• Sonuç bulunamadı

Gösteriş Düşkünü Olmamak

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.1. Tespit Edilen Bireysel Değerlerin Analizi

4.1.9. Gösteriş Düşkünü Olmamak

Gösteriş düşkünlüğü, kendini beğendirmek ya da üstün göstermek için abartıya kaçmaktır. Bu bazen giyim kuşamla olduğundan farklı görünme çabasıdır, bazen

üstün-lük taslamak için mevcut bir durumu ziyadesiyle abartmaktır. Bir ferdin görünüşe, gös-terişe aşırı düşkün olması insanı değerli kılanın kendi meziyetleri olduğunu bilmeme-sindendir.

İncili Çavuş fıkralarında en sık karşılaşılan değerlerden biri gösteriş düşkünü olmamaktır. Özellikle dış görünümün önemli olmayışı, kişiye değer katanın iç güzelliği olduğu vurgulanır. İncili her fırsatta gösteriş budalalarını mat eder.

Tablo 14 “Gösteriş Düşkünü Olmamak” Değerinin Bulunduğu Fıkralar

Fıkra Adı Fıkra Numarası

Adamına Göre 2

Elmas Tasmalı Köpek 42

Gezen Mangal 52

Görünmez Sarık 53

Gözlerini Korkutmak Lazım 54

Hemesi Öyledir 59

İncili Çavuş Biraz Çirkinmiş 64

Nemse Kralının Elçisi 105

Adamına Göre’de İncili dış görünüşünden dolayı kendisiyle alay eden Fransa kralına haddini bildirir:

İncili Çavuş bir zamanlar Osmanlı elçisi olarak Fransa’ya gönderilmiş. İncili’nin kara kuru kılığına bakarak küçümseyen Fransa kralı demiş ki:

- Bana senden başka gönderecek adam bulamamışlar mı?

İncili Çavuş şu cevabı vermiş:

“Osmanlılar, adama göre adam gönderirler. Beni de sana göndermelerinin sebebi bu olsa gerek!

Bu fıkrada kişileri yalnızca dış görünüşlerine bakarak yargılamanın ne denli yan-lış olduğu ifade edilmiştir. Bir ülke yöneticisinin gelen elçiyi siyasi donanım ya da insan ilişkileri bakımından değerlendirmek yerine yalnızca esmer ve zayıf oluşuyla niteliksiz olarak görmesi hoş karşılanmamıştır.

Elmas Tasmalı Köpek isimli fıkrada Avusturya kralı elçi gönderir. Elçi kralın talimatı üzerine çeşit çeşit mücevherler takar, gösterişli elbiseler giyer. Ancak padişah bu durumdan rahatsız olur ve bunu İncili’ye bildirir. İncili elçinin bu gösteriş düşkünlü-ğüne son vermek için bir köpeğe kadife kumaştan kıyafet giydirir, elmas işlemeli tasma takar ve elçinin göreceği bir yere getirir. Elçi şaşkınlığını gizleyemez, ilk defa elmas tasmalı bir köpek gördüğünü söyler. İncili durumu şu sözlerle izah eder:

Evet sefir hazretleri, haklısınız. Fakat padişahımız, iyi kumaştan elbiselerle; elmas, altın ve zümrütle bir köpeğin kıymetinin artmayacağını anlatmak için bu hayvanı böyle gezdir-tiyor, demiş.

Bu söz üzerine sefir görünüşe haddinden fazla önem vermenin manasızlığını al-gılar ve ertesi gün en sade kıyafetleri ile padişahın huzuruna çıkar.

Fıkrada “Kişiyi değerli kılan pahalı elbiseler ve süsler değil; kalptir, gönüldür, davranışlardır.” mesajı verilmiştir. Gösterişli kıyafetler içerisinde boş bir insan olmak-tansa; sade kıyafetler içerisinde kaliteli, ağırbaşlı, sözü değerli biri olmak üstün tutul-muştur.

Gezen Mangal’da Şah Abbas’ın gösteriş düşkünlüğü eleştirilir. Şah’ın zenginli-ğini göstermek için elmas süslü bir mangalı oda oda gezdirmesi boş bir çaba olarak nite-lendirilir.

İran elçiliği sırasında şahın sarayını ziyaret eden İncili Çavuş’a Şah Abbas zenginliğini ve sarayın ihtişamını gösterip övünmek istemişti. Şahın bir altın mangalı vardı ki, kapağı çok kıymetli zümrütlerle, incilerle süslüydü. Kulpuna da göz kamaştıran büyük bir elmas oturtulmuştu. Mihmandarlar Türk elçilik heyetine şahın sarayını gezdirdiler. Misafirler bir odayı inceleyip diğerine geçerlerken hademeler de bu mangalı o odaya götürdüler.

Böylece sarayın bütün odalarında kıymetli mangallar bulunduğu izlenimi vermek istedi-ler.

