• Sonuç bulunamadı

İsa’nın Son Yedi Sözü

2.2. DİNSEL TEMALAR VE SANATSAL FOTOĞRAF

2.2.2. İsa’nın Son Yedi Sözü

İsa ve Meryem, sanat tarihinde en çok resmedilen figürlerin başında gelmektedirler. Öteki dünyanın varlığının yeryüzündeki kanıtları olarak değerlendirilebilecek bu kutsal karakterler, aynı zamanda onlara inanan insanlar içinde belli bir inancın sembolleridirler. Hz. İsa Hıristiyan dininin peygamberi, Hz. Meryem ise onun annesidir. Böylece Hıristiyanların peygamberi, birçok resmin de kahramanı haline getirilmiştir. Kutsal kitaplardan alınan hikâyelerle desteklenen din temalı resimlerin bu kahramanları, çağın buluşu fotoğraf makinesine de konu olmaktan kurtulamamış, böylece fotoğraf karelerinde hayat bulmaya devam etmişlerdir. High-Art hareketinin etkisinin azaldığı bir dönemde aynı üslupta çalışmalar üretmiş olan Fred Holland Day de (1864-1933) Hz. İsa’yı fotoğraflarının kahramanı yapan ilk fotoğrafçılar arasında yer almaktadır. Ayrıca bu çalışmanın bir öz-portre olması çalışmayı fotoğraf tarihi için daha da önemli bir hale getirmektedir.

High-Art hareketi içerisinde yer alan diğer fotoğrafçılar gibi Fred Holland Day’in çalışmaları üzerinde de Raphael öncesi dönemin fazlasıyla etkisi olmuştur. Simgeleştirme, High-Art akımı içinde en aşırı şeklini almışsa da sanatçılar için yabancı bir tarz olmamıştır. Nitekim romantik akım ressamları bunun öncülüğünü yapmışlardır. Diğer yandan bu fotoğrafçılar 1850'lerde "Raphaelite Brotherhood"un çalışmalarından da etkilenmişlerdir. Ne de olsa eski Kraliyet Akademisi Sanat Okulu'nun genç öğrencileri olan Brotherhood ismi altında toplanmış, John Millais, William Holman Hunt ve Dante Gabriel Rosetti gibi bu dönemin sanatçıları Pre- Raphaelist ekole bağlıdırlar ve Rönesans sonrası modern Avrupa resmine karşı duruşları ile tanınmaktadırlar. Dolayısıyla bu grup üyeleri temelde Rönesans ve Rafael öncesi dönemdeki dini İtalyan sadeliğine dönme niyetindedirler. Sembolist üsluplar geliştirmişler ve Viktorya dönemi değerlerini yapıtlarına yansıtmışlardır. Nitekim High-Art akımının da temelde bir İngiliz hareketi olduğunu hatırlamak ve F. H. Day’in Amerika’da olduğu halde bu dönemin ruhundan etkilenmiş olduğunu söylemek gerekmektedir.

Onun yaşamı ve işleri her zaman tartışmalı olmuştur. Bunun en büyük sebeplerinden birisi fotoğraflarında sıklıkla çıplak genç erkekleri kullanmasıdır. Pam Roberts, 2001 tarihli Van Gogh Müzesindeki Day’in sergi katoloğunda, “Day hiçbir

konu seçimleri, ilgileri ve gösterişli davranış biçimlerinden dolayı eşcinsel olduğunu ima etmektedir.180

High-Art hareketinin İngiltere'de güncelliğini yitirdiği 1890'ların sonu ve yüzyıl dönümüne kadar F. H. Day, konusu İncil’den alınmış yüzlerce dini içerikli kurgusal fotoğraf çalışması yapmıştır. Çekimlerini açık havada yaptığı ve İsa’nın çarmıha gerilerek öldürülmesini canlandırdığı çalışmalarında onun en büyük yardımcıları Norwood ve Massachusetts’teki komşuları olmuştur. 1898’in yazında, İsa’nın yaşamını, ölümünü ve dirilişini canlandıracağı fotoğraf çekimleri için bir grup arkadaşı ve profesyonel modelleriyle birlikte Boston’un dışındaki bir tepeye çıkmıştır. Öncesinde canlandırılabilecek olan İncil’e ait benzer figürler seçilmiş, arkeolojik araştırmalarla tedarik edilen tasarlanmış kostümler giydirilmiş ve sonunda da İsa’ya dayandırılarak aynı tarzda hazırlanmış haçlara bağlanmışlardır. Sanatçının Mesih İsa’nın rolüne de büründüğü bu çalışmada, katılımcıların yardımlarıyla ikiyüz ellinin üzerinde çekim yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan fotoğraf serisi üzerine hem yurtiçinden hem de yurtdışından sanatçılar, eleştirmenler ve gazeteciler tarafından büyük ilgi görmüş ve çeşitli karşılıklar almıştır. Amerikalı eleştirmen Charles Caffin çalışmaya karşı alaycı yaklaşımıyla dikkat çeken isimler arasındadır; “eminim sanatın misyonu ve yanlış değerlendirilmesi daha fazla ileriye

