• Sonuç bulunamadı

Birleşik Krallıkta uygulanan model ÖFG olarak adlandırılmaktadır. ÖFG, KÖİ’nin İngiltere’de uygulanan ilk şekli olarak tanımlanabilir. Bu model gerek uluslararası literatürde gerekse de uygulamada bir KÖİ modeli olarak tanımlanmaktadır.

ÖFG Modeli, İngiltere sağlık sektöründe son 20 yıldır yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Bu model, muhafazakâr hükümet tarafından altyapı yatırımlarında fon sağlamak amacıyla uygulanmaya başlanmıştır. Bu politika, 1997 sonrasında İşçi Partisi hükümeti döneminde de devam ettirilmiştir. Birleşik Krallık’ta 1990'ların başından itibaren ÖFG modeli ile 12 yılda yaklaşık olarak 100 tane Ulusal Sağlık Servisi hastanesi inşa edilmiştir. 2009 yılı itibariyle bu model ile kurulan hastane sayısı 159 dur. Bu da o dönemdeki hastane programlarının %90’ına karşılık gelmekteydi159.

2013 yılı sonu itibariyle İngiltere’de kamu ile özel sektör arasında imzalanan toplam 684 sözleşmenin büyük çoğunluğu ÖFG ile gerçekleştirilecek projeleri içeren sözleşmelerden oluşmaktadır. Geri kalan sözleşmeler ise, KÖİ’nin diğer modelleriyle yapılması öngörülen projeleri içeren sözleşmelerdi160. ÖFG modeli detaylı incelendiğinde Türkiye’de şehir hastanelerinin yapımında uygulanan ve KÖİ’nin bir alt modeli olan YKD modeliyle çok büyük oranda benzerlik taşıdığı görülmektedir.

İngiltere’de ÖFG ile yapılan sağlık projelerinde projelerin genellikle tasarlanması, inşası ve işletilmesi özel sektör sermayesi ile gerçekleştirilir. Destek hizmetleri olarak sayılan temizlik, yemek, taşıma, otopark, gibi hizmetler özel sektör tarafından yürütülmektedir. Temel hizmet olarak sayılan klinik hizmetleri ise, Ulusal Sağlık Servis tarafından yürütülmektedir. Ulusal Sağlık Servisi, sözleşme süresi boyunca özel sektör ortaklarına yıllık bedel veya üniter bedel adı altında bedel

158 Global PPP Report FY 2014, InfaPPP, Infrastructure Knowledge, Research Report, April 2015, http://www.infrapppworld.com/documents/reports/Global-PPP-Report-2014_file_110.pdf,

(22.03.2017)

159 Price, a.g.m., s. 289

160 National Audit Office, Savings from operational PFI contracts, 29 November 2013, s.6, https://www.

nao.org.uk/wp-content/uploads/2013/11/Savings-from-operational-PFI-contracts_ final.pdf, (13.12.2015), s. 4-5

70

ödemektedir. Üniter bedel iki unsurdan oluşmaktadır. Asıl bedel (bina kirası), bina ve teçhizatın özel sektör tarafından sağlanması karşılığında ödenen bedel, hizmet bedeli ise tesislerin yönetilmesi ve ikincil hizmetlerin sağlanması karşılığında ödenen bedeldir161. Bu bedellerin birincisi bina kirası olup toplam ödemenin % 60’ını oluşturmaktadır.

Diğer % 40’lık bölüm ise temizlik, çamaşırhane gibi hizmetlerin görülmesi karşılığında ödenen hizmet ödemesidir162. Ödeme, özel sektörün yürütmekte olduğu yan hizmetlere göre değişebilmekte ve belli dönemlerde (örneğin beş yıl) yeniden gözden geçirilmektedir. Bu ödeme, sözleşme süresinin sonuna kadar devam etmektedir163.

ÖFG’de özel sektör ortağı/ortakları, çoğu kez bir konsorsiyum şeklinde olmaktadırlar. Bu konsorsiyumlar genellikle inşaat şirketlerinden hizmet sağlayıcılardan ve altyapı tesisinin yapım ve bakımı için finansman sağlayan bankalardan oluşmaktadır.

Özel sektör ortakları tesisin yapım aşamasını bitirdikten sonra tesis, 25-30 yıl gibi bir süre ile kamu müşterisine kiralanmaktadır. Bu süre zarfında kamu sektörü müşterisi, tesiste yapılan kamu hizmetlerini yerine getirir164. Kamu sektörü, klasik kamu alımlarının tersine tesisi satın alarak onun sahibi olmamakta, tesisin kullanım bedelini ve temin edilen yan hizmet bedellerinin ücretini ödemektedir.

