• Sonuç bulunamadı

A. İDARİ İŞLEM BAKIMINDAN SONUÇLARI

3. İptal Kararının Genel Etkili Olması

Genel etki, herşeyden önce işlemin yöneldiği kişiler için geçerlidir. Ancak genel etki bu nisbeten dar alanda kalmaz. İptal kararının uygulanması dolayısıyla işlemin yönelmemiş olduğu kişilere ve işlemler ve de dolaylı olarak ilgili işlemlere etkisi ulaşabilir256. İptal

253 Atay, s. 40. 254 Atay, s. 40. 255 Atay, s. 39. 256 Uler, s. 44.

davasının objektif niteliğinin bir sonucu olarak genel etkili olması öğretide şu cümlelerle açıklanmıştır: “İptal davası sonunda verilen kararın, kural olarak salt kesin hüküm niteliği taşıması ve sadece davacı için değil, herkes için geçerli olması da, iptal davasının objektif öğelerinden sonuncusunu teşkil etmektedir. İdari yargı merciileri tarafından verilen iptal kararı umumi ve mutlak bir hüküm ifade eder, yalnız idareyi değil, tüm olarak devleti ve organlarını, idareyi ve kişileri de bağlar257. İdari yargı yeri önüne gelen uyuşmazlıkla ilgili nihai kararını vermekle, verilen karar mutlak etki doğurarak, kesin hüküm niteliğini kazanır. Aynı idari işlemin iptali için başkalarının dava açmasına gerek yoktur258. Bir usul hukuku terimi olan kesin hüküm genel anlamda ancak tarafları, konusu ve sebepleri aynı olan davalarda verilmiş yargı kararı açısından söz konusudur. Bu anlamda tarafları, konusu ve sebepleri aynı ikinci bir dava açılamaz, aksi nitelikte açılan davayı mahkeme görmez259.

Tarafların idari yargı yerlerince verilen iptal kararına karşı yargı yollarını kullanılması kararın doğasında yer alan kesinlik niteliğini kural olarak etkilemez. Söz konusu nitelik üst yargı yerince farklı nitelikte bir karar verilinceye dek varlığını korur260. Üst yargı yerinin kararı bozması durumunda ilk derece mahkemesini yeniden bir karar vermesi gerekecektir. Dolayısıyla bu gibi durumlarda idare lehine bozulan hüküm gereğince artık ilk verilen kararın gereklerini yerine getirmekle yükümlü değildir. İlk verilen kararın gerekleri yerine getirilmişse, idarenin mutlaka tesis ettiği işlemleri değiştirmesi veya geri alması gerekmez. Bu anlamda idare söz konusu işlemin mahiyetini dikkate alarak kamu yararı ve hizmetin gerekleri ölçütlerinden hareketle işlem tesis edecektir. İlk derece mahkemesinin verdiği kararın kesin hüküm niteliği temyiz mahkemesince kararın yürütmesinin durdurulmasıyla önlenebilir.

İptal davasının kesin hüküm etkisi davanın taraflarının karara bağlanan uyuşmazlık hakkında yeni bir dava açma hakkını önler. Kesin hüküm haline dönüşme sonucunda iptal kararı genel etki doğuracaktır. Bir başka deyişle karar herkes için, hatta dava da taraf olmayanlar açısından da sonuçlar doğuracaktır. İptal kararlarının karakteristik bir özelliği olan bu durumun değeri iptal sebebi ne olursa olsun var olacaktır261.

Kesin hüküm etkisini ilk olarak davanın tarafları açısından doğurur. İptal kararıyla talebi doğrultusunda hüküm tesis edilen ve bu anlamda tatmin edilen davacı iptal kararının

257 Eroğlu, s. 355.

258 Gökalp, A. Sıtkı, İdari Dava Türleri, Yüzyıl Boyunca Danıştay, Ankara 1986, s. 467. 259 Atay, s. 40.

260 İYUK’nun 52. maddesi 261 Atay, s. 42.