gidemezdi.” Ama Day’in arkadaşı ve öğrencisi olan Edward Steichen bu düşünceye

karşı çıkmış ve şöyle demiştir; “Day’in ‘Seven [Last] Words’ çalışmasında olduğu bu

işleri de bir takım manevi değerler ve kutsallık içermektedirler.”181

Başta da dile getirdiğimiz gibi onun fotoğrafladığı dönem itibariyle büyük tartışma yaratan dinsel içerikli konuları ve maddi dünyayı aşarak çalışmalara metafizik içerikler kazandırma çabaları bu alanda yapılmış ilk örnekler değillerdir. Nitekim ikinci bölümün tamamında ele aldığımız gibi din olgusu bu dönem fotoğrafçıları tarafından sıklıkla kullanımına başvurulan bir kaynak olmuştur. Hatta Alfred Stieglitz’in ünlü “Equivalents” serisi bile bu bağlamda değerlendirilmiş, bulutları konu alan bu baskılar, sanatçının kendisi tarafından “gökyüzündeki bir

adamın dünyasının doğrudan açığa vurması” olarak ifade edilmiş ve “dini bir tasvir”

180 http://en.wikipedia.org/wiki/F._Holland_Day 181

Kristin Schwain, “F. Holland Day's Seven Last Words and the Religious Roots of American Modernism”, American Art, Vol. 19, Issue 1, 2005, s:28-32

olduğu iddia edilmiştir.182 Fakat hiçbir fotoğrafçı F. H. Day kadar dini içeriğe sahip fotoğraf üretmemiştir. Sanatçının 200’den fazla sadece çarmıha gerilen İsa’yı konu alan fotoğrafı vardır. Diğer yandan 1896’dan 1898’e kadar gerçekleştirdiği çalışmaları içerisinde, yine kendisinin çarmıha gerilmiş olarak gösterildiği "The Crucifixion, 1898" (“Çarmıha Germe”) (Fot:42), “Day as Christ Crucified, 1898” (“Çarmıha Gerilmiş İsa Olarak Day”) (Fot:41), “Day as Christ, 1898” (“İsa Olarak Day”) (Fot:43), ve kendini İsa’nın yerine koyduğu “The Seven Word” (Yedi Söz, “İsa’nın Son Yedi Sözü”, 1898), en ünlü ve en dikkate değer fotoğrafları olmuştur.183 “The Seven Word” (Fot:40) bilindiği gibi İsa’nın son yedi sözünü tasvir etmektedir ve bu nedenle de İsa’nın her sözünün bir kareye gelecek şekilde düzenlendiği 7 fotoğraftan oluşmaktadır. Aşağıda görülen İsa’nın son yedi sözünü soldan sağa her fotoğraf karesine bir adet gelecek şekilde sıralanmıştır; İsa1:

“Father, forgive them, they know not what they do” (Baba, onları bağışla çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.), İsa2: “Today shall thou be with me in Paradise” (bugün benimle birlikte cennette olacaksın), İsa3: “Woman, behold thy Son; Son, thy Mother” (Anne, İşte oğlun! İşte annen!), İsa4: “My God, my God, why hast thou forsaken me?” (Tanrım, Tanrım, neden beni bıraktın?), İsa5: “I thirst” (Susadım),

İsa6: “Into thy hands I commend my spirit” (Baba, ruhumu ellerine bırakıyorum!), İsa7: “It is finished” (Sonuçlandı).184 Day kutsal İsa karakterini fotoğraflarının kahramanı yapmakla kalmamış, çoğunlukla olduğu gibi Hz. İsa olarak da kendisini kullanmıştır ve bu serisiyle şöhretinin doruğuna yükselmiştir.

İsa’nın sarf ettiği son yedi kelimenin farkına varılması üzerine kurulu bu çalışma, ele aldığı mesaj itibariyle Fotoğraf Tarihi içerisinde tektir. Onun genel anlamda ikiyüz fotoğraflık İsa serisi, özel anlamda ise “İsa’nın Son Yedi Sözü” başlıklı serisi temellerini çok iyi bilinen bir ikonografik gelenekten almış olsa da, çeşitli çevreler tarafından önemli tartışmalara konu olmuş, üzerine birçok yorum yapılmıştır. Onun çalışması İngiliz fotoğraf dergilerinde sıklıkla ele alınmış ve eleştirilmiş olmasının yanı sıra, Boston Herald gibi gazetelerde, Godey's Magazine ve Harper's Weekly gibi popüler süreli yayınlarda ve “Photo Em” ile “Camera Notes” gibi fotoğrafik magazinlerde yayınlanmıştır. Bu fotoğrafın bir sanat olarak

182 y.a.g.e., s:28-32 183

http://en.wikipedia.org/wiki/F._Holland_Day

değerlendirilmesi açısından gerçekleştirilen uluslararası bir çabadır. Onun ünü böylece İngiltere’yi ve Fransa’yı da içine alarak Atlantik’in karşı kıyısına kadar sıçramıştır.

