• Sonuç bulunamadı

2. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLANMASI

2.2. Mahkeme içtihatları

2.2.1. Ceylan/Türkiye Davası

2.2.1.1. Dava Hakkında Kısa Açıklama

AİHM’e başvuru yapan Petrol-İş Sendikası Başkanı Münir Ceylan, haftalık yayın yapan Yeni Ülke gazetesinde, “söz isçinin, yarın çok geç olacaktır” başlıklı bir makale yayınlamıştır. Yayınlanan bu makale nedeniyle başvuran hakkında, TCK’nın 312/1-2. maddesi uyarınca, “halkı din, dil ırk ayrımı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçundan cezalandırılması için dava açılmıştır. Başvuran, DGM’deki savunmasında, suça konu olan makalede; ülkenin bir bölümündeki insan hakları ihlallerini anlattığını, bölücülük ve kargaşa oluşturmak istemediğini söylemiştir.467

Başvuran, DGM tarafından, Kürt halkının Türkiye’de baskı altında tutulduğunun, öldürüldüğünün ve susturulduğunun iddia edildiği gerekçesiyle “halkı din, dil ırk ayrımı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçu işlediğinden dolayı hapis ve para cezasına çarptırılmıştır.468

Makalenin özeti şöyledir;

“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bilinçli ve muntazaman artan devlet terörü kadar hiçbir şey, uluslararası platformda Kürtler'e uygulanan emperyalist kontrol

466 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Ceylan/Türkiye, 08.07.1999 tarihli kararı.

467 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Ceylan/Türkiye, paragraf 10.

468 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Ceylan/Türkiye, paragraf 11.

113 politikalarını mükemmel tarzda yansıtamaz, Irak’taki Kürt hareketini yok etmek amacıyla ABD emperyalist düzeni, Kürtler’i Saddam rejimine karşı kışkırtmış ve daha sonra bu Kürt hareketini Saddam rejimiyle baş başa bırakmıştır. Bunun sonucunda bütün dünya, binlerce Kürt nüfusun açlık ve salgın hastalıktan ölmesine ve Irak ordusu tarafından yok edilmesine ve yine yüzlercesinin evlerini ve yurtlarını terk etmek zorunda kalmalarına şahit oldu. Bütün bunlardan sonra emperyalistler silahlarıyla beraber geri çekildiği gibi Türkiye’deki soykırıma seyirci kaldılar.

Haksız bireysel ve toplu tutuklamalar ve kişilerin ortadan kaybolmaları ile birlikte özellikle TMK’nun yürürlüğe girmesi daha da zor günlerin kapıda olduğunun habercisi idi. HEP’in Diyarbakır il başkanının polis gözetiminde iken (muhtemelen kontra gerilla güçleri tarafından) katledilmesi ve buna ilave diğer öldürme olayları ile birlikte adı gecen Başkanın cenaze töreninde polisin kalabalığa ateş açması, yüzlerce insanın yaralanması ve binlercesinin gözaltına alınması devlet terörünün örnekleridir. TMK’yı yakından inceleyen bir kimse, bu kanunun sadece Kürt insanının mücadelesini yok etme amacını taşımadığını, aynı zamanda çalışan işçi grubunun mücadelesini de yok etme amacını güttüğünü görecektir... Sonuç olarak, sadece Kürtler değil işçi ve emek kesimi de bu yasalara ve halen uygulanmakta olan devlet terörizmine karşı ayağa kalkmalıdır... Politik ve ekonomik güçler birkaç karışık konsept kullanarak, her hareketi terörist hareket, her organizasyonu terörist gurup olarak takdim etmeyi sağladılar. Ve fırsatını bulduğu andan itibaren de silahlarını çekmekten çekinmediler... Biz daima, Türk işçi sınıfı ve onların ekonomik ve demokratik organizasyonlarının sadece ekonomik değil, politik ve demokratik taleplerini de ön plana çıkarmasını ve bu mücadelede etkin bir rol oynamasını söyledik. Bu kanuni engellemelere rağmen, biz, demokratik kitle örgütleri, partiler ve bireyler olarak birleşmeli ve organizasyon ve koordinasyon güçlerimizi kullanarak, kanlı katliamlara ve Devlet terörüne karşı koymalıyız.”469

2.2.1.2. Mahkemenin Gerekçesi

AİHM, başvuruya konu olayı ifade özgürlüğünü kullanan kişinin statüsü,

469 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Ceylan/Türkiye, paragraf 8.

