• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL BİLGİLER VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.3. İncili Çavuş Kimdir?

2.3.1. Doğum Yeri, Yılı ve İncili Lakabı

İncili Çavuş’un ne zaman ve nerede doğduğu ile ilgili bilgiler birbirinden farklı-dır. Onun sarayda görev almış hazırcevap, zeki, nüktedan biri olduğu görüşünde birle-şen kaynaklar kimliği ile ilgili olarak değişik görüşler aktarmıştır.

Koç’a (1979: 3) göre İncili Çavuş tıpkı Nasreddin Hoca gibi fıkraları halkımızı yüzyıllardan beri eğlendiren bir güldürü adamıdır. Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaşamıştır ve asıl adı Firuz Ağa’dır. Yaşamı boyunca derdi, kederi, acıyı, ıstırabı hafife almış, sosyal hayatın aksak yönlerini ince zekâsı ile eleştirmiş, şen şakrak, zeki biridir.

Hayatının çoğunu sarayda geçirmiştir.

Özdemir (2007: 380) İncili ile ilgili olarak şunları kaydeder: 16. yüzyılın sonuy-la 17. yüzyılın başsonuy-larında yaşamıştır. Asıl adı Mustafa’dır. İncili Çavuş’a birçok yöre sahip çıkmıştır. Bunlar; Artvin Ardanuç ve Kayseri Tomarza’dır.

Şevket Beysanoğlu İncili Çavuş’un doğum yeriyle ilgili bazı görüşleri derleyip toparlamış ve şöyle bir kanaate ulaşmıştır: İncili Çavuş’un asıl adı İrincilli Mustafa Ça-vuş’tur. Onun Sivaslı, Kayserili, Kandıralı, Ardanuçlu olduğu yönünde iddialar varsa da son zamanlarda yapılan araştırmaların çoğunda Diyarbakırlı olduğu kabul edilmiştir.

İncili Çavuş Diyarbakır’ın “İrincil” köyündendir. Bu köy şehrin kuzeydoğusunda, kente 8 kilometre mesafede, Dicle’nin doğu yakasındaydı. Köy adını Moğolların bölgeye egemen olduğu sırada 1317’de Diyarbakır eyalet valiliğine atanan İrincin Noyan’dan almıştır. İrincin Noyan valiliği sırasında karargahını burada kurduğundan, onun ayrılı-şından sonra bir yerleşim merkezi haline gelen bu yere “İrincin” denmiştir. Daha sonra bu kelime halk ağızlarında değişime uğrayarak “İrincil” denmiştir. 1967 yılında bazı köy adları değiştirilirken buraya “Yiğitçavuş” ismi verilmiştir (Beysanoğlu, 1982: 54- 55).

Ali Emiri’nin “Diyarbekirli Bazı Zevatın Tercüme-i Hâlleri” isimli yazma ese-rinde, Cemil Asena’nın “Diyarbekir Tarihi ve Meşahiri” isimli yazmasında, Abdulgani Bulduk’un “Diyarbekir’in Acemlerden Fethini Müteakıb Gelen Valilerin Tercüme-i Halleri” adlı yazma eserinde ve İbrahim Hakkı Konyalı’ nın “ İncili Çavuş ve Fıkraları”

başlıklı araştırmasında İncili’nin Diyarbakırlı olduğu hakkında bilgiler mevcuttur (Tu-ran, 2008: 7).

Yaşadığı dönemle ilgili olarak ansiklopedilerde ve kitaplarda genellikle 16. yüz-yılın ikinci yarısı ile 17. yüzyüz-yılın ilk yarısı işaret edilmiştir. Kaynaklarda genellikle bu-lunduğu görevler ve yanında bubu-lunduğu padişahların saltanat dönemlerinden yola çıkı-larak İncili’nin yaşadığı dönemle ilgili fikir yürütülmüştür. Net bir tarih bulunmamakla birlikte çoğunlukla IV. Murat (1623- 1640) ve I. Ahmet (1603- 1617) dönemlerinde sarayda bazı görevlerde bulunduğu aktarılmıştır.