ÖFG, İngiltere’de sağlık, eğitim, savunma, ulaşım, belediye konutları, su, altyapı ve atık yönetimi gibi alanlarda büyük ölçekli yatırım projelerinin önemli bir kısmında uygulanmaktadır165. Ayrıca model yaşlı evleri, personel konaklama, konutlar, ofisler, enerji yönetim programları, bilgi teknoloji sistemleri, radyo kontrol sistemleri gibi çok geniş bir alanda kamu hizmetlerinin sağlanmasında kullanılmaktadır166. İngiltere’de Haziran 2013 itibari ile ÖFG sözleşmelerinin hizmetlere göre dağılımı Tablo 3’de sunulmuştur. Görüleceği üzere, sağlık ve eğitim hizmetleri toplam sözleşmelerin

161 Geoffrey Hamilton vd., a.g.e., s.12, Jose Luis Navarro Espigares, Elisa Hernandez Torres, “Public-Private Partnership As a New Way To Deliver Healtcare Service”, Encuentro de Economía Pública, 5 y 6 de febrero de, 2009, s. 13

162 Price, a.g.m., s.289, Espigares, Torres, a.g.m, s. 13

163 National Audit Office, a.g.e., s. 10

164 Richard de Neufville, Yun S. Lee, Stefan Scholtes, “Using Flexibility to Improve Value-for-Money in Hospital Infrastructure Investments”, Infrastructure Systems and Services: Building Networks for a Brighter Future (INFRA), 2008 First International Conference, 10-12 Nov. 2008

165 Mark Hellowell, David Price, Allyson M Pollock, “The use of Private Finance Initiative (PFI) Public-Private Partnerships (PPPs) in Northern Ireland”, Centre for International Public Health Policy, University of Edinburgh, 2008, s. 1, James Barlow, Martina Köberle-Gaiser, “Delivering Innovation in Hospital Construction: Contracts And Collaboration in The UK’s Private Finance İnitiative Hospitals Program” California Management Review, Vol 51, No:2, Winter 2009, s. 126

166 Blanken, Dewulf, a.g.m., s. 37

71

yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Bu hizmetlerle, bölgesel otoriteler tarafından yönetilen çoğu sözleşmelerin finansmanlarının bir kısmı sağlanmaktadırlar167.

Tablo 3: Hizmet Alanlarına Göre ÖFG Sözleşmelerinin Sayısı

Sözleşme Konusu Alan Proje Sayısı

Sağlık Hizmetleri 209

Eğitim Hizmetleri 167

Halk ve Yerel Hükümet Hizmetleri 63

Taşıma Hizmetleri 62

Savunma Bakanlığı Hizmetleri 44

Çevre Hizmetleri 27

Adalet Bakanlığı Hizmetleri 27

Kültür, Medya ve Spor Hizmetleri 26

Diğer 59

Toplam 684

Kaynak: National Audit Office Savings from operational PFI contracts, November 2013, https://www.nao.org.uk/wp-content/uploads/2013/11/Savings-from-operational-PFI-contracts_final.pdf, (13.12.2015)

ÖFG modelinin önemli bir özelliği, risklerin sahipliğinin kamu sektöründen özel sektör kişisine aktarılmasına fırsat vermesidir. Örneğin, bu yöntemle tasarlanan ve inşa edilen bir tesisten standart olarak faydalanabilmek için özel sektör kişisinin yıllarca bakım maliyetine katlanması gerekecektir. Bundan dolayıdır ki, ÖFG modelinde ucuza inşa et pahalı işlet gibi bir yaklaşım söz konusu değildir. Çünkü tesisin inşasından sonra işletme dönemindeki bakım masrafları da özel sektör kişisine aittir. Oysa geleneksel yöntemle inşa edilen bir tesiste bakım maliyeti tamamen kamu sektörüne aittir.168.

İngiltere’de uygulanan ÖFG modelinin yukarıda anlatılan tüm özellikleri göz önüne alındığında şunlar ifade edilebilir169:

 Mal satın alımı değil hizmet satın alımıdır,

 Kamu sektörü için paranın karşılığının sağlanması amaçlanır,

167 National Audit Office, a.g.e, s. 11

168 Private Finance Initiatives (PFI), CIPS Nowledge Works, December 2007, https://www.cips.org/

Documents/Resources/Knowledge%20Summary/Private%20Finance%20Initiatives.pdf, (10.12.2016)

169 Mustafa Alshawi, “Concept and Background To Public-Private Partnership (PPP)/Private Finanace İniriative (PFI) UK” Experience, Iraq Institute for Economic Reforms (IIER), (2009), s. 1

72

 Kamu ve özel sektör arasında risk yönetimi ayrılmıştır,

 Özel sektörün teknik bilgi ve tecrübesini kullanmak ve ondan faydalanmak temel amaçlar arasındadır,

 Altyapı projelerinde proje ömrü süresince işbirliği esastır.

Modelin tercih edilmesinin temel gerekçeleri ise, kamudan özel sektöre yoğun bir şekilde risk transferinin yapılması ve kamu için daha büyük maliyetlerden kaçınılması, paranın karşılığının sağlanmasında daha iyi bir başarı, diğer kamu hizmeti sunum modellerine göre zamanında ve belirlenen bütçe sınırları içinde kalınarak hizmetlerin sağlanmasıdır170.

ÖFG’nin kamu hizmetlerinin ve altyapı projelerinin gerçekleştirilmesinde geleneksel yöntemlere göre bir takım avantajlar sağladığı açıktır. Ancak diğer satın alma yöntemlerinde olduğu gibi, ÖFG’nin de bütünüyle başarılı olduğu söylenemez.

ÖFG’nin başarısızlıklarının sebepleri olarak, ÖFG projeleri için kullanılan finansman maliyetlerinin oldukça yüksek olmasına bağlı olarak projelerin yüksek maliyetli olmaları, sözleşmelerin karmaşık müzakere süreçlerinden geçerek yapılabilmesi, kamu ve özel sektör arasında işletme tarzı, karar alma ve hesap verebilirlik konularında farklı problemlerin olması, hükümetin tutumunun problemleri daha kolay veya daha karmaşık hale getirme konusunda teşvik edici veya engelleyici nitelikte olabilmesi sayılabilir171.