doğurduğu sonuçlardan feragat edemez262. Bu feragat en azından uygulanamaz niteliktedir. İptal kararının yerine getirilmesi idareden talep edilmese dahi, iptal kararının sonuçları doğmuştur. Buna karşılık davayı kaybeden davalı idare için iptal kararının sebep olduğu bütün hukuki ve fiili hususları yerine getirmek yükümlülüğü altına girmiş olur. İdari yargı yerince verilen karar ister usule ilişkin ister esasa ilişkin olsun idare bu yargı kararını yerine getirmek veya bu yargı kararına uygun davranmak zorundadır. Danıştay’ın bir kararında263; “…hakkında görevden çıkarma cezası verilen bir kamu görevlisinin yargısal yoldan bu işlemin iptalini sağlaması halinde, ister usul yönünden ister esas noktasından verilmiş olsun, idarenin bu karara uygun işlem tesis etmesi ve işlemin doğurduğu hukuki ve fiili bütün sonuçları ortadan kaldırması gerekmektedir. Bakılan davada, davacının görevden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılarak iptaline hükmedilmiş olması karşısında, T.C. Anayasanın 125. maddesinde yer alan, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu kuralı nedeniyle, görevden çıkarma cezasından dolayı davacının 20.8.2001 tarihinden göreve başlatıldığı tarihe kadar yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi gerekirken, Danıştay Onikinci Dairesince, dava konusu disiplin cezasının usul yönünden iptaline hükmedilmiş olduğu gerekçesiyle davacının özlük ve parasal haklara ilişkin talebinin reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir…” şeklinde karar verilmiştir.

Bunun sonucu olarak, ilk olarak idare iptal edilen kararı artık uygulayamaz. Aksi takdirde “fiili yol” olarak adlandırılan hukuka aykırı bir davranış sergilemiş olur. Bir başka deyişle, iptal kararı sonucunda ilgili idare için alınan yargı kararını uygulamaktan başka bir seçenek söz konusu değildir. Bu anlamda idare iptal edilen işlem veya kararın yerine gerektiğinde hukuka uygun olanını almak zorundadır. İdare iptal kararını uygulamıyor ve iptal edilen işlem veya kararı uygulamaya devam ediyorsa, fiili yol söz konusudur264.

İkinci olarak, idare aynı mahiyette hüküm ve sonuç doğuracak nitelikte karar alamaz. Bir başka deyişle idare aynı nitelikte hukuka aykırılıkları içeren bir karar alamaz. Buna karşılık idare hukuka aykırılıklarından arındırılmış olmak şartıyla iptal konusu işleme ilişkin karar almasında hukuken bir sakatlık söz konusu olmaz. İdarenin sahip olduğu bu anlamdaki yetkisi hukuka aykırılığın dış sebeplerden kaynaklandığı durumlarda oldukça geniştir.

262 Atay, s. 42.

263 D5D, E. 1998/4303, K. 1999/705, KT. 16.03.1999, Yayınlanmamıştır. 264 Atay, s. 41

Son olarak, idare iptal kararının gereklerini yerine getirmek üzere maddi ve hukuki önlemleri almakla yükümlüdür. Böylelikle yargı kararının gerekleri uygulamaya aktarılmış olur. Örneğin, el konulan malı malikine iade etmek, kamu görevlisinin dosyasından iptal edilmiş disiplin cezasının çıkarılması, görevine son verilen kamu görevlisinin tekrar göreve başlatılması, bir kanunun uygulanması anlamında zorunluluğun bulunması halinde iptal edilen düzenleyici işlemin yerine yeni bir düzenleyici işlem yapmak, iptal kararının geçmişe etkili olması nedeniyle daha önceki durumunu tekrar canlandırılmasını sağlayıcı işlemleri yapması gibi. İptal veya yürütmenin durdurulması kararlarının uygulanamayacağı durumların varlığı nadir de olsa söz konusu olabilir. Eski hale getirmenin mümkün olmadığı durumlarda (örneğin yıkım izni verilmesine işlemin iptali, yapılacak bir toplantının veya gösteri yürüyüşünün yasaklanması, bir dergi veya gazetenin toplatılması kararı gibi), kesin hükmün yerine getirilmesi davacının talep edeceği tazminat ödenmesi yöntemiyle çözümlenir.

Kesin hükmün ikinci niteliği davanın taraflarının dışında kendisini gösterir ve bu anlamda kararın etkisi davanın tarafları dışındakileri kapsayacak ölçüde genişlemiş olur. Bu bağlamda ilk olarak adli ve idari yargı yerlerinde görülmekte olan davalarda iptal edilen idari işlemin artık uygulanması söz konusu olmaz ve bahse konu yargı yerleri bu anlamdaki talepleri reddederler.