Bunu takiben 1896 yılında saygın British Linked Ring Brotherhood’a seçilmiştir. F. H. Day fotoğraf ve din arasında, metoforik bir ilişkiden daha fazlası olduğunu iddia etmiştir. Bu bağlamda dinsel bağlılığın ve estetik deneyimin, önceden varsayılan felsefi paylaşımının altını çizmiştir. Tarihsel figürler üzerine olan bu yeniden canlandırmalarında geleneksel dini inançları ve popüler adak pratiklerini araştırmıştır. Böylece XIX. yüzyılın sonunda din ve fotoğraf arasındaki güçlü ilişki ve daha özelde dinin modernist sanat kavramlarındaki etkisine dikkat çekmiştir. Kristin Schwain yazısında, Day ve diğer sanatçıların, manevi bağlılığın önemini ve kutsal ile kişisel bir karşılaşmaya dayanan dinsel inançların formlarını gördüklerini söylemiştir. Onlar sanat işleriyle, konuları ve seyircileri aralarında gerçekleştirdikleri yeni ilişkilerinde, dini inançları ve ibadete özgü pratikleri ifade edebilmek adına topluca üretilmiş dinsel görüntülerden, tablolardan, tutkulu oyunlardan, gezi derslerinden ve erken filmlerden oluşan ortak görsel bir sözlüğe güvenmişlerdir.185

Day’in fotoğrafik kariyerinin en üst noktası muhtemelen New School of American Photography’nin sergisini, 1900 yılında Londra’da, Royal Photographic Society’de, 1901’de Paris’te Photo Club’da organize etmesiyle gerçekleştirmiştir. Yeğeni Alvin Langdon Coburn ile birlikte Londra'ya getirdikleri Amerikalı Pictorialistlere ait bu sergide, kırk iki fotoğrafçının üçyüz yetmiş beş fotoğrafı sunulmuştur ve bunlardan yüzüç tanesi Day’e aittir. Sergi eleştirmenlerden hem yüksek övgüler hem de sert tepkiler almıştır. Bu sergi Amerikan fotoğrafçılığının, İngiliz ve Avrupalı fotoğrafçılarla buluşarak karşılaştırmalar yapılmasına olanak tanımıştır. Bu karşılaştırmalardan çıkarılan bir sonuçta Amerikalı sanatçıların istedikleri duyguya ulaşabilmeleri adına ayrıntıları gözden çıkarabilmeleridir. Genellikle daha basit konular seçmiş, böylece kişisel duygu ve yorumları daha iyi yansıtabilmişlerdir.186

Kısaca F. H. Day diğer High-Art sanatçıları gibi, fotoğrafçılığın güzel sanat olarak sayılmasına resimselci üslubuyla yardım etmiştir. Fotoğrafın sadece teknik bir

185 Schwain, a.g.e., s:28-32 186 y.a.g.e., s:28-32

araç olmadığını, duyguları resim kadar iyi bir şekilde aktarabileceğini göstermeyi amaçlayan çalışmalar yapmıştır. Kendi yeteneği ve bakış açısı doğrultusunda fotoğrafik gerçekliğin bozulmasında rol oynamış, fotoğrafa yeni bir kişilik ve gerçeklik kazandırma da etkili olmuştur. Ayrıca High-Art’ın etkisinin azaldığı bir dönemde etkili olmaya çabalamıştır. Kompozisyonları ve özellikle de temalarıyla klasik yapıtların tarzını yansıttığı fotoğraflarında, çok miktarda dinsel konu canlandırmıştır. Çoğunlukla negatiflerinden yalnızca bir baskı yapmış ve sadece Platin baskıyı kullanmıştır. Dolayısıyla Rus Devrimi’ni (1917) takiben, platinyum elde edilemez olduğu zaman, o da fotoğrafa karşı olan ilgisini kaybetmiştir. Çünkü diğer baskı yöntemleri onu tatmin etmemektedir. Ayrıca zaten artık çalışma tarzı yeni dönemin ürünleri ve stilleri arasında ilgi görmemektedir. Resimsel fotoğraf sitili demode olmuştur. Diğer yandan çoğu baskısı ve negatifini 1904’teki bir yangında trajik bir şekilde kaybetmesi fotoğrafa karşı ilgisini büsbütün kaybetmesini sağlamış, böylece fotoğrafı tamamen bırakmıştır. Day’in Nordwood, Massachusetts, 93. Day Caddesindeki evi şu an müze olarak kullanılmaktadır.187

Fot 40: Fred Holland Day (1864-1933), “The Seven Word”, 1898

Fot 41: Fred Holland Day, 1898 Fot 42: Fred Holland Day Fot 43: Fred Holland Day Day as Christ Crucified2 FHD, The Crucifixion, 1898 Day as Christ, 1898

2.3. BİR RİTÜEL OLARAK FOTOĞRAFİK SAPTAMA