• Sonuç bulunamadı

Ekonomik Bozulma ve Nüfus Değişiklikleri

2. BÖLÜM: FİLİPİNLER’E İSLAMİYETİN GELİŞİ ve SÖMÜRGECİLİK

2.4 Amerikan Sömürge Döneminde Morolar

2.4.2 Amerikan İdaresinin Sonuçları

2.4.2.4 Ekonomik Bozulma ve Nüfus Değişiklikleri

Mindanao'nun sömürgeleştirilmesi çabaları Moro bölgesindeki ekonomik koşulların bozulmasına da katkıda bulunmuştur. İspanya'yla yapılan uzun savaş sadece Moro nüfusunun azalmasıyla değil, aynı zamanda ekonomilerinin bozulmasıyla da sonuçlandı. İspanyollar Moro sultanlıkları ile diğer ülkeler arasındaki ticareti bozma girişimlerinde bulunarak onların refahlarını zayıflattılar. Dış etkenlerin Mindanao'nun muazzam tarım, maden ve orman kaynaklarını kullanmaya çalıştıkları bu durum Amerikan döneminde daha da kötüydü. Yeni yerleşim projeleri ve arazi haklarının yeniden yapılandırılması bu tasarımın bir parçası olarak bölgede uygulandı.

1912'den itibaren, Moro bölgesinin farklı kısımlarında “tarımsal koloniler” (Hıristiyan yerleşim birimleri) kuruldu. Moro ve diğer yerli halklar bu düzenlemelerden özellikle Mindanao'daki arazi edinimi ile ilgili kanunların çıkarılmasından muzdaripti. Örneğin 1919 tarihli Kamu Arazileri Yasası, Filipin egemenliği içindeki tüm toprakların kamuya açık olduğunu ve mülkiyetin devletin verdiği bir ayrıcalık olduğunu ilan etti. Bu, nesilden nesile miras yoluyla aktarılan tüm Moro toprakları mülkiyet haklarının artık geçerli olmadığı anlamına geliyordu.

Hükümet kamu arazilerine sahip olma ve sahiplik verme yetkisini kendisine sakladı. Bu yasaya göre bir Hristiyan Filipinli 24 hektar kadar araziye başvurabilirken, Hıristiyan olmayan birisi sadece 10 hektar ile sınırlıydı. Moroların çoğu, bazı Müslüman elit üyeleri hariç olmak üzere, atalarının topraklarından bir hak alamadı. Morolar 1912'den önce Mindanao ve Sulu'daki arazilerin çoğuna sahipken, 1972'de sadece % 30'unun kendi adlarına arazisi vardı. 1982'de Moroların toprak sahipliğinin yüzdesi 17’ye düşürülmüştür (Jubair 1984: 54-57, Aktaran Che Man, 1987: 40).

YIL Moro Nüfusu %

Diğer

Nüfus % Toplam Mindanao Nüfusu

1903 250,000 76 77,741 24 327,741 1913 324,816 63 193,882 37 518,698 1918 358,968 50 364,687 50 723,655 1939 755,189 34 1,489,232 66 2,244,421 1948 933,101 32 2,010,223 68 2,943,324 1960 1,321,060 23 4,364,967 77 5,686,027 1970 1,669,708 21 6,294,224 79 7,963,932 1975 1,798,911 20 7,348,084 80 9,146,995 1980 2,504,332 23 8,400,911 77 10,905,243

Tablo 3: 1903-1980 arasında Mindanao'daki Moro ve Moro olmayan nüfusun büyüklüğü

Kaynak : Che Man, 1987:41

Hıristiyan göçmenlerden bazıları bugünkü Lanao Del Sur, Maguindanao, Sultan Kudarat ve Kuzey Cotabato illerine yerleştiler. Sömürge sonrası dönemde yoğunlaşan bu süreçte çok sayıda Müslüman yerinden edildi. 1975 yılına kadar 50.247 aileden oluşan ve 695.500 hektarlık araziyi kapsayan en az 37 Hristiyan yerleşim kolonisi vardı (Silva 1979: 46-47, Aktaran Che Man, 1987: 40). Bu devlet destekli göçmenlerin yanı sıra milyonlarca Hıristiyan da kendi insiyatifleriyle göç ettiler. Bu yeniden yerleşim programları ve arazi politikaları sayesinde Moro bölgesinin demografik bileşimi bilinçli bir şekilde değiştirilerek Müslümanlar çoğunluktan azınlığa indirildi.

