• Sonuç bulunamadı

HİTİT SANATININ ANA HATLAR

2.1 İNSAN TASVİRLERİ

2.1.1 Vazolardaki İnsan Tasvirleri

Kile şekil vermede ustalık ve beceri sahibi olduklarını, bize kadar ulaşan pişmiş toprak ürünleriyle kanıtlayan Hitit çömlekçilerinin de, diğer sanat dallarında olduğu gibi, saraya ya da mabetlere58 bağlı personel arasında yer aldığı yazıtlardan bilinmektedir, Sümerce bir ideogramla (LÚ QA4. BUR. NA, Akadca LÚpaharum) erkek personel arasında sayılmaktadır. Eski Hitit Krallık Çağı’nın seramik sanatı ustaları bir evvelki çağın seramik biçimlerine bir oranda sadık kalmışlarsa da, yaratıcı dürtüleriyle son derece yetkin ve göz alıcı formlar üretmiş, böylece Hitit uygarlığının en dikkat çekici buluntularını oluşturmuşlardır.

Eski Hitit Krallık Çağı’nın seramik buluntuları içinde yer alan kabartmalı seramik ürünleriyle kile şekil vermede üstün yeteneklerini, müzelerimizi süsleyen zengin Hitit kap repertuarıyla günümüze aktaran seramik sanatçıları sanatsal işlevlerinin doruğunu kanıtlamaktadır. Genellikle monokrom, et veya toprak kırmızısı renginin ve parlak perdahın egemen olduğu kaplar, teknik ve biçim yönünden Eski Krallık Çağı’nın özgün tiplerini göstermektedir. Kabartmalı kaplar da bütün Hitit seramiği gibi çarkta yapılmıştır. İstenilen şekil (genellikle geniş ağızlı, uzun boyunlu, dikey kulplu kült vazosu) verildikten sonra kabın yüzeyi bölümlere ayrılmakta ve tasarlanan konunun figürleri ana hatlarıyla kompozisyon alanına kil hamurla parçalar halinde uygulanmaktadır. Daha sonra ayrıntılar ince ince işlenmekteydi. Kabın gövdesinden dışarıya kabartı halinde taşmış bir şekilde işlenmiş figürler azdır59. Hitit görsel sanatında, dini ve krali nitelikteki konuların betimlendiği ilk pişmiş toprak eseler olan kabartmalı vazolar, mabet eşyaları arasında en gösterişli ve kıymetli kült objeleridir. Kabartmalı kült vazolarında, yerel bayramlara ait dini törenlerin belirli evrelerinde yapılan hazırlıklar, kurban

58 Mabetler tanrıların yeryüzünde oldukları zaman geçici olarak bulundukları yerler olarak bilinmektedir. İnsanlar buralarda tanrılara tapınır, bayramları kutlar, tanrılarına ait heykelleri ve kıymetli eşyaları saklarlardı. Mabetlere ‘Tanrı Evi’ denirdi; Sümerce É.DINGIRLIM, bit ili ve

beytullah olarak bilinmekte, fakat Hititçesi bilinmemektedir (bknz. Ahmet Ünal, Hititler Devrinde

Anadolu II, Arkeoloji ve Sanat yayınları, İstanbul, 2003, (Anadolu II), ss. 84-85).

hayvanları, çeşitli hediyeler taşıyan erkek ve kadın figürleri, tanrılar, tanrıçalar, rahipler, rahibeler, akrobatlar, mabet ve sunaklar, müzisyenler, çalgıcılar, dansçılar, tanrı önünde sunu, kurban, kutsal evlilik törenleri, avcı ve av sahneleri gibi konular tasvir edilmiştir60.

Kült vazolarının başyapıt niteliği taşıyan örnekleri, Hititler’in başkenti

Ḫattuša’dan çok daha küçük, çoğunun Hititçe adlarını henüz bilmediğimiz olası kült

merkezlerinde gün ışığına çıkartılmıştır. Bunlar arasında Bitik, İnandıktepe kült vazoları ve Eskiyapar’da ele geçen kabartmalı seramik parçaları en çarpıcı örnekler olarak tanınmaktadır (adı geçen yapıtlar Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde sergilenmektedir)61. Bunların dışında Çorumun Sungurlu ilçesinde Hüseyindede Tepesinde 1997 yılında yapılan yüzey araştırmaları ve takip eden yıllardaki sistemli kazılar sonucunda o güne kadar bilinmeyen yeni bir Hitit yerleşim yeri ile dört ayrı kabartmalı kült vazosuna ait parçalar açığa çıkarıldı. Uzun çalışmalar sonucunda bu kaplardan iki tanesi tümlenebildi62. Ayrıca İki geyik arasında bulunan etekli bir avcı tasvirinden oluşan Selimli kabartmalı vazo parçası da vazo üzerinde özgürce tasvir edilmiş bir av sahnesini anlatması bakımından diğer kabartmalı vazolardan farklılık göstermektedir63.

