• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.2 Göçlerin Ortaya Çıkardığı Sorunlar ve Mübadil Göçmenler Üzerinde Bıraktığı Sorunların Günümüze Yansımaları

3.2.7 İskân başlamadan Ortaya çıkan

Türkiye Cumhuriyeti topraklarına giriş yaptıktan sonra Mübadillerle ilgili çözülmesi gereken temel sorunlar baş gösteriyordu. Sorunlar halka bir zincir gibi uzuyordu çözülmesi gerekli sorunlardan yine konaklama ve iaşe sorunu göze çarpmaktadır. Devlet bu konuda özellikle beslenme konusunda komisyona geniş yetkiler vermişti. Türkiye ‘ye göç eden mübadillerin deniz yoluyla gelenlerin kimlikleri Göçmenler için kurulan ve sırf bu iş için görevlendirilen Komisyonu ekiplerince incelenip kimliklerinde sakınca görülmeyenler yetkili görevlilerle kayıt beyan edilerek tanıtım kartı verilecekti. Güçsüz olan yani hamile kadın yaşlı ve bakıma muhtaç çocukların taşınabilir eşyaları ile beraber lojistik destek ile bu durum için oluşturulan misafirhaneye yerleştirilip rahat ettirilmesi sağlanacaktı. “Misafirhaneler Talimatnamesi” maddelerine göre devlet organları eliyle yardımlaşma ve destek için ayrılan gayrimenkul binalar özellikle metruk olanlardan iş görebilecek potansiyeldekiler ya da yerel halk tarafından icar edilecek yapılar boşaltılarak gelen insanların mağduriyet yaşamamaları için dinlenme ve yerleştirilen süreye kadar Misafirhane olarak kullanılacaktı.101

3.2.7 İskân ve Mesken Sorunu

Birkaç günlük beklemeden sonra Misafirhanelere konaklandırılan göçmenler, bu konaklamanın ardından öncesinde belirlenen mıntıkalara komisyon kontrolü ile yerleştiriliyordu. Misafirhanelerden sonra aileler için temel sorun beslenme ve barınma idi. Bu problemeler ailelerinin yerleştirme işleminden Mübadillerin tek tek metruk olan evlere yerleştirilmesi ile çözülmeye çalışılmıştır. Sanıldığı kadar kolay olmayan bu süreci atlatmak Türkiye için kolay olmamakla beraber yer yer ciddi manada zorluk yaşadıklarını da göstermiştir. Özetle bir değerlendirilme yapıldığında, iki ülkede de Mübadillerin belirlenen mıntıkalara yerleştirilmesi konusunda yanlış izlenimler yaratılarak ve bu ve bu

69

yönetmeliklerle mübadeleye maruz kalan ilk kesimler olumsuzluklar ile karşılaşmak zorunda kalmışlardır.

