• Sonuç bulunamadı

İnsan beş duyusu ile farkında olarak ya da olmayarak dış çevreden sürekli bilgi toplamaktadır. Bir taraftan da, bedene ait açlık, susuzluk, uykusuzluk, ağrı ve haz gibi sayısız bilgi işlenmektedir. İç ve dış kaynaklı bilgileri birleştiren insan, mevcut durumda nasıl davranması gerektiğine dair stratejik kararlar vermektedir.

İnsanın bazı davranışlarının genetik temelli olduğu biliniyor. Örneğin, yükseklik korkusu öğretilmeyen bebekler bile düşme ihtimaline karşı tedbir alır. Şekil 4-3’de bir cam yüzey üzerinde emekleyen bebeğin, camın altındaki boşluğu fark edince ilerlemediği görülmektedir.

Şekil 4-3: Bebeğin Boşluğa Düşmekten Kaçınması (Gregory, 1997)

54

Bebeklerin, farklı görüntülere ilgi seviyeleri incelendiğinde, yüzü anımsatan bir karikatüre, diğer şekillerden daha fazla zaman ayırdıkları tespit edilmiştir (Şekil 4-4). Bu bulgu ile çeşitli görüntüleri izlerken maymunların beyinlerinde oluşan uyarılmalar arasında bir benzerlik olduğu ortaya çıkmaktadır (Şekil 2-16). Maymunlarda olduğu gibi, bebeklerin geometrik şekillerden çok, yüz resimlerine bakmayı tercih ettikleri anlaşılmaktadır.

Şekil 4-4: Bebeklerin Farklı Görüntüleri İzlemek için Ayırdığı Zamanlar (Gregory, 1997)

Algılamalar bellekteki bilgiler ile birlikte işlenmektedir. Ancak, bu süreç bireyin gelişim seviyesine göre değişir. Gözlemlerden başlayarak, çevredeki önemli ile önemsiz unsurların ayırt edilmesi yaşamsaldır. Yerdeki uzun bir borunun hortum mu, yoksa yılan mı olduğuna karar verebilmek, yaşam ile ölüm arasındaki farkı oluşturabilir. Deneyimlere dayanarak, bir camın arkasındaki yılanın, daha az tehlikeli olduğu düşünülebilir. Stratejik bir bakışla, gözlemlerden elde edilen veriler, geçmiş deneyimler ışığında gerçekleşen Görsel Düşünme ile fırsat veya tehdit olarak değerlendirilir.

55

İnsanın algılamasının ne kadar güvenilir olduğu yukarıda tartışılmıştı. Ameliyat ile kollarını kaybeden kişilerin, olmayan kol ağrısı duyduklarından bahsedilmişti. Kaybedilen uzva rağmen, beyinde bazı bölgelerin görev üstlendiği ve yanlış algılamalar yarattığı anlaşılmaktadır. (Ramachandran & Blakeslee, 2005) .

İnsan, doğal veya sanal görüntüleri benzer şekilde algılayabilir. Yani, güzel bir manzara görmek yerine, manzara resmi görmek de haz verebilir. Komar ve Melamid tarafından yapılan araştırmalarda, farklı toplumlardaki insanların beğendikleri manzara resimleri arasında benzerlikler ortaya çıkmıştır (Mather, 2015). Görsel beğeninin temelinde yatan, insan ihtiyaç eğilimleri kullanılarak, beğenilen sanat eserleri ve pazarlama amaçlı görseller üretilmektedir.

İnsan beynindeki stratejik karar süreci, ileri düzeyde bilgi işlem gerektirir. Bellek ve önyargı, yeni gözlemlerin algılanmasındaki seçicilikte ve yeni bilgilerin eski bilgilerle ilişkilendirilmesinde kritik rol oynar (Şekil 4-5). Eğitim ve deneyim ile oluşan önyargıya, daha doğrusu Kuhn tarafından tanımlanan Paradigmaya dayanan Görsel Düşünme ile gözlemlere anlam verilir (Kuhn, 1970). Aslında, her zaman dış dünyaya önyargı ile daha doğrusu bir Paradigma ile bakılır. Paradigma bilgi, deneyim ve önyargıları içeren bir anlayış ve düşünce sistemidir. Eğer yeni gözlemler ve deneyimler, zihindeki önyargıları ve kalıpları sorgulamaya ve değiştirmeye neden olabilecek kadar güçlü ise yeni bir Paradigma oluşur. Bu aşamadan sonra yeni olan her şey, yeni Paradigmaya göre algılanır.

56

Şekil 4-5: Stratejik Davranış Sürecinde Algılama, Strateji ve Eylem Çevrimi

Bilgi sözcüğünün İngilizce karşılığı olan Information (In ve Formation olarak ikiye ayrılabilir.) bilginin girdiği sisteme şekil verme özelliğini vurgular. Yani, görüş değişikliğine veya eyleme neden olmayan bilgi, gürültü olarak tanımlanabilir. Yeni bilgi, bellekteki bilgi birikimi ile işleme alınır ve bilgi ağı yenilenir. İnsanın Paradigması ve bilgi ağı yeni bir bilginin irdelenmesine temel teşkil ederek, geleceğe dönük kararların alınmasını ve planların yapılmasını sağlar.