Saray gezildikten sonra Şah, Türk heyetini kabul etti, onlara sordu:

- Sarayımızı nasıl buldunuz?

İncili şöyle cevap verdi:

- Kıymetli şahım, sarayınız çok büyük ve muhteşemmiş, gezmekle bitiremedik. Çok yorul-duk ama mangalınız da bizimle beraber yoruldu.

Fıkrada “Sahip olunan mal ve mülkle gösteriş yapmak, üstün görünmeye çalışmak yersiz bir davranıştır. Kişiye bir değer katmaz.” mesajı verilmiştir.

Görünmez Sarık’ta kendini beğenmiş bir eyalet beyi oldukça süslü, çiçeklerle dokunmuş, sihirli bir sarık takarak halkın karşısına çıkmayı planlar. Ancak İncili onun bu gösteriş merakını kırmak için hayali bir şal dokur yani aslında ortada şal falan yok-tur. Bir gün İncili şalın hazır olduğunu söyler, beyin kafasına şalı sarıyormuş gibi yapar.

Böylece bey üzerinde şal olmayan sade bir takkeyle halkın karşısına çıkarak rezil olur.

Gözlerini Korkutmak Lazım isimli fıkrada son derece zengin biri sırf gösteriş yapmak uğruna ısrarla vali olmak ister. Fıkranın giriş bölümünde bu durum anlatılır:

Fevkalade zengin, maruf ve büyüklük tasladığı halde son derece ahmak, mec-nun denilecek kadar budala biri vardır. Bu adamın yegâne emel ve arzusu bir eyalet va-lisi olmak ve bu sayede gösteriş yapmak olduğundan bu hususta her zaman bu amacı için çalışır, vezirleri daima rahatsız eder.

Adamın gösteriş merakı amacına ulaşmaz, İncili onun gayet budala olduğunu or-taya çıkarır ve vali olarak görev yapacak yetide olmadığına adamın kendisi de ikna olur.

Hemesi Öyledir’de İran sefiri kendi devletinin üstünlüğünü ispat hırsıyla İnci-li’nin her sözüne gayet mübalağalı olarak karşılık verir. Bu diyalog neticesinde gösteriş uğruna ne dediğini o kadar bilmez ki bizzat kendi ağzıyla “Bizim İran’ın hemesi kurumsaktır.2” deme gafletine düşer. O günden sonra artık elçi dersini almıştır, mübala-ğadan vazgeçer.

İncili Çavuş Biraz Çirkinmiş’te padişah İncili’ye çirkin olduğunu imâ eder.

Ancak İncili görünüme pek önem vermediği için aldırış etmez:

İncili Çavuş çirkin bir adammış. Bir gün padişah İncili Çavuş’a dönerek, - Hiç Aynalı Çarşı’dan geçtiğin olmuyor mu? demiş.

İncili padişahın söylemek istediğini anlayarak:

- Aman padişahım, aklınıza bakın, takdir-i Hûda böyle halk etti, demiş Padişah, İncili'nin bu cevabına hem üzülmüş hem de gülmüş.

Burada güzellik ya da çirkinliğin bireyin kendi tercihi olmadığı ve kişinin değeri hakkında hüküm vermede bir ölçü olamayacağı vurgulanmıştır.

Nemse Kralının Elçisi’nde dış görünüşe haddinden fazla önem veren Alman elçi-sine bir ders verilir. Elçi saraya geldiği sırada tuvalete değerli taşlarla süslü bir çift terlik konur. Elçi şaşırarak bu denli değerli bir terliğin neden tuvalette bulunduğunu sorar.

İncili’nin cevabı hazırdır:

2 kurumsak: deyyus (Yeni Tarama Sözlüğü, 1983:149). Burada kurumsak kelimesi hem erkekler için kullanılan kaba bir tabir hem de kendiyle ziyadesiyle övünen, kurumlanan anlamlarındadır. İran elçisinin üstünlük taslamak adına her söze mübalağa ile karşılık vermesi üzerine İncili, elçiyi bozmak için kasıtlı olarak böyle bir kelime kullanmıştır.

Saygıdeğer elçi, tüm yeryüzünde herkesin çok önem verdiği mücevherlere, o de-ğerli taşlara bizim padişahımız efendimiz hiç önem vermez. O, varlıklı olmayı süs eşyalarında değil; zekâ, akıl ve bilgide arar. Bu nedenle herkesin üstüne başına takıp gösteriş yapmak istediği mücevherleri, yüznumaradaki nalın ve benzeri eşyayı süslemekte kullanırlar.

Elçi, bu uyarı üzerine ertesi gün üstündeki tüm mücevherleri sandığına koymuş ve ondan sonraki toplantılara sade giysilerle gitmiş.

Fıkrada akıl, bilgi ve zekânın önemine dikkat çekilerek; dış görünüşe haddin-den fazla önem vermemek gerektiği çok net ifade edilmiştir.

Benzer Belgeler