Özetle, iptal kararının kesin etkisi hem idare, hem de üçüncü kişiler üzerinde rol oynar. İptal edilen karar hiç yokmuş, hiç doğmamış gibi kabul edilir. İptal edilen karar üzerine tesis edilen bütün diğer işlemlerde hukuka aykırı kabul edilir ve ortadan kaldırılması gerekir265.

Sakatlığı tespit edildiği için hukuk aleminden kaldırılmış bir kararın bazıları için varlığını koruması düşünülemeyeceğine göre iptal kararı genel etkilidir266. İptal kararı sadece davacıyı değil, üçüncü kişileri de etkileyecek nitelikte ise, davada taraf olmasalar da söz konusu idari tasarrufla ilgisi bulunan üçüncü kişiler de etkilenir267. Bu çerçevede, düzenleyici bir işlemin iptalinin herkesi etkilemesi de doğaldır268.

İdare tarafından tesis edilmiş olan işlemin sakatlığı, idari yargı yerince tespit edildiğinde verilen iptal kararı bütün ilgililer için sonuç ifade edecektir. İptal kararı geriye yürür bir etkiye sahip olduğundan, kararın doğuracağı etki, işlemin yapılması anında doğmuş

265 Atay, s. 45; Benzer görüş için bkz. Çağlayan, s. 132. 266 Uler, s. 44.

267 Gözübüyük, s. 266.

etki ölçüsünde olacaktır. İptal davasından beklenen sonuç işlemin iptalidir. Ve yargı yerince bu yolda karar alınınca, işlemin iptalinden bütün ilgililer etkilenecektir. Yargı yerince verilen kararın “yalnız davanın taraflarını ilgilendirmesi hali” ile “kesin hükmün nisbiliği” ilkesi iptal kararları için geçerli olmayacaktır.

Genel etki her şeyden önce işlemin yöneldiği kişiler için geçerlidir. Ancak genel etki bu nispette dar anlamda kalmaz. iptal kararının uygulanması dolayısıyla işlemin yönelmemiş olduğu kişilere ve işlemlere ve de dolaylı olarak, ilgili işlemlere etki ulaşabilir269.

İptal kararlarının etkisi yalnız davanın tarafları arasında değildir. Aynı hukuki durumda olan herkesi etkisi içine alır. Bu nedenle iptal kararları genellik ifade eder. İdare sakatlığı anlaşılmış işlemin iptal olunmuş gibi ortadan kaldırmak ve durumu hukuka uygun hale getirmek zorundadır270. Bunun yanında iptal kararları yalnız idareyi değil tüm olarak devleti ve organlarını idareyi kişileri de bağlar271.

Yargı yerince verilmiş kararın genel etkisi düzenleyici ve genel işlemlerde daha fazladır. Örneğin bir yönetmelik hükmü iptal ettirilmiş ise bu yönetmelik hükmü ile ilgili diğer şahıslar için yeni kararlar alınmasına gerek kalmaz. Bunun gibi, daha önce iptal ettirilmiş işlemler için ilgililerin yeniden dava açıp “işlemin iptalini” istemelerine gerek kalmayacaktır.

Ancak, iptal edilen işlem yalnız davaya taraf olanlar için değil davaya yabancı kalan ve üçüncü şahıslarının faydalanabilmesi için, mahkemece iptal olunan kararının umumi objektif, gayri şahsi olması gerekir. Sadece davacının şahsını hedef tutar bir kararının iptalinden başkalarının faydalanmaları mümkün değildir272.

Davaya konu olan işlem tesis edildiği zaman buna bağlı bir takım işlemler idarece tesis edilebilir. Bu durumda iptal davasına konu olan “temel işlem” iptal edilince bunun sonucu tesis edilen sonuç işlem veya işlemlerle ilgili birtakım yeni düzenlemeler yapmak gerekir. 269 Uler, s. 45. 270 Özdeş, s. 45. 271 Keskin s. 151. 272 Eroğlu, s. 389.

B. KİŞİLER BAKIMINDAN SONUÇLARI