Koloni üyeleri tarafından Hıristiyan Filipinlilerin menfaati için tasarlanmış göçler ve buna bağlı toprak kanunları Müslümanlar tarafından “yasallaştırılmış arazi

yağması” olarak görülürken, Amerikan ve Filipin yönetimi bu uygulamalarının çeşitli amaçlara hizmet ettiklerini gördüler. İlk olarak bu uygulama kuzey adalarında ortaya çıkan aşırı nüfus sorununa bir çözüm getiriyordu. İkinci olarak Morolar ve Mindanao'daki diğer aşiret gruplarının teknolojik açıdan ilerlemiş ve daha çalışkan olan Hıristiyan göçmenlerden örnek alacakları ve yararlanacakları ileri sürüldü. Üçüncüsü, Mindanao'nun doğal kaynaklarının kullanılması, ulusal zenginliğe ve Amerikan yatırımcılarının kârlarına katkıda bulundu. Dördüncüsü, Hıristiyanların kolonileri Mindanao'yu Manila'ya daha yakından bağlayarak, komşu Müslüman uluslarla olan Moro bağlantısına karşı bir miktar ağırlık koyuyorlardı. Son olarak Moro nüfusunun içindeki muhalefet problemi tamamen çözülmekteydi.

Bu göçmenlerle birlikte Amerikan ve daha az ölçüde Japon şirketleri 1909'da ABD ve Filipinler arasındaki serbest ticaretin kurulmasından kısa bir süre sonra Mindanao'ya girdi. Amerikan işgalinin ilk on yıllarında faaliyete geçen ana sanayi, ananas, kauçuk ve hindistancevizi işleme idi. Filipinler bağımsızlığını kazandıktan sonra ortaya çıkan diğer önemli endüstriler, tomruk işleme, muz, şeker, kahve, madencilik ve balıkçılık olmuştur. Bu endüstriler halihazırda ileri ve sanayileşmiş ülkelerin ihtiyaçlarına dayanıyorlardı.

İhracat pazarı için mal üretimi ekonominin ana kaygısı haline geldi ve büyük ihracat hacimleri bir gelişme ölçütü olarak görüldü. Bu, Mindanao ekonomisinin modeli olmuştur. 1980 tarihli AFRIM Davao Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Mindanao Raporu’na göre, uluslararası şirketler tarafından teşvik edilen Mindanao'nun ekonomik gelişimi, faydalarını düzensiz bir şekilde yaymaktaydı. Bu gelişim elitleri oluşturan az sayıdaki kişiye fayda sağladı. Temel kaygısı Moro bölgesinin sanayi ülkelerinin ileri ekonomilerine yatırım, teknik yardım ve pazarlar konusunda bağımlı hale gelmesi idi. Tarım sektöründe olduğu gibi büyük, orta ve küçük işletmeler de yabancı sermaye kullanmak suretiyle bağımlı hale gelmişlerdir. Yüzde yüz Filipinli olan şirketler bile hayatta kalabilmek için dış kredilere güvenmiştir. Bu tür yatırımları çekmek için siyasi istikrar, ucuz ücretler, yeterli işgücü ve düşük üretim maliyetleri öne sürülmüştür. Dışarıdan dayatılan

ekonomik kalkınmanın genel etkisi ayrıcalıklı nüfus ile dezavantajlı gruplar arasındaki kutuplaşmanın artması şeklinde olmuştur (Che Man, 1987: 42-43)

Bu ekonomik gelişme modeli, kendilerine yetecek kadar bir üretimin ihracata yönelik üretimle yer değiştirmesi, Moro bölgesinin ekonomik düzenini bozdu. Geçimlik tarımdan endüstri ya da tarımsal ücretli istihdama geçiş genel olarak nüfusun yaşam standardında bir artışa yol açtıysa da bu durum Morolar için gerçekleşmedi. Bunun ilk sebebi koşullar açısından böyle bir durumun gereksiz olması, ayrıca Mindanao'daki yabancı şirketlerin bakış açısıyla Moro halkını birincil işgücü olarak kullanmalarının mümkün olmamasıydı. Kuzeyden akın eden Hristiyanlar sanayi için yeterli işgücü sağladı. Sömürgeci girişimciler kuzeydeki Hristiyanlar ile uzun zamandır devam eden bir ilişki yaşamışlardı ve böylece onları Morolar’a tercih ettiler. Davao, İligan ve Cagayan de Oro gibi sanayi merkezlerinde çalışan çoğu plantasyon ve şirket işçisi Hristiyan idi. Morolar işgücünün sadece çok küçük bir kısmını oluşturmaktaydı (Che Man, 1987: 44).

İkinci sebep, Mindanao'daki sanayi kuruluşları ihracata yönelik olduğundan, ürünleri yerel tüketim için üretilmedi. Sonuç olarak endüstriler yerel nüfusun gelir düzeyi ile ilgilenmediler.