Yerleştirme ve iskân bölgelerinde yerleştirme bahsi açıldığında mübadillerin sadece belirlenen mıntıkalara barınması akıllara gelmemelidir. Gelen ailelerin asgari yaşamlarını sağlayacak düşükte olsa bir gelir düzeyine kavuşturulması ve bunun sürdürülebilirliği karara bağlanıp garanti altına alınmalıydı.1924 tarihlerinde söz konusu nüfus değişimi için yürürlüğe sokulan Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti, çıkardığı genelge ile İskân yönetmeliğinin alanını kapsayan grupların iskan edilmesini açıklayarak netliğe kavuşturmaya çalışmıştır.1913 tarihlerinde göç ile gelen fakat belirlenen mıntıkalara planlandığı gibi yerleştiremeyen mübadele mağdurları , misakı milli sınırları kapsamı dışında kalan bölgelerden gelip rapor aştırılıp tescil edilen mülteci kesim savaş ve işgal nedeniyle konutları harap edilip veya yakılan mağdur göçmenler , asgari geçimlerini sağlayamayacak durumda olmaları doğu mültecileri ile mübadiller iskânı gerçekleştirilen kitleler olarak belirlendi102.Dolayısıyla devlet organları eliyle bütçeden 800 kuruşun altında olmamak kaydıyla gelir elde eden 40 liranın altında çalışanlarda bu haktan faydalandırıldı. Altı çizilmesi gereken diğer bir durum da ve esasında genelge için esas önem arz eden diğer bir sonuç da şu şekildedir: Metruk sayılan Rumların beraberinde onlara ait olan taşınmazları Mübadele sonucu göç akabinde yaşadıkları yerde artlarında bıraktıklarına karşı mülteciler mağdur olanlardan düşkün duruma düşenlere, metruk Ermeni taşınmaz mülkleri eksik kaldığı kalıcı olmamak suretiyle Rumların terk ettikleri meskenlere iskân edilmeleri makul görülmüştü103 . İskân durumu sonrasında göçe maruz kalanları; mübadeleye gayr-i tâbi ve mübadiller şeklinde gruplamak faydalı olacaktır. Mübadil şeklinde tanımladığımız ikinci mübadiller İstanbul bölgesinde oturan Müslüman ve Trakya bölgesinin batı kısmındaki Müslüman gruplar dışında diğerlerinin devletlerin imzaladıkları protokol ile karşılıklı olarak mübadeleye tabi tutulacaklardır. 18 Ekim 1912 tarihinden sonra Yunanistan’dan Türkiye’ye gelerek işgal sürecini yaşayıp isteksiz de olsalar mübadil kavramına dahil edilmiştir.

Mübadilleri iki kısımda değerlendirmek faydalı olacaktır; Mübadilleri: 1912-1923 tarihleri mübadele için kritik tarihlerdir. Bu tarihler arasında gelip yerleşenler, Lozan sonrası gelenler şeklinde ayırmak doğru olacaktır Lozan anlaşması sonrası gelenler genel hatlarıyla, Lozan sonrası gelenler ise yardıma muhtaç 102İskân Tarihçesi, 1932 , s.36-38.

70

şekilde iskân politikasına dahil edildiler. Konum ve statülerine göre ise; Serbest Göçmenler, İskânlı Göçmenler olmak üzere gruplandırılır. Serbest Göçmen denilenlere devlet organları ülkenin koşullarından ötürü yardım edememekte “İskânlı Göçmenler” yurtlanma ve üretici duruma geçme konusunda devletin yapacağı yardım dahilindeydi. İskânlı göçmen denilen grubun yerleşme ve yurtlanması diğerlerine göre farklı olup iki aşamadan geçmiştir; bunu Yerleşme, Üretici duruma geçiş olarak değerlendirebiliriz. İskân sürecinde bazı tanımlamalar bizim için önemli olmaktadır onlardan birkaç tanesini izah edelim; Mübadil ve göçmenlerin yerleştirilmesinde; Ülkeye adım atıp sınır giriş kapısından alınarak daimî yaşayacakları yurtlanma noktalarına varan aşamaya “Kalıcı olmayarak geçici yerleşme”, kapsamında yaşamını devam ettireceği meskenlerde ikamet etmeye başlama aşaması da “Sürekli Yerleşme” olarak adlandırılır. Mübadile sonrası göç ettirilip yerleştirilmek için getirtilen Göçmenlerin nasıl ve nerede yerleştirilip mesken edindirme meselesi “emvali gayrimenkule-i Metrukenin Kanunen Hakk-ı İskânı Haiz Muhacirine Suret-i Tavziini Mübeyyin Talimatname” isimli genelgede ayrıntıları ile beraber değerlendirilmiştir104

Göçe maruz kalmış ve nüfus mübadelesine tabi tutulan kitlelerin belirlenen mıntıkalara koyulması sürecinde diğer büyük problemde “konut ve mesken” karmaşasının üzerlerinde bırakmış olduğu psikolojik travma idi.

Günümüzde de tartışması bitmeyen geçici koruma hali mübadillerin aidiyet duygusunu sağlamlaştırmada yeterli olmamıştır. İnsan psikolojisinin temelinde yatan aidiyet duygusu yüzyıllardır devam etmiş zaten bu yüzden yerleşik topluma geçen topluluk adıyla tarihte ilkler bulunmuştur. Dolayısıyla Mübadillerin kalıcı meskenler edinmesi mesleki alanda yetiştirilmesi ve üretime dahil edilmeleri için çalışmalar gerekliydi.