İncili Çavuş, Osmanlı sarayının yetiştirdiği çok ince bir nükte ve çok derin bir mizah ustasıdır. O aynı zamanda devlet işlerine, siyasete vâkıf bir diplomattır. Nitekim İran hükümdarı Şah Abbas ile siyasi görüşmelerde bulunmak üzere İran’a elçi olarak gönderilmiştir. Eğer İncili alelâde bir meddah olsaydı bu kadar önemli bir memuriyet ile hükümdar nezdine yollanmazdı. İncili Kanuni Sultan Süleyman’ın son senelerinde sara-ya girmiş ve sırayla diğer Osmanlı padişahlarına da nedimlik etmiştir (Şaka Neşrisara-yatı, 1944: 3).

Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi’ne göre adı Mehmed veya Mustafa olup IV. Murat zamanında yaşayan Divan-ı Hümayun emektarlarındandır (Işık, 2007: 1836). 1626’da İran’a elçi olarak gönderilen İbrahim Çavuş’un yanına se-lam çavuşu olarak katıldığı aktarılmıştır (Ana Britanica, 1988: 550). Tokmakçıoğlu’na göre ise İncili Çavuş’un yaşadığı dönemde gördüğü padişahlar arasında I. Mustafa ve II.

Osman da vardır (Tokmakçıoğlu, 1983: 8).

“İncili” lakabını nereden aldığına dair değişik rivayetler bulunmaktadır. Bu riva-yetleri Albayrak (2000: 277) şöyle sıralamıştır: İncili lakabının müjde getirici anlamın-da İncilli- Evangelis’ten yahut zamanın şeyhülislamına yazdığı biri Arapça diğeri Türk-çe iki risalede Hz. Peygamber’in adının İncil’de zikredildiğini anlattığından veya bir ok yarışındaki başarısı üzerine padişah tarafından çavuşluk rütbesi verilmesi ve kavuğuna inci takılmasından ya da bıyıklarına inci takarak talime çıkmasından kaynaklandığı şek-linde değişik rivayetler vardır.

“İncili” lakabı hususunda Özdemir (2007: 381) şunları kaydetmiştir: Asker oca-ğında görev yaparken pala bıyıklı askerleri vardır. Onların yanında kendi bıyıkları doğ-ru düzgün çıkmadığından bıyıklarını taktığı incilerle süsler. Bir gün padişah onun bu halini görünce ona “İncili” diye seslenir. Bu hadiseden sonra lakabı “İncili Çavuş” ola-rak kalır.

Beysanoğlu ise İncili lakabıyla ilgili olarak şunları aktarmıştır: İncili Çavuş’un asıl adı İrincilli Mustafa Çavuş’tur. İrincil, Mustafa Çavuş’un doğduğu köyün adıdır.

Zamanla İrincili kelimesi İncili’ye dönüşmüştür (Beysanoğlu, 1982: 55).

2.3.2. Eğitimi ve Bulunduğu Görevler

İncili Çavuş’un ne zaman ve hangi padişah zamanında saraya intisab ettiği bi-linmemektedir. Çok iyi bir tahsil gördüğü, Arapçayı ve Farsçayı çok iyi bildiği ve Sul-tan I. Ahmet’in musahibi ve nedimi olduğu bilinmektedir (Seratlı, 2004: 158).

Cemil Asena’nın “Diyarbekir Tarihi ve Meşahiri” eserine göre 7-8 yaşlarında iken bazı akrabası ile şehre gidip gelmeye başlamış, yüksek zekası, hazırcevaplığı, dav-ranışlarındaki zarafetle dikkati çekmiş, daha sonra köye dönmeyip tahsil yapmak için şehirde kalmıştır. Akabinde Dergâh-ı Âli Çavuşu olarak saraya girmiştir (Beysanoğlu, 1982: 55).