Çoğu Moro hala tarım, balıkçılık ve küçük ticaret işleri gibi geleneksel geçim araçlarına sahiptirler. Kiracılar ve küçük ev sahipleri yüksek faiz oranları ile nakit avans veren sermaye sahiplerinin eline düşmektedirler. İpotek sistemi genellikle küçük toprak sahiplerinin topraklarını tefecilere kaptırmasına neden olmaktadır.

Morolar bir mülkiyet hakkına sahip olmadan toprakları işlemekte idiler. Ancak hükümet politikaları ve yasalarla sahip oldukları varlıklardan tasarrufta bulunmaktan çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu sebeplerle Moro bölgesindeki zenginliğin çoğu Müslüman değil, Hıristiyan Filipinliler ve yabancı girişimcilerin mülkiyetindedir.

Hıristiyan yerleşimcilerin Müslüman bölgeye akışı Moro topraklarını birçok topluluğun geçim seviyesinin altına düşürdü. Müslümanlar çoğunlukla kırsalda

yaşamaktadırlar. Moro tüccarları, Luzon ve Visayas'taki girişimci işadamlarıyla rekabet etmekte zorlanmaktadırlar.

Morolu balıkçılar, Sulu Denizi, Moro Körfezi ve Basilan Boğazı'nda balık tutma faaliyetlerinde bulunan balıkçılık şirketleri tarafından tehdit altındadır. Balıkçılık endüstrisindeki yabancı yatırımlar, özellikle yabancılar tarafından balık avına yatırım yapılmasına izin veren 1975 tarihli Balıkçılık Kararnamesinin ilanından bu yana yıllar içinde artmıştır.

Kamu sektöründe Morolar olmasına rağmen hükümet kuruluşlarının çoğunda Hristiyanlar hakimdir. Bu durum Müslümanların eğitim seviyesinin düşüklüğü nedeniyle de gerçekleşmiştir. Modern eğitim alanında Morolar Hıristiyanların arkasında bir nesildir. Bunun temel nedeni uygun eğitim politikalarının eksikliği ile halkın mizaç ve talepleridir. Morolar “işe yaramaz”' ve “iyi Moro ölü Moro’dur” şeklinde algılanmaktadır.

Bununla birlikte Moro bölgesinin idaresi ve Filipin devletine yapısal entegrasyonu sırasında bazı Moro liderleri, özellikle geleneksel seçkinler, geçmişteki ayrıcalıklarını korudular, yüksek devlet görevlerine atandılar ve ulusal ve yerel seçimlerle ulusal elitin bir parçası haline geldiler. Bunlar Manila yönetimi ile kurdukları ittifaktan dolayı ayrılık yanlısı Morolar tarafından "baskıcı bir rejim ile işbirliği yapan ve Moroland'daki sorunun bir parçası olan kişiler olarak” görüldüler (Gowing 1979: 57, Aktaran Che Man, 1987: 46).

Pek çok devlet görevlisinin görüşüne göre Moro bölgesinin bazı açılardan dezavantajlı olması kaçınılmazdı. Indioslar sömürge devletleri ile işbirliği içinde ekonomik büyümenin temellerini atarken, Morolar kaynakları sömürgeciliğe karşı savaşmak için tahsis ediyordu. Yine de hükümetin Moro toplumunun ekonomik durumunu yükseltmek için çaba gösterdiğini vurgulanmaktadır: Mindanao ve Sulu'daki kalkınma projeleri için milyonlarca peso ayrılmıştır. Ancak hükümetin gayreti sınırlı bir başarı elde etti. Morolara projeler için tahsis edilen bazı fonlar, yollar ve okullar gibi doğrudan fayda sağlarken, bir kısmı sahtekar yerel politikacıların ceplerine girmiştir (Gowing 1979: 185, Aktaran Che Man, 1987: 46 ).

Dahası Müslümanların değişim için hazırlıksız davranışları, özellikle arazilerin geleneksel topluluk sisteminden ayrılması ve klan mülkiyeti, gayrimüslimler tarafından yerlerinden edilme ve egemenliği kaybetme korkusu, onların Manila'nın çabalarına direnmelerine neden oldu. Nitekim bir yorumcu Moro topluluğunun bu sebeplerle ekonomik durgunluk içinde kaldığı sonucuna varmış ve “... çoğu Moro halkının İspanyol günlerinde şimdiki zamandan daha gelişmiş olduğuna inandığı” nı söylemiştir. (Jubair 1984: 65, Aktaran Che Man, 1987: 46).