60

Tayfun Yıldırım, ‘Hüseyindede Vazosu’ Eski Hitit Krallık Çağı Sanatına Yeni bir Katkı, Aktüel

Arkeoloji Dergisi, Sayı:7, 2008, (Krallık), s. 56.

61 Darga, (Sanat), s. 55. 62 Yıldırım, (Krallık), s. 58.

63 Rainer Michael Boehmer, Die Reliefkeramik Von Boğazköy:Grabungskampagnen 1906-1912,

2.1.1.1 İnandıktepe Vazosu

Çizim 1: İnandıktepe Vazosu

Kaynak: Boehmer, 1983, s. 21.

İnandıktepe’de 1965 yılında64 karayolu açılırken höyüğün yarısının tahribi sırasında kabartmalı bir kült vazosu şehrin tapınağının bir odasında65 yangından çöken enkaz altında kalmış ve yerinde kırılmış olarak bulunmuştur (Ek 1 Resim 1)66.

İnandıktepe kült vazosunun bulunduğu höyükte şehrin anıtsal tapınağında I. Ḫattušili çağına ait bit tablet ortaya çıkarılmıştır. Bu nedenden aynı biçem özellikleriyle

64

Yıldırım, (Krallık), s. 56 65 Darga, (Sanat), s. 62.

66 Tahsin Özgüç, İnandıktepe Eski Hitit Çağında Önemli Bir Kült Merkezi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1988, (İnandık), s. 16.

betimlenen Bitik ve İnandıktepe vazoları ve bu tür kabartmalı seramik parçaları I.

Ḫattušili çağının veya biraz daha geç MÖ. 16. yüzyılın eserleridir denebilir67. İnandık köyü yakınlarında yapılan çalışmalarda Eski Hitit katına ait bir yapının mahzeninde in situ durumda bulunmuş olan, Hitit çivi yazısı ile Akadca yazılmış bir tablet;

Ḫattuša’da düzenlenmiş ve İnandık şehrinin yöneticisi Tuttulla’ya gönderilmiştir.

Büyük kralın, Tabarna’nın mührünü taşıyan bu bağış belgesinin incelenmesiyle çok önemli bilgilere ulaşılmıştır. Kemal Balkan’ın belgeyi incelemesinden sonra ortaya çıkan sonuç; Eski Hitit kentlerinden biri olan Ḫanhana’nın kuzeydeki Kaška ülkesi sınırında yer alan bir kent olduğudur68. Hitit metinlerine göre Ḫanhana bir kült merkezi olarak anılmaktadır, kült sahnelerini barındıran vazo parçalarının bulunması sonucu tabletin de bulunduğu yer önemli bir kült merkezidir. Sonuç olarak

Ḫattuša’dan kolayca ulaşılabilecek bir konumda olan Ḫanhana İnandık tabletinin

bulunduğu kentin Hitit çağındaki adıdır69.

Vazonun yüksekliği 82 cm. ağız çapı 46 cm. kulpları arasındaki genişlik 51 cm. kulpsuz gövde genişliği 43 cm.dir. İnce elenmiş hamuruna kum taneleri karıştırılmıştır. Sert fırınlanmış olmasına rağmen, özünde kahverengimsi gri bir şerit meydana gelmiştir. Parçaların çoğu köşeli olarak kırılmıştır. Cidarının kalınlığı 1,2 cm.dir. Koyu kırmızı kalın astarlı, parlak perdahlı. Gövde, birbirine paralel kırmızı astarlıdır, vazo dördü kabartma tasvirli ve geniş, ikisi geometrik nakışlı ve dar olmak üzere altı bezeme bandına bölünmüştür (Ek 7)70.Vazonun dibine yakın kesimi kabartmasızdır. Dört kulp, ikinci bezeme bandını dört ayrı bölüme ayırmıştır. Kabartmalar, boynu ve gövdeyi bir daire şeklinde çevirmektedir. Bunlardan iki bezeme bandı gövde, ikisi boyun üzerindedir. Kabartma tasvirler, ayrı olarak yapılmıştır sonra vazoya yapıştırılmıştır. Kolay yapışmaları ve sağlam kalmaları için vazo kertiklenmiştir. Bundan sonra vazo ile beraber astarlanıp, perdahlanmışlardır.

67

Darga, (Sanat), s. 63.