Abdulgani Bulduk’un “Diyarbekir’in Acemlerden Fethini Müteakıb Gelen Vali-lerin Tercüme-i Halleri” adlı yazma eserinde İncili’nin 1581- 1582 yılında İstanbul’a gittiği kayıtlıdır. İncili’nin İstanbul’a geldiği 1581, III. Murad dönemine denk gelmek-tedir. Bu durumda İncili III.Murad veya daha sonraki padişahlar dönemlerinde musahip-lik görevine başlamıştır. IV. Murad dönemine kadar geçen bu süre yine de uzun bir sü-redir. Bu da İncili’nin musahiblik ve elçilik görevlerinde ne kadar mahir olduğunun da bir göstergesidir (Beysanoğlu, 1982: 55).

İncili Çavuş uzun süre devletin dış siyasetinde de rol alan mühim bir insan ol-muştur. I. Ahmed’in bir hükmüyle 1612 yılında Erzurum Beylerbeyi Hasan Paşa ile birlikte Türk İran sınırının tesbiti için Şah Abbas’a gönderilmiştir (Seratlı, 2004, s.

238).

Naima Mustafa Efendi’nin yazdığı tarih kitabının hicri 1024 senesi olaylarını an-lattığı “Vakayi-i Sene Erbaa ve İşrin ve Elf” başlıklı bölümünde elçi olarak üç yıl İran’

da kalan İncili’nin 1615’te tekrar İstanbul’a döndüğü kaydedilmiştir:

“Bundan evvel Acem şahı ile müsâlaha akdolunup Nasuh Paşa ile gelen Kadı- Han nam Acem elçisi, bin yirmi bir şabanında ahitmane ile gidip, dergah-ı âli çavuşla-rından İncili Mustafa Çavuş ile beraber gönderilmişti.” ( Naima, 1968: 677)

2.3.3. Vefatı ve Mezarı

Kaynaklar İncili’nin ölüm tarihi olarak çoğunlukla 1632/33’ü göstermektedir (Tokmakçıoğlu, 1983: 8). İncili, IV. Murad’ın Hükümdarlığının son yıllarında 1632 yılında vefat etmiştir. İncili Çavuş’un Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlığının son dönemlerinde (1560- 1566) musahiplik görevine başladığını kabul edecek olursak vefat ettiği 1632 yılına kadar yetmiş iki yıllık bir görev süresi karşımıza çıkmaktadır. Fıkra-larda da I. Ahmet’ e musahiplik görevinin İncili’nin yaşlılık dönemine rastladığı belir-tilmektedir (Turan, 2008: 11).

Boratav’a (2014: 97) göre İncili Çavuş’un mezarı İstanbul Edirnekapı Mezarlı-ğı’ndadır. Mezar taşında ise hicri 1042 ( M. 1632/33) tarihi bulunur.

Mehmed Süreyya “Tezkire- i Meşahir-i Osmaniyye” eserinde İncili’nin IV.

Murad (saltanatı: 1623- 1640) zamanında yaşadığını ve aynı padişah zamanında öldü-ğünü, İstanbul’da Sultanahmed’ de Firuz Ağa Camii’nin yakınında gömüldüğünü bil-dirmiştir (Türk Ansiklopedisi, 1972: 125).Ancak daha sonra bu görüşün yanlışlığı Abdülbaki Gölpınarlı, Erdoğan Tokmakçıoğlu gibi bazı araştırmacılar tarafından ortaya konmuştur. İncili Çavuş’un mezarının Edirnekapı Mezarlığı’nda olduğu yaygın olarak kabul edilen görüştür.

Abdülbaki Gölpınarlı Türk Ansiklopedisi’nin “İncili Çavuş” maddesi için yazdı-ğı yazıda şöyle demiştir: İncili Çavuş’un mezarının Edirnekapı Mezarlıyazdı-ğı’nda olduğu söylenir. İncili Çavuş İstanbul’da Edirnekapı Mezarlığı’nda, La’li Çeşmesi biraz geçi-lince, Defterdar’a inen yola varılmadan sağ tarafta, biraz içerde medfundur. Üstüvani mezar taşında dört satır olarak sülüs yazıyla şu kitabe mahkûktur: “ Merhum İncili- Mustafa Çavuş- ruhıyçün- Fatiha- Sene 1042 (M. 1632/33)” (Türk Ansiklopedisi, 1972:

125).

Benzer Belgeler