• Sonuç bulunamadı

İspanyol Sömürgeciliğinin Etkileri

2. BÖLÜM: FİLİPİNLER’E İSLAMİYETİN GELİŞİ ve SÖMÜRGECİLİK

2.3 İspanyol Sömürge Döneminde Morolar

2.3.5 İspanyol Sömürgeciliğinin Etkileri

Moroların sömürge yönetiminin üstesinden gelmek konusundaki çabalarına rağmen, Morolar ve İspanyol işgalcileri arasındaki uzun zaman devam eden çatışma, bazı önemli değişikliklerden etkilendi. Bunlar aşağıda vurgulanmaktadır:

1- Filipinler’in Hristiyanlaşması

Sömürge dönemi öncesinde Müslümanların mevcut koşulların ışığında takımadaların kuzey ve orta kesimlerini İslamlaştırma ve toplumsal, siyasi ve ekonomik sınırlarını genişletme şanslarının olduğu gerçekçi bir görüş olarak ifade edilebilir. Ancak Morolar bu bölgelerde yüzyıllarca süren İspanyol sömürgesi yüzünden bu açıdan başarısız oldular. Ünlü Filipinli tarihçi Renato Constantino bu noktayı şöyle vurgulamaktadır (Constantino 1975: 25-26, Aktaran: Makol-Abdul, 1997:313 ):

“Eğer tarihin seyri değiştirilmemiş olsaydı, Müslümanlar bütün takımadaları İslamlaştırmış olabilirlerdi. Ulus inşasında liderliği ele geçirmiş olabilirlerdi. Nitekim Manila ve çevresi zaten Borneo yönetimlerinin ileri karakollarıydı. Fakat Filipinler'in gelişimi tersine gidiyordu. İspanyolların fethi, değişen toplumun diğerlerine karşı nüfuzunu genişletmesi ve kültürel ve toplumsal organizasyonu bu tarihsel eğilimi durdurdu, farklı bölgeleri geliştirdi ve bir zamanlar daha ileri toplum olan Müslüman güneyin evrimini dondurdu.”

İşgalciler, İslam'a olan fanatik nefretleri ile Hıristiyanlığı bütün nüfusa getirme hedeflerini gerçekleştirmek için kararlı bir çaba gösterdiler. Moroları dönüştürme çabalarında başarısız olmalarına rağmen, İspanyollar nüfusun çoğunluğunu oluşturan ve Müslüman olmayan diğer sakinleri dönüştürmeyi başardılar. Böylece, sömürgeciler yalnızca İspanyol Krallığı için hammadde ve altın toplamakla kalmadılar, aynı zamanda Hıristiyanlığı, İslamiyetten birkaç yüz yıl sonra Filipinler'e gelse bile, ülkedeki baskın din haline getirmeyi başardılar.

2- Moro Sultanlıklarının Reddi

İslamiyetin Filipinler'deki Müslümanlara sağladığı önemli katkılardan biri de İslami Hilafete göre şekillenen sultanlıklardır (Saleeby, 1908:161). Moroların farklı sultanlıkları oluşmuş ve bazıları Mindanao ve Sulu'da muazzam güç ve nüfuza sahip olmuştur. Sulu takımadaları efsanevi Arap misyoneri Sharif Abu Bakr tarafından on beşinci yüzyılın ortalarında kurulan bir sultanlığa sahipti. Sulu saltanatı "Filipin adalarında ilk merkezileştirilmiş siyasi bürokrasi" olarak biliniyordu. Başlangıçta, gücü yalnızca sahillerdeki alanlarla sınırlıydı, sonrasında tüm takımadalar kademeli bir politikayla tek bir merkezi otorite altında bütünleştirildiler (Saleeby, 1974:185, Aktaran Makol-Abdul, 1997:313).

İspanyollar gelmeseydi, Moro sultanlıkları elbette ki daha büyük bir merkezileşme elde etmiş, güçlerini ve etkilerini Luzon ve Visayas adalarının dağınık ve parçalanmış topluluklarına genişletmiş olacaktı. Ancak Müslümanlar daha gelişmiş savaş silahları kullanan İspanyolların artan askeri faaliyetleri yüzünden başarısız oldular. F. Delor Angeles bu konuyla ilgili şöyle yazmaktadır: (Angeles,28-29, Aktaran Makol-Abdul, 1997:314).

“Müslümanlar direnmeyi başarabildiyse de, 1898 yılına kadar güçlerinin büyük kısmı azalmıştı. 17. ve 18. yüzyıllarda Hollandalı ve İngiliz "müttefikleri", Asya imparatorluklarındaki iç sorunlara daha fazla önem vermek için Filipinler'deki tutkularını rafa kaldırmıştı. Üstelik daha güçlü gemiler ve silahlara sahip İspanyollar Batı'daki gelişmelerle ilerlemişken, Müslümanlar bu hızda ilerleyememişlerdir. Böylece sömürge ordusunda ve donanmasında buharlı savaş gemileri, makineli tüfekler ve topların devreye sokulması denizlerdeki Müslüman saldırılarını sona erdirdi, kalelerini moloz haline getirdi ve eski tüfekler kullanan Moro savaşçılarını kendi hinterlantlarının içine hapsetti.”

Ülkedeki sömürge sisteminde İspanyolların yerini alan Amerikalılar, sultanın halkını idare etme yetkisini Bates Antlaşması ile yürürlükten kaldırdı ve Müslümanlar üzerinde doğrudan bir hükümet politikası uyguladı. Bates Anlaşması

20 Ağustos 1899'da Sulu Sultanlığı ile Amerikan sömürge rejimi arasında imzalandı ve Filipinler'deki Müslümanların siyasi durumu üzerinde ciddi sonuçlar doğurdu.

