• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ÇEVİRİBİLİM

1.3. Çeviri Eyleminde Benimsenen Çeviri Anlayışı

1.3.2. Eşdeğerlilik ve Türleri

1.3.2.1. Düzanlamsal Eşdeğerlilik

Düzanlamsal eşdeğerlilik, bir metnin doğrudan doğruya nesnel konusuyla, metin dışı göndergesel anlamıyla ilgilidir. Çeviri araştırmasında geçen “değişmez içerik” ya da “içerik düzeyindeki değişmezlik” bu türden bir eşdeğerliliğin konusudur. Böyle bir eşdeğerlilik sözcük, dizi, tümce, metin düzeylerinde söz konusu olabilir. Sözgelişi, teknik bilgi alanından: Alm. Stormkreis / İng. electric circuit / T. elektrik devresi, sözcük düzeyinde sağlanacak bir düzanlam eşdeğerliliğine örnek sayılabilir (Göktürk, 1994: 60-61).

Alm. Parken verboten / İng. No parking / T. Park etmek yasaktır örneği de tümce düzeyinde düzanlamsal eşdeğerliliğe örnek bir çeviridir.

Hukuk alanında kullanılan dava belgelerinden: Alm. Die Kostenentscheidung gründet in

§ 43 Abs 1 ZPO / T. Masraflarla ilgili karar medeni kanunu 43. Maddesi 1. paragrafına göre düzenlenir cümle düzeyinde düzanlamsal eşdeğerliliğe örnek sayılabilir.

Bu örnekleri metin düzleminde de verebiliriz. Örneğin, Alm. “An der Reception

zahlreicher Hotels erhalten Sie die besonders preisgünstigen, speziell für Hotelgӓste geschaffenen Zwei oder Dreitageskarten. Sie berechtigen zu unbeschrӓnkten Fahrten auf dem gesamten Netz der Basler Verkehrs-Betriebe.” T. “Birçok otelin girişinde, otel konukları için özel hazırlanmış, olağanüstü ucuz, iki ya da üç gün geçerli tramvay /

29

otobüs biletlerini edinebilirsiniz. Bu biletlerle Basel kenti kamu taşıtlarından sınırsız yararlanabilirsiniz.” Burada metnin bir dilden ötekine çevirisinde sözcük sözcük ya da

tümce tümce bir dilsel eşdeğerlilikten çok, konunun, nesnel anlam içeriğinin iletilmesi, kullanmalık bir bilginin aktarılması öncelik taşıyor (Göktürk, 1994: 61-62).

Düzanlamsal eşdeğerlilik, kaynak metindeki ifadelerin hedef dilin kullanım biçimlerine göre hedef metinde yeniden oluşturulmasıyla ilgilidir. Buradaki amaç kaynak kitle için işlevsel olan kaynak dilsel ifadeleri hedef kitle için de işlevsel hale getirebilmektir. Çevirmen, bu amaçla kaynak metnin kullanılma amacını gözönünde bulunudurarak hedef metnin aynı amaçla kullanılan ifade biçimlerini çeviride yansıtmaya çalışır.

1.3.2.2. Yananlamsal Eşdeğerlilik

Sözcüğün gerçek anlamından başka, gerçek anlamına benzer ve yakın yeni anlamlara sahip olmasıyla yan anlam meydana gelir. Yananlamsal eşdeğerlilik ise, çoğunlukla farklı kelimelerle, sözcüğün gerçek anlamının veya gerçek anlamına yakın anlamının belirtilmesi olarak karşılık bulabilir.

Göktürk’e göre:

“Yananlamsal bir eşdeğerlilik sözcük, dizim, tümce, bütün yönünden özgün bir dilsel yapı gösteren metinler için geçerli olur. Her yazar kullandığı dilin öğelerini, dilin büyük dizgesi içindeki benzer seçenekler arasından derler, birleştirir. Seçilen biçemin kendisi, kullanılan dilin toplum sınıflarıyla, yöresel ağız özellikleriyle, topluluk dilleriyle ilişkisi, metindeki sözcüklerin doğal dilde kullanım sıklık derecesi, kısaca çeviri araştırmasında biçemsel eşdeğerlilik diye geçen kavramın kapsadığı her durum, bu tür eşdeğerlilikle ilgilidir” (Göktürk, 1994: 62-63).