Göç ettirilen göçmenler genellikle gidenler yerine ya da işgal sonrası Rumlardan kalan barınak ve meskenlere yerleştirilecekti. Fakat bu konutların birçoğu tahrip edilmiş durumdaydı105. Sağlam kalan konutlarda kötü olan ülke durumundan dolayı evi barkı olmayan kişilerce tahrip ve talan edilmişti. İşgal sonrası meskenlerin ihtiyacı karşılayamayacak seviyede olduğuna kanaat getirildiğinde kısa sürede evsiz ve sahipsiz kalanlar için arayışlar ve çözümler tartışılmaya başlandı. Mübadelenin hassasiyeti durumun ehemmiyetini ortaya

104 Geray,a.g.e,s.22

71

çıkarıyor ve çözümlerin yetersizliği konusunda ülkenin işgalden yeni çıkmış bir devlet olduğu düşüncesi göz ardı ediliyordu. Bunun paralelinde 1923 – 1924’lük yıllarda kanunlar çerçevesinde yeni oluşturulan yönetmelik ve genelgelerle sonraki uygulamalara emsal teşkil edip günümüzde de hala göçmen konusu ve iskanı açıldığında bu sürece bakılıp yorum yapılır.

Mesken ve bunalımı ve iskân karmaşası için 3 tane önemli genelge vardır: “Yangından Zarar Görenlere Yapılacak Yardım Hakkında Yönetmelik”, “Savaş Dolayısıyla Yıkılan ve Tahrip Olan Evlerin Tamiri ve Yeniden İnşası Konusundaki Yönetmelik”, “Mübadeleye Tabi kitlelerin iskân edileceği Bölgelerdeki Terk Edilmiş Mülkte Yapılacak Küçük Tamiratlar Hakkındaki Yönetmelik” tir. Belirtilen yönetmeliklerin ilk olanında; sözü geçen tüm şehirlere bütçe ayrılarak para gönderilmiş, devamındaki yönetmelikte ise; yersiz yurtsuz olanlara hayatlarını idame etmek için bir yardım fonu uygun görülmüştü. Öncelik tanınan ilk grup ise planlanan kaba inşaat süreci devam ettiği durum olsa dahi bir bölümü bile tamamlayamayanlara gerekli mercilerce ya konut bulunacak ya da inşaat yapımı için gerekli malzeme tedarik edilecekti. Son olarak çalışması tamamlanan Yönetmelik; metruk yapılar üzerinde değerlendirmeler ve analizler gözden geçirilecekti. Zarar gören yapılar yıkılacak ; sorunlu olanlar ve kullanılamayacak durumda olanlar tespit edilerek onarılacaktı. Bu genelgeler ve önlemler iskân ve yerleştirme için büyük sorun teşkil eden mesken bunalımına çözüm bulamamıştır.

Mübadile ye tabi olanların yerleştirilmesi devam ederken yeni göçlerin olması gelenlerin geride bıraktıkları insanların daha yoğun gelmesi bu durumu daha üst seviyeye çıkartmıştır. Burada yanlış ve göz ardı edilemeyen bir sirkülasyon gelişti; Giden mübadillerin yönetmelik çerçevesinde gelen mübadil göçmenlere, orada bıraktıkları taşınmazlara karşılık mal verilmesi gerekirken, yerli halkın hatta devlet erkanında çalışan kişilerin bile işgal ve tahribat sonrası ev bulamamış olması tartışma yaratmış kimi yerli halkın hatta mebusların dahi ülkenin en seçkin ve değerli yerlerinde giden mübadil Rumların geride bıraktıkları gözde konakları, köşkleri ve evleri kendi isiyatiflerine geçirmeye çalıştıkları ve çevrelerini de bundan faydalanmaya çalıştırdıkları görülmüştür.

72