• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: EDİMBİLİM

2.2. Edimbilimin Unsurları

2.2.6. İncelik Kuramı ve Etkileşim

Yetkiner, incelik kuramına dair tespitlerde bulunmuş ve kitabında bu kuramın açıklamalarına yer vermiştir: “farklı dil toplulukları, kişilerarası ve kültürlerarası etkileşimde kişilerarası ilişkileri düzenlemek, korumak ve geliştirmek üzere oluşturulan kurallara ilişkin olarak bazı benzerlikler ve farklılıklar gösterir. İncelik "uygun sosyal tavır ve davranış takınma ve incelikli davranış içinde başkalarının düşünülmesi" (Kasper, 1994: 206) olarak değerlendirilebilir. Ancak geniş anlamıyla incelik, yaş, cinsiyet, sosyal konum gibi sosyal değişkelerden kaynaklanan saygı ve güç temelli zorunlu göstergelerin ele alındığı toplumdilbilimsel bir kavramdır. Buna örnek olarak Almanca, Türkçe, Fransızca ve Hollandaca dillerindeki "sen/siz" ayrımı, Japonca ve Korecedeki unvan ve saygı sözcükleri örnek olarak verilebilir. Öte yandan, inceliğin kültürel ve sınıfsal boyutunun olduğuna dikkati çeken Mills (2003,2004) geleneksel kuramın incelik kuramını nezaket ve etiket ile sınırladığı eleştirisini getirerek bireylerin sınıf, cinsiyet ve ırk özelliklerine bağlı olarak incelik üzerine değerlendirmelerinin ve seçtikleri stratejilerin farklılık gösterebileceğini ifade etmektedir. Örneğin: Bir öğretim üyesi bir Anadolu kasabasında bir fırına girer ve "İyi günler beyefendi bir ekmek rica edebilir miyim?" der. Fırıncı şöyle bir bakar ve "Ne yalvarıyon abi tabii ki veririz" der.

80

Bu örnekte müşterinin son derece incelikli bir dil kullanması, fırıncının kendi gündelik dil kullanım kurallarına uymamaktadır. Konuşmacının incelikli dil kullanımı fırıncı için dinleyici olarak kendini yücelten bir davranış değil, konuşmacının kendi kendini alçalttığı bir davranış biçimi olarak değerlendirilmektedir” ( Yetkiner, 2009: 19).

Bu örnek, incelik kullanımlarının toplumdan topluma değişiklik göstermesinin yanında, bir toplumun içindeki bireyler arasında dahi farklılaşabileceğini bizlere gösterir. Bu kullanımların toplumların her kesimi için aynı olmaması, yaşa, cinsiyete, eğitim düzeyine ve yaşanılan ortama bağlı değişkenlerle ilgilidir. İletişim durumlarında kullanılan incelik ifadeleri toplumun bir bireyi için etkili olabilirken, başka bireyler için yadırgayıcı olabilir. Jule, bu durumu sosyal etkileşim içerisinde bulunan insanların yakınlığı veya uzaklığıyla alakalı olduğunu dile getirmektedir.

Jule’ye göre dilbilimsel bir etkileşim sosyal bir etkileşimi gerektirir. Bir etkileşim esnasındaki söylenenlerin duygusunu anlamak için, sosyal uzaklıkla veya yakınlıkla ilgili çeşitli faktörlere bakarız. Bu faktörlerden bazıları etkileşim için önceliklidir ve büyük çaplı dışsal faktörlerdir. Bu faktörler, yaş ve güce bağlı olarak değişen sosyal değerler temelindeki, katılımcılara ait göreceli durumları içerirler. Örneğin, İngilizce bir konuşma esnasında, kendilerini daha düşük bir sosyal statüde gören konuşmacılar, kendileri ve daha yüksek statüdeki konuşmacılar arasındaki sosyal uzaklığı belirtmek için bir unvan veya soyadlarını kullanırlar (Mrs Clinton, Mr Adams, Dr Drang gibi) (Jule, 1996: 59). Bireyler arasındaki sosyal mesafenin belirlenmesi bu unvan ve soyadlarının kullanımlarıyla gerçekleştirilir.