Bu konuda Türkçe ile diğer diller arasındaki kullanımlardan örnekler verelim. Türkçede birçok yananlamı olan “göz” sözcüğünü inceleyelim. İğnenin gözü, çantanın gözü,

dolabın gözü, bavulun gözü gibi örnekler verebiliriz. Türkçeden Almancaya yapılacak

bir çeviride göz kelimesinin geçtiği tümceler Almancadaki “das Auge” sözcüğü ile karşılansaydı Türkçedeki işleviyle eşdeğer olmazdı. Bunun dışında deyimlerdeki yananlamsal kullanımlar da çeviride dikkate değer görülmelidir. Örneğin düşmek sözcüğü, ing. fall iken Türkçede düşmek sözcüğü farklı anlamlarda kullanılmaktadır. “altın fiyatları düştü”, “buğdayın kalitesi düştü”, “ilk kar yere düştü”, “arabanın

30

üstüne ağaçların gölgesi düştü” örneklerde gördüğümüz düşmek sözcüğüne karşılık

İngilizcede aynı anlamı sağlayacak farklı kelimeler kullanılır, ancak, buradaki fark, Türkçede aynı sözcükle birden fazla anlam sağlanırken, İngilizcede fall sözcüğünün sadece düşmek, azalmak sözcüklerine karşılık gelmesidir.

Yananlamsal bir eşdeğerliliğin, sözcük, söz dizimi, dil kullanımı düzeylerinde kurulabilmesi, yukarıda belirttiğimiz türden biçem özelliklerinin çevirmence gözetilmesi ile olanaklıdır.

1.3.2.3. Metin Türü Gelenekleriyle İlgili Eşdeğerlilik

Bir dil içindeki sözleşmeler, iş yazışmaları, ilaç tanıtmalıkları, kulanım kılavuzları gibi, gündelik alışveriş pusulalarına varıncaya değin birçok metni, belli sözdizimsel, sözcüksel kalıpların, üzerinde uzlaşılmış birtakım düzenleniş kuralları oluşturur. Bu tür metinlerin çevrilmesi durumunda, amaç dilin benzer yerleşik kurallarıyla geleneklerine uyacak bir yapıyla aktarılma zorunluluğu (Göktürk, 1994: 66), dillerin metin geleneklerinde eşdeğerlilik sağlamak için vardır.

Metin türü gelenekleri her dil ailesinde çeşitlilik gösterir. Örneğin, Burger King’ in bir zamanlar reklamlarında yer alan ateş seni çağırıyor sloganı Türkiyede fazla ilgi çekmemiştir. Bu slogan Türk toplumu için cehennemi andıran ifadeler içermekteydi ve Türk toplumu buna olumsuz anlamlar yüklemişlerdi. O halde, bu slogan hitap edeceği kitleye uygun ifade biçimleriyle aktarılmalıdır. Buradaki amaç bu yiyeceğe olan ilginin artması olduğuna göre firmanın sahip olduğu sloganı bire bir çeviri yapması her toplum tarafından olumlu karşılanamayabilir. Bu gibi durumlarda hedef kitlenin yaşayış biçimlerinin ve metin geleneklerinin hâkim olduğu ifadeler kullanılarak slogan oluşturulması doğru bir tercih olacaktır.

1.3.2.4. Dil-Kullanımsal Eşdeğerlilik

Bir özgün metnin, amaç dil okuru çerçevesi dilsel davranış özelliklerinin, kendine özgü dil kullanımının göz önünde tutularak çevrilmesi durumunda, kullanımsal bir eşdeğerlilikten söz edilebilir. E. A. Nida’nın sözcülüğünü ettiği iletişimsel eşdeğerlilik de budur. Bir dile ya da kültüre özgü apayrı konularla içeriklerin, amaç dilde seslenilen

31

okurun, en kolay anlayabileceği bir biçimde aktarılmasında, bu tür bir eşdeğerlilik söz konusudur (Göktürk, 1994: 68).

Edimsel eşdeğerlilik olarak da tanımlanan bu madde, çevirmene kaynak metindeki ifadelerin hedef metindeki kullanım karşılıklarını bulmasında yol gösterici niteliktedir ve aynı zamanda bu çalışmanın amacına ulaşmasında dil-kullanımsal ifadelerin payı büyük olacaktır.

