• Sonuç bulunamadı

2. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANMASI

2.2. Mahkeme içtihatları

2.2.4. İncal/Türkiye Davası

2.2.4.1. Dava Hakkında Kısa Açıklama

491 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Zana/Türkiye, paragraf 56 ve 57.

492 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Zana/Türkiye, paragraf 46.

493 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Zana/Türkiye, paragraf 59.

494 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Zana/Türkiye, paragraf 60.

495 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Zana/Türkiye, paragraf 61.

496 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İncal/Türkiye, 09.06.1998 tarihli kararı.

120 Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan bir partinin il teşkilatı yönetim kurulunun bir üyesi ve aynı zamanda avukat olan İbrahim İncal tarafından, partinin il teşkilatının yoksul insanların yaşadığı alanda güvenlik birimlerince alınan önlemleri eleştiren bir bildiri dağıtma kararı alması üzerine, hazırlanan bir bildiride belli bir etnik grubun şehirden uzaklaştırılmak istendiği, bu kişilerin doğum yerle-rine dönmeye zorlandığı, kamu makamlarının söz konusu etnik grubu sosyal hayattan dışlanması gerektiğine ilişkin propaganda yaptığı ifade edilmiş ve bu uygulamalara karşı komşuluk komiteleri kurularak direniş çağrısı yapılmıştır. Bildiri savcılıkça toplatılmış ve bildiriyi hazırlayan kişi, devleti terörist olarak tanımladığı, vatandaşlar arasında ayrımcılık yaptığı gerekçesi ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve yasa dışı metotlar kullanmaya teşvik etmekten” dolayı hapis cezasına mahkum edilmiştir.497

Bildiri şöyledir:

“Son günlerde, İzmir’de Kürt halkına yönelik Valilik, Emniyet ve Belediye üçlüsü tarafından uygulamaya konulan “Metropolleri Kürtsüzleştirme” temelinde bir kampanya başlatıldı. Bu konuda İzmir Pilot kent seçildi. Bu kampanyanın ilk aşaması, kentin güzelleştirilmesi, trafiğin rahatlaması adı altında maskelenmek istenen, seyyar satıcı, işportacı, midyeci operasyonuydu…Metropolleri “Kürtlerden Arındırma” senaryosu uygulamaya konulmadan önce “karanlık güçlerce” İzmir’de haftalarca yoğun bir biçimde dağıtılan “Yurtsever İzmirliler” imzalı bildirilerle bu uygulamanın maddi zemini, psikolojik zemini zaten yaratılmıştı…yapılanlar türk ve kürt emekçilerine karşı uygulanan devlet terörüdür…yurtsever - demokrat kamuoyuna…Metrapollere yönelik bu saldırıları boşa çıkarabilmenin yolu, halkın öz gücüne dayalı mahalle komisyonları oluşturmaktır.Tüm Kürt ve Türk demokrat yurtseverlerini emekçi halka dayatılan bu özel savaşa karşı durmaya, sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz.”498

Bildiride daha önce şehrin güzelleştirilmesi ve trafiğin rahatlaması maskesi altında, seyyar satıcı ve işportacıların iş imkanlarından mahrum edildiği, şimdi de gecekondu operasyonu ile Kürt nüfusun büyük şehirlerden uzaklaştırılmak istendiği iddia edilmiştir. Bildiride, İzmir'de o günlerde yaşananların bütün ülkede Kürt

497 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, İncal/Türkiye, paragraf 16.

498 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, İncal/Türkiye, paragraf 10.

121 halkına karşı sürdürülen özel savaşın büyük şehirlerdeki yansıması olduğu; bu yapılırken de şiddet, terör ve yıldırmaya yönelik baskı yöntemleri kullanıldığı;

kontrgerilla yöntemi, özel tim, köy koruculuğu, olağan üstü hal kararnamesi ve her türlü devlet terörüyle halkın bastırılmak ve susturulmak istendiği ileri sürülerek, bu özel savaşa karşı mahalle komisyonları kurularak karşı çıkılması çağrısı yapılmak-tadır.499

2.2.4.2. Mahkemenin Gerekçesi

AİHM, İncal’ın bir muhalefet partisi üyesi siyasetçi kimliğini dikkate alarak öncelikle ifade özgürlüğünün siyasal partiler ve onların aktif üyeleri için çok önemli olduğu yönündeki içtihadını yinelemiştir.500 Mahkemeye göre ifade özgürlüğü, herkes için önemli olmakla birlikte, siyasi partiler ve onların aktif üyeleri için özellikle önemlidir. Siyasi partiler, seçmenlerini temsil ederler, onların sorunlarına dikkat çekerler ve onların menfaatlerini savunurlar. Bu nedenle, İncal gibi bir muhalefet partisi üyesi siyasetçinin ifade özgürlüğüne müdahale edilmesi, Mahkemenin konu üzerinde çok dikkatli bir inceleme yapmasını gerektirmektedir.501

AİHM, bildirinin içeriğini değerlendirirken, bildiride İzmir halkını ilgilendiren gerçek olayların aktarıldığını ve Kürt kökenli nüfusun bazı siyasal talepleri yükseltmek için birleşmeye çağrıldığını, yerel yöneticilerin özellikle sokak esnafına karsı almış olduğu bazı tedbirlere eleştiri getirdiğini belirtmiş, ancak bu taleplerin “şiddet kullanmaya, yurttaşlar arasında kin ve düşmanlık yaratmaya kışkırtma” olarak görülemeyeceği sonucuna varmıştır.502 Ayrıca Mahkeme şu ifadelere yer vermiştir: Hükümeti eleştirmenin hoş görülebilir sınırları, şahısları ve hatta politikacıları eleştiri sınırından daha geniştir. Demokratik bir sistemde Hükümetin eylemleri ve ihmalleri, sadece yasama ve yargılama organlarının değil, basının ve kamuoyunun da yakından incelemesine tabidir. Dahası, Hükümetin işgal ettiği üstün mevki, özellikle muhaliflerinin veya medyanın haksız saldırılarını ve eleştirilerini karşılamak için başka araçları kullanabilecekken ceza davasına

499 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, İncal/Türkiye, paragraf 44.

500 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, İncal/Türkiye, paragraf 54.

501 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, İncal/Türkiye, paragraf 46.

502 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, İncal/Türkiye, paragraf 50.

122 başvurmada kendini sınırlı görmesini gerektirir. Ancak yetkili devlet otoriteleri, kamu düzeninin güvencesi olmaları sıfatıyla, temelden yoksun veya kötü niyetle oluşturulmuş iftira niteliğindeki suçlamalara, aşırıya kaçmadan ve gereği gibi tepki göstermeyi amaçlayan cezai nitelikte önlemleri de almakta serbesttir.503

AİHM, bir metnin açıkça ifade ettiğinden farklı olarak gizli hedef ve amaçlar içerebileceğini fakat, bildirinin yazarları tarafından açıklanan amacın samimiyetini yalanlayacak somut bir delil mevcut olmadığı gerekçesi ile bu konuda şüphe duymadığını belirtmiştir.504 AİHM, bildirinin mahalli idarenin özellikle sokak esnafına karşı almış olduğu bazı tedbirlere eleştirmekte olduğu; olayın geçtiği şehrin halkını ilgilendiren gerçek olaylara dayandığı, uygulamalara karşı direniş yapılması çağrısının şiddet içermediğini belirtmiş, ifade özgürlüğünün cezai tedbirle sınırlan-dırılmış olmasını orantılı bulmayarak ifade özgürlüğünün ihlali olduğu kararını vermiştir.505