68 Kemal Balkan, İnandık’ta 1966 Yılında Bulunan Eski Hitit Çağına Ait Bir Bağış Belgesi, Anadolu Medeniyetleri Araştırma Vakfı Yayınları, Ankara, 1973, s. 5.

69 Sedat Alp, ‘Hitit Kenti Ḫanhana’nın Yeri’, Belleten, Cilt:XLI, Sayı:163, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1977, (Hanhana), ss. 649-652.

Bu, çağın değişmeyen bir tekniğidir71. Figürler pişmiş toprak kalıplardan çıkarılmış olmalıdır. Bunu kabartma tasvirlerin, objelerin birbirine çok benzemeleri ve Kültepe’de bulunmuş pişmiş toprak kalıp göstermektedir. Kabartma tasvirlerin hamuru daha ince elenmiştir72. Kırmızı zemin üzerine kabartma figürler ve bazı detaylar krem rengine boyanmıştır73. Bütün kabartmaların yüzleri, eller, bacakları kırmızı, enselerini örten ve sırtlarından aşağı inen saçları siyah. Bir kısmının ayakkabıları kırmızı, bir kısmının krem renklidir. Dört kabartmanın siyah renkli mantoları dışında bütün elbiseler krem renklidir. Vazo, tabana alçak bir kaide üzerinde konulduğu zaman bütün tasvirleri eğilmeden görmek mümkün değildir. Vazonun, törenlerde yüksek bir kaide üstüne konulmuş olması gerekir74.

İnandıktepe vazosunda (Çizim 1) tasvir edilen konu dini bir törene aittir, kutsal izdivaç ritüelinin sahneleri başlangıcından sonuna kadar anlatılmıştır. Bütün tasvir edilen figürler, tanrılar-tanrıçalar, rahipler-rahibeler, içki sunanlar, müzik aleti çalanlar, çanak çömlek, içki hazırlayanlar bir alay oluşturacak şekilde, bir kutsal izdivaç ritüelini canlandırmaktadırlar. Figürlerin canlı ve hareket halinde olmaları, yapmış oldukları işlerin göstergesidir. Vücutlarındaki canlılık ve hareketleri elbiselerinin altında dahi görülebilmektedir. Bütün figürler yaptıkları işlerinde ve durdukları sahnelerinde, soldan sağa doğru birbirlerini takip ederken belirli bir düzen içinde gösterilmişlerdir. Figürlerin belirli aralıklar içinde olmaları onların daha iyi görülebilmelerini ve sahnelerin birbirine karışmamasını sağlamıştır. Vazonun bütün yüzeyinin kabartmalı figürlerle bezenmesi bu çağın bir yeniliğidir. Dini bir törenin farklı sahneleri, dört bezeme bandında uyumlu bir şekilde bezenmiş ve bir bütün oluşturulmuştur.

71 Hitit kabartmalı vazolarda figürlerin vazoya yerleştirilmesinde üç farklı teknik kullanıldığı gözlenmektedir. Kabartma ayrı bir yerde kalıpla şekillendirildikten sonra uygulanacak yüzeye yaşken yapıştırılır. Yukarda İnandıktepe vazosunun yapılışında da değindiğimiz gibi bu sistemin varlığına Kültepe’den bulunmuş olan kabartma kalıbı kanıttır. Diğer bir teknikte kalıpla üretilen figürün gövdesi vazoya monte edildikten sonra baş kısmı elle şekillendirilip gövdeye ekleniyor. Bu yönteme en güzel örnek gri renkli beşinci Eskiyapar vazosudur. Bu vazodaki boğa tasvirleri bu teknikle yapılmıştır. Boğaların gövdeleri kabartma olarak, baş ve boyunları ise heykel tarzında işlenmiştir. Boğalar çeşitli üçgen, nokta ve kısa çizgilerle süslenmiştir. Üçüncü teknikte formun yüzeyine figürler alçak kabartma olarak elle şekillendirilmiştir (bknz. A. Perizat Tümen Genç, Hitit Seramikleri, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoseramik Anasanat Dalı, Isparta, 2005, s. 122.

72 T. Özgüç, (İnandık), s. 17. 73 Darga, (Sanat), s. 62. 74 T. Özgüç, (İnandık), s. 17.

Anadolu’da dini bir törenin bütün sahnelerinin tüm detaylarını gösteren en eski örnek İnandıktepe Vazosu’dur75. Güterbock’a göre bu çok eski bir doğu adetidir. Buna örnek olarak da Uruk Vazosu76 (Ek 1 Res. 2) verilmektedir77.

2.1.1.1.1 Vazodaki İnsan Figürleri