Öğrenme sürecinde, beyindeki sinir hücreleri arasında köprü olarak nitelendirilecek somut bağlar oluştuğu görülmektedir. Tony Buzan, bu bulguya dayanarak, Zihin Haritası (Mind Map) adını verdiği bir yöntem geliştirmiştir. Bu yöntemin, Görsel Düşünme açısından en faydalı özelliği bilgiyi kolayca görselleştirmesidir. Burada yapılan, bir konunun temel unsurlarından başlayarak, daha ince ayrıntılarına doğru bilgilerin görsel bir harita üzerinde yerleştirilmesidir. (Şekil 4-6). Kuhn tarafından ortaya atılan Paradigma kavramı (Kuhn, 1970) Buzan’ın geliştirdiği Zihin Haritası yöntemi kullanılarak görselleştirilebilir.

57

Şekil 4-6: Tony Buzan’ın Zihin Haritasına Örnek (Buzan, 1993)

Yukarıda, öğrenme sürecinde beyinde uzmanlaşan bölgelerden ve sinir hücreleri arasında oluşan bağlardan bahsedilmişti. Günümüzde, beyindeki uzman bölgelerin boyutu ve bağların yoğunluğu ölçülebilmektedir. Örneğin, küçük yaşta müzik aleti çalmayı öğrenenlerin beyinlerinde, bu konuda uzmanlaşan bölgelerdeki bağlantıların ileri derecede gelişmiş olduğu görülmektedir (Şekil 4-7). Yirmi yaşından önce, müzik aleti çalmayı öğrenenlerde bu bölgelerin, daha sonra öğrenenlere kıyasla, daha büyük olduğu görülüyor. Buna ilaveten, 5-12 yaş arasında müzik aleti çalmayı öğrenenlerde, 13-20 yaş arasında öğrenenlere kıyasla, iki kat fazla alanın uzmanlaştığı görülmüştür (Kandel, 2016). Yani bir çocuk ne kadar erken müzik aleti çalmayı öğrenirse, beyninde o kadar fazla bağlantı oluşur. Buna karşılık, ilerleyen yaşlarda ise beyindeki esnekliğin kaybolduğu, hatta beyin boyutunda küçülme olduğu tespit edilmektedir.

58

Şekil 4-7: Müzik Aleti Çalmaya Başlangıç Yaşına Göre Uzman Beyin Bölgelerinin Boyut Olarak Gelişimi

Beyin Bölgelerinin Boyut Olarak Gelişimi (Kandel, 2016)

İç ve dış dünya ile ilgili bilgi toplama aşamasından sonra, beynin hedefi, kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerin geliştirilmesidir. Önemli olan, yeni bir bilginin strateji oluşmasına ve dolayısı ile davranış değişikliğine neden olup olmayacağıdır. Bilginin gözlemden başlayarak stratejik bir karara dönüştürülmesi süreci, İngilizcede Data- Information-Knowledge-Wisdom olarak ifade edilen Bilgi Piramidi ile benzerlik göstermektedir (Şekil 4-8). Bu piramitte özetlendiği şekilde, bilgi işlem süreci verilerin toplanması ile başlar. İkinci aşamada bu verilerden bilgi oluşturulur. Üçüncü aşamada ise bu bilgiler, bellekteki bilgiler ile beraber, geniş bir ağda yerini alır. Bilgi işlem sürecinin son aşamasında, ya eski görüş teyit edilir, ya da yeni bir stratejik görüş yani Paradigma oluşur (Kuhn, 1970). Bu durumda, yeni bir açıdan dünyaya bakılır. Eğer, ortada dikkate değer bir gözlem var ise, bilgi piramidinin basamaklarından yükselerek bütün aşamalar tekrarlanabilir. Bilgi işlem süreci tekrarlandığında, yeni bilgiler öğrenilebilir ve Paradigma güncellenebilir. Beyinde görsel bilgilerin işlenmesi yani Görsel Düşünme süreci için de Bilgi Piramidi kullanılmaktadır.

59

Şekil 4-8: Gözlemden Stratejik Görüşe Ulaşan Bilgi Piramidi

Beyin bilgi işlem sürecinin sonunda yeni bir davranış gerektirip gerektirmediğine karar verir. Değişiklik gerektiren durumlarda bir Stratejik Davranış oluşur. Aslında, insanların kurduğu organizasyonlar, bilgisayarlar ve özellikle de Yapay Zekâ sistemleri benzer Stratejik Davranış prensiplerine göre çalışmaktadır. Kısaca, bilgiden eyleme doğru ilerleyen, Stratejik Davranışın, algılama, bilgi işlem ile strateji oluşturma ve eylem (Perception, Cognition, Action) olarak tanımlanabilecek, üç temel aşaması vardır. Bu aşamalar sonucunda alınan geri tepki ile çevrim tamamlanır (Şekil 4-5).

Dış ortam ile ilgili gözlemlerde, sıradan ile özgün olanın, önemli ile önemsizin ayırt edilmesi Stratejik Davranışın ilk aşamasıdır. Bu aşamadan sonra, koklama, dokunma, ses duyma, tat alma ve görme gibi dış dünyaya açık olan bütün algı sistemleri birlikte değerlendirmeye alınır. Bilgi işlem aşamasında, güncel ve mevsimsel normlara uygun olduğu anlaşılan bilgiler göz ardı edilir. Olağan sınırların

60

dışında olduğu anlaşılan gözlemler ise, bir sonraki aşamaya taşınarak, dikkatli bir şekilde değerlendirilir.

Algılama ve bilgi işlem aşamalarının başarı ile yürütülmesi ile geliştirilen stratejiler, ihtiyaçların karşılanması ve sorunların çözülmesi ile rekabet ortamında yaşam şansını artırmaktadır. Bu amaçla, Yapay Zekâ ve robotik sistemlere de algılama ve bilgi işlem yetkinliklerinin kazandırılması, onların insana fayda potansiyelini artırmaktadır.