Bugün, Moro Sultanlıkları Filipin yasaları uyarınca siyasi olarak ölmüş sayılsa da, Filipinler'deki çağdaş Müslüman toplumda hala güçlü kurumlar olmaya devam etmektedir.

3- Hıristiyan-Müslüman Yabancılaşması

İspanyol egemenliğinin bir diğer önemli mirası ülkedeki Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında derinleşmekte olan yabancılaşmadır. İspanyolların Müslümanları kolonileştirme ve Hıristiyanlaştırmaya ihtiyaç duymaları ve Hıristiyan Filipinlileri İspanya müttefikleri olarak savaşlarda Müslümanlara karşı kullanmaları, toplumda iki dinin mensupları arasında birbirlerine karşı güçlü bir düşmanlık geliştirmiştir.

Hıristiyan nüfusun İspanyollar liderliğindeki saldırılara ve Müslüman bölgelere yapılan seferlere aktif katılımı Morolar arasında nefret, kızgınlık ve şüphe yarattı. Hıristiyan Filipinliler İspanyol istilacıların tam işbirlikçileri olmasalar bile, İspanyol sömürgeciliğinin bir aracı olarak kullanıldılar. Bu durum bir kutuplaşma başlattı. Sömürge deneyiminin bir sonucu olarak bugün hala açıkça görülen birbirleri hakkında olumsuz imgeler yarattılar. Kolonileştirilmiş ve Hıristiyanlaştırılmış halka İspanyolların basmakalıp düşünceleri, önyargıları ve Müslümanlara yönelik nefreti miras olarak kaldı. Müslümanları "medeniyetsiz", "acımasız", "hain", "haydut" ve "korsan" olarak gördüler. Öte yandan Müslümanlar Hıristiyanları “Müslüman kültürünü ve geleneklerini anlamayan ve İslamiyeti yok etmek isteyen”, son derece "etnosentrik" insanlar olarak görüyorlardı. Ayrıca Hristiyanları, hükümeti ve ordusunu Müslümanları vatanlarından çıkarmak için etkili bir şekilde kullanan, "topraklarına göz dikmiş" insanlar olarak görüyorlardı. Filipinliler arasındaki bu düşmanlık Hıristiyanlar Müslümanlara ait atalardan kalma toprakları işgal etmeye başladığında daha da yoğunlaştı.

4- Ekonomik Yıkım

İspanyollarla uzun yıllar süren çatışmalar sırasında Müslüman nüfus ciddi ekonomik gerilemeler yaşadı. Oldukça gelişmiş olan ve daha da gelişme potansiyeline sahip olan ekonomileri gerilemeye doğru gitti ve ekonomik durgunluk yaşandı. Müslüman direncini zayıflatma çabalarının bir parçası olarak sömürgeciler, Moro plantasyonları, tarlaları ve meyve bahçelerinin yanı sıra Malay Yarımadası, Endonezya ve Filipin Takımadaları’nın diğer halklarıyla gelişmekte olan ticareti sistematik bir şekilde tahrip etti. Buna ek olarak sömürgecilerin Müslüman ticaret gemilerini yok etme politikaları komşu ülkelerle ticaret yapmalarını önlediği için ekonomik hayatlarını ve yaşam biçimlerini bozdu.

5- Eğitim Sistemine Etkileri

Hıristiyan tipi eğitimin imparatorluk emellerini gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanılması yönündeki İspanyol stratejisi, Moro eğitim sisteminde ciddi sonuçlar doğurdu. Bu eğitim sisteminin yürürlüğe girmesiyle birlikte, işgalcilerin kendi alanlarında okullar kurma girişimlerine şiddetle karşı çıktıklarından, eğitim anlamında gayri-Müslim nüfus karşısında kaybetmeye başladılar. İspanyol eğitim sistemi kendi değerlerine, kurumlarına ve çıkarlarına dayandığından Müslümanlar için bunu reddetmekten başka seçenek kalmadı. Toplulukları üzerindeki sonuçlarının bilincinde olarak, gerçek kültür ve tarihlerini korumak için bu tür bir eğitime karşı direndiler. Yaklaşık dört yüzyıl İspanyol idaresinin sonucunda Müslüman bölgelerde İspanyollar tarafından tek bir batı tipi okul kurulamamıştır.

Böylece Hıristiyan anlayışa sahip eğitim sistemi Müslüman toplum için okur-yazarlık konusunda gerilik ve durgunluğa neden oldu. Bu eğitim sisteminin devreye sokulması, kendi toplulukları tarafından ihtiyaç duyulan kendi profesyonellerini üretmelerini engelledi. Hıristiyan toplulukların aksine, tıp doktorları, diş hekimleri, avukatlar ve öğretmenler gibi meslek mensupları, İspanyol döneminde Müslüman toplumlarda hemen hemen hiç bulunmadılar. Bu nedenle İspanyol sömürgeciliği ülkedeki Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında eğitimsel ve mesleki bir boşluk yarattı.

Hıristiyan Filipinlilerin sağladığı eğitim gelişimi, sosyo-ekonomik ve siyasi yapılarını hızla geliştirmelerini sağladı. Eğitimin, değişim ve gelişmede hayati bir rol oynadığını fark ettiler. Ve böylece Amerikalılar 1898'de İspanyol-Amerikan savaşında İspanyolları yenip Filipinlerin yeni sömürge efendisi haline geldiklerinde Moroland'daki idareyi yönetmek için kuzeydeki eğitimli Hıristiyanları kullandılar.