Çeviri eyleminde kullanılacak eşdeğerlilik anlayışlarından biri olarak gördüğümüz dil-kullanımsal eşdeğerlilik iletişim ortamındaki sınırlayıcıları ortadan kaldırarak kaynak metnin ileti yönünü hedef metinde oluşturmada çevirmene yardımcı olabilir. Burada bahsettiğimiz sınırlayıcılar, dillerin biçimsel ve yapısal özelliklerinden kaynaklanan farklılıkların çeviri esnasında sıkıntı yaşatmasından doğar.

Metnin türüne göre benimsenecek eşdeğerlilik anlayışı kaynak ve hedef metnin arasında iletişimi kuvvetlendirecek şekilde temellendirilmelidir. Dil-kullanımsal eşdeğerlilik anlayışı hem kaynak hem de hedef kültürün dilsel normlarını önemsediği için çeviri eylemindeki bu iletişimi sağlamaştırmada bu anlayışa da başvurulabilir.

1.3.2.5. Biçimsel Eşdeğerlilik

Metinlerin iletilerinden başka, biçimsel özelliklerinin ve kişide uyandırdığı sanatsal etkinin de alıyıcıya aktarılması, biçimsel eşdeğerliliğin konu alanına girer. Buradaki amaç, biçimsel eşdeğerliliği sağlayarak kaynak dil okuyucusundaki etkinin aynısını hedef dil okuyucusunda da yaratmaktır. Bu sebeple, biçimsel eşdeğerliliğin sağlanmasındaki amaç, diğer eşdeğerlilik anlayışlarında olduğu gibi kaynak metnin etkisini hedef dile hedef dilde karşılık gelen biçimleriyle aktarabilmektir. Bu eşdeğerlilik anlayışının diğerlerinden farkı bu etkinin işlevsel olmasının yanında biçimsel olarak da yansıtılabilmesidir. Şiir türleri bu anlayışa örnek gösterilebilir. Şiir çevirilerindeki amaç, kaynak metnin estetik değerinin hedef metinde oluşturulabilmesidir. Bunun için kaynak metnin oluşturulduğu biçimsel yapı ve şiirsel özellikler, hedef dile, hedef dilde kullanılan şiir biçimleriyle aktarılabilir.

Çeviride biçimsel bir eşdeğerlilik, bir metnin değişik dilsel düzeylerinden özellikle biri üzerinde kurulmayı gerektirebilir. Sözgelişi, Wolfgang Borchert’in “Schischyphusch

32

oder der Kellner meines Onkels” adlı öyküsünde bütün anlam sesbilimsel düzeyde, bir söyleyiş bozukluğu üzerine kurulmuştur. Öyküdeki garson Schischypusch da küçük çocuğun dayısı da “s, z, ç, c” seslerini hep “ş” olarak söyler. Bir sürü yanlış anlama doğar aralarında bu yüzden. Öykünün bütün eylemi bu yanlış anlamalardan gelişir. Böylece bir öykünün çevirisinde de, burada söz konusu olan türden ya da doğuştan bir söyleyiş bozukluğunun, amaç dilin genel ses yapısına uyarlanarak, özgün metindeki işleviyle aktarılması gerekir. Adı geçen öyküde, garson konuşmasındaki bütün “s” seslerinin metinde “sch” (ş) olarak yazıldığı göze çarpmaktadır: “Bitte schehr. Wenn

Schie schehen wollen. Schtellen Schie höflichscht fescht. Mein Pasch. In Parisch geweschen. Barschelona. Oschnabrück, bitte schehr. Allesch ausch meinem Pasch schu erschehen.” bu sözlerin Türkçeye: “Buyrun. Görmek işterşeniş. Kendiniş bakın bir keş lütfen. Pasaportum. Pariş’te bulunmuşum. Barşelona’da. Oşnabrük’te, buyrun görün. Hepşi paşaportumda yaşılıdır.” diye çevrilmesi gerekir (Göktürk, 1994: 74).

Öykünün bu söyleyiş bozukluğu üzerine kurulması, hedef metinde de aynı etkinin sağlanmasını gerektirir, bu yüzden yukarıdaki gibi bir çeviri yapılması Türkçe dilini kullananların metinden kaynak dildeki etkiyi aynı ölçüde almalarını da sağlayacaktır. Bu gibi metinlerin, asla düzeltilerek hedef dile aktarılmaması gerekir, aksi halde biçimsel bir eşdeğerlilik olmadığı gibi, kaynak metnin estetik değerleri hedef kitle üzerinde etki yaratmayabilir.