri bırakılması talebi (m.33) reddedilen veya icranın geri bırakılması için icra mahkemesine başvurmamış olan borçlu, borcunu icra dairesine ödemek zorundadır. Ancak, borçlu, hükmün verildiği tarihten sonraki dönemde borcunu itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğunu ve fakat icra mahkemesince bu iddiasını ispat edemediği için borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalabilir. Bu nedenle borçlu alacaklıya karşı bir istirdat davası açabilir ( m.33/IV; m.33a/III)62.

İcranın iadesi prosedüründe amaç ise, haksız yere yapılmış olan icra takibi nedeniyle alacaklıya ödenen paranın veya teslim edilen taşınır malın ya da taşınmaz malın kendisinden alınarak borçluya iade edilmesidir. İstirdat davası ile icranın iadesi müessesesinde amaç aynı olmakla birlikte, gerekli olan koşullar ve izlenilen prosedür açısından birbirlerinden ayrılmaktadır. Zira, icranın iadesinde de, istirdat davasında olduğu gibi borçlunun borçlu olmadığı yönünde bir ilâmın varlığı aranmaktadır. Ancak borçlunun borçlu olmadığı yönündeki bu ilâmın, daha önce icra takibine konu olan ilâmın Yargıtay’ca bozularak, ilk derece mahkemesi tarafından verilecek yeni ilâmla bunun tespit edilmiş olması ve bu ilâmın kesinleşmiş olması şarttır. Ayrıca icranın iadesi ilâmlı icra takipleri açısından söz konusu olmakla birlikte ilâmsız icra takipleri bakımından kural olarak uygulanmamaktadır63.

2.4.2.İade İsteminde Bulunabilme Bakımından

İstirdat davası açılabilmesi için, borçlunun, kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla cebri icra tehdidi altında gerek kendisinin ödemesi gerekse malların haczedilip satılması suretiyle zorla ödenmiş olması gerekir. Bununla birlikte takip konusu paranın icra dairesine ödenmiş olması yeterli olup paranın icra dairesinde alacaklıya ödenmiş olması şart değildir64. Dolayısıyla, icra takibinden sonra icra

62 Kuru, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 269; Uyar, Olumsuz Tespit ve Geri Alma Davaları, s. 1992.

63 Bkz. Yuk. Bölüm 1, 1.2.

dairesine yatırılan para hakkında istirdat davası açılabildiği gibi, haczedilip satılan malların bedeli içinde bu davanın açılması mümkündür65.

İstirdat davası genel mahkemelerde açılır. Davanın davacısı takip borçlusu, davalısı ise takip alacaklısıdır.

İcranın iadesinde ise, iade istemi için ayrı bir dava ya da takibe ihtiyaç olmaksızın, temyiz sonucunda takip konusu ilâmın bozulması ve borçlu lehine kesinleşmesi sonucunda bu kesinleşmiş karara dayanarak doğrudan icra dairesine başvurulur. Burada iade istemi, takip borçlusu tarafından takip alacaklısına veya külli haleflerine karşı ileri sürülür. Her ne kadar, 40. maddenin III. fıkrasında üçüncü kişilerin iyi niyetli kazandıkları haklara halel gelmeyeceği belirtilmişse de, üçüncü kişinin kötü niyetli olarak kazandıklarının iadesinin istenmesi mümkündür.

İstirdat davasının açılması hak düşürücü süreye bağlanmıştır. Bu süre, borç olmayan paranın icra veznesine tamamen ödenmesiyle işlemeye başlar ve bir yıllık süreye tabidir. Bu paranın alacaklıya ödenip ödenmemesi önemli değildir66.

2.4.3.İade Kapsamı Bakımından

İstirdat davası, alacaklıya ödenen asıl borç, alacaklıya ödenen faiz, icra harç ve giderleri, paranın alacaklıya ödendiği tarihten itibaren faizlerin davalıdan geri alınması istemini kapsar67. Dolayısıyla, istirdat davasının kabulü ile, yalnız alacaklıya icra takibinde ödemiş olduğu paranın değil, aynı zamanda davacının icra takibinde ödemiş olduğu icra harç ve giderlerinin de davalı-alacaklı tarafından, davacı-borçluya ödenmesine karar verilir. Bununla birlikte davacı borçlunun istemi üzerine, davalı alacaklının, ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi ödemesine de karar verilir68.

İcranın iadesinde ise iade yükümlüsü takip alacalısı, takip sonucu aldıklarını iade ile yükümlüdür. Ancak, iade kapsamı bakımından kanunda herhangi bir

65 Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra, s. 242; Postacıoğlu, İcra Hukuku Esasları, s. 245-246; Pekcanıtez/Atalay /Sungurtekin Özkan/Özekes, İcra, s. 152; Uyar, Olumsuz Tespit ve Geri Alma Davaları, s. 1988.

66 Kuru, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 254-255; Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes, İcra, s. 153; Kuru, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 254-255; Uyar, Olumsuz Tespit ve Geri Alma Davaları, s. 1968.

67 Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra, s. 245; 11.HD.4.5.1988, 8026/3006 (Yavuz, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, s. 415dip no.86); Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin,Özkan/Özekes, İcra, s. 153; Uyar, Olumsuz Tespit ve Geri Alma Davaları, s. 2087.

düzenleme yapılmamış olmakla birlikte doktrinde bu konuda değişik görüşler bulunmaktadır69.

Bunların dışında menfi tespit davasında olduğu gibi karşı taraftan yüzde kırk tazminat istemi söz konusu olmamaktadır70. Buna karşılık Yargıtay koşulları gerçekleşmişse davacının, davalıdan manevi tazminat isteyebileceğini belirtmiştir71.

İcranın iadesinde de, iade isteminde bulunan borçlunun, bu nedenle uğradığı zararları bulunuyorsa, bu zararları iade kapsamı içerisinde değil de genel hükümlere göre genel mahkemelerde ayrı dava açarak zararların tazmini yoluna gidecektir.

İstirdat davasında, davalı alacaklının iade yükümlülüğü, sebepsiz zenginleşme (BK. m. 62)de olduğu gibi değildir72. Burada da davalı-alacaklının iyi niyetli olup olmadığı önem taşımamaktadır. Yani davalı alacaklı, takip sonucu aldıklarının tamamını iade ile yükümlüdür.

İcranın iadesinde ise, iade yükümlüsü olan takip alacaklısının, iade kapsamı bakımından iyi niyetli olup olmaması bir fark yaratmamaktadır. Zira, bu husus da Kanunda düzenlenmemiştir.

Borçlu istirdat davası sonucunda lehine almış olduğu ilâmı hemen icraya koyabilir. İlâmın konusu para alacağı olduğu için, ilâmın kesinleşmesi gerekmez (m.36; HUMK. m. 443/I)73.

2.5.MENFİ TESPİT DAVASI ile KARŞILAŞTIRILMASI