• Sonuç bulunamadı

İnsansal bir fenomen olan etik fenomeni hakkında doğrulanabilir yanlışlanabilir bilgi ortaya koyan ya da koyması beklenen felsefe dalını da dile

getirmek için kullanılmaktadır (Kuçuradi, 2003).

Buradan da anlaşıldığı üzere etik, sadece doğrular ve yanlışları tanımlayan bir kavram değil, aynı zamanda bunlar üzerinde düşünülen, tartışılan ve duyumsanan zihinsel faaliyetlerin bütünüdür.

Sonuç olarak kişiler normlara uygun davranmaya zorlanabilirler, ama etik değer korumayı istemeye ve koruyarak eylemde bulunmaya zorlanamazlar. Buna karşılık öyle eğitilebilirler ki, bazıları böyle bir istemeyi edinebilir ve yaşamlarında böyle eylemlerde bulunabilmek için gerekli olan değer bilgisiyle donatılabilirler.

Bu bilgilerin ışığında çalışmanın kavramsal boyutunun incelendiği bu bölümün aşağıda gösterildiği gibi özetlenmesi mümkündür.

Şekil 1. Eğitim-öğretim sürecinin etik kavramı ile ilişkisi

1.2. Olgusal Boyut

Yöntembilim terimleri sözlüğüne göre olgu, gözlenebilir ya da görgül işlemlerle kavranabilir olan ve kendine özgü bir örüntüsü bulunan olay olarak tanımlanmaktadır. Çalışma kapsamında olgusal boyut olarak tanımlanan bu bölüm, kavramsal boyutunu incelediğimiz eğitim-öğretim ve etiğin olgusal olarak tasarım eğitimi özelinde incelenmesini içermektedir. Tasarım eğitimi gözlemlenebilir, deneylenebilir ve kendine özgü öğeleri içeren bir örüntüye

ÖĞRETİCİ

ÖĞRENCİ

bilgi

ÖĞRETİM

Öğrenilen bilgi

YAŞAM

EĞİTİM

ETİK

ETİK

ETİK

98

sahip olgudur. Bu çalışmada tasarım eğitimi; mimarlık ve 20.yy’da uzmanlaşmanın etkisiyle olgunlaşmaya başlayan içmimarlık eğitimlerini kapsayacak şekilde kullanılmıştır.

Tasarım eğitimi;

Mimarlık eğitimi ile bilgiler ilk olarak Vitrivius’un mimarlığı anlatan kitabındaki öğretilerde dile getirilmiştir. Vitrivius şöyle der; “Mimar, değişik bilim dalları ve çeşitli öğretilerin bilgisi ile donatılmış olmalıdır. Hem doğal yeteneklere sahip hem de eğitilmeye yatkın olmalıdır.” Mimarlık mesleğinin en önemli adımı olan mimarlık eğitimi, o günden bu günlere değişimler geçirmiş olsa da belki de değişmeyen tek şey mimarın eğitilebilir olması gerekliliğidir. Eğitim- öğretimin şekli farklı olmakla birlikte temel olan; öğretilen, öğrenilen ve meslek yaşamında kullanılan bilgi birikimidir.

Mimarlık eğitimi bir süreci tanımlamaktadır. Bu süreç dönemsel farklılıklar göstermekle birlikte eğitimi gerçekleştiren öğretici ve öğrencinin tanımı ve konumu da değişikliklere sahiptir. Batırbaygil de (1999) mimarlık eğitimini “çağ-dönem, etkinlik ve mekana” ayırarak tablolaştırmış ve karşılaştırmıştır (Çelik, 2008).

Bu çalışma kapsamında Batırbaygil’in oluşturduğu tabloyu referans alarak, eklenen “öğretici- öğrenci” kriteri ile, mimarlık eğitimi sürecinde önemli olduğu düşünülen bu ilişkiye dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Antik çağda uygulanan usta-çırak ilişkisi modeli, günümüzdeki tasarım eğitimi modelinin temelini oluşturmaktadır. Ancak günümüzdeki eğitim modelinde öğreticinin, kuramsal çalışmaları yürüten kimliğinin yanında uygulamacı olduğu, ya da eğitimin akademik öğreticiler ve uygulamacı öğreticiler tarafından yürütüldüğü görülmektedir. Bu yöntemin öğrenciyi, kuramsal ve uygulama pratikleri bağlamında daha donanımlı hale getirdiği görülmektedir. Ayrıca kurgulanan programlarda bu iki önemli temel üzerine yapılandırılmaktadır.