114 ifadelerin şiddet, silahlı direniş ve başkaldırıyı teşvik niteliğini taşıyıp taşımadığı ve Ceylan’a verilen cezanın şiddet ve ağırlığı yönlerinden incelemiştir.470

AİHM’ye göre makale hem içerik, hem de kullanılan kelimeler açısından politik ifadelerdir. Marksist üsluptaki kelimelerle Doğu ve Güneydoğudaki geçmiş birkaç yıla ilişkin şiddet olaylarına ilişkin açıklamalar yapılmaktadır. Makaledeki ifadelerin özü Kürt hareketinin, Türk çalışma sınıfı ve onun ekonomik ve demokratik organizasyonlarınca üstlenilen özgürlük ve demokrasi amaçlı mücadelesinin, bir parçası olması gerektiğine yöneliktir. Mahkemeye göre makalenin mesajı şudur:

Kanunlar tarafından dayatılan bütün engellere rağmen, demokratik kitle örgütleri, politik partiler ve bireyler, kanlı katliam ve devlet terörüne karşı koymak için koordinasyon ve organizasyon güçlerini kullanarak birleştirmelidir.471

AİHM, makalenin yazılma zamanını göz önünde bulundurmuştur.

Mahkemeye göre makalenin Körfez Savaşı’nın hemen sonrası Irak’taki Kürtlerin gördükleri baskı sonucu, Türkiye sınırına doğru yığınak yaptığı bir zamanda yayınlanması göz önüne alınması gereken önemli bir husustur.472

AİHM, başvurucunun kimliğini göz önünde bulundurmuştur. Mahkeme, bir sendika lideri ve Türk politika sahnesindeki bir oyuncu olarak makaleyi kendi görev ve ilgi alanında yazdığını belirtmiştir. Mahkeme, “Devlet terörizmi” ve “soykırım”

kelimelerinde görüldüğü gibi, ifadelerde kin ve nefret duygularını körükleyen düşmanca bir üslup benimsenmiş olsa da şiddet kullanımını veya silahlı direnişi, başkaldırıyı teşvik etmediğini kabul etmiştir.473

AİHM, İki taraftan birinin devlet olduğunu göz önünde bulundurmuştur.

Mahkemeye göre, hükümetle ile özel kişiler ve hatta politikacılar karşılaştırdığında, hükümet için getirilebilecek eleştirinin sınırları daha geniştir. Demokratik bir toplumda, hükümetlerin icraat ve ihmalleri sadece yasama ve yürütmenin değil kamuoyunun yakın denetimi altında olmalıdır. Hükümetlerin elinde bulundurdukları güç nazara alındığında kendilerine karşı yapılan haksız eleştirilere karşı birçok farklı şekilde cevap verme hakkı varken cezai prosedürü işletme konusunda oldukça hassas davranması gerekir. Bununla beraber, devletlerin, kamu düzeninin garantörü

470 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Ceylan/Türkiye, paragraf 30.

471 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Ceylan/Türkiye, paragraf 32 ve 33.

472 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Ceylan/Türkiye, paragraf 35.

473 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Ceylan/Türkiye, paragraf 36.

115 olarak, kendilerine yöneltilen eleştirilere karşı, sınırları dahilinde, cezai nitelikte olanlar dahil, gerekli gördüğü tedbirleri alma hakkı saklıdır. Eleştirilerin başkalarını kişilere, kamu görevlilerine veya toplumun bir kesimine karşı şiddeti teşvik edici nitelik taşıması halinde ise ifade özgürlüğünü sınırlamada, devlet, daha geniş takdir alanına sahiptir.474

AİHM, başvuru sahibine verilen cezayı oldukça ağır bulmuştur. Mahkemeye göre verilen bu ceza sebebiyle, başvuru sahibi sendikadaki işini kaybetmesinin yanında, bazı siyasi ve medeni haklarından da mahrum kalmıştır.475