Meibauer, incelik kavramının her koşulda resmi bir tarafının olduğunu düşünür; birine sen diye veya siz diye hitap edip etmeyeceğimiz, birine adıyla, soyadıyla ya da unvanıyla hitap edip etmeyeceğimiz veya bir mektubu sevgilerimle şeklinde sonlandırıp sonlandırmayacağımız, dil toplumumuzdaki büyük farkı gösterir (krşt. Besch 1996). Bir kişi, gelenekleri dikkate almaz ve bilmezden gelirse, kaba ve saygısız olarak görülür. Bir konuşmacı, her konuşma durumunda, mevcut incelik göstergelerinden hangisini seçeceğine karar vermek zorunda olduğu ve bunu sosyal ilişkiler ve gelenekler hakkındaki bilgisini kullanarak yaptığı için, incelik aynı zamanda edimbilimsel bir olgudur (Meibauer, 2008: 114). Konuşmacının iletişim ortamının şartlarına veya iletişimin bağlamına göre seçeceği incelik göstergeleri aracılığıyla konuşmacı ve

81

dinleyici arasında etkileşim sağlanabilir. Bu etkileşim beraberinde bireylerarası anlaşmanın sağlam zeminlere oturtulmasına yardımcı olabilir. İncelik kuramının izlerini taşıyan bu tür söylemler, toplumların incelik ilkelerine ne derece önem verdiklerini de göstermektedir.

Yetkiner (2009: 20): “edimbilimsel açıdan incelik kuramının, dilbilimsel eylem ile kişilerarası dil işlevinin ifade edilme biçimleriyle ilgilendiğini belirtir ve edimbilim çerçevesinde incelik kuramının kişilerarası ilişkilerin geliştirilmesi veya korunması gibi amaçları gerçekleştirmek için stratejik olarak dilin nasıl kullanıldığını ortaya koyan bir kuram olduğunu ifade eder. Yetkiner (2009: 20)’ e göre edimbilimsel açıdan incelik kuramı bazı yaklaşımları bünyesinde barındırır. Bunlardan ilki, karşılıklı konuşma

ilkelerine dayalı yaklaşım (Conversational Maxim View) dır. Yetkiner (2009: 21)’ in

ifadeleriyle söylersek; “bu yaklaşımı açıklamak için yapılan çalışmalarda, Brown ve Levinson (1987), Lakoff (1975) ve Leech (1983), Grice (1975)'ın sözlü etkileşim kuramının incelikli dil kullanımı için bir başlangıç aşaması olduğunu; ancak incelikli dil davranışını açıklamaya yetmediğini belirtmiştir. Çünkü inceliğin daha çok karşılıklı konuşma kurallarının ihlaline dayandığını ifade etmişlerdir. Örneğin karşılıklı konuşma ilkeleri " Çöpü dök" gibi net, anlaşılır, kısa ve dolaysız bir ifadeyi öngörürken, incelik kuramı "Lütfen çöpü döker misin?" gibi tarz ve nicelik ilkesini ihlal eden bir kullanımı öngörmektedir”. Yetkiner, ikinci bir yaklaşım türü olarak yüz koruma temelli yaklaşımı ele alır ve açıklamalarına devam eder:

“İncelik kuramlar içinde en çok etki yaratan Brown ve Levinson'ın incelik kuramı, etkileşim halindeki bireylerin birbirlerini incitmeme, dolayısıyla "yüz korunumu" ilkesine dayanmaktadır. Yüzü "Duyuşsal olarak yatırım yapılan, kaybedilen, korunan, geliştirilen ve etkileşim sırasında sürekli olarak başvurulan bir şey." olarak tanımlayan Brown ve Levinson (1987: 61) olumlu ve olumsuz olmak üzere iki farklı yüz kavramının altını çizmektedirler. Bu ayrım, saygın, kabul gören bir benlik imgesi yaratma (olumlu yüz) ve davranışlarda özerk olma ve kendi sınırlarını koruma çabaları (olumsuz yüz) şeklinde tanımlanabilir. Bir bireyin yüzünü koruma çabası onun etkileşimsel yüzünü koruması anlamına geldiğinden etkileşim halindeki bireylerin ortak çabası birbirlerinin yüzlerini korumaya yönelik açık olmayan bir işbirliği şeklindedir “ (Yetkiner, 2009: 22).

İncelik kuramının gerektirdiği yüz koruma temelli yaklaşım, bireylerin karşılıklı iletişimde koydukları sınırları ifade eder. Bu sınırlar, bireylerin birbirlerini korumaları

82

için vardır. İncelik kullanımları, bireylerin gerçekleştirdiği iletişim eylemini daha etkileyici ve konuşmacının söyleminde anlatmak istediklerinin dinleyici tarafından gerçekleştirilmesinde etkin olmasını sağlamaktadır.