Çağ/Dönem Etkinlik Mekan Öğretici- Öğrenci

Eski Yapım Yerinde (Şantiye) Usta Çırak (deneyimli kişi) - Ortaçağ Yapım, Tartışma Şantiye, Loncada Usta Çırak (deneyimli kişi) - Rönesans Çizim, Maket, Yapım Mimarın Atölyesi,

Yerinde Mimar/ Öğretici (uygulamacı öğretici) - Öğrenci Yeni 20.yy Yarışma, Gezi, Tartışma, Lektür, Çizim, Maket, Yarışma, Laboratuar, Gezi, Pratik Çalışma

Mimarın atölyesi Okul atölyelerinde; ayrışmış ve özelleşmiş mekanlar, Yerinde Mimar/ Öğretici (uygulamacı öğretici) - Öğrenci Günümüzde Bilgi teknolojisi laboratuarı, Literatür araştırması Aynı ortamlar+ Sanal Ortamlar Kütüphaneler Öğretici (akademisyen/ uygulamacı öğretici) - Öğrenci

Şekil 2. Mimarlık eğitiminde dönem-etkinlik-mekan ilişkisine öğretici-öğrenci kriterinin adaptasyonu 20.yy’da uzmanlaşmayla birlikte ortaya çıkan içmimarlık mesleği ve buna paralel gelişen bir meslek eğitiminden bahsetmek mümkündür. ABD’de kurumsallaşmaya başlayan içmimarlık

99

eğitimi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra mevcut üniversitelerde eğitimi verecek bölümlerin açılması ile akademik bir varlığa kavuşmuştur. Türkiye’de de içmimarlık eğitimine ilk olarak bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde başlanmıştır. İçmimarlık eğitimi de mimarlık eğitiminde olduğu gibi atölye çalışmalarına dayandırılmıştır.

Antik dönemde bugüne kadar temelde usta-çırak ilişkisiyle yürütülen tasarım eğitiminde öğreticinin ve öğrencinin ilişkisi ile aralarındaki her türlü bilgi akışı oldukça önemlidir. Daha öncede belirtildiği üzere öğretici, öğrenci için sadece kuramsal bilginin değil aynı zamanda mesleki veya mesleki olmayan bilginin de kaynağı olmaktadır. Bu bağlamda aktarılan bilginin etik değerlerle beslenmesi gerekmektedir. Bu durum aslında bir zinciri ifade etmektedir. Öğreticisinden edindiği bilgilerle eğitimini tamamlayan bir öğrenci, meslek hayatında hem edindiği etik değerlere sahip bilgileri uygulamakta hem de bunu yeni öğrencilere aktararak bilginin devamlılığını sağlamaktadır. Bir aşamada öğrenci konumundayken, diğer aşamada öğretici olarak sahip olduğu bilginin ve pratiğin aktarılması vazifesini yüklenmektedir. Bu noktada verinin doğru, yöntemin ahlaklı olması gerekmektedir.

Özellikle atölye çalışmalarına dayanan tasarım eğitimi, birebir yapılan proje görüşmeleriyle öğretici-öğrenci ilişkisinin farklılaştığı bir sisteme dayanmaktadır. Görüşemeler sırasında gerçekleşen bilgi aktarımı öğrencinin, mesleki değer ve kuralları ile kimliğinin oluşmasını sağlamaktadır. Bu yüzden öğretici, ilettiği her etik değere sahip bilgi ile önemli bir kaynak konumundadır.

Bu şekilde devam eden bir süreç içinde insani ve mesleki etiğinin devam etmemesini düşünmek oldukça güçtür. Bu yüzden mesleki yaşamda da insanların etik değerler ışığında hareket etmeleri için mezun olunduğunda okutulan aşağıdaki yemin de etiğin, eğitim- öğretimden meslek yaşamındaki değerini ortaya koymaktadır.

“Bana verilen içmimarlık unvanına daima layık olmaya; Onun bana sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek, Hangi şartlar altında olursa olsun, onları ancak iyiye kullanmaya; Yurduma ve insanlığa yararlı olmaya; kendimi ve mesleğimi maddi ve Manevi alanlarda yükseltmeye çalışacağıma, namusum ve şerefim üzerine Yemin ederim.”

2. SONUÇ

Etiğin insan hayatındaki önemli pratiklerden olan eğitim-öğretim genelinden tasarım eğitimi özeline ilişkisinin irdelendiği bu çalışma ile ortaya çıkan sonuçlar şu şekilde özetlenebilir;

Sürekliliğin önemli olduğu eğitim-öğretim pratiklerinde aktarılan bilginin nitelikli,

belli değerlere sahip ve yol gösterici özellikleri sürecin daha sağlıklı işlemesini

sağlar. Böylece öğrencinin mesleki ve insani kimliğinin oluşmasında, iletilen

bilginin karakterinin önemli olduğu görülür. Çünkü öğrenci ileride öğrendiği

değerleri yansıtacak iş ve davranışları sergiler.

Toplumu oluşturan insanları yetiştirmekle görevli olan öğretici de bilgi, görgü ve